Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1048 E. 2021/102 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1048 Esas
KARAR NO : 2021/102 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/1081 Esas – 2018/1353 Karar
TARİH: 21/12/2018
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalıya plastik ev eşyası ve gereçleri siparişi verdiğini, siparişe istinaden davalıya toplam 10 adet. 85.000,00 TL bedelli çeklerin verildiğini, müvekkili daha öncede davalı ile ticari ilişki içerisinde olduğundan, güven ilişkisi içerisinde çekleri mal teslimi yapılmadan davalıya teslim ettiğini, 3 ay içerisinde kısım kısım gönderilmesi gereken malların müvekkiline gönderilmediğini, yapılan görüşmelere rağmen siparişlerin teslim edilmediğini, müvekkilinin 15/08/2016 tarihide dahil olmak üzere vadesi gelen 7 adet çeki ödediğini, müvekkilinin davalıya noter kanalı ile çeklerin iadesi ve sözleşmenin feshedildiğine dair ihtarname gönderdiğini, Diyarbakır …. Noterliği’nin 03/04/2013 tarih … Yevmiye nolu ihtarnamesi davalıya ulaştıktan sonra, müvekkiline mallan en kısa sürede teslim edeceğinin söylediğini, müvekkilinin sözleşme gereği tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ancak davalının malları teslim borcunu yerine getirmediğini beyanla müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, davalıya ödenmek zorunda kalman 57.500,00 TL’nin davalıdan ticari faiziyle birlikte tahsilini, 15/09/2013 vade 7.500,00 TL, 15/10/2013 vade 10.000,00 TL, 15/11/2013 vade 10.000,00 TL’lik çekler hakkında tedbiren ödeme yasağı konulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, davacının 25/01/2013 tarihinde müvekkilinin işyerine gelerek sipariş verdiğini, başka firmalardan vermiş olduğu siparişler ve müvekkilinden aldığı malları 29/01/2013 tarihinde kamyon tedarik ederek sevkiyat yaptığını, davacının fazla ve yanlış mal aldığı iddiası ile malların bir kısmını iade ettiğini, başkaca malların sevkiyatının ise kendisine 12/02/2013 tarihinde yapıldığını, aradan belli bir zaman geçtikten sonra bu defa 06/04/2013 tarihinde malları satamayacağını, ödemelerde zorlanabileceğini ifade ederek bir parça malı daha iade ettiğini, müvekkilinin iade nakliye bedellerini dahi kendisinin ödediğini, davacının hakkının geçmemesi için ne istemişse yaptığını, verilen çekleri piyasaya kullandığından, kendi çek ve senetleri ile müşteri çek ve senetlerini hem davacıya, hem de davacının borcuna karşılık onun istediği kişilere verdiğini, bu şekilde mutabık kalarak hesapları sıfırlandıklarını, dava açılması üzerine, müvekkilinin Diyarbakır’a gittiğini, davacının davasını geri çekeceğini söylediğini, ancak 2 yıl gibi uzun bir süreden sonra tekrar açıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 21/12/2018 tarih 2015/1081 Esas – 2018/1353 Karar sayılı kararında;”dava konusu edilen ve sipariş verilen ürün bedeli olarak verildiği iddia edilen çeklerin davacı ve davalı tarafın ticari defterinde kayıtlı olmadığı, yine davalı, davacı tarafa mal teslim etmiş, davacı ise bu malların bir kısmını iade etmiş ve davacıya yeniden bir kısım mal gönderilmiş ise de, bu alım satım ve iade işlemlerinin hiç bir şekilde tarafların ticari defterlerine yansımadığı, diğer bir ifade ile tarafların ticari defterlerinde birbirleri ile ilgili her hangi bir kayıt ve işlemin bulunmadığı görülmüştür. Davacı ve davalı taraf verilen çeklere ilişkin makbuz ve teslim edilen / iade olunan ürünlere ilişkin fatura düzenlememiş, akdi ilişkiyi resmiyete dökmemiş, basiretli bir tacir gibi davranmamışlardır.Neticede, davalının davacıya ne kadarlık mal gönderdiği, davacının da ne kadarlık malı iade ettiği hususunda yazılı ve kesin delil sunulamadığından, tarafların beyanları ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelere göre değerlendirme yapılmıştır.Davacının davalıya 10 adet toplam 85.000,00 TL tutarında çek verdiği ve bu çeklerin 7 adet toplam 57.500,00 TL’lik kısmının ödendiği, karşılığında mal teslim edilmediğinden bahisle ödenen kısım için istirdat talebinde bulunduğu, davalının ise davacıya 90.000,00 TL’lik mal teslim edildiği, ancak davacının 65.530,00 TL’lim malı iade ettiğini, iade edilen mal karşılığının nakit + çek + senet olarak tamamen ödendiğini, davacıya borcunun kalmadığını savunduğu, toplanan delillerden davacının davalıya verdiği 57.000,00 TL tutarında 7 adet çek bedelini ödediği, davacının da iade edilen ürün bedeli olarak davacıya yaptığını söylediği 65.530,00 TL’lik ödemenin 48.530,00 TL’lik kısmını ispatlandığı, 17.000,00 TL’lik kısmına dair delil sunulmadığı, davacının davalıya gönderidği 03/04/ 2013 tarihli ihtarnamede 9 adet 75.000,00 TL’lik çekin iadesini isterken, eldeki davada sadece 57.000,00 TL tutarındaki çek bedelinin istirdat talebine konu edildiği, ihtarname tarihinden önce davalı tarafın davacıya verdiği 15/03/2013 ve 02/04/2013 tarihli toplam 6.000,00 TL senet bedellerini ödediği, bu senetlerden bir tanesinin 21/02/2013 tanzim tarihli olduğu, davacının ihtarname gönderdiği tarihte zaten davalıdan 34.280,00 TL tutarında senet aldığı, davalının davacıya verdiği senet vadelerinin davacı tarafça davalıya verilen çeklerin vadelerine denk geldiği, dava dilekçesinde 57.000,00 TL tutarında çekin istirdat davasına konu edildiği ve iade edilen mallar kaşılığında davalı tarafça yapılan ödemelerden bahsedilmediği, mahsup talebinde bulunulmadığı, netice itibariyle davacının davalıya ne kadarlık ürünü iade ettiği konusunda ispata yarar yasal delil ileri sürülemediğinden davacının dava konusu çek bedelleri ile davalıya borçlu olup olmadığı, ödenen çek bedelleri nedeniyle davalıdan istirdatı gereken tutar bulunup bulunmadığı konusunda kesin kanaat edinilemediği ….”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, davacının davalıya mal siparişi verdiğini, bunun karşılığında, davacının davalıya 10 adet çek keşide edip verdiğini ve söz konusu çeklerin 7 adedinin ödenmesini yaptığının banka kayıtları ile sabit olduğunu, bu durumun aksinin ispatının davalı tarafa düştüğünü, davalı tarafın da söz konusu çekleri aldığını ve kullandığını davacıya malları teslim etmediğini tevilli olarak kabul ettiğini, bu durum karşısında davacının davasını ispat etmediği gerekçesi ile davanın reddi yönünde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararını davacı müvekkili lehine kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini, aksi kanaatte ise yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın yeniden incelenmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bedelsizlik iddiasına dayalı İİK 72. Maddesi kapsamında istirdat talebine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan mal sipariş ettiğini karşılığında 10 adet toplamda 85.000 TL bedelli çek verdiğini, bu çeklerden 7 adedini (57.500 TL) ödediğini, sipariş ettiği malların davalı tarafça gönderilmediğini, çeklerin ve tahsil edilen bedellerinde iade edilmediğini belirterek, ödenen 57.500 TL’nin istirdadını talep etmiş mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının davalıdan mal aldığı karşılığında davaya konu çekleri verdiği, çeklerden 57.500 TL toplam bedelli olan 7 adedinin davacı tarafça ödendiği uyuşmazlık konusu değildir.Taraflar arasındaki ticari ilişki kayıt altına alınmamıştır. Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporlara göre her iki taraf ticari defterlerinde taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair bir kayıt bulunmadığı gibi uyuşmazlık konusu çeklerin davacı tarafından davalıya verildiğine ilişkin bir kayıtta bulunmamaktadır. Davacının davalıdan sipariş ettiği mallara ilişkin bir belge bulunmadığı gibi, fatura, çek teslim alındığına ilişkin kayıt, iade faturası, sevk irsaliye gibi belgeler de mevcut değildir.Davalı, taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, davacıya mal sattığını karşılığında davaya konu çekleri aldığını, çekleri 3. Kişilere ciro ederek verdiğini, davacının bir kısım malları iade ettiğini, iade ettiği malların bedellerini bir kısım senet, nakit vererek, bir kısmını da davacının talebi üzerine davacı adına davacının borçlu olduğu 3. Kişilere ödeme yaparak karşıladığını davacının bir alacağı kalmadığını savunmuştur.Davalı delil olarak davacıya verdiği senetlere, banka ödemelerine ve tanık deliline dayanmıştır. Bilirkişi raporuna göre davalı, davacıya verdiği senetleri ve bu senetlere ilişkin yaptığı ödemeleri ispatlamıştır.Bu durumda taraf beyanları, dosya içinde bulunan belgelere göre taraflar arasında sözlü ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişkinin yazılı hale getirilmediği, taraf ticari defterlerine kaydedilmediği, davacının davalıdan mal aldığı bu alınan mallar bedeli olarak dava dilekçesinde belirtilen çeklerin davalıya verildiği, bu çeklerden 57.000 TL tutarlı 7 adedinin davacı tarafça ödendiği ayrıca yine davalının savunması ile kabul ettiği üzere davacının bir kısım malları iade ettiği, davacının iade ettiği mal karşılığı bedelin davalı tarafça ödendiği, davalının tahsil ettiği çek bedeli kadar mal teslimi ile iade aldığı ürün bedeli kadar davacıya ödeme yaptığını ispatladığı anlaşılmakla davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL’den mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/02/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.