Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1030 E. 2021/153 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1030 Esas
KARAR NO: 2021/153 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2019
NUMARASI: 2017/796 Esas 2019/131 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin müvekkili şirketin yurtdışından ithal ettiği ürünlerin millileştirilmesi aşamasında antrepo depolama hizmeti verdiğini, Davalı şirketin müvekkili şirkete ait ürünleri depoladığı antrepoda bir kısım ürünleri kırdığı, dilekçe ekinde sunulan tutanakları düzenlediğini, davalı tarafından kırılan ürünlerin bedeli olarak davalı şirkete; a) 22.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura 2.921,66 TL b) 13.01.2017 tarihli … no.lu e-fatura 12.321,73 TL c) 22.03,2017 tarihli … no.lu e-fatura 2.086,41 TL olmak üzere toplam 17.329,80 TL e-fatura gönderildiği, ancak davalı şirketin fatura bedellerini ödemediğini,Bunun yanında 13.01.2017 tarihli … no.lu e-fatura 12.321,73 TL faturaya ilişkin ürünlerin sigortalı olduğu, davalı şirketin sigorta şirketinden hasar bedelini tahsil etmiş olmasına rağmen, müvekkili şirkete hasar ödemesi yapmadığını, bunun yanında davacı şirket uhdesinde bulunan müvekkili şirkete ait malların bir kısmının da hasar görmüş olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin şifahi olarak söz konusu ürünlerin hasar gördüğünü kabul etmesine rağmen müvekkili şirkete hasara ilişkin tutanak düzenlemekten imtina ettiğini, daha fazla ardiye ücreti ödenmemesi için ürünlerin imha edilmesinin teklif edilerek imha işlemi tamamlandıktan sonra ürünlerin bedelinin ödeneceği belirtilmesine rağmen, imha işlemi tamamlandıktan sonra da ürün bedellerinin ödenmediğini, Bu sebeple imha edilen ürünlere ilişkin olarak da davalı şirkete; a) 20.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura 3.490,37 TL b) 20.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura 9.584,22 TL c) 20.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura 23.438,34 TL d) 20.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura düzenlediği ancak davalı şirketin fatura bedellerini ödemediğini, İmha edilen ürünlerin gümrük memurluğunda İmha aşamasının kamera İle kaydedildiği kayıtların dilekçe ekinde sunulduğunu, Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında belli periyotlarda e-mail üzerinden hesap mutabakatı yapıldığı, mutabakata ilişkin e-mail çıktısının sunulduğunu, yapılan hesap mutabakatlarında bahsedilmemesine rağmen davalı şirket tarafından hangi sebeple düzenlenmiş olduğu bilinmeyen 18.484,22 TL bedelli faturanın müvekkili şirkete gönderildiği ve müvekkilinin söz konusu faturaya itiraz ettiğini, davalının itiraz edilen faturaya İlişkin olarak alacaklı olduğunu iddia ederek müvekkili şirketin davalı uhdesinde bulunan bir kısım ürünlere hapis hakkı uyguladığını iddia ettiğini, hapis hakkı uygulandığı iddia edilen ürünlerin bedelinin 23.126,40 TL olduğunu, Davalı şirkete el konulan ürünlerin taraflarına teslim edilmesi için Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye no ve 15.05.2017 tarihli ihtarı ile talep edilmiş İse de sonuç alınamadığını, davalı şirketten 40.103,23 TL alacağın dava tarihînden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, mahkeme nezdinde ikame edilen davanın zamanaşımına uğradı, öncelikle davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, Dava dilekçesinin İçeriğinde belirtilen delillerin taraflarına tebliği edilmediğini, Dava dilekçesinin içeriğinde ileri sürülen delil örneklerinin HMK uyarınca taraflarına tebliğine müteakip cevap verme hakkı saklı tutulduğunu, Müvekkili firma ile davacı yan arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, Müvekkili şirketin tüm edimlerini yerine getirdiğini, iddia edildiği gibi herhangi bir şekilde somut zarar meydana gelmediğini, davalı yan İddiasını ispatlamakla mükellef olduğunu, buna ilişkin herhangi bîr yazılı delil sunmadığını, ürünlerin depolandığı antrepoda ürünlerin kırılmış olduğu hususunun mesnetsiz bir iddiadan öteye geçmediğini, dava dilekçesinde davacı vekili müvekkilinin bir kısım mallarının hasar gördüğünü bunu şifahi olarak öğrenildiğini ancak hasara ilişkin tutanak tutulmadığını belirttiğini, davalı yanının bu iddialarını yazılı bir şekilde ispat etmek zorunda olduğunu, hasara uğrayan ürünlere ilişkin herhangi bir kayıt ve yazılı delil sunulmadığını, Talep ve iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının süresi içerisinde söz konusu hasara ilişkin herhangi bir yazılı bildirimde bulunmadığını, davacının alacak miktarını neye göre belirlediğinin anlaşılmadığı, davacı tarafından fahiş bedeller talep edildiğini, davacının hasar sonrası uğradığını İddia ettiği 40.103,48 TL’ nin ne şekilde uğradığı, davacının keyfi olarak belirlemiş olduğu zararı kabul etmelerinin mümkün olmadığını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama gideri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 31/01/2019 tarih ve 2017/796 Esas – 2019/131 Karar sayılı kararında; “….Davalı şirketin, davacı şirketin hasarlı bu emtialar için düzenlediği temel faturaları ticari defterlerine işlemeyip, TTK 21. Madde hükmü çerçevesinde itirazda bulunmaması ve bu faturaların toplamı ile 2016 yılında yevmiye defterinde yapılan virman kaydının dayanak belgesinin bulunmaması nedenleriyle davacı şirkete 39.041,66 TL borçtan sorumlu olacağı sonuç ve kanaatine varıldığı, açıklanmış, bilirkişi raporu denetime ve hükme elverişli bulunduğundan hükme esas alınmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; toplam 51.400,71 TL fatura bedelinden davalının sorumlu olduğu, ancak 2016 yılında yapılan virman kaydına dayanak belgenin bulunmaması nedeniyle 18.684,22 TL nin kabulü mümkün bulunmadığından davalının 39.041,66 TL miktardan dolayı davacı şirkete borçlu olduğu subut bulduğundan bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ….”gerekçesi ile, Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu alacak davasının KISMEN KABULÜ ile, 39.041,66 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin tüm edimlerini yerine getirdiğini, Müvekkili şirketin tüm edimlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olup iddia edildiği gibi herhangi bir şekilde somut zarar meydana gelmediğini, davacı yan iddiasını da ispatlamakla mükellef olup, dosyada bu hususta hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, Müvekkili şirket tarafından davacı yana eksiksiz bir şekilde hizmet verilerek tüm edimlerini de yerine getirdiğini, bu nedenle dava dilekçesinin içeriğinde ürünlerin depolandığı antrepoda ürünlerin kırılmış olduğu hususu mesnetsiz bir iddiadan öteye geçmediğini, dosyaya ibraz edilen CD kayıtlarından da hangi ürünlerin nasıl ve ne şekilde imha edildiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığını, bu ürünlerin, davacı tarafın iddia ettiği ürünler olup – olmadığı da belli dahi olmadığını, Davacı taraf, bir kısım ürünlerinin hasarlandığını belirtmiş ise de, bu ürünlerin hangi ürünler olduğu belli olmadığı gibi, hasarlı ürünlere ilişkin olarak da herhangi bir tutanak dahi düzenlenmediğini, davacı yan bu iddiasını yazılı olarak ispat etmek durumunda olduğu, davacı tarafından yapılan bir ispat bulunmadığını, yerel Mahkeme hükmüne esas olarak alınan bilirkişi raporunda da bu hususta tam olarak bir kanaat oluşmadığını, Talep ve iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı süresi içerisinde söz konusu hasara ilişkin herhangi bir yazılı bildirimde bulunmadığını, Bir an için davacının taleplerinde haklı olduğu farz edildiğinde, davacı yan müvekkiline yönelik iddia edilen hasara ilişkin herhangi bir yazılı bildirimde bulunmadığını, bu nedenle yasal mevzuat kapsamında da süresi içerisinde müvekkiline yapılmış bir bildirim bulunmadığını, yerel mahkeme hükmüne esas olarak alınan bilirkişi raporunda bu kısma dikkat edilmediğini, Müvekkili firmaya ulaşıp itiraz edilmediği belirtilen faturalar ile ilgili olarak, bilirkişi incelemesi sırasında müvekkili firmadan herhangi bir talep yapılmadığını, Yerel Mahkeme hükmüne esas olarak alınan bilirkişi raporunda, müvekkili firmaya ulaşıp, itiraz edilmediği belirtilen faturalar ile ilgili olarak, bilirkişi incelemesi sırasında herhangi bir şekilde müvekkili firmadan bir talep yapılmadığını, müvekkili firmaya ulaşan fatura / faturalar ile ilgili olarak, eğer fatura kabul edilmemiş ise mutlak surette itirazı yapılmış veya iade faturası düzenlenmiş olduğunu, bu yönü ile raporun eksik olduğunu, Bunun yanında, salt faturaya itiraz edilmemiş olması nedeni ile bir alacağın varlığından bahsedilemeyeceğini, faturayı düzenleyen taraf, faturayı düzenlemesine sebep olan durumu ispat etmesi gerekmekte olduğu, salt faturaya itiraz edilmediği gerekçesi ile faturanın kabul edilmesi, borç doğurucu bir neticeye ulaşması mümkün bulunmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalıya ait antrepoda kırılan ürünlerle ilgili davacı tarafından davalıya kesilen 4 adet faturadan kaynaklı alacak davasıdır. Mahkemece, davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu alacak davasının KISMEN KABULÜ ile, 39.041,66 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı … Ltd. Şti.’ne ait emtia Mendoza/Arjantin’den komple konteyner yükü olarak denizyolu île İstanbul/Ambarlı Limanına gelerek gemiden boşaltılan konteyner, davacı tarafından gümrük işlemleri ikmal edilerek Antrepo Beyannamesi tahtında tam ve hasarsız olarak davalıya ait … Antrepo’ya alındığı, davalının, davacıya depolama hizmeti verdiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Dosyada mübrez iki ayrı hasar Tutanağı mevcut olup bu tutanaklar ile ilgili düzenlenen faturaların dava konusu olmayıp davaya konu faturalar ile ilgili dava dilekçesinde de belirtildiği üzere hasara ilişkin tutanağın olmadığı anlaşılmıştır. İmha edilen ürünlere ilişkin olarak davacı tarafından davalı şirkete düzenlenen; a) 20.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura 3.490,37 TL b) 20.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura 9.584,22 TL c) 20.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura 23.438,34 TL d) 20.03.2017 tarihli … no.lu e-fatura 8.894,36 TL. Bedelli faturalar e fatura olup davalı tarafa davaya konu faturaların tebliğ edildiği görülmüştür. Davacı vekili 22/03/2018 tarihli dilekçesi ile, imha edilen ürünlere ait imha dosyaları ve gümrük beyannamesine konu ithal edilen ürünlere ait ithalat dosyalarının müzekkere ile Ambarlı Gümrük Müdürlüğünden istenilmesini talep ettiği halde mahkemece müzekkere yazılmadığı ve bu belgeler getirtilmeden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve mahkemece alınan bilirkişi raporunda da imha edilen ürünlerle ilgili dosya içerisinde bir karar bulunmadığı belirtilmiş ise de, mahkeme gerekçesinde bu yönde olumlu/olumsuz bir değerlendirme yapılmamış olup tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır. Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemlilerinden biri de kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır. Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa’nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. HMK’nın 297. maddesine uygun olarak verilmeyen kararın istinaf aşamasında denetlenmesine imkan bulunmamaktadır. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 mad. uyarınca; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenler ile davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıdaki tesbitler doğrultusunda tarafların delilleri toplanmak suretiyle ve gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2019 tarih ve 2017/796 Esas 2019/131 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 666,74.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/02/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.