Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1015 E. 2021/194 K. 15.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1015 Esas
KARAR NO: 2021/194 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/684 Esas – 2018/1215 Karar
TARİH: 15/11/2018
DAVA: ANONİM ŞİRKET GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİ
KARAR TARİHİ: 15/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilleri …’nın 65.000/2,000.000- hisse payı ile …’nın da 97.500/2.000.000,- hisse payı ile davalı şirketin hissedarlarından olduğunu, davalı şirketin 10/07/2017 tarihinde yapılan 2016 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında gündemin görüşülmesi sırasında bahsi geçen yönetim kurulunun ibrası, yönetim kuruluna üye seçimi, 2016 yılı karının dağıtılmaması, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi, yönünde kararların alınmasına müvekkilleri tarafından muhalefet edildiğini, muhalefetin genel kurul toplantı tutanağına işlendiğini, şirketten özel denetçi atanması taleplerinin olduğunu, yönetim kuruluna üye seçimi kararlarında, ortakların müktesep hakkı olan kar payı hakkına, pay sahipleri arasında eşit işlem yapma yükümlüğüne, dürüstlük ve objektif iyi niyet kurallarına, hakkaniyete, ticari teamüllere, şeffaflık ilkesine ve hatta şirketin kendi menfaat ve gayesine aykırı davranıldığını, alınan kararların kanunun emredici hükümlerine, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük, iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, bu nedenlerle; dava sonuçlanıncaya ve hüküm kesinleşinceye kadar tedbiren şirkete kayyum atanmasına, dava konusu iptali istenen kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına, davalı şirketin 10/07/2017 tarihli 2016 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 4, 5, 6, 7, 8 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin sermayesinin 2.000.000.-TL olduğunu, davacılar … ve …’nm müteveffa … mirasçısı sıfatıyla davalı şirkette 31.03.2009 tarihinden itibaren pay sahibi olduklarını, müteveffa … mirasçısı (oğlu) …’nın da halen şirkette pay sahibi olduğunu, davalı şirkette … 65.000 TL ve …’nın 97.500 TL pay sahibi olduğunu, her ikisinin toplam payının (162.500 TL) sermayenin onda birinden az olduğu için azınlık pay sahibi statüsünde olmadıklarını, davacı pay sahiplerinin her fırsatta şirkete karşı uyuşmazlık çıkardıklarını ve davalar açtıklarını, 15.02.2013 günü yapılan 2009-2010-2011 yılları olağan genel kurulunda alınan 4-5-7-8 sayılı kararların iptali ve şirkete kayyım atanması istemiyle İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/783 (Bozmadan önce: İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/78) E. sayılı davayı açtıklarını, mahkemece davanın reddine ilişkin verilen 19.06.2014 günlü kararının, Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/353 E 2015/5705 K. sayılı, 22.04.2015 günlü kararı ile bozulduğunu, mahkemece bozma kararına uyulduğunu ve yeniden davanın reddine 26.05.2016 günü karar verildiğini, davacı pay sahiplerinin 17.03.2014 günü yapılan 2012-2013 yılları olağan genel kurulunda alınan 4-5-6-8-9 sayılı kararların iptali ve şirkete özel denetçi atanması istemiyle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1057 (Eski: İstanbul 49- Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/124) E. sayılı davayı açtıklarını, mahkemece ‘özel denetçi atanması istemi” yönünden davanın ayrılmasına karar verilerek dosyanın 2015/19 E. sayısını aldığını, özel denetçi atanması istemine ilişkin davanın reddine 29.01.2015 günü ve genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin davanın reddine ise 07.04.2016 günü karar verildiğini, davacı pay sahiplerinin, 2014 yılına ilişkin 31.03.2015 günlü genel kurulunda alınan 4-5-6-7-8-9-10 sayılı kararların iptali ve şirkete kayyım atanması istemleriyle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/538 E, sayılı davayı açtıklarını, davanın reddine 06.10.2016 günü karar verildiğini, davacıların başvurusu üzerine dosyanın istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesinde olduğunu, davacılar … ve …, …. yönetim kurulu üyeleri aleyhine 10.000,00 TL bedelli tazminat davası da açtığını, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1103 E, sayılı davada yargılamanın sürdüğünü, davacı pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme haklarının tespiti ve 2009-2016 arası (yedi yıllık) ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yetkisi tanınması istemiyle İstanbul 13, Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/630 E. sayılı davayı açtığını, davada yargılamanın sürdüğünü, davacılar Mualla ve …’nın bilgi alma ve inceleme haklarının tespiti ve “… A.Ş.’nin 2006-2007-2008 yılları (üç yıllık) ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması istemiyle İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/774 E, sayılı davayı açtıklarını, mahkemece dosya üzerinden davanın reddine kesin olarak karar verildiğini, davacı yanın temyiz başvurusunun mahkemece, istinaf başvurusunun ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12.H. D. tarafından reddedildiğini, davacı pay sahipleri, …’nin 2015 yılına ilişkin 01.06.2016 günlü genel kurulunda alınan 4-5-6-7 sayılı kararların iptali, yürütmenin durdurulması ve şirkete kayyım atanması istemleriyle İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/885 E. sayılı davayı açtıklarını, davada yargılamanın sürdüğünü, davacılar … ve …’nın 10.07.2017 günlü şirket genel kurulunda yöneltilen sorularla ilgili olarak T T K. 437, maddesinde düzenlenen bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında ….’nin tüm kayıtlarının uzman aracılığıyla incelenmesi istemiyle İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/651 E. sayılı davayı açtıklarını, davada yargılamanın sürdüğünü, davalı şirketin 2016 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının Ticaret Bakanlığı Komiseri gözetiminde 10.07.2017 günü “… Sokak, No,… Nişantaşı-Şişli-Istanbul” adresinde yapıldığını, toplantı gün ve saatinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 07.06.2017 gün, 9342 sayılı nüshası 1375. sayfasında ilan edildiğini, ayrıca 03.06.2017 günlü iadeli taahhütlü posta ile davacı şirket ortaklarına bildirildiğini, toplantının tüm ortakların (asaleten ve vekâleten) katılımı ile gerçekleştiğini, genel kurul toplantısından önce 2016 yılı Bilançosu, Ayrıntılı Gelir Tablosu, Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu ve diğer belge örneklerinin şirket ortakları (davacılar) … ve … temsilcisine 06.07.2017 günü tutanak ile teslim edildiğini, genel kurul toplantısına ilişkin çağrı ve ilanların yasaya ve ana sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, genel kurul toplantısında alınan kararların da yasada öngörülen toplantı ve karar nisaplarına uygun olduğunu, genel kurul kararlarının yasaya, usule, hakkaniyete ve eşitlik ilkesine de uygun olduğunu, genel kurul kararlarının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından tescil edildiğini ve Ticaret Sicili Gazetesi 28.07.2017 tarih 9377 sayılı nüshası 535-336. sayfalarında ilan edildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/11/2018 tarih 2017/684 Esas – 2018/1215 Karar sayılı kararında; ” Davalı şirketin 10/07/2017 Tarihinde yapılan 2016 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 4 nolu kararının (Bilanço ve Gelir Tablosunun Onaylanması) iptaline ilişkin talebinin incelenmesi: Davacı Taraf; Davalı şirketin 2016 yılına ait bilanço ve gelir tablosununun onaylanmasına ilişkin Genel Kurul kararının, genel kurul tutanağındaki itiraz ve dava dilekçelerindeki gerekçelerle iptalini istemişlerdir. Bilirkişi heyeti vasıtası ile yapılan inceleme neticesinde ; Fiktif kasa oluşması (kasa şişmesi) nedeninin başta işçilik giderleri olmak üzere işletmenin belgelendiremediği giderlerden oluştuğu; İlgili yılda 590.000.-TL. harcamanın mali tablolara doğru yansıtılmadığı ve ortaklara doğru sunulmadığının tespit edildiği anlaşılmakla, genel kurulun bilanço ve gelir tablosunun onaylanmasına ilişkin (4) numaralı kararının iptali gerektiği yönünde Mahkememizce kesin kanaat hasıl olmuştur.Davalı şirketin 10/07/2017 Tarihinde yapılan 2016 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 5 nolu kararının (Yönetim Kurulunun İbrası) iptaline ilişkin talebinin incelenmesi:Yukarıda belirtildiği üzere Bilirkişi heyeti vasıtası ile Mali tabloların gerçeği yansıtmadığı hususu sabit bulunmakla; Bu tablolara göre Yönetim Kurulunun ibrası söz konusu olamayacağından gerçeğe uygun düzenlenmiş Mali tabloların incelenip değerlendirilmesinden sonra Yönetim Kurulunun ibrasının değerlendirilmesi gerekeceğinden (5) numaralı kararının iptali gerektiği yönünde Mahkememizce Kesin kanaat hasıl olmuştur.Davalı şirketin 10/07/2017 Tarihinde yapılan 2016 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 6 nolu kararının (Yönetim Kuruluna Üye seçimi) iptaline ilişkin talebinin incelenmesi:Davacılar tarafından iptali istenen 6 nolu maddenin Yönetim Kurulu için üye seçimi hakkında olduğu görülmektedir. Yönetim kurulunun üç (3) kişiden oluşturulmasına ve şirketin yönetim kurulu üyeliklerine …, … ve …nın üç (3) yıl süreyle görev yapmak üzere seçilmesi önerilmiş olup Davacılar temsilcisi yönetim kurulu üyeliği için Av. …’ı aday göstermiştir. Av. …’ın yönetim kurulu adaylığına ilişkin öneri oylanmış 162,500 pay sahibi olumlu (lehte) ve 1,837.500 pay sahibi olumsuz (aleyhte) oy kullanmış ve öneri oyçokluğuyla reddedilmiştir. Yönetim kurulunun üç (3) kişiden oluşturulmasına ve şirketin yönetim kurulu üyeliklerine …, … ve …’nın üç (3) yıl süreyle görev yapmak üzere seçilmesine oyçokluğuyla karar verilmiştir, (162,500) pay sahibi … ve … temsilcileri olumsuz (aleyhte), diğer paydaşların tamamı olumlu (lehte) oy kullanmıştır. Yönetim kurulu seçimi, genel kurulun devredilmez yetkilerindendir. Davalı şirket esas sözleşmesinde ağırlaştırıcı nisap öngörülmemiştir. Yine sözleşmede azınlıkta kalan pay sahiplerine yönetim kuruluna temsilci seçtirme imkanı verecek bir grup imtiyazı da öngörülmemiştir. Bu durumda anonim şirketler hukukuna hakim olan çoğunluk ilkesi gereği, karar çoğunluk oylarıyla alınacağından yeni yönetim yönetim kurulu üyelerinin seçiminde hukuka aykırılık bulunmadığı yönünde mahkememizce kesin kanaat hasıl olmuştur. Davalı şirketin 10/07/2017 Tarihinde yapılan 2016 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 7 nolu kararının (2016 Yılının karının dağıtılmaması) iptaline ilişkin talebinin incelenmesi: Bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere; Her pay sahibinin şirkete koyduğu sermaye karşılığında net dönem karına katılma hakkı vardır. Yapılan incelemeler doğrultusunda, davalı şirketin 31.12.2016 tarihi itibariyle 5.657.523,12.-TL dağıtılmamış geçmiş yıllar karı, 2016 yılına ait ise 368.057,44,-TL karı bulunduğu tespit edilmiştir. Şirket, 2013, 2014, 2015 yıllarında kar dağıtmamıştır. Yönetim kurulu iç ve dış ekonomik koşulları ve şirket menfaatlerini ileri sürerek kar dağıtmama önerisinde bulunmuştur. Yapılan Bilirkişi incelemesi ile şirketin mali durumunun ve likiditesinin kar dağıtımı yapmaya elverişli olduğu görülmüş olmakla; Davacıların sermaye şirketinde ortak olmakla öncelikli amaçlarının kar elde etmek olduğu şirkete uzun yıllardır kar payı dağılmamasının hak adalet ve hukuka uygun olmayacağı Genel kurulun kar dağıtmama yönündeki (5) numaralı kararının iptali gerektiği yönünde Mahkememizce kanaat hasıl olmuştur. Davalı şirketin 10/07/2017 Tarihinde yapılan 2016 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 8 nolu kararının (Yönetim Kurulu üyelerine huzur hakkı ödenemesi) iptaline ilişkin talebinin incelenmesi:Davacılar tarafından iptali istenen maddenin Yönetim Kurulu üyelerine huzur hakkı (ücret) ödenmesi hakkında olduğu görülmektedir. İlgi maddede aylık net 3.000.TL. ve yönetim kurulu üyesine aylık net 2,000.TL. ücret ödenmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir. Bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere Şirketin bilanço ve gelir tablosu kalemleri, çalıştırdığı personel sayısı dikkate alındığında Yönetim kurulu üyelerine ödenen ücretin Şirketin büyüklüğü, Yönetim Kurulu üyelerinin harcadığı mesai ve aldıkları sorumluluk göz önüne alındığında makul olduğu hukuka aykırılık bulunmadığı yönünde mahkememizce kesin kanaat hasıl olmuştur. Sunulu nedenlerle; Davacı tarafın davasının kısmen kabulü ile Davalı …. nin 10/07/2017 Tarihli 2016 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 4, 5 ve 7 nolu kararlarının İptali,6 ve 8 nolu kararlarının iptali talebinin Reddi yönünde karar verilmiştir.”gerekçesi ile, 1-)Davacı tarafın davasının KISMEN KABULÜ ile, -Davalı ….nin 10/07/2017 Tarihli 2016 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 4, 5 ve 7 nolu kararlarının iptaline; -Davalı ….nin 10/07/2017 Tarihli 2016 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 6 ve 8 nolu kararlarının iptali talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin kararını bilirkişi görüşü doğrultusunda verdiğini, kasa hesabı kayıtları nedeniyle şirket bilanço ve gelir tablolarının gerçeği yansıtmadığının bilirkişi kurulu tarafından tespit edildiğini ve salt kasa hesabı kayıtları nedeniyle dava konusu genel kurulun bilanço ve gelir tablosunun onaylanmasına ilişkin 4 sayılı kararın iptali gerektiği yönünde görüş bildirdiğini, bu görüşün yerinde olmadığını, Yönetim kurulu üyelerinin her birinin oyçokluğuyla ibra edildiğini, kararın usule ve yasaya uygun olduğunu, bilirkişi kurulunun 4 nolu kararın iptali gerektiği yönünde görüş bildirdiğinden 5 nolu ibra kararı da bundan etkileneceğini bu nedenle 5 nolu kararında iptali gerektiğini bildirdiğini, bilançoların kabulü kararlarından ayrı olarak pay sahipleri çoğunluğunun aldığı açık bir ibra kararı bulunduğunu, toplantıya katılan çoğunluğu oluşturan pay sahiplerinin özgür iradelerinin ibra yönünde olduğunu genel kurul toplantısınında usule ve yasaya uygun olarak yapıldığını, Kar payı dağıtılmamasına ilişkin 7 sayılı genel kurul kararının da iptali gerektiği yönünde görüş bildirildiğini, kar payı dağıtılmamasına ilişkin 7 nolu genel kurul kararının TTK’na, ana sözleşmeye, dürüstlük kuralları ve eşit işlem ilkesine uygun olduğunu, İleri sürerek, Davalı … A.Ş 10/07/2017 tarihli 2016 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan 4 – 5 – 7 nolu kararların iptaline ilişkin bölümünün kaldırılmasına/düzeltilmesine ve davanın tümüyle reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda; davalı şirketin kasa bakiyesinin gerçeği yansıtmadığı, kasada gözüken meblağın fiktif olduğu, kasada gözüken paranın nereye ne zaman harcandığının bilançolardan anlaşılamadığı ve pay sahiplerine izah edilemediğinin belirtilerek 4 ve 5 numaralı genel kurul kararlarının iptali gerektiği yönünde kanaat bildirildiğini, Bilirkişilerin; 6 numaralı yönetim kuruluna üye seçimi kararının diğer kararlardan bağımsız olduğunu savunarak iptalinin gerekmediği, 8 numaralı yöneticilere huzur hakkı dağıtılması yönünde kararın da şirket bütçesine uygun olduğu gerekçesiyle iptalinin gerekmediği yönünde kanaat bildirdiğini, Davalı şirketin 6 numaralı genel kurul kararında; …, … ve …’nın üç yıl süreyle yönetici olarak seçilmesine karar verdiğini, İşbu kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, Bilirkişilerce de tespit edildiği üzere, şirket yöneticilerinin şirketi zararlandırıcı faaliyetlerde bulunduğunu, (Türk Ticaret Kanunu Madde 369) Yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı tanınmasının dürüstlük ve eşit işlem ilkeleriyle bağdaşmadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme tarafından kısmet ret kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Davacılar vekili, davalı şirketin 10/07/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan 4, 5, 6, 7 ve 8. Nolu kararların kanuna, anasözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu belirterek alınan kararların iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 4, 5 ve 7 nolu kararların iptaline, 6 ve 8. Nolu kararların iptali talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde, mahkemece reddine karar verilen genel kurul toplantısında alınan 6 nolu karar şirket yönetim kuruluna üye seçilmesine ve 8 nolu karar yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkindir.Anonim şirket genel kurul toplantı ve karar nisabı genel olarak TTK 418. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre kanunda veya ana sözleşmede aksi öngörülmedikçe toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile karar alınır. Kanunda ağırlaştırılmış karar nisapları 421. Maddede belirtilmiştir.Her iki kararında anılan genel kurulda kanun ve ana sözleşmede öngörülen toplantı ve karar nisaplarına uygun oylama sonucunda alındığı görülmüştür. Kanunda ve şirket ana sözleşmesinde söz konusu kararlar için ağırlaştırılmış karar nisabı öngörülmemiştir.Önceki yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesi ve şirket bilanço ve hesaplarının onaylanmamış olması, önceki yönetim kurulu üyelerinin yeniden seçilmesine engel değildir. Bilançonun onaylanmaması ve yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesi, önceki yönetim kurulu üyelerinin şirketi zarara uğrattığı ve hukuki sorumluluklarının doğduğu sonucunu oluşturmamaktadır. Bu durumda şirket veya ortaklar, yönetim kurulu üyeleri hakkında TTK hükümlerine göre sorumluluk davası açabileceklerdir. Ortada yeni seçilen yönetim kurulu üyeleri hakkında açılmış bir sorumluluk davası bulunmadığı gibi haklarında sorumluluklarını gerektirir verilmiş bir mahkeme kararı da bulunmamaktadır. Oydan yoksunluk halleri TTK 436. Madde de belirtilmiştir. Madde de yönetim kurulu üyeliklerinin seçiminde özel oydan yoksunluk hali düzenlenmemiştir. Buna göre şirket ortakları kendilerinin yönetim kurulu üyeliklerine seçiminde oydan yoksun değildir. Kaldı ki toplantı tutanağına göre yönetim kurulu üyeliklerine seçilen ortaklar oy kullanmasa bile olumlu oy kullanan pay sahiplerinin oranı dikkate alındığında karar yeter sayısına ulaşıldığı anlaşılmaktadır. TTK’nın 394. Maddesinde tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararı ile belirlenmiş olmak kaydıyla yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödeneceği düzenlenmiştir. Ücretin miktarı, şirketin mali yapısı, bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olmalıdır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere şirketin büyüklüğü, şirketin karı, cirosu, takdir edilen huzur hakkı, yönetim kurulu üyelerinin harcadığı mesai ve sorumluluk dikkate alındığında huzur hakkının makul olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle iş bu kararların kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle davacılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Davalı vekilinin istinaf sebeplerine gelince, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesinde kasa kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı, kasa defterlerinde kayıtlı olan bedellerin gerçekte şirket kasasında bulunmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi bunun nedenleri ile ilgili tahminlerini raporunda belirtmiş ise de yine raporda belirtildiği üzere ilgili bu kasa açığının bilançoda açıklamasının yapılmadığı, genel kurulda bu konuda ortaklara bilgi verilmediği, mali tablolara doğru yansıtılmadığı, bu nedenle genel kurul toplantısına sunulan bilançonun ve gelir tablosunun gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Bu konuda genel kurulda açıklama yapılarak ortaklara bilgi verilmediğinden TTK’nın 437. Maddesinde belirtilen bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiği anlaşılmaktadır. Genel kurula katılarak oy kullanan ortakların bilgi alma ve inceleme hakları ihlal edildiğinden ortakların bilançonun onaylanmasında gerekli incelemeleri yaparak oy kullandıklarından bahsedilemeyecektir. Bu husus ortakların bilgi alma ve inceleme haklarını ihlal olduğu gibi ayrıca dürüstlük kurallarına da aykırıdır. Mali tabloların gerçeği yansıtmadığı, bu konuda genel kurulda ortaklara gerekli açıklama yapılarak bilgi de verilmediği, ortakların bilgi alma ve inceleme haklarının ihlal edildiği sabit olduğundan, ortaklar mali tabloları inceleyerek değerlendirme sonucuna göre yönetim kurulu üyelerinin ibra edilip edilmemesine ilişkin oy kullanacaklarından, söz konusu eksiklikler üzerine alınan ibra kararının dürüstlük kurallarına uygun olduğundan da bahsedilemeyecektir. Her ticaret ortaklığı gibi anonim ortaklığın da nihai amacı kar elde edip ortaklarına dağıtmaktır. Şirketin kar elde etmek ve dağıtmak nihai amacından doğan kar payı, vazgeçilmez haktır. Ana ilke bu olmakla birlikte kar payının dağıtımına şirket ana sözleşmesi ve yasalarla bazı istisnalar getirilebilir. TTK’da 523. Maddede de kar payı dağıtımının en önemli istisnalarından biri gösterilmiştir. Anılan düzenleme gereğince aktiflerin yeniden sağlanabilmesi, şirketin sürekli gelişimi, olabildiğince kararlı kar dağıtımını temin bakımından anasözleşmede belirtilenlerden başka yedek akçeler ayrılmasına şirket genel kurulunca karar verilebilir.Kar payı hakkı ile bu hakkın istisnasını oluşturan TTK’nın 523. maddesi arasında hassas denge kurulması zorunludur. İhtiyari ve kanuni yedek akçelerin ayrılmasından sonra kalan safi karın bir kısmının dağıtılmaması ve olağanüstü yedek akçeye ayrılması mümkün ve bu konudaki genel kurul kararının anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılığı sözkonusu olmamakla birlikte, tamamının yedek akçeye ayrılması TTK’nın 523. maddesinin istisna hükmü olduğu gözetildiğinde; kar payı hakkının ihlal edilmediğini ispat yükü davalı şirkettedir. Karın, olağanüstü yedek akçeye ayrılmasına ilişkin karar genel kurulda gerekçelendirilmemiş olsa bile, yargılama sırasında davalının bunu açıklayarak somut deliller ile ispat etmesi gerekmektedir. Somut olayda, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, şirketin bilançosu, karı, sermaye yapısı, daha önce dağıtılmayan karları, mali durumu, likidite yapısı dikkate alındığında kar payı dağıtılmamasını gerektirir somut gerekçelerin delilleri ile birlikte sunulması gerekir. Davalı ise soyut beyanlarla kar payı dağıtılmaması kararının gerekçelerini açıklamaya çalışmış, kar payının dağıtılmamasını gerektirir durumun ne olduğunu somut olarak açıklamamıştır. Bu durumda, kar payının dağıtılmamasına ilişkin alınan genel kurul kararının yasa, anasözleşme ve özellikle iyiniyet kuralları ile bağdaştığını kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalının istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı ve davalı tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalıdan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 15/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.