Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/101 E. 2020/1160 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/101
KARAR NO : 2020/1160
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/376 Esas – 2018/1022 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten 10/01/2017 tarih … nolu fatura ile 7.670,00 TL bedel ödeyerek laboratuvar tipi mini temper makinası satın aldığını, satın alınan makinenin ilk andan itibaren amacına hizmet edemediğini, durumun satıcıya bildirilerek servis hizmeti alındığını, parça değişikliği gerçekleştirilmiş ise de, cihazın hiç bir zaman verimli ve amacına uygun şekilde çalışmadığını, ayıplı üretim yapıldığının kesinlik kazandığını, bunun üzerine Beyoğlu …. Noterliği’ nin 30.03/2017 tarihli ihtarnamesi ile ödenen bedelin faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesinin ihtar edildiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, ayrıca bu makineye güvenerek müvekkilinin pek çok sipariş kabul etmesine rağmen makinenin çalışmaması nedeniyle zor duruma düştüğünü, bu şekilde kazanç kaybı meydana geldiğini belirterek, laboratuvar tipi mini temper makinası için müvekkili tarafından ödenen 7.670,00.TL ile iş kaybından dolayı ileride arttırma hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL olmak üzere toplam 8.670,00 TL’ nin 30/03/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında davacı vekili ibraz ettiği dilekçe ile; ayıplı makine sebebiyle uğranılan maddi tazminat ile ilgili istemlerini bu aşamada takipsiz bıraktıklarını beyan etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu makine üzerinde ayıp olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, herhangi bir üretim hatası veya arızanın bulunmadığını, davacı tarafın basit bir makinenin üzerinde var olduğunu iddia ettiği üretim hatasının ne olduğunu izah etmesi gerektiğini, taraflar arasındaki aktin ticari satım olduğu ikrar edildiğine göre davacının malı teslim aldıktan sonra kontrol ve muyanesini de derhal yaptırarak süresi içinde ayıp ihbarında bulunması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/11/2018 tarih ve 2017/376 Esas – 2018/1022 Karar sayılı kararı ile; ” … Aldırılan bilirkişi heyet raporunda soğutucu fanın mevcut olmadığı hususu belirtilmiş ancak davacının dava dilekçesinde böyle bir iddiası olmamakla bu tarz makinelerdeki model farklılığı olup olamayacağı hususuna değinilmemekle dava konusu uyuşmazlığın davacının davalıdan aldığı çikolata imalat makinesindeki arızanın iddia ve her iki bilirkişi raporunda da anlaşıldığı üzere makinedeki termostat arızasından kaynaklandığı, Taraflar arasındaki ticari satım sonrası anılan arızanın ne tür bir ayıp olduğu ve de davacının süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı hususların da ise; ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22.HUKUK DAİRESİ 2017/813 Esas 2018/1291 Karar sayılı ilamı ile; “…..” Yukarıda zikredilen içtihat uyarınca; satın alınan makinedeki ayıbın ekonomik- gizli ayıp olduğu, zira termostattaki arızanın makinenin açılıp belli bir süre çalıştırılması sonucunda anlaşılabileceği, bu hususun iki bilirkişi raporu ile de sabit olduğu, tarafların tacir oldukları ve de davacının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içerisinde noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak davalı tarafa usulüne uygun ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmakla kanundan kaynaklı seçimlik haklarının kullanamayacağı … ” gerekçeleri ile; ” 1-Açılan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, gerekçeli kararında, konu ile alakasının açıklaması dahi yapılmayan bir kararın aynen derç edildiğinin görüldüğünü, gerekçesiz kararın kaldırılması gerektirdiğini, Eksik inceleme yapıldığını, mahkemece makinenin gizli ayıplı olduğu kabul edilmiş ise de teslim gününden sonra 8 gün içinde muayene olunmadığının belirtilmesinin yasal olmadığını, dosya muhteviyatında teslim gününün belli olmadığını, neye göre 8 günlük muayene süresi belirlendiğinin anlaşılamadığını, TTK 21/3. fıkrası hükmüne göre tacirler arasındaki ilişkide telefon, telgraf, herhangi bir iletişim veya bilişim aracı ile bilgilendirme halinde 8 gün içinde itiraz edilmemesi halinde kesinlik kazanacağının açıklanmış olacağını, somut olayda müvekkilinin ilk kullanımda makinenin amaca hizmet etmediğini tespit edip telefon mesajı ile derhal bildirimde bulunduğunu, mahkemece TTK 21/3 maddesi zikredilmediği gibi telefon mesajlarına niye itibar etmediğinin de izah edilmediğini, Gerçekte davalı, makinenin hatalı bulunduğunu kabul ederek yargılamanın başında iadeyi dahi kabul etmiş ise de, vekalet ücreti ödemeyi istemediği için yargılamanın devam ettiğini, mahkemeye ibraz edilen bu yazışmaların da tartışılmadığını, Bilirkişi raporlarına göre de; cihazda soğutucu olmadığı açıkça belirlenmiş olmasına rağmen, davalının sipariş edilen cihazı teslim ettiğinin kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, özellikle alınan son bilirkişi raporunda bu durumun açıkça tespit edildiğini ve asla bu makinenin çikolata üretmekte kullanılamayacağının belirlendiğini, telefon ile teslim sonrası derhal girişilen ihbar olgusunun kabul edilmeme nedeninin de izahsız bırakıldığını, somut olayda eser sözleşmesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerekirken, bu gerekliliğin de yerine getirilmediğini, davalı tarafın sürekli itirazlarının kabul görüp bütün masrafların kendilerine yükletilmesi sureti ile devam eden yargılamanın kabulünün de mümkün olmadığını, Gerek yargılama usulü gerekse gerekçesiz bir kararın varlığının adil yargılama yapılmadığını ortaya koyduğunu, teslim tarihinin davalı tarafça yazılı belge ile ispatı zorunluluğunun da tartışılmadığını, tespit edilmeyen bir teslim günü itibarı ile verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin cihazı alır almaz çalıştırdığını, telefon ile hizmete uygun olmadığını bildirdiğini, davalının da bu bildirime karşı çıkmadığını, iadeyi kabul etmişken varılan sonucun yasal olmadığını belirterek, Mahkeme kararının davacı yararına kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, satın alınan makinenin ayıplı olduğu iddiasından kaynaklanan alacak ve kazanç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafça istinaf edilmiştir. Davacı tarafça, davalı şirketten 10/01/2017 tarihinde fatura ile satın alınan laboratuvar tipi mini temper makinesinin ayıplı olduğu, makinenin verimli ve amacına uygun çalışmadığı, ayıplı olduğu belirtilerek Beyoğlu …. Noterliği’nin 30.03/2017 tarihli ihtarnamesi ile ödenen bedelin faizi ile birlikte davacıya ödenmesi ihtar edilmesine rağmen ödeme yapılmadığı ileri sürülmekte, davalı tarafça, satılan makinenin ayıplı olmadığı ve ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı savunulmaktadır. Mahkemece alınan 06/11/2017 tarihli aldırılan bilirkişi raporunda; söz konusu makinenin erime sıcaklığı olan 45 dereceye ayarlanması gerektiği, ancak bu ayarlama yapıldığına bile ısının 48 dereceye kadar yükseldiği ve soğutma yapmadığı, söz konusu makinenin verimli ve amacına uygun çalışmadığı, üründeki ayıbın kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, makinenin gizli ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği, Ek raporda ise; Isının 48 dereceye kadar yükseldiği ve makinenin amacına uygun olarak soğutma yapmadığı, arızanın satın alındığı günden itibaren çalıştırılması ile birlikte tespit edilebilecek bir arıza olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen 14/09/2018 tarihli raporda ise; Dava konusu makinede soğutucu fan kullanılmadığı, temperleme makinesinde soğutucu fan yer almaz ise (ki bu da bir tercih şeklidir) makine ile üretim hızının diğer üretim hızlarına ineceği, … davalı tarafça dosyaya üretimini yaptıkları tamperleme makinesi ile ilgili teknik bilgi ve kullanma klavuzu fotokopisi sunulduğu, bu fotokopi belgede müşteri isminin Siirt Üniversitesi olarak geçtiği, makineyi üreterek satan davalı firma ile makineyi satın alan davacı firma arasında düzenlenmiş “Makinenin teknik ve mali hususları yönünden” herhangi bir sözleşmenin yer almadığı, yani davacı firmanın tamperleme makinesinde soğutma fanı olmasını talep edip etmediği, buna karşılık üretici firmanın makinede soğutma fanı olmayacağına dair herhangi bir beyanı olup olmadığının belli olmadığı, soğutucu fanın olmamasının üretim hızı yönünden çok önemli bir eksiklik olduğu ancak soğutucu fanını olmamasının makinenin gizli ve açık ayıplı olduğunu göstermediği, makinede soğutucu fanın mevcut olmadığının gözle kolayca görülebileceği, görülemediği düşünülse dahi makinenin ilk çalıştırıldığında derhal anlaşılabileceği, söz konusu makinedeki dijital termostat ile hassas sıcaklık ayarı yapılamadığı, garanti kapsamında ücretsiz olarak mevut dijital termostatın yenisi ile değiştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Dava dilekçesinde dava konusu makinenin verimli ve amacına uygun şekilde çalışmadığı, ayıplı üretim yapıldığı belirtilmekle birlikte somut olarak ayıbın ne olduğunun bildirilmediği, heyet bilirkişi raporuna göre, dava konusu makinede soğutucu fan bulunmadığı tespit edilmiş ise de, dava konusu makine ile ilgili teknik bilgi ve kullanma klavuzunda müşteri isminin Siirt Üniversitesi olarak geçtiği, davacı tarafça taraflar arasında düzenlenmiş “Makinenin teknik ve mali hususları yönünden” bir sözleşme bulunduğunun ileri sürülmediği, bilirkişi raporunda, makinede soğutucu fan bulunmamasının bir tercih şekli olduğunun belirtildiği dikkate alındığında, makinede soğutucu fan bulunacağının davalı tarafça taahhüt edildiği ve satılan makinenin bu özelliği taşımaması nedeniyle ayıplı olduğu hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporları ile ayrıca dava konusu makinedeki dijital termostat ile hassas sıcaklık ayarı yapılamadığı tespit edilmiştir. Bu arıza nedeniyle dava konusu makine ayıplı olmakla birlikte, dijital termostat ile ilgili sorunun da makine ilk çalıştırıldığında derhal tespit edilebileceği anlaşılmaktadır. 6102 Sayılı TTK’nun 23/1-c maddesine göre ticari satışlarda; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’ nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. .” 6098 Sayılı TBK’nun 223. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan bir gözden geçirme ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa hemen satıcıya bildirilmelidir. Bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 18/3. maddesine göre; “Tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden düşmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığı ile taaahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.” Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulamasında, ayıp ihbarlarının (fesih sonucunu doğurabileceğini düşünerek) belirtilen yasa hükmündeki usullerle yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Ayıbın satışan önce mevcut olması halinde yukarıda belirtilen ayıp ihbar sürelerine ilişkin hükümler çerçevesinde değerlendirme yapılması gerekmektedir. Davacı vekilince yargılama sırasında ibraz edilen 30/09/2018 tarihli dilekçe ile, makinenin alınarak ilk çalıştırıldığı ve davalı tarafa bildirimde bulunulan tarihin 21/01/2017 olduğu ve bu tarihte telefon mesajı ile ayıbın iletildiğinin bildirildiği, ayrıca davalı şirkete makinede ayıp bulunduğu belirtilerek bedel iadesi talepli olarak Beyoğlu ….. Noterliği’ nin 30.03/2017 tarihli ihtarnamesinin gönderildiği görülmektedir. Tarafların tacir olduğu ve uyuşmazlığın ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı, makinedeki ayıbın, makine ilk çalıştırıldığında tespit edilebilecek nitelikte olduğu, davacı tarafça makine ilk çalıştırıldığında ayıbın tespit edilerek davalıya 21/01/2017 tarihinde telefon mesajıyla bildirildiği beyan edilmiş olup, 22/01/2017 tarihli mesajda servis tarafından makinenin kontrol edildiğinin bildirildiği dikkate alındığında, gerek fatura tarihi gerekse beyan edilen bildirim tarihine göre davacı tarafça 6102 sayılı TTK’ nun 23/1-c maddesinde belirtilen 8 günlük süre içerisinde ve 6102 sayılı TTK’ nun 18/3. maddesinde gösterilen şekilde ayıp ihbarında bulunulmadığı, dolayısıyla 6098 sayılı BK’nun 198/2 maddesi uyarınca; satılanı, mevcut haliyle kabul etmiş sayılacağı, TTK’nın 21/3. maddesinin fatura ve teyit mektubuna ilişkin olup, olayda uygulama yerinin bulunmadığı, dava konusu makine ile ilgili teknik bilgi ve kullanma klavuzunda müşteri isminin Siirt Üniversitesi olarak geçtiği nazara alındığında, davacı tarafça taraflar arasında satım ilişkisi dışında bir eser sözleşmesinin varlığının ispatlanamadığı, dolayısıyla eser sözleşmesi ile ilgili hükümlerin uygulanmasının mümkün olmadığı, istinaf edilen kısma ilişkin mahkemece açıklanan gerekçenin yeterli olduğu, başka bir mahkeme kararına dayanılmasının bir eksiklik olarak kabul edilemeyeceği, ileri sürülen istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, davacı tarafça dava dilekçesinde 1.000 TL kazanç kaybı istenilmiş, yargılama sırasında davacı vekili ibraz ettiği dilekçe ile; ayıplı makine sebebiyle uğranılan maddi tazminat ile ilgili istemlerini bu aşamada takipsiz bıraktıklarını beyan etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmekle birlikte, bu talep yönünden gerekçenin belirtilmemesi usul ve yasaya uygun değil ise de, kararın davacı tarafça istinaf edildiği ve bu hususun istinaf sebebi yapılmadığı görülmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/10/2020 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.