Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1 E. 2019/202 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/1
KARAR NO : 2019/202
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/07/2018 Tarihli,İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine Dair Karar
DOSYA NUMARASI: 2018/685 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 13/02/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili ihtiyati tedbir talebinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında genel kredi sözleşmelerinin akdedildiğini, bu sözleşmelerin imzalandığı dönemde, dava dışı … A.Ş.’nin (…) grup şirketleri arasında yer aldığını, müvekkilinin müvekkil şirket ve dava dışı … şiketi’nin bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, davalı taraf ile akdedilen sözleşmelerinin teminatı olarak müvekkilinin gayrimenkullerine ipotekler tesis edildiğini, kira gelirlerinin bir kısmının temlik edildiğini, şirket hisselerinin davalı banka lehine rehin edildiğini, davalı bankaya verilen ipoteklerden … şirketinin maliki bulunduğu .. İli … İlçesi … Köyü … parselde kayıtlı 4.600.000,000USD ipotek değerli gayrimenkulün …. Organize Sanayi bölgesinde yer alması sebebiyle OSB’nin imar uygulamasına uğradığını ve OSB’nin burada müşterek malik olduğunu, bu ortaklığın giderilmesi maksadıyla Gebze 2.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/439 esas sayılı davası ile izale-i şuyu davası açıldığını ve mahkemenin 2013/462 k sayılı ilamı ile ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, ortaklığın giderilmesine ilişkin taşınmaza ihale açılarak 10.400.000,00TL ihale edildiğini, ihale edilen tutarın ipotek bedelinden düşük olması sebebiyle davalı bankaya müzekkere yazılarak satış muvafakatı istendiğini ve bankanın cevabi müzekkere yazısında satış bedelinin firmanın bankaları nezdindeki bildirilen kredi hesap bakiyelerine mahsup edilmesi maksadıyla yatırılması şartıyla muvafakat ettiklerini bildirdiklerini ve bildirilen hesaba da paranın yatırıldığını, genel kredi sözleşmesine olan borçtan mahsup edilen 6.887.667,00 TL’ nin nakit teminat olarak banka hesabında tutulduğunu, dava dışı …şirketinin, paranın teminatta tutulması yerine kredi borcundan mahsubu hususunda defalarca talepte bulunduğunu, ancak davalı tarafın bu parayı haksız olarak uhdesinde tuttuğunu, ülkede yaşanan ekonomik dalgalanma ve kriz, döviz kurlarının olağanüstü artışı ve ticari şirketlerin yabancı para üzerinden borçlanmalarında uygulanan faiz oranlarının bu artış dolaysıyla çekilmez hal alması, müvekkil şirketinin kredi taksitlerinin yabancı para üzerinden olması ve yabancı para üzerinden borçlanmalarda devletin sabit kur uygulaması ve tüm gelişmeler karşısında müvekkil şirketin ticaretini devam ettirmeye çalışması ve istihdamını korumak istemesi dolaysıyla davalı … Bankası A.Ş/nin uhdesinde bulunan, Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/26 satış dosyasına yatırılan ihale bedelinden bakiye kısım olan 6.887.667.-TL (Altımilyon sekizyüzseksenyedibin altıyüzaltmışyedi Türk Lirası)’nin davalı …. Bankası A.Ş.’ nin hesaplarına geçtiği tarihte TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden Amerikan Dolarına çevrilip müvekkil … A.Ş.’nin davalı …Bankası A.Ş.’na ödemeye devam ettiği kredi taksitlerinden davanın açıldığı tarihten sonra kalan taksit miktarlarından eşit oranda olmak sureti ile mahsubu yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ihtiyati tedbir talebine karşı cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil banka ile … A.Ş. arasında 2008 ve 2011 tarihlerinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, ….. A.Ş.’nin genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, …. ile kredi ilişkisi devam ederken müvekkili Banka ile … arasında 2008 tarihinde bir genel kredi sözleşmesi imzalanarak kredi ilişkisi başladığını, davacının tarafında ifade ettiği üzere kredinin …ait …., İlçesi, … Köyü, 135 parselde kayıtlı taşınmazı üzerine hem … hem de…. borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 4.600.000.-USD bedelle ipotek tesis edildiğini, kredi ilişkisinin normal şekilde devam ettiği takdirde, davacı …kredi taksitlerini ödemesi durumunda kefil sıfatı bulunan …. kefaletinin sona ereceğini ve ayrıca kredinin teminatı için taşınmaz üzerinde tesis edilmiş olan ipoteğin kaldırılarak, taşınmaz üzerindeki diğer hak sahiplerinin haklarını elde etmesinin sağlanabileceğini, bu kredi işleminde, davacı … esas yükümlülüğünün kredi borçlarını zamanında ödemesi olduğunu, davacı …. ödemelerinde herhangi bir gecikme bulunmazken, açmış olduğu dava ile kefil olan üçüncü kişiye ait olup teminat olarak müvekkili bankaya ipotekli taşınmazın satışından gelen tutarın kendi kredi borçlarına mahsup edilmesini talep ettiğini, kefil ….. hakkında iflas kararı verildiğini, davacı…. tarafından kredi borçları kapatıldıktan sonra, müvekkil bankada teminat olarak yer alan taşınmazın satışından gelen tutarın iflas idaresine iade edileceğini, bu şekilde taşınmaz üzerinde hak sahibi olan üçüncü kişilerin de haklarını almalarının sağlanacağını, yani işlemin esas itibariyle satış yapılmasaydı nasıl olacaksa o şekilde devam etmesi gerektiğini, taşınmaz satılmamış olsaydı, ancak kredi müşterisi …. temerrüde düşmesi durumunda nakde çevrilerek alacaklarının nakde çevrilebileceğini, kredi müşterisi …. temerrüdü olmadığı halde, teminatta bulunan ipoteğin paraya çevrilmesi, kefile ait paranın mahsubu, kefil hakkında icra takibi yapılması vs. kefile ilişkin her türlü işlemin yapılmasının hukuken mümkün olmadığını, asıl borçlu temerrüde düşmeden kefil hakkında işlem yapılması, onun malvarlığına ilişkin bir tasarrufta bulunulabilmesinin kanuna açıkça aykırılık teşkil edeceğini, davacı …. kendisine ait iki adet alışveriş merkezi ve aylık milyonlarca lira kira geliri bulunurken ve kredi taksitlerini düzenli olarak öderken, iflas etmiş olan kefile ait tutarın kredi borçlarına mahsup edilmesini istemesinin kötüniyetinin açık göstergesi olduğunu, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin bir tedbir değil, davanın asıl amacı olduğu, davacının amacına ihtiyati tedbir kararı ile ulaşmaya çalıştığını, davacının blokede bulunan tutarın amerikan dolarına çevrilmesi, bunun da paranın hesaba geldiği tarih itibariyle yapılmasını talep etmesinin hiçbir hukuksal dayanağı bulunmadığını beyanla haksız ve yasal dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 24/07/2018 Tarih ve 2018/685 Esas sayılı ara kararı ile; ” … Davadaki asıl istemin lehine ipotek verilen davalı bankanın teminat olarak uhdesinde tuttuğu ipotekli taşınmaz satış bedelinden, kredi taksidini aşan kısmı TL olarak muhafaza etmesi ve kredi taksitlerinide taksit tarihindeki kur üzerinden bu teminattan karşılaması nedeniyle, davacı kredi borçlusunun ipotek bedelinin davalı bankaca tahsil edilmesi nedeniyle borcun sona erdiğinin tespiti, mevcut ekonomik durumda yabancı para kurundaki değişim nedeniyle, döviz olarak yapılan borçlanmada davalı bankanın haksız olarak borç ve faiz tahsilatı yapmasının engellenerek, kurun sabitlenmesi, mahsup ve borçlu olmadığının tespitine yönelik olduğu, Davacının ipotek nedeniyle ortaklığın giderilmesi dosyasında elde edilen ihale satış bedelinin kredi ve ipotek lehdarı davalının hesaplarına geçtiği tarihteki kur üzerinden USD ye çevirilip bu tarihten sonraki taksit ödemelerininde mahsup edilmesini ihtiyati tedbir yolu ile istediği, Sözleşmenin tarafları olan kredi borçlusu davacı ile kredi alacaklısı( ipotek lehdarı) bankanın kuru sabitleme konusunda özgür iradeye sahip olduğu, kurun sabitlenmesi konusunda mahkemece uygulanabilecek çıkarılmış bir kanun olmadığı, (arar karar tarihi itibariyle) davacının istediği ihtiyati tedbir ile dava sonunda ulaşmayı istediği neticeyi baştan almış olacağı, mahkemece bu konuda tarafların iradesine müdahale edilemeyeceğinden ve istem bu haliyle yargılamayı gerektirdiğinden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/685 Esas sayılı dava dosyasında kurun sabitlenmesi noktasında bir tedbir talep edilmediğini, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin ihtiyati tedbir taleplerini yanlış değerlendirdiğini, bu nedenle hatalı gerekçe ve hatalı değerlendirme ile reddettiğini, Müvekkil şirketin tedbir talebinin Anayasal Haklarının kullanımı olduğunu, davalı bankanın hukuk dışı eylem ve işlemlerinin durdurulmasının, müvekkilin ticari hayatı için önem arz etmekte olduğunu, müvekkil şirketin haklarını yok sayan işlemlerinin durdurulmasının hakkaniyet gereği olduğunu, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/685 Esas sayılı dosyadan tesis edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararın gerekçesi olarak sunulan hususların 6100 sayılı HMK 391/1 maddesine açıkça aykırı olduğunu, yerel mahkeme 6100 sayılı HMK 391/1 uyarınca zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir iken talebin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 6100 sayılı HMK’ da ihtiyati tedbir şartları olarak belirtilmiş hususların somut vakıada gerçekleştiğini, yasal düzenlemeye açıkça aykırı ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılması gerektiğini, Talep edilen ihtiyati tedbirin davasının esasını çözer nitelikte bir talep olmadığını, davada talep edilen ihtiyati tedbirin davalı tarafın haksız eylemlerinin sona erdirilmesi noktasında olduğunu beyanla; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/685 Esas sayılı kararı ile tesis etmiş olduğu ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararın kaldırılmasına, Ülkede yaşanan ekonomik dalgalanma ve kriz, döviz kurlarının olağanüstü artışı ve ticari şirketlerin yabancı para üzerinden borçlanmalarında uygulanan faiz oranlarının bu artış dolayısıyla çekilmez hal alması, müvekkil şirketinin kredi taksitlerinin yabancı para üzerinden olması ve yabancı para üzerinden borçlanmalarda devletin sabit kur uygulaması ve tüm gelişmeler karşısında müvekkil şirketin ticaretini devam ettirmeye çalışması ve istihdamını korumak istemesi dolayısıyla davalı … Bankası A.Ş.’ nin uhdesinde bulunan, Gebze 2. Sulh hukuk Mahkemesi’ nin 2014/26 satış dosyasına yatırılan İhale bedelinden bakiye kısım olan 6.887.667,00 TL’ nin davalı …Bankası A.Ş.’ nin hesaplarına geçtiği tarihte TC Merkez Bankası Efektif Satış Kuru üzerinden Amerikan Dolarına çevrilip müvekkil … A.Ş.’ nin davalı…. Bankası A.Ş.’ ne ödemeye devam ettiği kredi taksitlerinden davanın açıldığı tarihten sonra kalan taksit miktarlarından eşit oranda olmak sureti ile mahsubu yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve/veya uygun görülecek başkaca ihtiyati tedbirlerin uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davada genel ticari kredi sözleşmesi kapsamında üzerine ipotek konulan … köyü .. parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşan ortaklığının giderilmesi davası sonucu satışı ile elde edilen tutarın ipotek bedelinden düşük olması nedeniyle davalının şartlı muvafakatı ile kredi hesap bakiyelerine mahsup edilmek üzere davalı bankaya ait bir hesaba yatırıldığı, davalı bankanın yatırılan tutarın bir kısmını kredi sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefillerinden olan dava dışı… A.Ş ile aralarındaki kredi sözleşmesinden doğan borca mahsup ettiği, 6.887.667,00 TL nın ise nakit teminat olarak uhdesinde tuttuğu, kredi borcuna mahsup etmediği gerekçeleriyle bu tutar kadar kredi borcunun ödendiğini, böylelikle bu tutar kadar borçlu olunmadığının tespiti ile söz konusu paranın davalı uhdesine geçtiği tarihteki TCMB efektif satış üzerinden Amerikan Dolarına çevrilerek davacının ödediği kredi taksitlerinin mahsubu ile böylelikle yeniden yapılandırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmektedir. Davacının talebi yargılamayı gerektirmekte olup, dosyaya sunulan belgelerin HMK 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat yükümlülüğünü karşılamadığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında davacı esasen belirtilen satış bedelinin davalıya geçtiği tarihteki kur üzerinden dolara çevrilerek kredi borcundan mahsup edilerek kalan miktar kadar borçlu olmadığının tespitini talep etmekte olup, ihtiyati tedbir talebi, davadaki isteğiyle örtüşmektedir. Yani esasen davalının ihale bedelini kredi borcuna mahsup ederken hesaba geçiriliş tarihi itibariyle USD ye çevrilerek kredi borcundan mahsup edilme talebi ancak davacının borçlu olup olmadığı varsa borç miktarı belirlendikten sonra yargılama ile belirlenebilecektir. Bunlar belirlenmeden yatan izalei şüyu bedelinin USD’ye çevrilmesi ve mahsuplaşmanın davanın başında ihtiyati tedbir yolu ile karşılanması hukuken mümkün değildir. Mahkeme kararı; dosya içeriği, usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.