Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/996 E. 2019/1274 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/996 Esas
KARAR NO : 2019/1274 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 04/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/304 Esas – 2018/363 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 02/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin gazlı ve gazsız ürünlerin satış, dağıtım ve pazarlamasını yaptığını, müvekkili tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile 19.720,52-TL üzerinden pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli alacağına istinaden takip başlatıldığını, davalının itirazları üzerine takibin durdurulduğunu beyanla neticeten itirazın iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, itirazın iptali davası konusu olan 19.720,52-TL alacaklarının icra takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilini iş yerinde ziyarete gelen davacı şirket yetkililerinin teklifini uygun bularak sözleşme imzaladığını ve iş yerinde davacının talebine uygun olarak tadilat yaparak davacının reklamını yaptığını, davacının reklamını yapan müvekkilinin davacının ürünlerini satmaya başladığını, ancak davacının sözleşmeyi suistimal ederek piyasada 10-TL’ye satılmakta olan bir koli 1 litrelik kolayı müvekkiline 12-TL, 13-TL tutarla satmaya başladığını, bu durumun davacıya bildirildiğini, davacı yetkilileri ise sözleşmeyi dayanak göstererek sadece kendilerinden alım yapabileceğini belirttiklerini, müvekkilinin bu durumda sözleşmeye haklı olarak son verdiğini ve davacıdan mal almayı kestiğini, müvekkilinin hali hazırda lokantasını işletmeye devam ettiğini, davacı şirketin ürünlerini toptan almaya devam ettiğini, dolayısıyla sözleşmenin fesih edilmesi nedeniyle davacının herhangi bir zarara uğramadığını, davacı yanın talep etmiş olduğu bedelin belirtildiği üzere davacının talep etmiş olduğu tadilatlar için harcandığını ve o tarihten bu yana müvekkilinin davacının reklamını ücretsiz olarak yaptığını, ayrıca davacının ödemiş olduğu bedelin içinde KDV’de bulunduğundan bu bedelinde müvekkilinden talep edilmesinin mümkün olmadığını beyanla davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, dava masrafları ile vekalet ücretinin de davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 04/05/2018 tarih 2017/304 Esas – 2018/363 Karar sayılı kararında;”…Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; taraflar arasındaki dava konusu 01/03/2017 tarihinde, davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla, 19.720,52-TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatılması sebebiyle, davalı yanın takibe itiraz etmesi sonucu, davacının itirazın iptali davası açtığı, dosyanın incelenmesi için bilirkişiye tevdi edildiği, bilirikişiye 26/03/2018 günü saat 13,30’da inceleme yetkisi verildiği, ancak davalının ticari defterlerinin ibraz etmediği bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, davacı tarafından sunulan 2011-2012-2013 yıllarına ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmuş olduğu, davacının kendi defterlerinde davalıdan herhangi bir borç alacağının mevcut olmadığı ancak , huzurdaki davanın konusunun davalının sözleşmeye aykırı davranışı iddiası ile sözleşmenin fesih edilmesi neticesinde Pazarlama Faaliyetine Katılım Bedeli için ödemiş olduğu, 20.060,00-TL’lik tutarın kıstelyevm hesabı gereğince kalan bakiye tutarı talebi olduğu, davacının davalıdan işlememiş süreye tekabül eden kısmının 16.709,85-TL olduğu ve bu tutarın KDV’sinin de 3.007,77-TL olduğu , mahkememizce davacı taleplerinin kabulü halinde davacının davalıdan (16.709,85-TL + 3.007,77-TL KDV=) olmak üzere toplam 19.717,62-TL talep edebileceğini, takip tarihi olan 01/03/2017 tarihinde 19.717,62-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiş…”gerekçesi ile;1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 19.717,62 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin asıl alacağa yıllık %9,75 ticari ve değişen oranlarda faiz uygulanarak devamına,2-Alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı 3.943,52 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, -fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı tarafın sözlemeye dayalı olarak her ne kadar talepte bulunmuşsa da, sözleşme müvekkilinin iradesini yansıtmadığını, yapılan bu sözleşmenin iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil etmediğini, bu nedenle sözleşmenin davalı tarafından kabul edilmediğini, işbu sözleşmenin kötü niyetli olarak tanzim edildiğini, müvekkili, davacı şirket yetkililerinin sözleşmede yer almayan sözlü beyanlarına itibar ettiğini ve mevcut sözleşmeye güven duyarak imzaladığını, davacı şirket yetkilileri müvekkiline iş yerinde Coca-Cola markasına uygun olarak tadilat yapılarak iş yerine tabela ve promosyon olarak peçetelik, masa örtüsü vs. reklam içeren eşyaların konulmasını bunun içinde kendisine belli bir miktar masraf vereceklerini ve kendilerinin reklamını yapılmasını ayrıca uygun fiyata kendilerinden mal alınmasını teklif ettiklerini bu teklifi makul bulan müvekkilinin sözleşmeyi imzaladığını ve iş yerinde davacının talebine uygun olarak tadilat yaparak davacının reklamını yapmaya başladığını, davacının reklamını yapmakta olan müvekkilinin bu arada davacının ürünlerini de satmaya başladığını, ancak davacı tarafın elinde bulunan sözleşmeyi suistimal ederek normalde piyasada 10 TL’ye satılmakta olan bir koli 1 Litrelik kolayı müvekkiline 12-13 TL’ye satmaya başladığını, bu nedenle üzerine müvekkili piyasadaki sıradan bir toptancıdan bile daha ucuza almakta olduğu malı asıl satıcı olan davacıdan daha pahalıya almasının mümkün olmadığının davacıya bildirildiğini, davacı şirketin yetkilileri müvekkiline sözleşmenin imzalandığını bu nedenle başka bir yerden alamazsın diyerek adeta müvekkilini zora koşarak zarara uğratmaya çalıştıklarını, bu haksızlığı kabul etmediklerini, müvekkili sözleşmenin kötüye kullanıldığını belirterek davacı ile ilişkisine son verdiğini ve bir daha da kendisinden mal almadığını, bu nedenle sözleme hükümlerinin geçersiz olduğunu, sözleşmeye dayalı olarak hüküm kurulmasının yerinde olmayacağını, bu yönden davanın reddinin gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmadığını,Bilirkişi raporunda davacının alacağının 16.709,85-TL pazarlama faaliyetlerine katılım bedeli olarak hesaplandığını, davacı tarafın da söz konusu icra takibinde davalı müvekkilinden pazarlama faaliyetlerine katılım bedelini talep edildiğini, davacı tarafın icra takibinde tespit edilen bedelden fazlaca talepte bulunmadığını, her ne kadar KDV ile birlikte alacak miktarı 19.717,62-TL hesaplanmışsa da alacaklı davacı tarafın icra takibinde bu hususu talep etmediklerini, anapara üzerinden KDV hesaplamasının mümkün ise de alacaklı tarafından icra takibinde bu hususu açıklamalı bir şekilde talep etmesinin gerektiğini, bu itibarla bilirkişi raporunda KDV hesaplamasının yapılmış olmasının alacaklının bu hakka sahip olduğu anlamını taşımadığını, bu nedenle KDV’ye ilişkin olarak hesaplanan 19.717,62-TL davalı tarafça kabul edilmediğini, bu nedenle eksik ve hatalı yapılan hesaplamaya dayalı olarak verilen karar usul ve yasalara aykırı olmadığını, bu kararın bu sebepten dolayı da kaldırılmasının gerektiğini,Davalı müvekkili aleyhine icra inkar tazminatı öngörülmüş ve müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına kararın verildiğini, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi için alacaklının zararının bulunmasının gerektiğini, alacaklı zarara uğratılmış ise müvekkilinin ancak icra inkar tazminatına mahkum edilebileceğini, müvekkilinin itirazında haklı olduğunu, davacı yandan alacaklı olduğunu, buna ilişkin olarak yargılamanın devam ettiğini, tüm bu hususları incelenmeden yerel mahkemece bir değerlendirme yapılmaksızın sırf itiraz sebebiyle davacı lehine icra inkar tazminata kararının verildiğini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasının gerektiğini,İleri sürerek, usule ilişkin olarak ilk derece mahkemesince tüm taleplerinin değerlendirmeye alınmaması sebebiyle istinaf talebimizin usulden kabulüne, esasa ilişkin olarak ilk derece mahkemesince kusur araştırması yapılmadan ve hükmünü hiçbir gerekçeye bağlanmadan karara bağlamış olduğundan istinaf talebimizin esastan kabulüne, tüm dosya kapsamından yapılacak inceleme neticesinde verilen kararın kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır. Dava, Pazarlama faaliyetine katılım bedeli alacağından kaynaklı itirazın iptali davasıdır.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda itirazın iptali davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.İlk dererece mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut uyuşmazlık, taraflar arasında 20/06/2011 tarihinde akdedilmiş Direkt Satış Noktası sözleşmesi uyarınca tarafların edimini yerine getirip getirmediği, davacı tarafından yapılan sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, davacı tarafından davalıya fatura karşılığında katılım bedeli olarak yaptığı ödemenin kıstelyevm hesabı gereğince bakiye kalan miktarın iade edilip edilmeyeceği edilecekse KDV.’limi yoksa KDV. sizmi iade edileceği noktasındadır.Dosya arasında fotokopisi bulunan sözleşme incelendiğinde; taraflar arasında 20/06/2011 tarihinde akdedilmiş Direkt Satış Noktası sözleşmesi olduğu,sözleşmenin altında davalı tarafın kaşesinin ve üzerinde bir adet imzanın olduğu, davalı tarafça imza inkarında da bulunulmadığı görülmüştür.Sözleşmenin Genel Hükümler başlıklı 3.cü maddesinde;”…İşletmeci haksız bir nedenle şirkete iade etmemek koşuluyla gazlı ve gazsız ürünler için toplam:3250 koli miktarında ürünü,müşterilerine satmayı planlamaktadır.Sözleşmeye herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın iş bu satış miktarının tamamlanması ile birlikte kendiliğinden sona erecektir…”hükmü düzenlenmiştir.Sözleşmeye ek ÖZEL HÜKÜMLER başlıklı belgenin birinci paragrafında;”…Şirket,işletmecinin satış noktasında şirket ürünlerinin etkin bir şekilde satışını sağlamak amacıyla yapacağı her türlü pazarlama faaliyetlerine katkıda bulunmak için ve bir defaya mahsus olmak üzere ona fatura mukabilinde (KDV.Hariç) 17.000,00 TL. Ödeyecektir.Ancak işletmeci ,sözleşmenin iş bu sözleşmede öngörülen yükümlülüklerine aykırı davranması neticesinde süresinden önce sona ermesine sebebiyet vermesi üzerine, bu meblağın tamamını şirkete KDV.si ile birlikte derhal ödeyecektir…,”hükmü düzenlenmiştir.Sözleşme tarihi 20/06/2011 olup davacı taraf Beşiktaş … Noterliğinden çekmiş olduğu 23/01/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeyi feshettiği görülmüştür.Sözleşmeye göre, davalının davacı şirketten sözleşme süresince alması gereken ürün miktarının 3250 koli olduğu, ancak dosyadaki belgelerden davalının davacıdan almış olduğu ürün miktarının 55 koli olduğu, davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme tacirler arasında düzenlenmiş olup, sözleşmenin incelenmesinde Borçlar Kanunu genel işlem koşullarına (TBK. 20/1 -25. maddelerine) aykırılık teşkil edecek bir hüküm bulunmamaktadır.Bu nedenle davacı tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edildiği anlaşılmıştır.Davalı tarafından davacıya kesilen 27/06/2011 tarih ve 80 fatura nolu fatura incelendiğinde; pazarlama faaliyetleri katkı bedelinin 17.000,00 TL. olduğu, KDV. sinin 3.060,00 TL. olup toplam fatura bedelinin 20.060,00 TL.olduğu görülmüştür.Davacı vekili 27/04/2018 tarihli duruşmada;” müvekkil firma icra takibi yapıldığında alacağımız bedel konusunda KDV. dahil pazarlama faaliyetine katılım bedeli alacağı yönünde talepte bulunmuştuk,”şeklinde beyanda bulunmuştur.Davalı vekili tarafından Katılım bedeli ve KDV ile ilgili ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve tedaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri, ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf talebi incelendiğinde; takibe konu alacak sözleşmeye dayalı olup, davalının sorumlu olduğu borç tutarının belirlenebilir özellikte olduğu kuşkusuzdur. Mahkemece, alacağın likit olduğu kabul edilerek davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.346,52 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 336,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.009,79. TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesinde taraflara tebliğe çıkartılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/10/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.