Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/993 E. 2019/1355 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/993 Esas
KARAR NO : 2019/1355 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/704 Esas – 2018/50 Karar
DAVA : ALACAK
KARAR TARİHİ 09/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 20.06.2012 tarihli “Maaş Ödemeleri Protokolü” imzalandığını, 3.maddesinde, kuruluş personel maaş ödemelerinin protokol süresi boyunca banka aracılığıyla yapılması karşılığında, 2 nolu müvekkiline 70.000 TL ödeneceğinin taahhüt edildiğini, müvekkilinin tüm protokol süresi boyunca personel ödemelerini davalı bankaya yaptığını ve üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davaya konu maaş ödeme protokolünün en az 631 personel sayısı üzerinden yapıldığını, müvekkilinin protokol süresi boyunca sadece 5 ay gibi bir süre ile personel sayısı 631 kişinin altında kaldığını, ücretin ödenmesi hususunda davalıya Beyoğlu ….noterliğinin 06.03.2015/… yevmiye sayılı ihtarnameyle davalıya bildirildiğini, ancak ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmediğini öne sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 60.000 TL nin 20.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, yanlar arasında maaş ödemeleri protokolü imzalandığını, protokol süresi boyunca minimum 631 personele maaş ödemesi yapılması durumunda promosyon ödemesi yapılacağının kararlaştırıldığını, ancak davacının protokol kapsamında 1 yıl süre ile belirlenen personel sayısını sağlayamadığını, bu nedenle davacının alacağının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davacılar vekili ıslah dilekçesi ile, bilirkişi raporu ile yapılan tespite müteakip ıslah talebimizin kabulüne ve müddeabihin ıslahı yolu ile arttırdığımız kısım ile dava dilekçesinde talep ettiğimiz miktarların birleştirilmesi sonucu bulunan;toplam 68.327,32 TL’nin 20.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikten davalıdan tahsili ile, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 30/01/2018 tarih 2015/704 Esas – 2018/50 Karar sayılı kararında;”…Sözleşme, bankaya yazılan müzekkere cevapları, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi asıl ve ek raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme neticesinde sözleşmenin devamı süresince 25 aylık dönemde, 21 ay 631 personel sayısı üzerinde maaş ödemesi yapıldığı, ödenen maaş sayısı sadece 4 aylık dönemde 631 in altına düştüğü tespit edilmiş olup, sözleşmenin 3.4 maddesi uyarınca yapılan hesaplama göre 631 maaş ödeme sayısının altına düşen aylar için davalı banka tarafından 68327,32 TL (57904,51 TL + KDV) ödenmesi gerektiği anlaşıldığı…”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ ile 68.327,32 TL’den 60.000,00 TL sinin dava tarihi olan 19/06/2015 tarihinden itibaren, 8.327,32 TL sinin ise ıslah tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Maaş ödemelerine ilişkin listelerin hatalı değerlendirildiğini, maaş ödemesi olmayan bir takım ödemelerin maaş ödemesi gibi değerlendirilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu,Davacı şirketin maaş ödemesi olmadığının açık olan asgari ücretin altında kalan ödemelerinin maaş ödemesi olarak kabulünün hata olduğunu,Yasal düzenlemeler gereğince asgari ücret Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlendiğini, belirlenen asgari ücret iş sözleşmesi ile çalışan işçi statüsündeki herkesi kapsadığını, asgari ücretten daha düşük bir ücret ile işçi çalıştırılmasının kural olarak mümkün olmadığını, ( İK 39 ve İK 12 mad.)Davacının asgari ücretin altında bir ödeme gerçekleştirdiği kişiler varsa bu ödemelerin maaş ödemesi olamayacağının kabulünün zorunlu olduğunu,Dava konusu promosyon ödemelerine konu maaş ödemeleri 2013 ve 2014 yıllarında gerçekleştirildiğini, maaş ödemesi olarak kabul edilebilecek olan ödemelerin 2013 ve 2014 yılları için tespit edilen asgari ücretin üzerinde olmasının gerektiğini,Asgari ücretin altında bir ücret ödemesinin maaş ödemesi olarak kabulü yasal düzenlemeler gereğince mümkün olmadığından davacının gerçekleştirdiği ödemelerin hangilerinin maaş ödemesi olduğunun hangilerinin olmadığı ayrıştırılmadan davacının promosyon hak edişinin hesaplanamayacağını,Bilirkişi incelemesi için davacının bildirdiği listede ismi bulunan … adlı kişiye protokol tarihi olan 12.03.2013 sonrası gerçekleştirilen ödemelerin incelenmesinin gerektiğini, Davacı şirketlerin maaş olmayan ancak maaş gibi gösterilen çok sayıda ödemeyi müvekkili bankaya ilettikleri listelere ilave ettiklerinin görüldüğünü, bu sayede davacılar protokol gereği taahhüt ettikleri personel sayısını tamamladıklarını iddia ettiklerini ancak, hesap hareketlerinden görüleceği üzere bu ödemelerin maaş ödemesi amaçlı olmayıp göstermelik olarak gerçekleştirilen ve protokolde taahhüt edilen sayının tamamlandığı intibasını vermek için gerçekleştirildiğini, davacı şirketlerin kötü niyetli olarak hareket ettiklerinin izahtan vareste olduğunu, Temmuz 2013 döneminde 02.07.2013 tarihinde maaş ödemesi adı altında 22 adet personele 25,00.-TL. ödemenin yapıldığını, müvekkili banka müzekkere cevabında yer alan liste incelendiğinde görülebileceği üzere bu kişiler arka arkaya listeye dahil edildiğini ve Maaş Ödemeleri Protokolünde taahhüt edilen sayının tutturulmasının amaçlandığını,Bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ve bilirkişi ek raporunun alındığını ancak, alınan ek raporun hatalı olduğunu, ek raporda müvekkili banka tarafından sunulan listenin incelenmediğini,Müvekkili banka bu saik ile hareket ederek personel sayısını hesapladığını ve davacıların taahhüt ettikleri personel sayısında maaş ödemesi gerçekleştirmediği nedeniyle promosyon ödemesinin yapılmadığını, Yerel mahkeme kararında avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Davacılar ile müvekkili banka arasında imzalanan Maaş Ödemeleri Protokolünün 3.6. maddesinde açıkça davacılara promosyon ödemesi dışında bir ödeme yapılmayacağının hüküm altına alındığını,Davacılar promosyon ödemesi için taahhüt ettikleri personel sayısını sağlayamadığını, bu nedenle kendilerine promosyonun ödenmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacıların promosyon ödemesine hak kazandığı düşünüldüğünde dahi davacılar, protokolün 3.6. maddesi gereğince ancak promosyon bedelini talep edebileceklerini,Bu noktada davacıların protokol hükümleri gereğince faiz talep edemeyeceğini,Açık yasal düzenlemeler gereğince çalışanlara asgari ücretin altında bir maaş ödeme yapılabilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla asgari ücretin altında yapılacak olan ödemeler maaş ödemesi olmayacağını, davacıların gerçekleştirdikleri ödemeler içerisinde onlarca ödeme asgari ücretin altında olduğunu, bu ödemelerin maaş ödemesi olarak kabul edilemeyecek olması karşısında davacıların protokol ile taahhüt ettikleri personel sayısı için asgari ücret ve asgari ücretin üzerinde maaş alan personeller dikkate alınmasının gerektiğini, bu şekilde bir inceleme gerçekleştirildiğinde davacıların protokol süresi boyunca taahhüt ettikleri personel sayısı olan 631 personelin altında kişiye maaş ödemesi gerçekleştirdikleri sonucuna ulaşıldığını,Protokol ile taahhüt edilen sayıda maaş ödemesi gerçekleştirmeyen davacıların promosyon ödemesine hak kazanmadıklarının sabit olduğunu, davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davacılar ile davalı banka arasında imzalanan 20.06.2012 tarihli “Maaş Ödemeleri Protokolü,” başlıklı sözleşmeden kaynaklı alacak davasıdır.Mahkemece, Davanın kabulü ile 68.327,32 TL’den 60.000,00 TL’ sinin dava tarihi olan 19/06/2015 tarihinden itibaren, 8.327,32 TL sinin ise ıslah tarihi olan 14/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Uyuşmazlık, davacılar ile davalı banka arasında imzalanan 20.06.2012 tarihli “Maaş Ödemeleri Protokolü,” başlıklı sözleşmeden kaynaklı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı hususundadır.20.06.2012 tarihli “Maaş Ödemeleri Protokolü,” başlıklı sözleşme incelendiğinde,3.1. MADDESİNDE;”Kuruluşlar personel maaş demelerinin protokol süresi boyunca banka aracılığıyla yapılması karşılığında banka …’ne KDV. Dahil 70.000,00 TL.lik bir ödeme yapmayı taahhüt eder…”hükmü düzenlenmiştir.3.4 MADDESİNDE;”Protokol tahtında yapılan ödeme,kuruluşların protokol süresi boyunca minimum 631 personele ait maaş ödemelerinin banka aracılığıyla yapması koşuluyla ödenmiş olup,kuruluşun belirtilenden az sayıda personele maaş ödemesi yapması durumunda,kuruluşlar ödenen promosyon tutarının eksilen personel sayısı ve protokolün kalan süresi ile orantılı kısmını bankanın yapacağı …protokolün kalan süresi ile orantılı kısmı için Bankanın ödeme yükümlülüğü sona erecektir.Kuruluşlar bünyesindeki personel sayısının artması halinde,yeni katılan personelin maaş ödemeleri hizmetide iş bu protokol hükümleri kapsamında olacaktır ,”hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekilinin maaş ödemelerine ilişkin listelerin hatalı değerlendirildiğini, asgari ücretin altında bir ücret ödemesinin maaş ödemesi olarak kabulünün yasal düzenlemeler gereğince mümkün olmadığı, maaş ödemesi olmayan bir takım ödemelerin maaş ödemesi gibi değerlendirilerek karar verilmesinin hatalı olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, davacılar ile davalı banka arasında imzalanan 20.06.2012 tarihli “Maaş Ödemeleri Protokolü,” başlıklı sözleşmenin ”Tanımlar” başlıklı bölümünde Maaş Deyimi;” Kuruluşlar’ın personeline yapacağı maaş, ücret, ikramiye, prim, döner sermaye ve sair ödemeleri ve bundan başka iş akdinin sonlanmasından kaynaklanan her türlü ücret ve tazminat ödemeleri,”ni kapsadığı düzenlenmiştir. Bilirkişi raporunda davacının ticari defterleri ve bu defterlere dayalı olarak maaş bodroları ve banka bildirim kayıtlarında mükerrer veya fazladan listeye dahil edilmiş bir personel sayısına rastlanmadığı, toplamda 21 ay süreyle davacı şirketlere ait maaş ödeme personel sayısının 631’in üzerinde olduğunun belirtildiği, bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere protokolde, personele ödenecek maaşın alt veya üst sınırının belirlenmediği, iş yerine ayın ortasında veya sonlarına doğru yeni işe giren bir personelin personel sayısına dahil edilmeyeceğine dair sözleşmede bir hüküm olmadığı, protokole göre maaş, ücret, ikramiye, prim, döner sermaye ve sair ödemeleri ve bundan başka iş akdinin sonlanmasından kaynaklanan her türlü ücret ve tazminat ödemeleri maaş deyiminin içine girdiği düzenlendiğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı vekilinin, yerel mahkeme kararında avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Davacılar ile müvekkili banka arasında imzalanan Maaş Ödemeleri Protokolünün 3.6. maddesinde açıkça davacılara promosyon ödemesi dışında bir ödeme yapılmayacağının hüküm altına alındığına yönelik istinaf talebi incelendiğinde,TTK.nın 19/2 Maddesinde;”Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler,kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça,diğeri içinde ticari iş sayılır,”hükmü düzenlenmiştir.6102 Sayılı TTK. 8 Maddesinde;Ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği düzenlendiği, 6098 Sayılı TBK.77 Maddesinde;”Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.”Davacılar … Noterliği’nden çektikleri 06/03/2015 tarihli ihtarname ile davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesinin istenildiği ve 68.417,00 TL.nin 20/06/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle beraber ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde bildirilen hesaba yatırılmasının istenildiği, ihtarnamenin 10/03/2015 tarihinde davalı muhataba tebliğ edildiği ancak sözleşme ile davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğinin tespit edildiği, sözleşmede akdi faiz verileceğine dair bir hüküm olmasa da, kanuni faize hükmedilmesine yasal bir engel olmadığı, ilk derece mahkemesinin asıl alacakla beraber yasal faize hükmedilmesi yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.Davalı vekili tarafından ileri sürülen diğer istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.667,44.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.170,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.497,44.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/10//2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.