Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/989 E. 2019/1232 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/989 Esas
KARAR NO : 2019/1232 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/580 Esas – 2018/355 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı …, 17.556,03 TL’lik cari hesap alacağı ve 126,26 TL işlemiş faizine karşılık toplamda 17.682,29 TL takip tutarına ilişkin 22.11.2016 tarihinde Bakırköy….İcra Müdürlüğü …0 Esas sayılı dosyası ile 17.682,29 TL cari hesap alacağı için 22.11.2016 Tarihli cari hesap ekstresine istinaden ilamsız icra takibi başlattığını, Davacı ile Davalı arasında sipariş üzerine fason olarak kumaş örülmesi şeklinde bir ticari ilişki kurulduğunu, Davacı uzun süredir Davalı şirketin talebi neticesinde fason kumaş üretmekte ve bu işlem neticesinde Davalı şirkete açık fatura kestiğini, Davalı borçlu şirket bu faturalara istinaden belirli dönemlerde ödeme yapmakta ve aradaki bu cari ilişki bir açık hesap olarak iki tarafça da kayıt altına alınmakta olduğunu, Davalı şirket Davacı tarafından kesilen faturaları ticari defterlerine işletiğini, Bu faturaların içeriğine süresi içinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, davalı şirketin Davacının üretmiş olduğu kumaşların ayıplı olduğunu iddia ettiğini, Davalının bu iddiaları asılsız olup Davacı tarafından üretilen kumaşları kontrol ederek teslim aldığını, davacı şirket tarafından üretilen kumaşların ayıplı olduğu hususunu kabul etmemek kaydı ile; Davacı üretilen son parti kumaşı, Davalı şirkete 2016 yılının 8.ayında teslim ettiğini, bu tarihten itibaren Davacının Davalı şirketten 17.556,03 TL bakiye alacağı kaldığını, Davacı tarafından 21.11.2016 tarihinde Davalı borçlu şirket aleyhine bu bakiye alacak sebebi ile icra takibi yapıldığını, Davalı borçlu şirket icra takibine 25.11.2016 tarihinde itiraz etmiş ve bunun üzerine 08.12.2016 tarihinde yani kumaş teslimatından 4 ay sonra ayıp ile ilgili ihtar çektiğini, TTK 23md. ‘ne göre teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar yönünden ayıbın iki gün içerisinde satıcıya bildirilmesi gerektiği düzenlendiğini, Düzenlemenin devamında, malda açık ayıp söz konusu olmasa bile, malı satın ve teslim alan tacirin 8 gün içinde malı incelemek veya inceletmekle yükümlü olduğu düzenlendiğini, Aynı kanunun 18.maddesinde tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığı ile taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı, düzenlendiğini, Davalı şirket süresi içinde Davacıya herhangi bir ayıp bildiriminde bulunmadığını, davalı borçlu tarafın yasal dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli itirazın iptail ile takibin devamına, davalı borçlu taraf aleyhinde haksız ve kötü niyetli itirazı nedeni ile alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yanca 22/11/2016 tarihinde müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinde ödeme emrinin müvekkili tarafından 25/11/2016 tarihinde tebliğ edildiğini ve taraflarınca da yasal süresi içinde icra takibine karşı itiraz edildiğini, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, öncelikle davacı tarafından icra takibinde cari hesaba dayanıldığını, davacı yanca icra takibinde cari hesaba dayanılmış ise de gerek icra takibi aşamasında gerekse huzurda ikame edilen iş bu davada bir cari hesap sözleşmesi sunulmadığı gibi taraflar arasındaki hesabın kat edildiğine dair de herhangi bir vesika sunulmadığını, davacının müvekkilinin siparişi neticesinde müvekkiline fason olarak kumaş ördüğünü, ne varki davacı tarafından üretilen kumaşların ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, müvekkilini aleyhine haksız icra takibi başlatan davacının %20 den aşağı olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 22/03/2018 tarih 2017/580 Esas – 2018/355 Karar sayılı kararında;
“…Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında 17.556,03 TL cari hesap, 126,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.682,20 TL cari hesaba dayalı alacak için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davacı tarafından davalıya tespit edilen kumaşların ayıplı olup olmadığı, icra takip dosyasındaki miktardan dolayı davalının davacıya borcunun olup olmadığı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra mali müşavir ve tekstil mühendisi bilirkişi ile inceleme yaptırılmış, bilirkişi heyetinin 01/03/2018 havale tarihli raporunda; …….Dava dosyasına sunulu olan deliller,cari hesap ekstreleri,Davacı taraf ticari defterleri,takip dosyası ile mübrez tüm evraklar üzerinde yapılan incelemeler ve değerlendirmeler aşağıdaki gibi özetlenmiştir:
1- ) Dava konusunun, taraflar arasında ticari bir ilişkiye bağlı olarak Davacının bakiye 17.556,03 TL Ana Para+126,26 TL Faizden oluşan cari hesap alacağının tahsili için Davalı aleyhine yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi talebinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
2- ) Davacının alacağını tahsil edememesi üzerine 22.11.2016 tarihinde Bakırköy …îcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 17.682,29 TL cari hesap alacağı için 22.11.2016 Tarihli cari hesap ekstremine istinaden ilamsız icra takibi başlatmıştır. 25.11.2016 Tarihinde Davalı tarafından borca ve ferilerine yapılan itiraz neticesinde huzurdaki itirazın iptali (Ticari Satımdan Kaynaklı) davasının ikame edildiği görülmüştür.
3- ) Davacının takip konusu cari hesap alacağının 2016 yılı içerisinde düzenlenen satış faturalardan kaynaklı olduğu cari hesap ekstresinden tespit edilmiştir.
4- ) Davacının 2016 yılı ticari defterlerine göre yapılan incelemeler neticesinde 17.208,81 TL cari hesap alacağı olduğu görülmüştür. (Davacıya ait 347,22 TL bulunan 320.01.005 hesap bilgileri icra sırasında hesaplamada dikkate alınmadığı tespit edilmiştir) … 120.01.005 Hesap Bakiyesi : 17.556,03 TL(+) … 320.01.005 Hesap Bakiyesi : 347.22 TL (-)
Dava konusu yapılması gereken tutar : 17.208,81 TL
Davalı ve Davacı arasında 2016 yılı açdış bakiyesi olarak yukarıda belirtilen tabloda görüleceği üzere 25.2 TL Davalı aleyhine FARK bulunmakta olup değerlendirme ve takdir Sayın Mahkemenindir.
5- ) Davacı 22.11.2016 tarihli cari hesap ekstresine istinaden ilamsız icra takibi başlatmıştır. 17.556,03 TL Cari Hesap 126,26 TL İşlemiş Faiz 17.682,29 TL talep edilen alacak tutan için 17.556,03 TL cari bakiye alacağı eksik kalmış olup 26,26 TL işlemiş faiz tutan da aşağıda ki şekilde yeniden hesaplanmıştır. Bu durumda;
17.208,81 TL Anapara 123,76 TL (27.10.2016-21.11.2016 tarihleri arasında işlemiş olan avans faiz oranı 17.332,57 TL olarak dikkate alınması gerektiği tespit edilmiştir,
6- ) Davacının ve davalının ibraz ettiği 2016 yıllan ticari defterlerinin HMK 222.md.ve 6102 sayılı TTK 64/3 Md. Gereğince lehine delil niteliğinin bulunduğu kanaatine varılmıştır.
7- ) Davacının ve Davalının kayıtlarında yer alan satış faturası ve banka ödeme belgeleri incelenmiş olup muhasebe kayıtlan ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
8- ) Davacı ve Davalı arasında ticari faaliyetler nedeni ile “fason örgü iş emri” adı altında sözleşme yapılarak fason işçilik işlemi yapıldığı görülmüştür.
9- ) Davacı ile Davalı arasında 2016 yıllanna ait mutabık kalındığını gösterir mutabakat mektubu olmadığı görülmüştür.
10- )Davacı BA-BS beyannameleri incelenmiş olup BA beyannamesi için 5.000 TL beyan sınırının altında bulunması nedeni ile 2016 yılında BA beyanının Davalı adına yapılmadığı görülmüştür. 2016 yılı BS Beyannamesi ilgili dönemlerde beyan edildiği ve mutabık kalındığı görülmüştür.
11- ) Davacının kesmiş olduğu faturalar matbu faturalar olup irsaliyeleri incelenmiş ve ürünlerin imza karşılığı teslim edildiği görülmüştür.
12- ) Takip dayanağı faturalar içeriği süresi içinde itiraz edilmediği için kesinleşmiştir. Davacı tarafın icra takibi cari hesaba dayanılmıştır.
13- )Davacı, Davalıya sipariş üzerine fason kumaş örmüş, ancak kumaşların ITÜ’de yapılan analizlerinde ayıplı olduğu ortaya çıkmış, bunun üzerine Davalı tarafından Davacıya Bakırköy ….Noterliğinin 08.12.2016 tarihli ihtarnamesi ile kumaşların iade alınması talep edilmiş, ancak Davacı ayıplı kumaşları iade almamıştır, kumaşlar halen Davalının deposunda bulunduğu görülmüştür. (EK9) Davalının deposunda bulunan ham ve boyalı kumaşların kalite kontrolü yapılmış ve 3 farklı gizli ayıbın bulunduğu tespit edilmiştir. Yukarıda detayıyla açıklamaya çalıştığımız ayıplar örgü imalatından (Davacı fason işçiliğinden) kaynaklı ayıplar olduğu ve ayıplardan dolayı boyalı ve ham kumaşlar kullanılmaz durumda bulunduğu, açıklanmış, bilirkişi raporu denetime ve hükme elverişli bulunduğundan hükme esas alınmış, bilirkişi heyet raporunda açıklandığı üzere, davacı tarafından davalıya yapılan fason kumaş örme işinde davacının davalıya teslim ettiği kumaşların ayıplı olduğu, ayıp ihbarına davalı tarafından noter kanalı ihtarnamesi ile davacıya yapılmış olduğu, ayıpların gizli ayıp olup, davacı tarafından yapılan fason işçiliğinden kaynaklı ayıplar olduğu anlaşılmakla subut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile,
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Davalı vekilinin talep ettiği kötü niyet tazminatının şartları bulunmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK’ nun 23.maddesinde teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar yönünden ayıbın iki gün içerisinde satıcıya bildirilmesi gerektiğinin düzenlendiğini, düzenlenmenin devamında, malda açık ayıp söz konusu olmasa bile, malın satın ve teslim alan tacirin 8 gün içinde malı incelemek veya inceletmekle yükümlü olduğunun düzenlendiğini, aynı kanunun 18. maddesi ise tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağının düzenlendiğini, davalı şirkete üretilen son parti kumaş 2016 yılının 8. ayında teslim edildiğini, davalı şirketin bu kumaşları teslim aldığını, bu kumaşlara ilişkin faturaları teslim aldığını ve teslim edilen faturalara veya teslim edilen kumaşlara herhangi bir itirazda bulunmadığını, davalı şirketin faturaları ticari defterlerine işlediklerini, davalı şirket kendisine yönelik icra takibi başlatıldıktan sonra icra takibine itiraz ettiğini, dava konusu kumaşı teslim aldıktan 4 ay sonra ayıp bildirimde bulunulduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava; açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacak için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık,davacı üretici tarafından davalı alıcıya satılan kumaşların ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıpmı açık ayıpmı olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasındadır.
Mahkemece, subut bulmayan davanın reddine karar verilmiş olup , verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinden kaynaklanmaktadır. TTK’ nın 23/c maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içinde alıcı durumu satıcıya ihbar etmelidir. Şayet açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemeli veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar ile yükümlüdür. Mahkemece somut olay bakımından, iddia edilen ayıbın süresinde yapılacak bir muayene ile belirlenebilecek nitelikte olup olmadığı, buna göre süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, sonradan ortaya çıksa bile gizli ayıbın öğrenildiği andan itibaren derhal ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarının araştırıldığı ve tüm dosya kapsamı esas olmak üzere iddia, savunma, itibar edilen bilirkişi raporuna göre, faturadaki malların davacı tarafça davalıya satıldığı ve teslim edildiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, davalı tarafın itirazının malların “ayıplı olarak teslim edildiği ve ayıbın gizli olduğu” noktasında toplandığı, Davacı ve Davalı arasında ticari faaliyetler nedeni ile “fason örgü iş emri” adı altında sözleşme yapılarak fason işçilik işlemi yapıldığı,davacının kesmiş olduğu faturalar matbu faturalar olup ürünlerin imza karşılığı teslim edildiği, davalının 28/10/2016 tarihli talebi doğrultusunda kumaşların ITÜ’de yapılan analizlerinde 16/11/2016 tarihli rapora göre kumaşların ayıplı olduğu tespit edilmiş, bunun üzerine davalı tarafından davacıya Bakırköy 33.Noterliğinin 08.12.2016 tarihli ihtarnamesi ile kumaşların iade alınması talep edildiği, davacı tarafça ayıplı kumaşların iade alınmadığı, kumaşların halen davalının deposunda bulunduğu, davalının deposunda bulunan kumaşlar üzerinde mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı,tekstil alanında uzman bilirkişinin raporuna göre, ham ve boyalı kumaşların kalite kontrolü yapılmış ve 3 farklı gizli ayıbın bulunduğunun tespit edildiği, ayıpların örgü imalatından (Davacı fason işçiliğinden) kaynaklı ayıplar olduğu ve ayıplardan dolayı boyalı ve ham kumaşların kullanılamaz durumda bulunduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.Bilirkişi raporuna göre taraflar arasındaki toplam kumaş satış miktarının 48.424,60 TL. olup takip konusu 17.556,03 TL. miktarındaki satışa ilişkin ayıp iddiasının ileri sürüldüğü görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta, taraflar tacir olduğundan ayıp ihbarının TTK’ nın 18/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde BK’ nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarındaki belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, 16/11/2016 tarihli İTÜ raporuna göre davalı gizli ayıbı öğrendikten sonra ayıp ihbarının davalı tarafından Bakırköy 33.Noterliğinin 08.12.2016 tarihli ihtarnamesi ile davacıya yapılmış olduğu ve ayıpların örgü imalatından kaynaklı gizli ayıp olup, davacı tarafından yapılan fason işçiliğinden kaynaklı ayıplar olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/09/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.