Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/982 E. 2018/708 K. 17.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/982 Esas
KARAR NO : 2018/708 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/105 Esas 2018/451 Karar
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) – İhtiyati Haciz Talebi
KARAR TARİHİ : 17/07/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkilleri ile davalı şirket arasında 09/06/2014 tarihli Hisse Satın Alma Sözleşmesi akdedildiğini, … A.Ş.’ndeki müvekkili …’ye ait % 42,5 hissesine karşılık 17.000 adet hisse ile müvekkili …’ye ait %1 hissesine karşılık 400 adet hissenin davalı şirkete devredildiğini, diğer taraftan …A.ş.’de …’a ait %7,6 hisseye karşılık 3.040 adet hissenin de sahibi tarafından 21/08/2014 tarihli sözleşme ile davalı şirkete satıldığını, şirketin toplam sermayesinin %51,1’ni oluşturan 20.440 adet hissesinin devri karşılığında 31/08/2014 vadeli 850.000 USD, 30/09/2014 vadeli USD, 30/09/2014 vadeli 60.000 USD, 30/09/2014 vadeli 228.000 USD, 31/10/2014 vadeli 850.000 USD, 31/10/2014 vadeli 228.000 USD bedelli olmak üzere toplam 3.066.000 USD bedelli bono verildiğini, bu bonolardan ödenmeyen 31/08/2014 vade tarihli 850.000 USD bedelli bononun tahsili için yapılan icra takibine karşı İstanbul 6. ATM’nin 2018/31 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davasının ikame edildiğini, müvekkilinin …da ki 400 adet hissesini davalı şirkete devrettiği ve müvekkilinin yükümlülüğünü yerine getirdiğini, devir işleminin usulüne uygun şekilde yapıldığını, davalı şirket hisse devri ile tüm haklara sahip şekilde devir tarihinden sonra şirket yönetimini oluşturduğunu, davalı şirketin müvekkillerinin hisselerini devraldığı tarihinde itibaren yaklaşık 3 yılı aşkın süredir …. A.Ş.’nin tesislerini … Spor Kulübü … Tesisleri ismi altında kullanmakta olduğunu, hisse devri yapılmış olmasına karşın 60.000 USD bedelli bononun da ödenmediğini, davalı şirket ile yapılan şifahi görüşmelerde bono bedellerinin ödeneceğinin sürekli olarak müvekkilillerine beyan edilmesine karşın herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, müvekkillerinin 60.000 USD alacağının bononun vade tarihi olan 30/09/2014 tarihinden itibaren USD mevduatına bankalarca uygulanan azami yıllık faizi ile birlikte davalılar tarafından müvekkiline ödenmesine, İİK.257 madde gereği davalıların taşınır, taşınmaz ve 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için İhtiyati Haciz kararı verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesi ile, ihtiyati haciz istenebilmesi için alacağını alabilmesinin ciddi bir şekilde tehlikeye düştüğüne veya düşmekte olduğuna delalet edecek olayların varlığının şart olduğunu, yine her alacağa da ihtiyati haciz istenemeyeceğini, ihtiyati haczin belgeye veya ilama dayanması gerektiğini, ancak somut ihtilafta davacıların alacağını alabilmesi hususunda herhangi bir tehlike mevcut olmayıp, müvekkili şirketin itirazının sebebinin ilgili hisse devir işleminin iptali olasılığı olduğunu, ayrıca icra takibine konu bir senet, bono vb.bir belge de bulunmadığını, itiraz dilekçesinde belirttikleri üzere, alacaklı tarafından hisse devir işleminin gereği gibi ifası sağlanana kadar devir işlemine konu borcun ödenmesinin talep edilmesinin haksız olduğunu savunarak, davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 15/05/2018 tarih 2018/105 Esas sayılı ara kararında;
“Her ne kadar davacılar vekilince dava dilekçesinde İİK.257 madde gereği davalıların taşınır, taşınmaz ve 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için İhtiyati Haciz kararı verilmesini talep etmiş ise de mahkememizce dosyanın yapılan incelenmesinde davacı tarafın davalı tarafın borçlu olduğunu gösterir evrak aslını mahkememize ibraz etmediği, evrak fotokopisinin dosyamız arasında bulunduğu, bir an için davacı tarafın ihtiyati haciz talebine konu etmiş oldukları 60.000 USD’lik bono aslının varlığının kabulü halinde dahi bononun vade tarihinin 30/09/2014 olması ve TTK’nın 278/1 inci fıkrasının h bendi uyarınca zaman aşımına ilişkin TTK’nın 249.maddesine yapılan gönderme gereğince dava açılış tarihi itibariyle davaya konu bononun zamanaşımına uğradığı, bu kapsamda evrak aslı olmaksızın dosya kapsamına göre yapılan değerlendirmede davacı tarafın iddia etmiş olduğu hisse devir sözleşmesinin karşılığında davalıların borçlu olup olmadığının yapılan yargılama sonunda verilen kararla netlik kazanacağı dosya kapsamına göre alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi ve davalıların malvarlığını kaçırdığı iddiasının bulunmaması nedeniyle…”gerekçesi ile,
Alacağın varlığı yargılamayı gerektirmesi ve davalıların mal varlığını kaçırdığı iddiasının bulunmaması nedeniyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile,
İİK 257 maddesinin; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir “para borcunun” alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.’ şeklinde olduğunu,
Yasa hükmünde açıkça rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun mallarını ihtiyaten haczettirebileceğinin yazılı olduğunu, yani alacağın rehinle temin edilmemiş olmasının ve vadesi gelmiş olmasının ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli olduğunu, madde düzenlemesinde mahkemenin gerekçe olarak belirttiği herhangi bir husus yer almamakta olup, ilk derece mahkemesinin söz konusu düzenlemeye aykırı bir şekilde yorum yaptığını,
İhtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli şartların oluştuğunu, yasa hükmünün açık olduğunu, Yargıtay’ın pek çok kararında alacağın vadesinin gelmiş olmasının ve rehinle temin edilmemiş olması halinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2005/ 9183 E. 2005/ 12547 K., Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/ 8116 E. ve 2017/ 4929 K., Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2016/ 12324 E. ve 2016/ 14117 K.)
Bononun dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı ve aslının dosya içerisinde olmadığı buna göre dosya kapsamına göre inceleme yapıldığı belirtilerek hisse devir sözleşmesi karşılığında davalıların borçlu olup olmadığının yapılan yargılama sonucunda verilen kararla netlik kazanacağı ve davalıların mal varlığını kaçırdığı iddiasının bulunmaması açıklamasıyla talebin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu,
İhtiyati haciz kararı verilmesi için alacağın varlığının tam ve kesin olarak ispatlanması aranmamakta kanaat oluşturacak deliller yeterli görüldüğünü, alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşul kanunda öngörülmediğini, aynı şekilde davalıların malvarlığını kaçırması iddiasının olması halinde İhtiyati haciz kararı verilebileceği şeklinde bir koşulun da kanunda öngörülmediğini,
İhtiyati haciz kararı verilmesi noktasında yasa hükmü, ilgili Yargıtay kararları, açıklamalar, dosyada mevcut evrak ve belgeler dikkate alındığında İhtiyati haciz kararı verilmesi için koşulların gerçekleştiğini,
Dava dilekçesinde davalılar aleyhine kambiyo senetlerine özgü takibin neden yapılamadığı ve imza eksikliği sebebiyle ilamsız icra takibi başlatılmak durumunda kalındığı ve akabinde iş bu alacak davasının açılmasının nedeninin izah edildiğini, kambiyo senetlerine özgü takip yapılması halinde davalıların müvekkillerinin alacağının tahsilini durduramayacağını,
Müvekkillerinin alacağı dava dilekçemizde detaylı şekilde açıklandığı ve buna ilişkin belgeler ve kayıtların sunulduğunu, Hisse Satın Alma Sözleşmesi, bono, ihtarnameler, davalı şirketin kayıtları, mutabakat yazısı, ilmühaber örnekleri, ticaret sicil gazeteleri, tesisin fotoğrafları ve sair tüm evraklar müvekkilinin alacağını ispatlamakta olup, İhtiyati Haciz koşullarının oluştuğunu, bononun vade tarihi 30.09.2014 olduğunu, müvekkillerinin alacağını 3 yıldır almadığını, davalı şirkete hisselerin devredilmiş olduğunu, hisselerin devri ile şirket yönetiminde olduğunu, davalıların borcunu ödemediğini, davalı şirketin hisselerinin devri sonrasında şirkete ait tesisi 3 yıldır kullandığını, davalıların borcunu ödememek için kötüniyetli davrandıklarını,
Dava dilekçesi ekinde sunulmuş olan ve iş bu dilekçe ekinde sunulan delillere ve Yargıtay kararlarına rağmen, yasanın açık hükmü gereğince, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği halde İhtiyati Haciz talebimizin Reddine karar verilmesi hukuka ve yasaya olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davalıların taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/105 Esas 2018/48 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Talep ihtiyati haciz isteminin reddi kararının istinafen kaldırılarak davalılar aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekilince davalılar aleyhine açılan alacak davasında, müvekkillerinin . .. A.Ş deki hisselerinin delil olarak sunulan 09.06.2014 taihli hisse devir sözleşmesi uyarınca davalı şirkete devredildiği, karşılığında alınan bonolardan dava konusu 60.000 USD’lik bononun ödenmediği, bononun davalı … temsile yetkili iki kişi tarafından imzalanması gerekirken davalı … tarafından imzalandığı, buna dayalı olarak hisselerin davalı şirkete devri de sağlandığından, davalı şirketin hisse devir sözleşmesi ve bonodan ötürü, diğer davalının da TTK 678 maddesi uyarınca temsile yetkili olmadığı halde bono tanzimi nedeniyle şahsen borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın açıldığı, açılan davada borçlular aleyhine ihtiyati haciz talep edildiği, ilk derece mahkemesince dairemiz geri çevirme kararından sonra 15.05.2018 tarihli ara karar ile, davacıların dayandığı hisse devir sözleşmesi uyarınca davalıların borçlu olup olmadığının yargılama sonucu belirleneceği, davalıların mal varlığını kaçırdıkları iddiası da bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği, karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davacılar vekilinin istinafında ileri sürdüğü üzere İİK 257/1 maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceğine yer verilmiş ise de; ihtiyati haciz yasada koruyucu önlem olarak düzenlenmiştir. Somut olayda davacılar vekilince davalılar aleyhine açılan alacak davasında, davacılar ile davalı şirket arasında akdedilen 09.06.2014 tarihli hisse devir sözleşmesi ile bu sözleşme kapsamında devredilen hisse bedelinin ödenmesi amacıyla davalı şirket yetkililerinden sadece biri olan diğer davalı imzası ile keşide edilen ve lehtarı davacı … olup diğer davacıya cirolandığı iddia edilen bono dayanak gösterilmiştir. Gerek bu hususlar gerekse davalı yan savunması olarak ileri sürüldüğü anlaşılan ve davacı yanca da karşı çıkılmadığı üzere İstanbul Anadolu 5. ATM’nin 2014/2452 E. sayılı dosyasında davacılar tarafından alacağa dayanak gösterilen hisse devir sözleşmesi kapsamında davalı şirkete devredilen … A.Ş.’deki hisselerin devrinin geçersizliği, hisse devrinin iptaline, davacılar ile dava dışı hissedarın hisselerinin davalı şirkete devrine ve devre onay verilmesine ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline karar verilmesi istemli derdest davanın bulunduğu da dikkate alındığında, sonucu itibariyle doğru olan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/07/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.