Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/981 E. 2019/1147 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/981
KARAR NO : 2019/1147
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2018
DOSYA NUMARASI: 2014/216 Esas – 2018/290 Karar
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 18/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalı şirket ile 01.02.2011 tarihînde yapılan sözleşme gereği, dava konusu makinelerin müvekkili tarafın yapım işini üstlendiği işin bedelinin 360.000,00 TL olduğunu, bu bedelin 251.186,00 TL kısmının makinenin üretim sürecinde, geri kalan 108.814,00 TL kısmın 12 eşit taksitle ödeneceğin kararlaştırıldığını, makinelerin tamamının davalı şirkete monte edildiği, ayrıca davalının davacıdan senet aldığını, davalı tarafından alınan teminat senedinin parke makinelerinin çalışmaya başlamasıyla birlikte iade edeceğini beyan ettiğini, verilen senedin teminat senedi olduğu ticari amaçla kullanılamayacağının beyan edildiğini, davalı şirketin elinde olan teminat senediyle ilgili İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nde 2013/42 Değişik İş dosyasıyla ihtiyati haciz talep ettiğini, mahkemenin senedin teminat senedi olması nedeniyle ihtiyati haciz talebini reddettiği, ret talebine rağmen davalı şirketin bu sefer İstanbul 35 Asliye Ticaret Mahkemesinde 2013/431 Değişik dosyasıyla ihtiyati haciz karan talep ettiğini, ilgili mahkemenin ihtiyati haciz kararı verdiğini, verilen kararın temyiz edileceğini, davalının ilgili teminat senedini İstanbul …. icra müdürlüğünün … esas takip dosyasıyla icraya koyduğunu, ödeme emrinin tebliği ile birlikte İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2013/672 Esas, 2013/673 Esas sayılı dosyalarında % 15 teminat bedeli 7.500,00 TL icra kasasına yatırılarak takibin durduğunu, takibe konu senedin teminat senedi olduğu, senedin arkasında teminat senedi olduğunun yazılı olduğu, alacağın muaccel hale gelmediğini, davalı şirketin teminat senedini icraya koyarak yapılan haciz sırasında, davacıdan 5.000,00 TL nakit, 03.11.2013 keşide tarihli, 03.11.2015 vadeli 30.000,00 TL senet alındığını, bu senedin davalının elinde olduğu, ayrıca davalının icra dosyasına yatan %15 teminat bedeli olan 37.500,00 TL kısmı da çekmiş olduğunu, davalıya ödenen 5.000,00 TL ve 37.500,00 TL teminat bedellerinin istirdadını talep ettiğini belirtmiş, ayrıca davalının elinde bulunan 03.11.2013 keşide tarihli ve 03.11.2015 vade tarihli 30.000,00 TL, bedelli senede ilişkin olarak davalıya ödenen bedellerin istirdadına İstanbul …. icra müdürlüğü … esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının takibe konu senedin teminat senedi olduğuna dair itirazlarında haksız olduğunu, teminat senedinin metninde açıkça teminat ibaresinin yazılı olması gerektiğini, senedin arka yüzünde yazılı olan teminat ibaresinin yeterli olmadığını, senedin neyin teminatını oluşturduğunun kambiyo senedine atıf yapılan bir sözleşme ile ispat edilmesi gerektiğini, davacıların senetle ilgili iddialarını ispat eden belgeleri mahkemeye sunmadığını, dava dosyasına sunulan eski tarihlî sözleşme metninde teminata dair atıf yapılmadığını, verilen senedin borca karşı verildiğini, taraflar arasında düzenlenen senet ile davacının, müvekkilden nakit para aldığını, karşılığında bu senedin düzenlenerek verildiğini, senedin sözleşme anında verilmediğini, senet üzerinde oynama yapılmadığını, bu nedenle hem talil ve hem de teminat senedi olduğu iddiasının ispat külfetinin davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 14/03/2018 tarih 2014/216 Esas 2018/290 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde takip tarihinin 08.10.2013 tarihi olduğu, 12.03.2013 keşide tarihli, 12.05.2013 vade tarihli 250.000 TL miktarlı bono sebep gösterilerek kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığı, 150.000 TL asıl alacak üzerinden takibe geçildiği, iş bu bono nedeniyle aynı bonoya dayalı İstanbul 35. ATM.’nin 2013/431 D.İş. Sayılı dosyasından ihtiyati haciz talebinin 04/11/2013 tarihinde ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebinin reddine karar verildiği, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/672 esas 2014/666 karar sayılı dosyası incelendiğinde; davaya konu bononun teminat senedi olmadığından bahisle davacı …’in davasının reddine karar verildiği, daha sonra temyiz aşamasında Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15/01/2015 tarihli bozma ilamı ile senedin teminat senedi olduğu belirtilerek bozma kararı verildiği, daha sonra 02/07/2015 tarihli karar düzeltme talebinin reddine ilişkin karar verildiği, bozma sonrası İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 10/11/2015 tarihli 2015/488 esas, 2015/828 karar sayılı ilamıyla takibe konu bononun teminat senedi olduğundan İİK. 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verildiği, kararın vekalet ücreti yönünden tavzih edildiğini, ancak kararın yüze karşı verildiği, kesinleşme şerhi düzenlenmemiş ise de kararın esas yönünden 20/11/2015 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar 14/07/2017 tarihli mali müşavir ve akademisyen hukukçu bilirkişi heyetinin vermiş olduğu raporda, dava konusu bononun teminat amacıyla verildiğine ilişkin somut delilin bulunmaması ve teminat senedi olduğunun yazılı belge ile ispatlanması gerektiği belirtilerek rapor tanzim edilmiş ise de bononun yargıtay ilamı ile sabit olduğu üzere teminat senedi olduğunun kesinleşmiş olduğu, davacının 02/10/2013 tarihinde 5.000,00 TL lik ödemeyi ödeme makbuzu ile takip tarihi olan 08/10/2013 tarihinden önce yaptığı ve 29/11/2013 tarihinde 37.500,00 TL teminat bedelli takip tarihinden sonra takibe konu bono ile ilgili teminat senedi olduğundan bahisle icra hukuk mahkemesindeki dava derdest iken ödemek zorunda kaldığı, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/488 esas, 2015/828 karar sayılı ilamının karar tarihinin10/11/2015 tarihi olduğu dikkate alındığında 42.500,00 TL nin davacıya iadesinin uygun olacağı kanaatine varılarak son rapor olan 14/07/2017 tarihli rapora öncelikle Yargıtay Bozma ilamında belirtildiği üzere teminat senedi olduğunun tespit edilmesi ve takibe konu bononun açıkca teminat senedi olduğu ve neyin teminatı olarak verildiğinin yazılmış olduğunun yüksek yargı kararıyla belirlenmiş olması karşısında bu rapora itibar edilmeyerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. … ” gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜNE, Davacı tarafça davalıya ödenen 42.500,00 TL nin davalıdan istirdatına, Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında 12/03/2013 tanzim tarihli, 12/05/2013 vade tarihli, 250.000,00 TL miktarlı, bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemenin yetkili olmadığını, İstanbul mahkemelerinin yetkisinin bulunmadığını, müvekkilinin yerleşim yeri adresinin Tekirdağ ilinin Süleymanpaşa ilçesi olduğunu, yetkili mahkemenin HUMK hükümlerine göre Tekirdağ Mahkemeleri iken İstanbul’da yargılama yapılmasının yasaya aykırı olduğunu, Kamu düzenine ilişkin dava şartı olan harcın tüm taleplerine rağmen tamamlattırılmadığını, yargılamaya eksik harç ile başlanıp hükmün kurulduğunu, dava şartının yerine getirilmediğini, 3 nolu celsede davacı tarafa her ne kadar mahkemece müeyyidesi ihtar edilerek kesin süre verilmiş ise de verilen kesin süre içerisinde harcın yatırılmadığını; ancak 4 nolu celsede talep edilen dosyanın işlemden kaldırılma müeyyidesinin hukuka aykırı bir biçimde uygulanmadığını, İstinafını talep edilen karar ile talep edilenler arasında açıkça çelişkinin mevcut olduğunu, yerel mahkeme açıkça davacının talebinin haricinde ve üzerinde bir kararın verildiğini, İlk derece mahkemesinin davacının bir kısım talebini yani 30.000 TL bedelli senedin istirdatını karara bağlamadan hükmün kurulduğunu, Davayı kabul eden ilk derece mahkemesinin işbu 30.000 TL lik senedin istirdatına ilişkin bir hüküm kurmayı açıkça unuttuğunu veya dikkate almadığını, işbu durumun eksik hüküm sonucunu doğurduğunu, yargılamanın usulüne uygun yürütülmediğinin ortaya koyduğunu ve davacı tarafın ödemediği bir miktarın istirdatına kararın verildiğini, Davacı tarafın dosyaya sunduğu faturaların hiçbir şekilde müvekkiline tebliğ veya teslim edilmediğini, Davacının talebi ile yapılan inceleme neticesinde sunulan davacı taraf aleyhine bilirkişi raporunun hiçbir şekilde dikkate alınmadan hükmün kurulduğu, İlk derece mahkemesinin yargılama esnasında kendi içerisinde çeliştiğini, Ara karar ile hukuki denetimden uzak olduğuna karar verilen bilirkişi raporunun aleyhe hükme esas alındığını, ancak hukuki denetime elverişli olarak kabul edilen davalı lehine olan son bilirkişi raporunun ise hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, her iki bilirkişi delilinin de davacı tarafından talep edildiğini, yani mahkemenin önceki tarihli bilirkişi raporunun hukuki denetimden uzak olduğuna karar vermekle artık o bilirkişi raporunun delil olma vasfını kaybettiğini, Hükme esas Yargıtay kararının daha 2 celse nolu duruşma başlamadan yani henüz dilekçeler teatisi devam ederken dosyaya girdiğini buna rağmen bilirkişi incelemesine başvurulduğunu, diğer deliller dikkate alınmadan sadece mezkur Yargıtay kararı dikkate alınarak karar verildiğini, Yargıtayın kararını kurarken sadece senet fotokopisini incelediğini, ancak işbu dava dosyasında sözde senedin teminat senedi olduğuna ilişkin bir sözleşmenin de sunulduğunu, dolayısıyla artık salt senet üzerindeki bilgiler değil sözleşme metni de dikkate alınarak hükmün kurulduğunu, zaten yargıtayın verdiği karara konu icra mahkemesin kısıtlı ve şekli yargılamasının olduğunu, ancak huzurda görülen dava menfi tespit olmakla daha detaylı incelemeyi gerektirdiğini, İlk derece mahkemesince menfi tespit davalarının nitelikleri dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, ek bilirkişi raporunun davalı tarafa tebliğ edilmediğini ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, talep kabul edilmez ise hüküm kurulurken dikkate alınmayan 30.000 TLlik senedin istirdatı yönünden davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK ‘nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E.sayılı icra dosyasındaki takibe konu bononun teminat senedi olduğu iddiasıyla borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit ve ödenen paranın istirdadı davasıdır. İcra takibine dayanak bono, 12.03.2013 keşide tarihli, 12.05.2013 vade tarihli 250.000 TL miktarlı keşidecisi …San ve Tic. Ltd. Şti, lehdarı … San.Tic. Ltd. Şti. olan bir bonodur. Bononun arkasında el ile “12/03/2013 tarihinden itibaren 2 ay içerisinde Parke makinesi devreye almaya ilişkin teminat senedidir. Bu senet ticari amaçla kullanılamaz parke makinesi çalışmaya başladığı andan itibaren geçersizdir. Makine üretime geçecek ve eksiksiz çalışacaktır.” Teminat senedi yazılı bulunmaktadır. Senedin lehdarı olan davalı belirtilen bonoya dayanarak 150.000 TL asıl alacak üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapmış öncesinde aynı bonoya dayalı İstanbul 35. ATM.’ nin 2013/431 D.İş. sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İcra mahkemesine borçlular tarafından takibin iptali yönünde açılan davanın reddi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15/01/2015 tarih ve 2014/25797 E-2015/727 K. Sayılı kararı ile davaya da konu senedin teminat senedi olduğu belirtilerek bozulması, daha sonra 02/07/2015 tarihli karar düzeltme talebinin de reddedilmesi üzerine İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 10/11/2015 tarihli 2015/488 esas, 2015/828 karar sayılı ilamıyla takibe konu bonunun teminat senedi olduğu gerekçesiyle İİK. 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmiş olup kararın esas yönünden 20/11/2015 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı harcın eksik yatırıldığını, eksikliğin tamamlanmadığını, eksik harç ile hüküm kurulduğunu öne sürmektedir. Menfi tespit davasına konu senedin bedeli 250.000,00 TL olmasına rağmen icra takibi 150.000,00 TL üzerinden yapılmıştır. Davada, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyasında borçlu olunmadığının, davalı yana yapılan ödemelerin istirdadı talep edilmiş, dava değeri olarak ise icra takip değerine eşit olarak 150.000,00 TL gösterilmiştir. Dava dilekçesinin içinde icra takibi baskısı altında davacıların davalıya 03/11/2013 keşide, 03/11/2015 vadeli 30.000,00 TL lik başka bir senet verdiği öne sürülerek bu senetten dolayı da borçlu olunmadığının tespiti istenmekle birlikte neticei talepte bundan bahsedilmemiştir. 26/11/2014 tarihli ön inceleme duruşmasında ise; uyuşmazlık konusu taraf vekillerinin hazır bulunduğu oturumda, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki takibe konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile icra dosyasına yatırılan ve elden ödendiği öne sürülen paranın istirdadı olarak belirlenmiştir. HMK’ nın 140/3 son cümle uyarınca tahkikat, ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konuları dahilinde yürütülmek zorundadır. Mahkeme, 13/05/2015 tarihli duruşmada davanın değeri olarak 150.000,00 TL ya ek olarak ödendiği öne sürülen 5.000,00 TL ve 37.500,00 TL’nin istirdadı olarak eksik harcı yatırması için iki hafta süre vermiş, yatırılmaması halinde HMK 150/1′ in uygulanacağı ihtar edilmiştir. 13/04/2016 tarihli sonraki duruşmada ise davacının öngörülen süre içinde 250,00 TL gider avansı ve 500,00 TL bilirkişi ücreti yatırdığının belirlendiği, 250,00 TL’nin aslında harç olarak yatırılmak istenmesine rağmen gider avansı olarak yatırıldığının belirtilmesi üzerine, yatırılan tutarın harç olarak kullanılmasına ve bu amaçla davacıya iade ve tekrar yatırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlu olunmadığının tespiti istenen senet kapsamında ödendiği belirtilen ve istirdadı istenen tutar, dava değerine (borçlu olunmadığı öne sürülen senedin bedeline) dahildir. Zira İİK’ nın 72/6.maddesine göre ödendiği öne sürülen tutar, borçlu olunmadığı öne sürülen senet borcunu ödemeye yönelik olarak verilmiştir. Mahkemece 150.000,00 TL dava değeri üzerinden ve ödendiği öne sürülen 42.750,00 TL üzerinden harç tahakkuk ve yanlış yatırıldığı belirtilen 250,00 TL’nın harca sayılması için ara karar oluşturulmuş ve mahkemenin nihai kararında 42.500,00 TL nın istirdadına 250.000,00 TL lık senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmiş fakat, alınması gereken harç miktarı 42.500,00 TL üzerinden belirlenmiştir.HMK’nın 120.maddesine göre davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 32.maddesinin 1.cümlesine göre: Yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz. Aynı Kanunun 30.maddesine göre de: Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde (6100 sayılı HMK’ın 150.maddesi) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.Dava açılırken alınması gereken toplam karar harcı 250.000,00 TL üzerinden %68,31 oran üzerinden 17.077,00 TL olup, ilk derece mahkemesi tarafından davanın yürütülmesi için yatırılması gereken peşin harç ise bunun 1/4’ü 4.269,25 TLdir. Dava açılırken yatırılmış olan peşin harç miktarı 2.561,65 TL olup aradaki eksiklik tamamlanmadan davaya devam olunması yasaya aykırıdır.Buna ek olarak ilk derece mahkeme kararının harç bölümü de yanlıştır. Kararda hem 250.000,00 TL’lik senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitine, hem de ödendiği kabul edilen 42.500,00 TL’nin istirdadına karar verilmiş, karar harcı ise 250.000,00 TL üzerinden değil, istirdadına karar verilen 42.500,00 TL üzerinden belirlenmiştir. Sonuç olarak; mahkemece yürütülen yargılamada uyuşmazlık konusu tutar üzerinden eksik harç yatırılmasına rağmen, harç eksikliği giderilmeden yargılamaya devam olunması HMK’nın 120/1.maddesi ile Harçlar Kanununun 30.maddesine aykırı olduğundan ve bu eksiklik kamu düzenini ilgilendirdiğinden anılan eksikliğin giderilmesini temin için hükmün kaldırılarak mahkemesine iadesi gerekmiştir. Hüküm kamu düzenini ilgilendiren eksiklikten dolayı kaldırıldığından davalının diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada değerlendirilmesi hukuken mümkün olmamış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 14/03/2018 tarih ve 2014/216 Esas – 2018/290 Karar sayılı kararının HMK’ nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davalının diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 725,79 TL istinaf karar harcının talep halinde davlıya iadesine, 4-İstinaf aşamasında sarfedilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 33,83 TL olmak üzere toplam 131,93 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/09/2019 tarihinde HMK 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.