Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/977 E. 2019/25 K. 16.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/977
KARAR NO : 2019/25
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/239 Esas – 2018/165 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Bonodan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 16/01/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili özetle; müvekkillerinden …’in davalı kargo firmasının acentesi iken sözleşmeyi fesh ederek ticari münasebetlerini sonlandırdığını, diğer davacının ise …’ın annesi olduğunu, davacıların sözleşme kurulurken 2012 yılında vade ve keşide tarihleri boş olarak senet imzalayarak davalı şirkete verdiğini, ancak fesihten sonra iade edilmesi gerekirken davalı lehtar hamil tarafından senedin üzeri sonradan doldurularak icra takibi başlatıldığını öne sürmüş ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini ve % 20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı acentenin sözleşmesel yükümlülüklere uymayarak suistimallerde de bulunduğunu, yapılan kasa denetimlerinde müvekkil adına tahsil edildiği halde edilmemiş gibi göstererek zimmete para geçirdiğini, ayrıca müvekkili şirket adını kullanarak …banktan pos cihazı almak suretiyle birtakım tahsilatlar yaptığını ve zarara sebep olduğunu, ayrıca acente personelinin maaşının kendileri tarafından ödenmek zorunda kalındığını, bu ve bunun gibi birçok zarara sebep olduğunu, takibe konu kambiyo senedinin tespit edilen kasa açığına ve sözleşmeye aykırı işlemlere karşılık verildiğini, nitekim teftiş tarihiyle senet tanzim tarihinin aynı sırada olduğunu ayrıca davadan sonra kısmi ödeme yapıldığını borcun ikrar edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece ” … taraflar arasında kurulan sözleşmenin 39.maddesinde teminat senedi düzenleneceğinin kararlaştırıldığı fakat davalının senetteki teminat iddiasını kabul etmediği, takip konusu bonoda teminata ilişkin herhangi bir ibarenin geçmediği, ayrıca sözleşmenin 39/1. maddesinde sözleşme tanzim tarihi olan 22/03/2012 tarihi itibariyle sözleşmenin ilk takvim yılının son günü vadeli bir teminat bonosu düzenleneceğinin kararlaştırıldığı, ancak senedin keşide tarihi ile sözleşmedeki bu hükmün birbiriyle uyuşmadığı, sözleşmeden dava konusu senede atıf yapıldığının anlaşılamadığı, sadece 95.000,00 TL bedel yönünden bilgilerin tuttuğu, teftişin yapıldığı dönem ve tespit edilen zarar ile takibe konu senedin tanzim tarihlerinin birbirini tuttuğu, senedin tanzim tarihinin 02/02/2017 olup, HMK’nın 200.maddesi uyarınca teminat maksadıyla düzenlendiği iddiasının davacılar tarafından yazılı delil ile ispat edilmesinin gerektiği, davacılar tarafından takip konusu senedin teminat senedi olduğunu tevsik edici herhangi bir yazılı belge sunulmadığı, davacılar vekilince senetteki yazı, meblağ ve tarihler üzerinde yazılma zamanlarının tespiti bakımından teknik inceleme talep edilmişse de, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delille ispatının gerektiği, bu yüzden istemin yerinde görülmediği belirtilerek; davacıların teminat iddiasını ispat edemedikleri, delil listelerinde de açık bir şekilde yemine dayanmadıkları” gerekçeleriyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davalı ile müvekkili arasında imzalanan Acentelik Sözleşmesinin 12. sayfasında bulunan 39. maddesinin teminatı düzenlediğini, bu maddeye göre müvekkilinin … Kargo’ya 95.000,00 TL bedelli bir teminat senedi vereceğini, bu bononun … Kargo tarafından kabul edilecek bir şahsın kefaletini içereceğini, icra takibine konu edilen bononun işbu teminat senedi olduğunu,
Davalının bağlantısız bileşik ikrarda bulunduğunu, acentelik sözleşmesinin 12. sayfasında bulunan 39. maddesi uyarınca müvekkillerden 95.000,00 TL bedelli teminat senetlerinin davalı yanca teslim alındığının işbu sözleşme belgesi ile ikrar edildiğini, Her ne kadar sözlü olarak yeni senet aldıklarını beyan etmişlerse de bu nedenle bağlantısız bileşik ikrarda bulunduklarından yeni senet aldıklarını ispat yükünün davalı yanda kaldığını, senedin bir cezai şarta ilişkin olarak ödeme amacıyla da verilmediğini, senetlerin teminat amacıyla kısmen boş olarak verildiğini, acentelik sözleşmesinin 12. sayfasında bulunan 39. maddesinde teminat senetlerinin mahiyetinin düzenlendiğini,
Davalı yanın elinde 95.000,00 TL bedelli iki adet bono varken yeniden bono alınmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, burada icraya konu senetleri borca karşılık sonradan aldığını ispat yükünün davalı … Kargo’ da olduğunu,
İcra takibine konu edilen senedin meblağı ile sözleşmede belirtilen senedin meblağının aynı olduğunu, bu durumun senedin teminat senedi olduğunun delili olduğunu,
Mahkemenin ispat yükünü ters çevirdiğini, hayatın olağan akışına aykırı olarak ispat yükünü kendilerinde bıraktığını ve davalının bağlantısız bileşik ikrarını yok saydığını,
Ayrı bir belgede senetlerin teminat senedi olduğu yazılı iken senedin üzerinde ayrıca teminat senedi yazmasına gerek olmadığını, Yargıtay’ ın yerleşik uygulamasının da bu yönde olduğunu, davalının ticari defterlerindeki bonoya ilişkin kayıtların dahi incelenmediğini beyanla; Mahkemenin 2017/39 Esas – 2018/165 Karar sayılı ilamının istinaf yolu ile bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava İstanbul 8. İcra Müdürlüğü’ nün 2017/221 sayılı dosyasında takibe konulmuş kambiyo senedinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasıdır.
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Uyuşmazlık konusu dava konusu senedin düzenlenmesine yol açan temel ilişki kapsamında karşılığının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı … temel olarak dava konusu senedin davalı ile aralarındaki acentelik sözleşmesinin teminatı olarak vade ve keşide tarihi boş olarak 2012 yılında verildiğini, acentelik sözleşmesinin daha sonra kendisi tarafından feshedildiğini, diğer davacının ise …’in annesi olduğunu, annesinin kefaletinin kabul edilmeyeceği söylenerek başka bir kefil istendiğini kendisinin istenen senedi verdiğini fakat dava konusu senedin de iade edilmediğini öne sürmektedir.
Dava konusu senet, düzenleme tarihi 02/02/2017 düzenleyeni … altında farklı bir kalemle yazılmış kefil olarak … olan, lehdarı … Yurtdışı Taş. A.Ş. olan 15/02/2017 vadeli 95.000,00 TL bedelli olan bonodur.
… ile… kargo arasında 22/03/2012 tarihli acentelik sözleşmesi bulunmaktadır.
Sözleşmenin 39. maddesinde acente olan …’ in … kargoya sözleşmenin ilk takvim yılının son günü vadeli bir teminat bonosu vereceği ve bononun … kargonun kabul edeceği bir kişinin kefaletini içereceği ifade edilmiştir.
Mahkeme dava konusu senedin tanzim tarihinin sözleşmede öngörülen teminat senedinin olması gereken düzenleme tarihi ile örtüşmediğini, senedin öngörülen teminat senedi olduğu iddiasının HMK 200 maddesi uyarınca ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacı istinaf dilekçesinde davalının sözleşmenin 39 maddesinde öngörülen teminat senedini aldığını ikrar ettiğini, bağlantısız bileşik ikrar uyarınca ispat yükünün davalı tarafa geçtiğini, davalının icraya konu senetleri borca karşılık sonradan aldığını ispat yükünün davalı tarafa geçtiğini öne sürmektedir.
Davacı vekili istinaf incelemesinin öne alınması yönündeki dilekçesinin ekinde ise 22/10/2018 tarihli … tarafından düzenlenen Bilirkişi ve Deney Raporu başlıklı rapor sunmuştur. Bu raporda dava konusu senet üzerindeki yazı imzaların atıldığı mürekkebin 18 Ekim 2018 tarihinden geriye en az 2 yıldan daha eski bir zaman diliminde yazılı olduğunun elde edilmiş olduğu ifade edilmiştir. HMK 357/1 uyarınca istinaf safhasında yeni delillere dayanılamayacağından sunulan bu özel delilin değerlendirilmesi hukuken mümkün değildir.
Davalı taraf dava konusu senedin davacı acentenin usulsüz işlemleri nedeniyle oluşacak kasa açığı ve sözleşmeye aykırı sair iş ve işlemlerin karşılığı olarak üzerindeki tarihler yazılarak verildiğini, hatta 02/02/2017 düzenleme tarih ve 15/02/2017 vadeli 95.000,00 TL bedelli iki adet senet tanzim edip verdiğini, acentenin borcunun sadece kasa açığı (mevcut borç) olmayıp sözleşmeye aykırılık nedeniyle oluşan masraf ve zarar kalemleri için de olduğunu acentelik sözleşmesinde öngörülen teminat senedinin bu senet olmadığını savunmaktadır.
Sözleşme … tarafından Kadıköy … Noterliğinin 10/01/2017 tarih ve … no.lu ihtarnamesiyle feshedilmiştir.
Fesih öncesinde …’in … kargo tarafından 25/11/2016 tarihinde usulsüz işlemlerinden dolayı ihtar edildiği anlaşılmaktadır. Fesih tarihinden sonra düzenlenen belgelerde de …’ in kasa açıkları nedeniyle hakediş alacaklarından düşüş belgeleri, 31/01/2017 tarihli kasa açık ve durum tespit tutanağı, muhtelif firmalarla yapılan cari hesap mutabakat belge örnekleri, …’in müşteriden pos cihazıyla tahsil ettiği 112.834,91 TL’yı fatura tahsilden düşmemesi nedeniyle bilinçli usulsüzlük nedeniyle işlem yapılması yönündeki Marmara Bölge Müdürlüğü yazısı ve çeşitli pos tahsil slip örnekleri bulunmaktadır.
Teminat senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti yönündeki menfi tespit davasında alacaklının ne kadar alacaklı olduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Nitekim alacaklı davalı da davacı acentenin yaptığı usulsüzlüklere ilişkin belgelerini sunmuştur. Bunun dışında …’in borcuna karşılık 24/03/2017 tarihinde 112.835,00 TL ödeme yaptığı davalı alacaklı vekili tarafından 10/01/2018 tarihinde icra dosyasına ve cevap dilekçesinde ayrıca bildirilmiştir. Dava 09/03/2017 tarihinde açılmıştır. Davacının davadan sonra kısmi ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak; dava konusu senedin davacının acentelik süresi zarfında yaptığı usulsüz işlemler sonucu … kargoya verdiği kabul edilen ve doğacak zararları karşılamak amacıyla verildiği davalı tarafından kabul edildiğine göre bu senet düzenleme tarihi itibariyle dahi teminat senedidir. Senedin boş olarak anlaşmaya aykırı tarihte doldurulduğu yönünde HMK 200 maddesi anlamında ispat aracı bulunmamakla birlikte teminat amacıyla verildiği davalının savunmasıyla kabul edilen senet üzerindeki tutar kadar borcu olup olmadığı davalının sunduğu belge ve kayıt defterler üzerinden bilirkişi incelemesini gerektirmektedir. Davalının sunduğu belgeler kapsamında davalının delilleri toplanarak sonucuna göre davacının davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu ise ne kadar borçlu olduğu ve bu kapsamda dava konusu senedin bedelsiz kalıp kalmadığı belirlenmelidir. Mahkemece bu gerekler yerine getirilmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nın 353/1-a6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 07/02/2018 tarih ve 2017/239 Esas – 2018/165 Karar sayılı gerekçeli kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL ile dosya gidiş- dönüş masrafı 31,50 TL’ nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından, dosyanın taraflarına tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/01/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.