Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/969 E. 2019/1237 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/969 Esas
KARAR NO : 2019/1237 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/1196 Esas – 2018/374 Karar
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkil şirket ile davalı bankanın Tepeören OSB Şubesi arasında genel kredi sözleşmesi ve 13436381 üye İşyeri no.lu pos cihazı üyelik sözleşmesi imzalandığını, müvekkil şirket, sigara dağıtım ve pazarlama işi ile iştigal ettiğini, günlük pos cihazı işlem hacmi yüksek bir şirket olduğunu, müvekkil ile davalı banka şubesi arasında sağlanan anlaşma çerçevesinde, müvekkil şirket davalı bankaya ait POS cihazlarını kullandığını, davalı bankanın, müvekkil şirketin pos cihazları üzerinde yaptığı nakit tahsilatın müvekkil tarafından hemen kullanılmak istenmesi ve hesaptan çekilmesi halinde, pos cihazı aracılığı ile yapılan tahsilattan komisyon kesileceğini, komisyon ücreti ödenmemesi için pos cihazından yapılan tahsilatın belirli bir süre davalı banka yedinde kalması gerektiğini, müvekkil şirketin nakit ihtiyacının karşılanması için ise pos cihazı hesaplarının rehni karşılığında, genel kredi sözleşmesi çerçevesinde müvekkile 22.500.000,00 TL kredi limiti tanımlanabileceğini, fiili olarak kullanılacak kredi tutarı üzerinden faiz işletileceği ve kullanılacak kredilerin dönemler halinde pos cihazı hesaplarından tahsil edileceğini, pos hesaplarından nakit çekerek komisyon ödemek yerine, hesap rehni karşılığında kredi kullanılmasının müvekkil şirket yönünden daha avantajlı olacağı, kredi faiz oranının, pos hesabından yapılacak komisyon kesintisi oranından daha düşük olacağı beyan ve ifade edilerek, müvekkil şirket ile davalı banka arasında ayrıca pos hesaplarının rehni karşılığında genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Ancak davalı banka uygulamada kredi sözleşmesi ile müvekkil şirketi daha yüksek tutarlarda zarara uğratmış olup, diğer bankalara göre beyan ettiği hiçbir avantajlı durumu sağlamadıklarını, müvekkil şirket ile davalı banka arasında yukarıda arz edilen pos cihazı üyelik sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesi imzalandıktan sonra, davalı banka herhangi bir haklı neden olmaksızın müvekkil şirketin pos cihazı üyelik sözleşmesini fesh ettiklerini, davalı bankanın bu haksız fesih işlemi nedeniyle müvekkil şirket maddi zarara uğradığı gibi, müvekkil şirket ile davalı banka arasında pos üyelik sözleşmesi ve hesaplarının çalışacağına inanılarak imzalanan genel kredi sözleşmesi şartları müvekkil şirketimiz yönünden ağırlaşmış olduğunu, davalı banka aynı zamanda müvekkil şirket tarafından kullanılan kredinin tamamının kapatılması talep edildiğini, davalı banka bu şekilde haksız bir uygulama ile müvekkil şirketi mali olarak zor durumda bıraktığını ve zarara uğrattıklarını, müvekkilin kullanımına tamamen açılmamış olan ve davalı banka tarafından blokede tutulan 22.000.000,00 TL tutarındaki kredi limiti tutarının tamamının, davalı banka tarafından müvekkil şirkete kullandırılmış gibi değerlendirme yapılarak, bu yüksek kredi limiti tutarı üzerinden müvekkil şirket aleyhinde haksız faiz tahakkukunda bulunulmuş ve fiili olarak müvekkil şirkete kullandırılmayan krediye dayalı olarak müvekkil şirketten faiz tahakkuku adı altında müvekkil şirket hesaplarından haksız faiz tahsilatı kesintisi yapılmıştır… Bu nedenle davalı banka tarafından müvekkil şirketten haksız olarak tahsil edilen faiz tutarlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz. Diğer yandan davalı banka, haksız olarak kredi tahsis ve istihbarat ücreti adları altında 100.000,00 TL’ni aşkın tutarda müvekkil şirket hesaplarından haksız olarak kesintiler yapmıştır. Müvekkil şirket hesaplarından yapılan bu haksız kesintilerin de davalı bankadan tahsiline karar verilmesini, müvekkil şirket, Kartal …Noterliği’nİn 26/05/2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı bankanın haksız olarak aleyhinde uyguladığı işlemler nedeniyle zarara uğradığını, haksız olarak tahakkuk ettirilip, hesaplarından kesilen haksız faiz ve kredi tahsis ve istihbarat ücretleri adı altında yapılan kesintilerin iadesi ve davalı bankanın haksız işlemleri nedeniyle uğradığı zararın davalı banka tarafından tazmin edilmesini talep ettiğini, davalı bankayı temerrüde düşürdüğünü, davalı bankanın bugüne kadar yapılan görüşmelerden ve gönderilen temerrüt ihtarnamesinden olumlu bir sonuç alınamadığını, davalının haksız olarak müvekkil şirket aleyhine tahakkuk ettirdiği faiz ve kredi tahsis, istihbarat vs. namlar altında müvekkil hesaplarından yaptığı kesintiler nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı İle şimdilik belirsiz olan müvekkil alacakları 180.000,00 TL (yüzseksenbinTL)’nin davalının haksız kesintileri yaptığı tarihten veya davalını ihtarname ile temerrüde düştüğü tarihten itibaren 3095 Sayılı Kanunun m.2/f.2 hükmünde belirtilen kısa vadeli avanslara uygulanan faiz/ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili Banka POS Cihazına İlişkin Üyelik Sözleşmesini Feshetmemiştir: Müvekkil bankanın Tepeören OSB Şubesi müşterisi olan davacı şirket ile imzalanmış olan GKS, Businesscard Sözleşmesi ve Üye İşyerleri Sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeler çerçevesinde, davacıya POS cihazı tahsis ve teslim edilmiştir. Ancak aşağıda detaylıca anlatılacağı üzere, davacıya tahsis edilen POS cihazının amacı dışında kullanıldığı tespit edildiğini ve davacının kendi isteği ile pos cihazları davacı tarafından müvekkil bankaya iade edildiğini, müvekkil banka tarafından üye işyeri davacıya ilişkin herhangi bir fesih işlemi yapılmadığını, maddiZararın Somut Delillerle İspatlanması gerektiğini, davacının Pos Cihazı Üyelik Sözleşmesi’nin müvekkil banka tarafından haksız olarak feshedildiğini, bu sebeple maddi zarara uğradığını beyan ettiğini, davacının ne fesih İddiaları nede maddi zarar iddiaları kabul edilebilir nitelikte olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme fesh edilmediğini, davacının isteği ile pos cihazları müvekkil bankaya iade edildiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber biran İçin davacı ile müvekkil banka arasındaki sözleşmenin feshedildiği kabul edilse bile davacının bu şekilde maddi zarar iddiaları kabul edilemeyeceğini, davacının zararın ne şekilde hesaplandığı hiçbir şekilde anlaşılamadığını, 180.000,00 TL’lİk bir hesaplama sonucuna nasıl ulaştığı hususu da tamamen belirsiz olduğunu, müvekkil bankanın, davacıya iyi niyet ile yaklaşarak, gerek sözleşmelerinde, gerekse faizlerinde iyileştirmelerde bulunduğunu, kredi kullandırımı sonrasında davacı şirketin maliyeti yüksek bulduğunu belirtmesi üzerine, maliyetin iyileştirilmesine yönelik olarak daha uygun maliyetli bir başka kredi kullandırılmış ve pos bloke gün sayılarında da iyileştirme yapıldığını, müvekkil bankanın, mevzuat ve sözleşmeler uyarınca bahsi geçen tutarları tahsil ettiğini, müvekkil banka ile davacı şirket arasındaki üye işyeri sözleşmesi uyarınca söz konusu miktarların üye işyerinden alınacağını, bu sözleşme de davacı tarafça imzalandığını, tasfiye haline girmiş olan davacı şirketin bir tacir olduğu ve bu nedenle de basiretli bir tacir olmanın gereği olarak, tüm maddelerini okuyup, müzakere ettiği, bu müzakere sonrasında imzalamış olduğu sözleşme maddeleri gereğince, bu miktarın tahsilinde hiçbir hukuki engel bulunmadığını, davacı, dava dilekçesinde bahsettiği ihtarnamedeki haklarından başka bir ihtarname ile vazgeçtiğini, davacı Kartal …Noterliği’nin 26/05/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin ardından, Kartal …Noterliği’nin 06/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek bu ihtarnamede; “Şirketimiz ile bankanız arasında mevcut ilişki ile ilgili olarak, şirketimiz tarafından Kartal ….Noterliği’nin 26/05/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bir kısım hak ve taleplerimiz hakkında ihtarname gönderildiğini, davacının işbu davayı ikame etmeden önce bu şekildeki ihbarının özellikle dikkate alınması ve davanın esasa girilmesi halinde davanın; davacının dava hakkından açık feragati nedeniyle esastan reddedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 19/04/2018 tarih 2016/1196 Esas – 2018/374 Karar sayılı kararında;
“…Dosyada mevcut bilgi ve belgeler doğrultusunda yerinde inceleme yapılmak ve ilgili dayanak belgeleri dosya arasına almak suretiyle, taraflar arasındaki sözleşme ve yürürlükteki teknik mevzuat hükümleri doğrultusunda düzenlenen bilirkişi raporu mahkememizce de benimsenmiştir.Taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri ve bankacılık teamülleri gereği, tacir olan bankanın, yapmış olduğu işlemler karşılığı komisyon ücreti ve faiz kesintisi yapmasının gayet makul olduğu, benimsenen raporda da belirtildiği üzere, yapılan kesintilerin sözleşme hükümleri kapsamında uygulanan oranlara uygun olduğu, ayrıca, davacı şirketin sözleşmeyi fesih yetkisinin olmasına rağmen feshetmeksizin devam ettiği, bu haliyle de sözleşmenin devamından kaynaklanan kesintileri talep etmenin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu değerlendirilmekle, davacının talebinin haklı olmadığı anlaşıldığı…”gerekçesi ile,
Açılan davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, kararın kaldırılmasının gerektiğini,
İlk derece mahkemesinin kararına esas aldığı bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin hukuka aykırı olduğunu, rapora itirazlarının incelenmediğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasının gerektiğini ve itirazlarının değerlendirilmesinin gerekli olduğunu, Bilirkişi raporunun 7. Sayfasındaki tabloda, davalı banka esasen sadece 13.01.2015 tarihli ve 22.500.000,00 TL limitli kredinin kullanımında müvekkili şirketten 118.125,00. TL tutarında kesintinin yapıldığını, ancak davalı banka tarafından bu kesintinin hukuka uygunluğunu gösterir bir dayanak sunulamadığını, Davalı banka faiz geliri elde etmek için kullandırdığı krediler için varsa yapılmış makul masraflarını isteme hakkının olduğunu ancak, bunun dışında hukuki bir temele dayanmayan, davalı bankanın tek taraflı haksız kazanç elde etmeye yönelik kesintilerinin haksız olduğunu, davalı bankanın müvekkili şirket hesabından yaptığı 118.125 TL tutarındaki istihabarat ücretinin de bu nitelikte olduğunu, davalı bankanın bu kesintiyi yapmak için ne tür bir istihbarat çalışması ve gideri yaptığı ve bu hizmet bedelinin nasıl 118.125 TL olarak belirlendiğinin izaha muhtaç olduğunu, Davalı bankanın hakim durumunu kötüye kullanarak tek taraflı müvekkil şirket hesabından yaptığı bu kesintinin davalıdan tahsiline karar verilmesinin gerektiğini ama davalı bankaca yapılan bu kesinin hukuki normlar ( kanuni düzenlemeler ve yargı içtihatları) yerine davalı bankanın uygulamasına uygun olduğu gerekçesi ile bu alacak talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Kredi limiti tanımlaması ile fiili olarak bu limitler dahilinde kredi kullandırımı birbirinden farklı olguların olduğunu, müvekkili şirket, hiç bir zaman davalı banka tarafından belirtilen 22.500.000 TL krediyi serbestçe kullanma imkanına sahip olmadığını, bu kredi limiti, müvekkili şirketin pos hesaplarında biriken bedele göre davalı bankanın kısıtlaması altında kısmen kullanıldığını,İlk derece mahkemesi kararında müvekkili şirketin genel olarak davacı/müvekkili şirkete toplamda 47.025.733,56 TL kredi kullandırıldığının ifade edildiğini ancak, bu davadaki asıl talebin davalı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince müvekkili şirket adına açılan 22.500.000 TL limitli kredi ile ilgili olduğunu, bu kredi sözleşmesi dışındaki diğer kredi sözleşmeleri ile ilgili bir iddia ve talepte bulunulmadığını, bilirkişi raporuna itiraza rağmen, ilk derece mahkemesince yeni bir inceleme yapılmadan davanın reddedildiğini,Davalı banka 13.01.2015 Tarihli 22.500.000 TL tutarlı krediye 44 gün için 316.250 TL faiz tahakkuk ettirdiğini ve bu faiz tutarını müvekkili alacaklarından tahsili ettiğini, davalı bankanın bu faiz tahakkuku ve tahsilinin haksız olduğunu,Faiz tahakkuku yapılan 13.01.2015-26.02.2015 tarih aralığında 44 günlük sürede müvekkili şirkete fiilen 22.500.000.TL kredi kullandırılmadığını, bu nedenle faiz oranının uygulandığı ana para tutarının yanlış olduğunu, davalı bankanın faiz uyguladığı ana paranın yüksek olması nedeniyle müvekili şirket aleyhinde haksız olarak yüksek tutarda faiz borcu tahakkuk ettirildiğini ve bu tutar müvekkilinden tahsil edildiğini,Davalı banka, faiz tahakkukunu fiili olarak kullandırdığı kredi tutarı üzerinden yapılması gerekir iken, genel kredi limiti tutarı üzerinden faiz uygulaması hukuka ve ahlaka aykırı olduğunu, Davalı banka 13.01.2015 Tarihli krediye yıllık %11,50 üzerinden faiz uyguladığının belirtilmesine rağmen, davalı banka fiili olarak bir yılı 365 gün saymak yerine 360 gün üzerinden faiz tahakkukunun yaptığını ve bu şekilde de müvekkilinden haksız olarak yüksek faiz alacağının tahsil edildiğini,Davalı banka müvekkili aleyhinde yüksek faiz oranı uyguladığını 13.01.2015 Tarihli 22.500.000,00 TL tutarındaki krediye %11,50 oranındaki faizi 26.02.2015 Tarihinde %10’a indirmekle kabul ettiğini, 26.02.2015 Tarihinden itibaren faizi fiili olarak kullandırılan kredi tutarı üzerinden hesaplayarak, 127 günlük faizi 680.593,94 TL olarak belirlendiğini, faiz 22.500.000 TL ana para üzerinden uygulanacak olsaydı 127 günlük faiz 782.876,71 TL tekabül edeceğini,Bankacılık ve kredi işlemlerinde bankalar tarafından imzalanmak üzere müşterilerin önüne konulan sözleşmelerin hiç biri müzakere edilerek imzalanan sözleşmelerin olmadığını, bu sözleşmelerin daha evvel bankalar tarafından kendi lehlerine, müşteri aleyhinde hükümler içeren genel işlem şartları niteliğinde ve ucu açık sözleşmelerin olduğunu, davalı taraf, müzakere edilip, imzalandığını iddia ettiği genel kredi sözleşmesinin bir suretinin dahi müşterilerine verilmediğini, bu uygulamanın herkes tarafından bilinen bankacılık uygulamaları olduğunu,Hiç bir tacir hayatın olağan akışı içinde istediği banka ile mevcut kredi sözleşmelerini fiili olarak feshetme imkanına sahip olmadığını, müvekkilinin davalı banka ile ilişkisini kesip, ticari faaliyetlerini sekteye uğratmadan başka bir banka ile anlaşma sağlamasının mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesi kararındaki gerekçe ve buna dayalı yapılan değerlendirmelerin doğru olmadığını, esasen davalı banka hakim durumunu ve kredi kullanan tacirlerin bu zoruluklarını bilerek, istediği gibi uygulama yaptığını, bu nedenle müvekkilinin değil davalı bankanın köyü niyetli olduğunun kabul edilmesinin gerektiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesine, aksi halde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, davalı banka tarafından davacıya kullandırılan kredi nedeniyle istihbarat ücreti ,faiz ve kredi tahsis vs. İsimler adı altında tahsil edilen ücretlerin iadesi istemine ilişkin alacak davasıdır.
Somut olayda, taraflar arasında 08/04/2013 tarihli 150.000,00 TL.limitli genel kredi ve teminat sözleşmesi,07/04/2013 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesi ön bilgi formu, 06/12/2013 tarihli 1.000.000,00 TL.limitli genel kredi ve teminat sözleşmesi,05/12/2013 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesi ön bilgi formu, 13/01/2015 tarihli 50.000.000,00 TL. limitli genel kredi ve teminat sözleşmesi,12/01/2015 tarihli genel kredi ve teminat sözleşmesi ön bilgi formu, 27/03/2013 tarihli üye iş yeri sözleşmesi, 20/02/2015 tarihli Businesscard sözleşmesi,19/02/2015 tarihli Businesscard sözleşmesi ön bilgi formu imzalanmıştır. Somut uyuşmazlık, …64263 kredi hesap nolu, 13/01/2015 tarihinde 22.500.000,00 TL. limitli kredinin kullanımında davalı banka tarafından kesinti yapılıp yapılmadığı, banka tarafından istihbarat ücreti ,faiz ve kredi tahsis vs. İsimler adı altında tahsil edilen ücretlerin oranı ve miktarının sözleşme ve mevzuata uygun olup olmadığı, davalı bankanın davaya konu kesintileri yapma hakkı olup, olmadığı noktasında ihtilafın doğduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözlemenin 6. maddesinde; davacı müşterinin her türlü masrafların, komisyon ücreti, tahsis ücreti kabul ettiği belirlenmiş ve gerekli giderlerin de davacı tarafından karşılanacağı sabit olmakla birlikte, davalı tarafından talep edilen ücretlerin işin niteliğine uygun ve makul olup olmadığının da denetimi gerekmektedir. Davalının alınan ücretlerin sözleşme ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunması karşısında Mahkemece; diğer bankalardan sözleşme tarihine göre benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan istihbarat ücreti ,faiz ve kredi tahsis vs. İsimler adı altında ücret alınıp alınmadığı, alınıyorsa sözleşme tarihlerine göre oranlarının sorulup, karşılaştırılarak, davacıdan tahsil edilen miktarların kalem kalem ne kadar olduğu,diğer bankalarca fiilen hangi oranda tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı, tahsil edilen ücretlerin fahiş olup olmadığının belirlenerek, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı hususlarında gerekirse bankacılık alanında uzman bir bilirkişiden rapor alınıp, ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği halde davanın esasına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilmeden yetersiz inceleme ve araştırma ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin istinafı yerinde görülmüştür.Sonuç itibariyle, açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’ nin 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1- İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 19/04/2018 tarih ve 2016/1196 Esas, 2018/374 Karar sayılı kararının 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 36,10 TL toplamı 134,2 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/09/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.