Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/959 E. 2018/912 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/959
KARAR NO : 2018/912
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/810 Esas – 2018/529 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/10/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı aleyhine cari hesap borcundan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün …. Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı – borçlu tarafından bu takibe haksız ve mesnetsiz olarak sırf takibi uzatmak ve sürüncemede bırakmak amacıyla itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, müvekkil şirket ile davalı arasında ticari ilişki söz konusu olup bu ticari ilişki sebebiyle davalı- borçlu ile 25/02/2012 tarihli Satış Noktası Alım ve Destek Sözleşmesi imzalandığını, imzalanan bu sözleşme ile davalı- borçlu müvekkil şirket tarafından bayilik görevi verilen dava dışı …. Ltd. Şti.’ den müvekkil şirketin mallarını satın almayı ve müvekkil şirketin pazarladığı mamullerin satışında azami gayret göstermeyi kabul ve taahhüt ettiğini,
Davalı borçlunun söz konusu sözleşmedeki kabul ve taahhütler ile edimlerini ifa edeceğine olan inanç kapsamında sözleşmenin özel hükümler bölümünün 2. Maddesi gereğince toplam 199.327,25 TL bedelli 10 adet müşteri çekinin satış destek primi olarak davalı- borçluya verildiğini, ancak sözleşme gereğince satın aldığı malın sözleşme ile taahhüt ettiği miktarın altında kaldığını ve bu durumun da taraflar arasında yapılan sözleşmeye aykırı olduğundan ilgili sözleşmenin Bakırköy .. Noterliği’ nin 29.05.2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle feshedildiğini, sözleşmenin feshedilmesi sonucunda edimini yerine getirmeyen davalı şirkete ödenen destek priminin talep edildiğini ancak olumlu bir sonuç alınamadığını, bunun neticesinde müvekkil şirketin cari hesap kayıtlarına işlenen alacağın tahsili için takip başlatıldığını fakat davalının borcunu ödemediği gibi takibe de haksız olarak itiraz ettiğini beyanla; davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında asıl alacağa yapmış olduğu itirazın 149.327,25 TL’ lik kısmı için itirazının iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren 149.327,25 TL’ lik asıl alacağa reeskont avans faiz oranının uygulanmasına, davalı borçlunun itirazı takibi uzatmaya yönelik olup haksız ve mesnetsiz olduğundan % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davalı müvekkilin adresinin ” …. Konak/ İzmir ” olduğunu, öncelikle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini,
Borcu kabul anlamına gelmemek kaydı ile zaman aşımı itirazında bulunduklarını,
Davacı tarafın davasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı taraf ile mal alım karşılığı sözleşme imzalandığını ancak davacının müvekkile sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğü olan mal verme edimini bir süre sonra yerine getirmemeye başladığını, doğal olarak da müvekkil şirketin almadığı ürünün ve/ veya hizmetin bedelini ödemediğini, hatta davacı şirketin fiilen ve kendisiyle hiçbir şekilde iletişim dahi kurulamayacak şekilde ortadan kaybolduğunu, bu nedenle müvekkil şirketin davacı şirket ile irtibata geçemediğini, ne sözleşmeyi haklı nedenle feshedebildiğini, ne de başka firmalarla anlaşamadığını, asıl zarara uğrayanın ve ticari mağduriyet yaşayanın davalı müvekkil şirket olduğunu, dava konusu edilen borcu kesinlikle kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; öncelikle yetki ve zaman aşımı itirazlarının kabulüne, aksi halde davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/05/2018 tarih ve 2015/810 Esas – 2018/529 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” davalının sözleşmede kararlaştırılan 4800 koli … Tic.Ltd.Şti.’nden almadığının davacı tarafça ispatlanamadığı, davalı ticari defterlerinin talimatla yerinde incelenmesinde davalı şirketin, davacı şirketten 50.000,00 TL alacaklı olduğu, davacı şirketin, davalı şirkete verdiği iddia edilen 199.327,25 TL lik toplam değişik vadelerdeki çeklerin davalı şirket yasal defter kayıtlarında mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Usul yönünden; Yerel mahkemenin kararı gerekçe kısmında başka bir dosyaya ait bilgilerin yer aldığını, gerekçenin hükme dahil olduğunu, yerel mahkemenin dosyaya gerekli dikkat ve özeni göstermediğinin gerekçeli karardan da anlaşılmakla birlikte esasa müessir olmadığını fakat yerel mahkemenin dosyaya gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile hüküm tesis ettiği ve bu surette adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını tevsik edici bir gösterge olduğunu,
Delillerin eksik toplandığını ve hiç değerlendirilmediğini,
Esas yönünden;
Kendilerinin iddiasının davalının sözleşmeden kaynaklanan edimini ifa etmediği ve sözleşme gereğince alması gereken miktarda mal satın almadığı olduğunu, yani kendilerinin olumsuz bir durumu, bir yoku iddia ettiğini,
Davalının ise, malı aldığını değil, malı iddia ettiği başkaca sebeplerden ötürü alamadığını iddia ettiğini,
Özünde davalının savunmaları incelenirse davalının da söz konusu miktarda mal satın almadığını tevil yollu ikrar ettiğini, dolayısı ile malın alınmadığı hususunun çekişme konusu olmadığını, bu nedenle ispat etmelerine gerek olmadığını,
Davalının sözleşme konusu malı almadığını kabul ettiğini, fakat bunun sebebi olarak müvekkile ulaşamadığını vs iddia ettiğini, HMK’nın 6. maddesi gereğince herkesin kendi iddiasını ispat ile mükellef olduğunu,
Davalının sözleşmede kararlaştırılan miktarda mal almamasının sebebi olarak ileri sürdüğü, müvekkilin ortadan kaybolduğu, kendisi ile irtibat kurulamadığı, mal ve hizmet yükümlülüğünü yerine getirmediği iddiası ise somut olgu isnadı olup asıl davalının bu iddialarını ispatlaması gerektiğini,
Söz konusu iddiaların tamamen asılsız olduğu gibi davalı tarafından da bu uğurda tek bir delil ileri sürülmediğini,
Yerel mahkeme davalının tevil yollu ikrarı karşısında, aslında çekişme konusu dahi olmayan 4800 koli malın alınıp alınmadığı olgusunu hatalı tespit ve değerlendirme ile hükme gerekçe yaptığını, bu surette kendilerine, “yok olanı” ispat etmek yükümlülüğü yüklediğini, davalının var olduğunu iddia ettiği ve genel ispat kuralı gereğince de kendisinin ileri sürdüğü olguları ispat etmesi gerektiğini, kararın bu yönü ile usul ve yasaya aykırı olup bu sebeple ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini,
Yerel mahkemenin davalı defterlerini kesin delil kabul ederek ve dosyadaki diğer tüm yazılı delil ve belgeleri yok sayarak hatalı ve eksik değerlendirmede bulunduğunu,
Dava konusu çekler defterlere işlenmediğinden dolayısı ile yapılan tahsilatların da işlenmediğini, defter ve kayıtlara işlenmeyen, muhasebeleştirilmeyen tahsilatlarında vergi kaçakçılığına sebebiyet verdiğini,
Yerel mahkemenin, davalının defterlerini, diğer şartları nazara almaksızın kesin delil kabul edip, dosyada mevcut diğer yazılı delilleri nazara almaksızın ve hatta nazara almama sebebini gerekçelendirmeksizin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla;
Delillerin eksik toplanmış olması olgusu nazara alınarak, talep edilmiş olmakla celp edilmeyen çek suretlerinin yargılamanın uzamaması için asıllarının olduğu bildirilen ilgili bankalardan celp edilmesi, aksi halde bu husus nazara alınarak toplanması istenilen delillerin eksik toplanması sebebiyle kararın ortadan kaldırılarak eksikliklerin tamamlanması için dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini,
Dosyaya giren yazılı deliller – çeklere ilişkin bankalardan gelen yazı cevapları ve ilgili çek suretleri – hiç değerlendirilmediğinden kararın bu yönü ile de ortadan kaldırılması ve dosyanın bu sebeple de yerel mahkemesine iadesine karar verilmesini,
Eksiklikler tamamlandıktan sonra esasa ilişkin istinaf gerekçeleri nazara alınarak yerel mahkeme kararının eksik ve hatalı inceleme ve değerlendirme sebebiyle ortadan kaldırılarak esas hakkında karar verilmesini, davanın kabulü ile yargılama giderleri ile ücreti vekâletten davalının sorumlu tutulmasını, delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması sebebiyle dosyanın iadesine karar verilecek olması halinde dahi, esasa ilişkin istinaf gerekçelerinin ortadan kaldırma kararına gerekçe yapılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalının yerine getirmediği öne sürülen ediminin karşılığı olan alacağın tahsili amacıyla İİK’nın 67/1. Maddesine dayanan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasında dava dışı yetkili bölge bayii olarak …. Ltd. Şti.nin de dahil olduğu 25.02.2012 tarihinde satış noktası mal alım ve destek sözleşmesi bulunmaktadır.
Sözleşmeye göre davalı 4800 koli enerji içeceğini davacının bölge bayiinden almayı taahhüt etmiştir. Bu alımın ne zaman tamamlanacağına ilişkin bir hüküm yoktur sözleşmenin 11. maddesinde de sözleşme imza tarihinden itibarin davalının yükümlülüklerini yerine getirmesi öngörülmüş ise de tarih belirtilmemiştir. Bunun dışında davalının davacıya 200.000,00 TL KDV dahil hizmet bedeli faturası keseceği, davacının da davalıya aynı tutarda müşteri çeklerini ciro ederek vereceği özel hükümlerin 2. bendinde kararlaştırmışlardır. Davalının fatura düzenleyip, davacının karşılığında çek vermesi dava dilekçesinde satış destek primi olarak ifade edilmiştir.
Davacının daha sonra Bakırköy … Noterliği’ nin 29/05/2013 tarih ve … no.lu ihtarnamesiyle davalının öngörülen ürünlerin alınması taahhüdünün yerine getirilmediği belirtilerek sözleşme feshedilmiş ve sözleşme uyarınca davalıya 199.327,25 TL tutarında satış destek primi olarak 10 adet çekin verildiği belirtilmiştir.
Davacı daha sonra davalı ile aralarındaki cari hesap kalan borcu olarak belirttiği 149.327,25 TL üzerinden davalı aleyhine ilamsız icra takibi yapmış, itiraz ile takibin durması üzerine davacı eldeki davayı açmış bulunmaktadır.
Mahkeme davacının davalıya verdiği ve kendi defterine kayıtlı çeklerin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı temel gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Tarafların ticari defterlerinde davalının düzenlediği 50.000,00 TL bedelli faturanın kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmeye göre davalının öngörülen 200.000,00 TL fatura düzenleme borcunun 50.000,00 TL’lık kısmını yerine getirdiği kabul edilebilir. Davacının davalıya verdiğini öne sürdüğü çekler davacı ticari defterlerinde kayıtlı iken davalının bunları defterlerine kaydetmediği anlaşılmaktadır.
Mahkeme kararının gerekçesinde davayla ilgisi olmayan bir kısım ifadeler hem iddia kısmında hem de delillerin değerlendirilmesinin ilk paragrafında yazılı bulunmaktadır. Bununla birlikte kararın diğer kısımlarında davayla ilgili kısımlar bulunmaktadır. Bu durumun ilk bilirkişi raporundan kaynaklandığı, mahkemenin bu kısımları oradan aldığı anlaşılmaktadır.
Davacı öngörülen ürünlerin alınmadığını öne sürerek sözleşmeyi feshetmiş, davalı ise davaya verdiği cevapta ürünleri davacının teslim etmediğini savunmuştur. Bu durumda davalının davacının ürünleri teslim etmediğini savunması karşısında 6100 sayılı HMK’nın 190/1.maddesine göre iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf davalı olduğundan bu olguyu-vakıayı ispat yükü davalı tarafa aittir.
6098 sayılı TBK’ nın 97. maddesine göre: Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.
Mevcut durumda taraflar arasındaki sözleşmenin özel hükümler 2. maddesinde kararlaştırılan edimlerden davacının 200.000,00 TL lık müşteri çeki olarak 199.327,25 TL lik çeki davalıya teslim ettiği, davalının ise davacıya aynı oranda fatura düzenlemediği (o miktarda mal almadığı) sadece 50.000,00 TL’lik fatura düzenlediği ( o kadar mal aldığı) bakiye teslim edilmediği öne sürülen mallar açısından mahkemece ispat yükü yanlış değerlendirilerek hüküm kurulduğu görülmektedir.
Davacının getirilmediğini öne sürdüğü çeklerin akıbetleri muhatap bankalardan sorulmamıştır. Davalı 200.000, TLlık mal almadığını savunmakta olup faturasını düzenlediği miktar esas alınırsa 50.000 TL lık mal almış buna karşılık 199.327,25 TL’lık çekleri almıştır. Davalı bunun aksini savunmamıştır. Davacı bunu ticari defterlerine işlemiştir. Davalının işlememiş olması bu çekleri almadığını göstermez. Davalının çekleri defterlerine kaydetmediğini gösterir.
Sonuç olarak davacının taraflar arasındaki sözleşmenin özel hükümler 2. Maddesi uyarınca davalıya vermiş olduğu 199.327,25 TL lık müşteri çekine karşılık davacının 50.000,00 TL tutarında fatura düzenlediği (mal aldığı) kalan malın teslim edilmediği yönündeki davalı tarafı savunması karşısında ispat yükünün HMK 190. Maddesi uyarınca davalıya geçtiği, sözleşmenin süresi konusunda bir açıklık olmadığı, raporda da bu konuda bir değerlendirme yapılmadığı, taraflar arasındaki dosyada örneği bulunan kaşeli-imzalı 24/02/2012 tarihli çek çıkış bordrosu ile davalı tarafa teslim edildiği belirtilen çeklerin akıbetlerinin araştırılmadığı, mahkemece ispat yükü yanlış değerlendirilerek dosyaya uygun olmayan gerekçe ile davacının verdiğini öne sürdüğü çeklerin davalı defterlerinde kayıtlı olmamasından yola çıkarak varılan sonucun, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi kapsamında tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması niteliği taşıdığı anlaşılmakla tüm dosya kapsamına göre edinilen kanaat çerçevesinde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 07/05/2018 tarih ve 2015/810 Esas – 2018/529 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf yönünden yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı olması halinde davacıya iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından, dosyanın taraflarına tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/10/2018 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.