Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/956 E. 2019/1227 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/956 Esas
KARAR NO : 2019/1227 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 22/03/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/500 Esas – 2018/260 Karar
DAVA : Tazminat(Ayıplı İmalat ve Hizmet İddiasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkiline ait 2011 model … minibüsün 08/12/2015 tarihinde seyir halinde iken stop ettiğini, uzun bir süre bekletildiğini, çalıştırıldığında motordan ses geldiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine çalıştırılmadan aynı şekilde stop ettirildiğini ve kasko poliçesi kapsamında çekici çağrılarak yetkili servis olan davalı … A.Ş.’ye çekildiğini, burada motorun arızalı olduğunun ve yenilenmesi gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine mahkeme vasıtasıyla tespit yaptırıldığını ve düzenlenen raporda arızanın imalat veya montajdan kaynaklanabileceğinin, aracın gizli ayıplı olabileceğinin belirtildiğini, dolayısıyla her iki davalının da sorumluluğunun bulunduğunu, ayrıca aracın serviste kaldığı günlerde çalışamaması nedeniyle müvekkilinin kazanç kaybına uğradığını, yine araçta motor değişiminden kaynaklanan değer kaybı oluştuğunu, ayrıca değişen parçalar ve işçilik bedellerinin de müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL değer kaybı alacağı, 5.000,00 TL işçilik ve değişen parçalara ilişkin alacak ve 2.000,00 TL kazanç kaybı alacağının 08/12/2015 tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ….. A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, davanın zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığını, aracın 10/03/2011 tarihinde satın alındığını ve yasal sürede ayıp ihbarı da yapılmadığını, ayrıca davacıya ait araçtaki arızanın aracın periyodik bakımlarının öngörülen sürelerde yapılmamış olması nedeniyle meydana geldiğini, araçta imalattan kaynaklı ayıp bulunmadığını, tazminat taleplerinin dayanağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, tespit raporunun kendi içinde çelişkiler taşıdığını, ayrıca müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira müvekkilinin ayıba karşı garanti yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkilinin hatalı bir hizmetinin de bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 22/03/2018 tarih 2016/500 Esas – 2018/260 Karar sayılı kararında;
“… Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın, ayıplı araç imalatı ve ayıplı hizmet iddiasıyla uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, davacının İstanbul Anadolu 14.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/146 D.İş. Sayılı tespit dosyasında alınan bilirkişi raporuna dayanarak ayıp iddiasında bulunduğu, ancak söz konusu raporda araçta imalattan kaynaklanan ayıp olduğu veya ayıplı hizmet verildiği yönünde net bir tespit bulunmadığı, kaldı ki bu raporun taraflara tebliğine dair belgeye rastlanılmadığı, bu nedenle Mahkememizce araç üzerinde inceleme yapılarak yeniden rapor alınmasına karar verildiği, ancak davacı vekilince aracın satılmış olduğunun ve değişen parçaların müvekkilinde olmadığının bildirilmesi üzerine dosya üzerinde inceleme yapılarak makine mühendisi bilirkişiden rapor alındığı, raporda özetle araçtaki motor arızasının eksik bakım veya yetkisiz servislerde bakım yaptırılmasından, ayrıca motora uygun yağ ve filtre kullanılmamasından kaynaklandığının, ayıplı imalat veya hizmetin söz konusu olmadığının belirtildiği, ancak davacı vekilince tespit raporu ile bu rapor araısndaki çelişkinin giderilmesinin talep edilmesi üzerine üçlü heyetten rapor alınmış, heyet raporunda özetle motordaki arızanın imalat ayıbından kaynaklandığını gösterecek yeterli verinin mevcut olmadığının, yine bakımların yetkisiz servislerde de yaptırıldığı dikkate alındığında davalı yetkili servisin ayıplı hizmetinden söz edilemeyeceğinin belirtildiği, Mahkememizce alınan her iki raporun da aynı yönde olduğu, kaldı ki davacının yargılama sırasında aracı satarak araç üzerinde inceleme yapılması olanağını ortadan kaldırdığı, dolayısıyla ayıplı imalat veya ayıplı hizmet iddiasının ispatlanamadığı, araçtaki arızanın eksik bakım veya yetkisiz servislerde bakım yaptırılması, motora uygun yağ ve filtre kullanılmamasının uzun zaman içindeki bir sonucu olduğu kanısına varıldığı, ayıp iddiası ispatlanamadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının da değerlendirilmediği, dolayısıyla davanın sübuta ermediği anlaşılmakla…”gerekçesi ile, Davanın reddine,Davalı … A.Ş. kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …- A.Ş.’ye verilmesine,Davalı … A.Ş. kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ye verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Eksik inceleme sonucu alınan ilk derece mahekemesi kararının bozulmasının gerektiğini, müvekkili şirketin aracında meydana gelen arıza sebebiyle müvekkili şirketin mağdur olduğunu, bunun sebebini araştırmak için öncelikle delil tespiti davasının açıldığını, İstanbul Anadolu 14.Sulh Hukuk Mahkemesi 2015/146 D.İş dosyasıyla araçta fiziken keşif yapılmış olup keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre davalıların kusurlu olduklarının ortaya çıktığını, araçta bizzat inceleme sonucu alınan bilirkişi raporuna dayanılarak açılan davada ise yargılamanın çok uzun sürmesi aracın değer kaybetmesi yüzünden müvekkili şirket aracı satmak zorunda kaldığını, ilk derece mahkemesine sunulan her iki bilirkişi raporunda da kusurun davalılarda olmadığını beyan edildiğini, bu nedenle de ilk derece mahkemesince davanın reddine kararının verildiğini, son bilirkişi raporu hakkında ki itirazlarının dikkate alınmadığını,Dosyaya sunulan 13.12.2017 tarihli bilirkişi raporu, İstanbul Anadolu 14.Sulh Hukuk Mahkemesi 2015/146D.İş dosyasından hazırlanan 25.02.2016 tarihli bilirkişi raporu ile çelişkili olduğunu, delil tespiti davasında ki bilirkişi raporunda ” dava konusu aracın servis kayıtları incelendiğinde aracın 2012-2013-2014-2015 yıllarında yapılan servis bakım ve onarımlarında yapılan işlemlerin aracın motor aksamını etkileyecek bir bakım onarım olmadığının görüldüğünü, 10.09.2014 ve 26.11.2014 tarihlerinde … Otomotiv firmasında yağ değişimi, filtre değişimi, fren balatası şeklinde bakım ve onarımlarının yapıldığı keşif sırasında dosyaya sunulan servis evraklarından anlaşıldığını, aracın dışarıda yapılan bu bakım ve onarımlarından sonraki tarihlerde de aracın bakım ve onarımlarının Davalı … de yapılmış olması ve yapılması gereken onarımların dikkatli yapılması halinde ve motor hasarı sırasında aracın yağ yataklarının yağsız kalmadığı yapılan bakımlar sırasında yağ pompasının basıncının düşük olmasının fark edilerek tespit edilmediği bu sebeple kusurlu olduğu ve meydana gelen zarardan de araç motor hasarının oluşmayacağı kanaatine varılarak ….otomotivin kusurlu olduğunun açıkça belirtildiğini,Diğer davalı …Ş’ye hakkında ise ” dava konusu araçta 313230km de motor hasarının meydana gelmemesi gerektiği, yağ pompasının basıncının düşük olmasının aracın AYIPLI olduğunu gösterdiği, aracın normal koşullarda daha fazla km yapması gerektiği bu nedenle araçta oluşan motor hasarının aracın imalat veya montajından kaynaklanabileceği ” şeklinde kusur atfedildiğini, dosyaya sunulan 13.12.2017 tarihli bilirkişi raporu ile delil tespit dosyasında bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu,Davalılara kusur atfetmeyip müvekkili firmaya kusur atfeden 13.12.2017 tarihli bilirkişi raporu ile delil tespit dosyasında ki bilirkişi raporunda ki ifadelerin birbirinden farklı olması nedeniyle bu çelişkinin giderilmesi açısından dosyanın farklı bir bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini ancak, müvekkili aleyhine karar verildiğini, adil yargılanma ilkesine aykırı davranıldığını, asıl dava dosyasında bilirkişilerin yaptıkları incelemeler araç üzerinde inceleme olmadığını, soyut olarak sadece evraklar üzerinden incelemenin yapıldığını, delil tespit dosyasında ise araç üzerinde teknik incelemenin yapıldığını, Usul yönünden Davanın reddi halinde her iki davalı vekiline de ayrı ayrı 2.180,00TL vekalet ücreti hükmedildiğini, hukuka aykırı bir kararın verildiğini, red kararı halinde tek vekalet ücreti davalı taraflara hükmedilmesinin gerektiğini, ancak hükmedilen vekalet ücreti tutarı toplamı dava değerinin nerdeyse yarısı olduğunu, mağdur olan müvekkili şirketin daha da mağdur hale geldiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına/bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Uyuşmazlık, davalılardan … A.Ş. tarafından davacıya satılan 2011 model, … Plakalı araçtaki arızanın imalat veya montajdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, araçta gizli ayıp olup olmadığı, her iki davalının da sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, aracın serviste kaldığı günlerde çalışamaması nedeniyle davacının kazanç kaybı, araçta motor değişiminden kaynaklanan değer kaybı , değişen parçalar ve işçilik bedelinden kaynaklı tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarı noktasındadır. Davalılardan …. Otomotiv … A.Ş. Vekili cevap dilekçesi ile husumet itirazında bulunmuş olup mahkemece bu itiraz konusunda bir karar verilmemiş ve gerekçeli kararında da değerlendirme yapılmamış olmakla beraber davalı tarafın istinafı olmadığından bu husus değerlendirilmemiştir.Davalılardan … A.Ş. Vekili cevap dilekçesi ile zamanaşımı ve hakdüşürücü süre itirazında bulunmuş olup mahkemece 19/01/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında bu itirazların bilirkişi raporu alındıktan sonra değerlendirilmesine karar verildiği halde rapor alındıktan sonra bu itirazlar konusunda karar verilmediği ve gerekçeli kararda ayıp iddiası ispatlanamadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının değerlendirilemediği belirtilmiş ise de Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 06/05/2019 tarih ve 2018/1917 Esas,2019/3441 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere davalı tarafın istinafı olmayıp davacı tarafında istinafında zamanaşımı yönünden bir istinafı olmadığından bu husus değerlendirilmemiştir.Davacı vekilinin esasa yönelik tüm istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin esasa yönelik istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin davanın reddi kararında her iki davalı vekiline de ayrı ayrı 2.180,00TL vekalet ücreti hükmedildiğini, hukuka aykırı bir kararın verildiğini, red kararı halinde tek vekalet ücretinin davalı taraflara hükmedilmesinin gerektiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Avukatlık ücret tarifesinin 3/2 maddesinde;”Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur,” düzenlemesine göre, ret sebebi aynı olmadığından (Davalı …- A.Ş.’ye ayıplı imalattan dava açılmış,Davalı … A.Ş.’ye ise ayıplı hizmetten dava açılmış) davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL. istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/09/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.