Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/950 E. 2019/893 K. 26.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/950 Esas
KARAR NO : 2019/893 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2013/356 Esas 2017/1363 Karar
TARİH: 13/11/2017
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/06/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının Mecidiyeköy Şişli bölgesinin … dondurmaları bölge bayisi olduğunu, davacının, davalı ile olan ticari ilişkisi nedeniyle davalı borçlu … Ortaklığı’ndan toplam 10 adet faturadan kaynaklanan 19.715,95TL alacağı için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu beyanla, haksız itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, davalı aleyhine başlatılan icra takibine esas 10 adet irsaliyeli fatura üzerindeki kaşe ve imzanın davalıya ait olmadığını, dayanılan faturalara konu malların davalıya teslim edildiğini ispat yükümlülüğünün davacı taraf üzerinde olduğunu, irsaliye ve faturalardaki imzaların ne davalıya ne de yetkili temsilcisine ait olduğunu, davalının sahibi olduğu dükkanı, davacının da müşterisi olan … San Tic AŞ yetkilisi …. devir ettiğini, faturalarda bu devir işleminden sonraki tarihlerde … ticari olarak faaliyet gösterdiği zamanlarda düzenlenmiş faturalar olduğunu, bu durumda davacının başka müşterisi olan dava dışı … ödemediği faturalardan davalının sorumlu olamayacağını beyanla, davanın reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 13/11/2017 tarih 2013/356 Esas 2017/1363 sayılı kararında;”Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalı … vekilinin beyanları, tanzim olunan bilirkişi rapor ve ek raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının… Dondurmaları Mecidiyeköy-Şişli Bölgesinin bölge bayisi olduğu, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki dolayısıyla 10 adet faturanın tanzim edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacının davalıdan 19.715,95TL tutarlı 10 adet fatura alacağını tahsil edemedikleri iddiası ile başlatılan İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına, davalı borçlunun itirazı nedeniyle takibin durması üzerine itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının defter kayıtlarında davalıdan 17.513,72TL alacağının kayıtlı olduğu, takip ile defter kayıtları arasındaki farkın 18/06/2013 tarihli … nolu faturanın … nolu faturanın devamı olduğu ve davalının son bakiyesini gösterdiği ayrı fatura olmadığı, faturada davalının bakiyesinin 17.214,27TL olarak yazılı olduğu, davalı defter kayıtlarının incelenmesinde Mart 2013 ayında düzenlenen 3 adet faturanın mal alışı olarak kayıtlı olduğu, dava konusu diğer faturaların defterde kayıtlı olmadığı, işletme defterinde ödemeler ve borç alacak kayıtlı olmadığı, davalının 01/05/2013 tarihinde işyerini devir ettiklerini beyan ettiği, ancak dava konusu faturaların düzenleme tarihinde işyerinin davalılar adına resmi kayıtlarının devam ettiği, vergi dairesi faaliyet belgesine göre 30/09/2013 tarihinde işi terk ettikleri belirtilerek, davacının davalılardan ticari defterlerine göre 17.513,72TL alacaklı gözüktüğünün belirtildiği bildirilmiş, bilirkişi raporuna yapılan itiraz sonucu aldırılan ek raporda ise 16/09/2013 tarihinde de 24 nolu faturayı düzenledikleri, davacının dava konusu malları davalı … ve … adına düzenlediği fatura hariç tam olarak teslim ettiğini ispat edemediği, SGK Şişli Müdürlüğü cevabi yazısında malları teslim alan olarak imzalayan … ve … çalışanı olmadığının bildirildiği, bu nedenle bu faturalar yönünden davacının davalıdan alacağını ispat edemediği, dava konusu malları imza atarak teslim alan … AŞ çalışanı iddia olunduğundan ve davalıların da işyerini … AŞ’ye devrettiğinden bu yönden davacı alacağının … AŞ’den talep edebileceği, davalılardan talep edemeyeceği sonucuna varıldığını belirtmiştir. Davalılar tarafından sevk irsaliyeleri altındaki imzaya itiraz edilmesi ve …. kendi çalışanları olmadıklarını bildirmeleri sebebiyle isticvaplarına karar verilmiş, davalılar alınan beyanlarında genel olarak söz konusu işletmeyi 2013 yılı Ocak ayında devrettiklerini, devrettikleri şahsın …. isminde birisi olduğunu, … isimli şahsı tanımadıklarını, sevk irsaliyelerindeki imzaların kendisine ait olmadığını, ancak resmi devir işlemlerini Ağustos ve Eylül ayları gibi yaptıklarını, bu belirtilen süre içerisinde … isimli şahsın kendilerinin vergi levhası ve kendi işletmeleri altında çalıştıklarını, irsaliyeli faturalardaki kaşeleri de bu nedenle işletmeyi devrettikleri bu şahıslara bıraktıklarını belirtmişlerdir. Davalılar tarafından her ne kadar söz konusu işletmenin Ocak ayında devredildiği ileri sürülmüşse de, söz konusu devrin resmi kayıtlarda Eylül ayında yapıldığı, işletmenin davalıların ünvanı ve vergi levhası altında devralındığı iddia edilen şahıs tarafından sürdürüldüğü, davaya konu malların davacı tarafça …. isimli şahsa teslim edildiğinin sevk irsaliyelerindeki davalılara ait işletmenin kaşesi altında atılan imza ile ispat edildiği, bu itibarla söz konusu malların davacı tarafından davalılar tarafından işletilen işletmeye (adi ortaklığın işlettiği işletmeye) verildiğinin sabit olduğu, davalılar tarafından işletmenin söz konusu malların alındığı tarihten önce devredildiği iddiası ileri sürülmüşse de, bu iddialarını ispatlayacak dosyaya yazılı bir belge ibraz etmedikleri gibi, haricen yapılan devir işleminin de iyi niyetli üçüncü şahıslara karşı etki doğurmayacağı, söz konusu işletmenin 2013 yılı Eylül ayına kadar davalıların ünvanı ve vergi levhası altında çalışmaya devam ettiği, bu itibarla davalı işletmenin borcundan dolayı davalıların sorumluluğunun da devam ettiği …”gerekçesi ile, Davacının davasının kısmen kabul – kısmen reddi ile, davalılar tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın 17.513,72TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2. maddesi uyarınca değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, kalan kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının eksik hukuki inceleme ve değerlendirme sonucu kurulmuş olup, dosyada alınan bilirkişi raporlarına dahi riayet edilmeksizin verildiğini, Mahkemece dosyaya konu ürünlerin teslim edilip edilmediği tam olarak tespit edilmeksizin, üstelik müvekkili adi ortaklığının çalışanı dahi olmayan ve taraflarınca tanınmayan bir kişinin imzaladığı teslim tesellüm fişi gerekçe gösterilerek dava kabul edildiği, böyle bir kabulün hukukun temel ilkelerini adeta yok saydığının açık olduğunu, müvekkilinin de içinde bulunduğu adi ortaklık, hiçbir şekilde teslim aldıkları ispat edilemeyen ortada varlığına dair dahi kanıt bulunmayan bir kısım ürünü aldıkları iddiasından sorumlu tutulduklarını, Müvekkilinin de içinde bulunduğu adi ortaklık, iddia edilen alacağın doğumunda çok önce iş yerini devrettiği, üstelik tüm bunlar dosya içeriğinden de sabit olduğunu, ancak mahkeme tarafından davanın kabul gerekçesi olarak defalarca okumuş olmalarına rağmen nasıl bir hukuki mesnet içinde verildiğine inanamadıkları bir kararda dava kabul edildiği, İlgili mahkeme tarafından davanın kabul gerekçesinin; “…davaya konu malların davacı tarafça … isimli şahsa teslim edildiğinin sevk irsaliyelerinde davalılara ait işletmenin kaşesi altında atılan imza ile ispat edildiği, bu itibarla söz konusu malların davacı tarafından davalılar tarafından işletilen işletmeye (adi ortaklığın işlettiği işletmeye) verildiğinin sabit olduğu…” şeklinde olduğu, kalan kısmının müvekkillerinin devri ispatlayamadığı üzerinden yürüdüğü, ama asıl noktanın müvekkillerinin iddia edilen ürünleri teslim alıp almadığı olduğunu, teslim aldığının kanıtlanamaması durumunda diğer tüm hususların kayda alınmayacağının belli olduğunu, Gerekçeli karara göre davanın kabul sebebi bu olunca taraflarına da aynı soruyu sorma gerekliliği yeniden düştüğünü, … ile müvekkillerinin ilgisi tespit edilemediği, bu husus bilirkişi raporları ile de sabit olduğu, lakin maalesef devreye tahmin edemedikleri ispat yöntemi girdiği, 10 Liralık bir kaşe ve bunun altına ilgisiz bir kişinin attığı imza ispat kabul edildiği, uyuşmazlık tacirler arası ticari ilişkiden kaynaklandığı, ticari bir ilişkinin tarafı tacirler de basiretli bir tacir olma yükümlülüğünde olduğu, müvekkilleriyle hiçbir alakası olmayan bir kişinin imzaladığı belgenin teslim belgesi olamayacağını, bu şekilde ülkemiz piyasasında binlerce teslim belgesi düzenlenebileceğini, sonuç olarak davanın çok açık şekilde reddi gerekirken kabulünün mümkün olmadığını, Yerel Mahkemenin hukukiliğe tümüyle uzak bir gerekçe ile davayı kabul ettiğini, buna göre adi ortaklığın kaşesi altına atılı imza teslim için yeterli olduğu, lakin adi ortaklıkla hiçbir hukuki yahut fiili bağı olmayan bir şahsın attığı imzaya dayanılarak müvekkilinin bundan sorumlu tutulamayacağını, müvekkillerinin iş yerini resmi terk tarihi dahi tüm bunların ötesinde olup, ispat edilemeyen bir teslim karşısında bunların incelenmesi mümkün olmadığını, Bu hususların bilirkişi raporlarıyla da tespit edildiği, müvekkilinin bu borçtan sorumlu olamayacağı açıkça gösterildiği, tüm bunlara rağmen mahkeme tarafından açıkça yasaya aykırı bu karar verildiğini, davacının ispat yükümlülüğünü yerine getirmemesi karşısında ispatlanamayan ve sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının tümüyle hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istianf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden inceleme yapılarak müvekkili aleyhine açılan davanın reddine yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/356 Esas 2017/1363 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı faturaya dayalı alacağın tahsili için yaptıkları takibe davalıların itiraz ettiğini, itirazın iptalini talep etmiş, davalılar ise takip konusu fatura içeriği malların kendilerine teslim edilmediğini, işletmeyi devrettiklerini, söz konusu fatura içeriği malların devralan 3. kişi tarafından alındığını, fatura borcundan sorumlu olmadıklarını, borçları bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.TBK’nın 202. maddesinde “Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur.Bununla birlikte, iki yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır. Bu süre, muaccel borçlar için, bildirme veya duyuru tarihinden; daha sonra muaccel olacak borçlar için ise, muacceliyet tarihinden işlemeye başlar.” hükmü düzenlenmiştir.Ticari işletmeyi devreden, devrin gerçekleşmesi ile birlikte borç ödeme yükümlülüğünden kurtulmuş olmaz. Türk Borçlar Kanunu 202 maddesine göre, devreden, muaccel borçlar için devrin devralan tarafından alacaklılara bildirimi veya duyurulması tarihinden itibaren; daha sonra muaccel olacak borçlar için muacceliyet tarihinden itibaren iki yıl süreyle devralanla birlikte müteselsilen sorumlu kalmaya devam eder.Somut olayda davada bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan rapora göre, davaya ve takibe konu faturalar davacı defterlerinde kayıtlı olup, fatura bedelleri kadar alacaklı görünmektedir. Söz konusu faturalardan 06/03/2013 tarih 202,02 TL bedelli …. nolu, 13/03/2013 tarih 129,69 TL bedelli … nolu ve 20/03/2013 tarih 299,44 TL bedelli … nolu faturalar davalı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde ödeme kaydı bulunmamaktadır. Davalı fatura bedellerinin peşin ödendiğini savunmuştur. Diğer faturalar ise kayıtlı değildir.Davacı vekilinin beyanına göre davalı defterlerinde kayıtlı olmayan irsaliyeli faturalarda teslim alan olarak davalı adi ortaklık kaşesi üzerinde imzası bulunan kişi … olup SGK kayıtlarına göre davalı adi ortaklık kayıtlarında … isimli çalışan kaydı bulunmamaktadır.Davalılar 13.11.2017 tarihli duruşmadaki beyanlarında, davaya konu … adlı işletmeyi, 2013 yılı Ocak- Şubat ayında devrettiklerini, ancak resmi devri Ağustos ayında yaptıklarını, sevk irsaliyeleri altında teslim alan olarak imzası bulunan … işletmeyi devralanın çalışanı olduğunu, devralan 3. kişinin kendilerinden süre istemesi üzerine kendilerinin de bir süre işletmeyi kendi adları altında çalıştırmasına izin verdiklerini belirtmişlerdir.Buna göre, taraflar arasında önceden başlayan ticari ilişki bulunduğu, davalıların sahibi oldukları ticari işletmeyi gayrı resmi olarak dava dışı 3. kişiye devrettikleri, şirket kaşesini yeni devralana teslim ederek resmi devir işlemi yapılana kadar işletmeyi kendi adlarına işletmesine izin verdikleri, takibe ve uyuşmazlığa konu ve davalılar ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davacı faturası içeriği malların işletmeyi devralan 3. kişi tarafından teslim alındığı, davalıların söz konusu işletmeyi 3. kişiye devrettiklerini ve kendi adlarına işletmeye izin verdiklerini kabul ettikleri anlaşılmaktadır. TBK 202. maddesi gereğince devredilen işletmenin borçlarından devredenler de devralanla birlikte müteselsilen sorumlu olduklarından ve takip dayanağı fatura içeriği malların işletmeye teslim edildiği ispatlanmış olup, bedellerinin ödendiği davalılarca usulüne uygun olarak ispatlanamadığından, davalılar devrettikleri işletmenin borçlarından sorumludur. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.196,36.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 299,09.TL harcın mahsubu ile bakiye 897,27.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/06/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.