Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/943 E. 2019/1208 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/943 Esas
KARAR NO : 2019/1208 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/909 Esas – 2017/891 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin dava konusu aracı Eyüp … Noterliği’nde düzenlenen 04/06/2008 tarih ve… yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile …’a sattığını, …’ın aracı Karabük’te kullanırken Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Karabük Sulh Ceza Hakimliğinin 2009/196 d.iş dosyası ile yürütülen soruşturma nedeniyle el konularak kullanımının engellendiğini, savcılık soruşturması sonucu müsadere edilen aracın sahte sahiplik belgesi ile tescil edildiğinin anlaşıldığını, müvekkili aleyhine Karabük Cumhuriyet Başsavcılığının resmi belgede sahtecilik sebebiyle açılan davada kovuşturmada Karabük 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 16/04/2015 tarihli kararı ile karara bağlandığını, ayrıca müvekkili hakkında İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi 2011/556 e. Sayı ile dolandırıcılık suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesi suçlarından da dava açıldığını, bu dava da müvekkilinin beraati ile sonuçlandığından bahisle müvekkilinin davalının ağır kusuruna bağlık olarak ödemek zorunda kaldığı 14.121,38 TL maddi zararının 26/05/2014 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının ağır kusuru nedeniyle müvekkilinin iki ayrı ceza davasına muhattap olması, bu davalarının yüz kızartıcı eylemler olarak nitenelndirilmesi sonucunun müvekkili üzerinde oluşan manevi olumsuzlukların kısmen giderilmesi yönünden 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle yetki itirazlarının olduğunu, müvekkilinin …A.Ş. de aracı 2. elde 3. kişiden takastan aldığını, trafik tescil müdürlüğünde aracın tescilini yaptırdığını, ceza davalarında … A.Ş. Yetkilisinin beraat ettiğini, korunan iyi niyeti söz konusu olduğunu, …A.Ş. Nin hiçbir kusur ve sorumluluğunun olmadığını, hak ve menfaatler dengesi gözetildiğinde davacının orantısız güçlük yaratan talebinin reddinin gerektiğini beyan ile davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 03/10/2017 tarih 2015/909 Esas – 2017/891 Karar sayılı kararında;
“…Davalı tarafın zamanaşımı definin yapılan yargılamasında;
Taraflar arasında satım akdi olup 6098 sayılı TBK’nun 231.maddesi;
“Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.” hükmünü amirdir. Davacı, satılan araçtaki hukuki ayıptan dolayı zapta karşı tekeffül hükümlerine dayanmaktadır. Araçtaki hukuki ayıp ise satılanın alıcı olan davacıya teslimi anında mevcuttur. Şu halde zapta karşı tekeffül hükümlerinden dolayı zamanaşımı süresi 2 yıl olup bu zamanaşımı süresi, hukuki ayıp satılanda daha sonra ortaya çıkmış olsa dahi TBK:231/1 maddesi uyarınca satılanın alıcıya devrinden itibaren başlamaktadır.
Somut davada, hukuki ayıplı olan araç, davacıya 2008 yılında devredilmiş, işbu dava ise 2015 yılında ikame edilmiştir. Bu durumda 2 yıllık zamanaaşımı süresinin dolduğu düşünülebilirse de;
6098 sayılı TBK:231/2 maddesi şu şekildedir.
“Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaaşımı süresinden yararlanamaz.”
Taraflar arasında akdolunan araç satımına dair Beyoğlu …Noterliğinin 14/05/2008 gün ve… yevmiye sayılı araç satış sözleşmesinin 6.maddesi gereğince davalı şirket, aracın satışında engelleyici bir kaydın bulunmadığını davacıya beyan ve taahhüt etmiştir. Davalı, araç alım satımı ile iştigal eden ve basireti bir tacir gibi davranmakla yükümlü olan bir tacir tüzel kişidir. Araçta mevcut maddi ve hukuki ayıpları bilebilecek/bilmesi lazım gelen bir tacir olup araçta mevcut hukuki ayıba rağmen sözleşme ile davacıya aracın satışına dair bir hukuki ayıp ve engelleyici bir durumun olmadığının garantisini vermiştir. Kanunun deyimiyle ağır kusurlu olarak davranmıştır. Davacı da davalının bu vasfına ve taahhüdüne istinaden bu aracı satın almıştır. Davacı aracı, herhangi bir kişiden değil, araç alım satımı ile iştigal eden ve bu konuda profesyonel olduğunu düşündüğü davalı tacirden satın almıştır. Buna rağmen davalının zamanaşımı savunması Türk Medeni kanunu 2.maddesi gereğince dürüstlük kuralına uygun olmayacağı gibi TBK:231/2 fıkrası gereği zamanaşımı süresinden yararlanmasına hukuken olanak da bulunmamaktadır. Davanın esas yönünden ve maddi tazminat talebi yönünden yapılan yargılaması sonucunda ise; Dava, zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak tazminat isteğine ilişkindir. Satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak nedeniyle, satılanın tamamen veya kısmen üçüncü bir kişi tarafından alıcının elinden alınması halinde satıcı, alıcıya karşı sorumlu olur. Satıcı ancak alıcının taşınırın elinden alınma tehlikesini sözleşmenin kurulduğu sırada biliyor olduğunu ispatla sorumluktan kurtulabilir. (TBK:214)Şu halde dava konusu araçta var olan hukuki ayıptan zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince davacının, kendinden önceki satıcıya müracaat hakkı olup davalı, davacıya aracı satan olarak hukuki ayıptan sorumludur. (Yargıtay 19.Hukuk dairesinin 2015/16980 Esas, 2016/5042 Karar sayılı ve 21/03/2016 günlü içtihadı)Davacı, kendine sonra aracı satmış olduğu dava dışı …’ın kendisi hakkında başlatmış olduğu İstanbul 17.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/196 Esas, 2013/562 Karar sayılı ilamına istinaden İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu 14.121.38 TL ödeme nedeni ile talepte haklı olduğundan bu bedelin hüküm altına alınmasına karar verilmiştir. (Ankara BAM 4.Hukuk Dairesinin 2017/670 Esas, 2017/872 Karar sayılı ve 21/06/2017 günlü istinaf kararı)Dava konusu aracın davalı tarafça davacıya 2008 yılında satıldığı, o tarihten beri aracın davacı ve davacının halefi olan yani aracı sattığı … yedinde olduğu, 2008 yılından beri aracın kullanıldığı, bu nedenle de mahkememizce hüküm altına alınan semenden indirim yapılması gerektiği düşünülebilirse de ; davalının da 2008 yılında davacıdan satım bedeli olarak almış olduğu 7.728.00 TL yi kullanmış olduğu, bu halde aracın ve semenin karşılıklı olarak kullanılmış olduğu göz önüne alınarak hüküm altına alınan alacakta herhangi bir indirim uygulanmamıştır. Davacı, manevi tazminat isteminde de bulunmuştur. Davalı, davacıya karşı her ne kadar hukuki ayıptan ağır kusuru nedeni ile kusurlu ise de; bu kusurun davacının kişilik haklarına yönelik olmadığı, kusurun basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün ihlalinden kaynaklandığı, sırf davacının ceza yargılamasına muhatap olması, sanık olarak yargılanmasına yönelik bir kusur bulunmadığı değerlendirilerek koşulları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş…”gerekçesi ile,
1-Davalının zamanaşımı definin reddine,
2-Davacının maddi tazminat talebinin kabulüne,
14.121,38 TL alacağın 26/05/2014 gününden itibaren işleyecek ticari temerrüd faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Davaya konu aracın alım-satım işlemi, Beyoğlu ….Noterliği nezdinde gerçekleştirildiğini, bu nedenle aracın satımı konusunda müvekkili … A.Ş.’nin kusurundan bahsedilemeyeceğini,
İlk derece mahkemesinin “noterin sorumluluğu” değerlendirilmeden kurulan hükmün hatalı olduğunu,
Davaya konu aracın alım-satım işlemleri noterlikler huzurunda gerçekleştirildiğini, davacıya satılan aracın satışa engel bir hali bulunmadığı için noterlik satışının yapıldığını, dosyada mübrez bilirkişi raporunda, aracın Beyoğlu … Noterliğinin 14.05.2008 tarih ve …yevmiye nolu satış sözleşmesi​nin incelenmediğini,
Davacı gibi müvekkilinin basiretli tacir olduğunu, noterlik nezdinde gerçekleşmiş işlemde kusur ve sorumluluğunun söz konusu olmadığını,
… A.Ş., Türkiye otomotiv sektörünün ihracat lideri olarak 49 yıldır faaliyet gösteren, %51 hisse ortağı …k olan köklü ve saygın bir kurum olduğunu, müvekkili 49 yıldır araç alım-satımı yaptığını,
Türkiye’nin en güvenilir kurumlarından …iştiraki müvekkilin, hırsızlık malı otomobil satmayacağının izahtan vareste olduğunu, müvekkilinin böyle bir davada adının geçmesinin dahi saygınlığı açısından çok üzücü olduğunu, Bilirkişi raporunda, noterlik belgelerinin incelenmediğini, aracın satışını gerçekleştiren noterin sorumluluğunun değerlendirilmediğini,
Müvekkilin hiçbir kusur ve sorumluluğunun olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, Zamanaşımına uğramış davada kurulan hükmün kaldırılmasının gerektiğini, davacının, birlikte sorumlu kişiyi öğrendiği tarihten başlayarak iki (2) yılın geçmesi ile rücu talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının ise, davasını 25.08.2015 günü ikame ettiğini,Bilirkişi raporunda, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacaklı olduğunun belirtilmesine ilişkin itirazlarının yerel mahkemece değerlendirilmediğini,Davacı, …’ın kendisine açtığı davayı kaybettiğini, B.K.M. 62 gereği, haksız veya ahlaka aykırı bir amaç için yapılan ödemeler hususunda, sebepsiz zenginleşme davası açılamayacağını, iyiniyetli borçlu için iade borcunun kapsamı, iade zamanında elinde bulunan ne ise onu verme, elinden çıkmış ise karşılığında elde ettiği ya da tüketmişse harcamadan kurtulduğu değeri iade şeklinde olduğunu,Davacı dava dilekçesinde aracı … isimli kişiye sattıklarını, …’ ın İstanbul 17. Asliye Hukuk Hakimliği’nin 2010/196 E. davası ile 7.762,00 TL.’ ye hükmolunduğunu beyan ettiğini,Davacı, dava dışı …. ile görülen davasında yargılama gideri, avukatlık ücreti, tahsil harcı, icra giderleri gibi bedelleri ödediğini ancak, davacı araç bedeli haricinde, bu bedelleri dahil ederek 14.121,38 TL’ nin müvekkilinden tahsilini talep ederek sebepsiz zenginleşme amacı güttüğünü,Müvekkili, Karabük 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/180 Esas, 2015/276 Karar sayılı ilamında davacı gibi beraat ettiğini,Müvekkili, aracı ihbar olunan “…” dan satın aldığını, müvekkilinin kusuru ve sorumluluğunun olmadığını,Davacıya satılan araç, 08/05/2008 tarihinde … tarafından … A.Ş.’ye noter devri ile satıldığını, şirketi … A.Ş., …’dan satın aldığı bu aracı 2.el olarak …’ye satarak değerlendirdiğini,Müvekkili de davacı gibi mağdur olduğunu, hırsızlık malı araç ile ilgili davada adının geçmesini dahi Türkiye otomotiv sektörünün lideri kurumun itibarını zedelediğini,Müvekkilin davacı tarafça temerrüde düşürülmesi söz konusu olmadığından, dava açılış tarihi itibariyle haberdar olduğundan, faiz başlangıç tarihi olarak 26/05/2014 tarihinin belirlenmesinin hatalı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
İlk dererece mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Davacı, davalıdan satın aldığı araca kendisinin sattığı üçüncü kişi elinde iken çalıntı olduğu gerekçesi ile el konulması üzerine üçüncü kişinin kendisine yönelik açmış olduğu davada İstanbul 17 AHM.nin verdiği karar sonucu icraen ödediği bedelin davalıdan tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı kendisinin kusurlu ve sorumlu olmadığını ve alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Mahkemece aracın taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı tarihte var olan hukuki ayıp nedeni ile zapt edildiğinden TBK 231/1-2,214 maddeleride gözetilerek davalı vekilinin zamanaşımı itirazının reddine ve davacının icra dosyasına yaptığı ödeme nedeni ile talepte haklı olduğu gerekçesi ile maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve tedaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 964,64.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 241,16.TL harcın mahsubu ile bakiye 723,48.TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/09/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.