Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/935 Esas
KARAR NO : 2019/1160 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/160 Esas 2017/745 Karar
TARİH : 15/09/2017
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkili … San Tic Ltd Şti aleyhine dava dışı … Bankası A.Ş. tarafından İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, 1 yıl işlem yapılmayan bu takip dosyasının işlemden kaldırıldığını, alacağı … Bankası A.Ş. den temlik alan davalı ….’nin 09/01/2014 tarihli talebi ile takip dosyasının yenilenmesine karar verildiğini ve yeni numarasının 2014/480 esas olduğunu, yenilemede harç alınması gerektiğini, söz konusu takipte kendilerine yenileme emri gönderilmediğini ve yenileme harcının alınmadan işlem yapıldığını, bu takipten müvekkilinin araçlarına haciz konulduğunu müvekkilinin tüm işlerinin durmasına sebebiyet verilip malların muhafaza edileceği baskısı nedeniyle icra dosyasına konu edilen 1 adet çek ve borcun tasfiyesi konusunda 08/04/2014 tarihli protokol ve ekindeki 12 adet senedi imzalattıklarını ve 1.000,00-TL ödeme yaptıklarını, davalının bu senetlere dayalı olarak ihtiyati haciz kararı aldığını ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takibe koyarak yeniden müvekkilinin araçlarına haciz koydurduğunu, müvekkillerinin yine haciz baskısı altında bu defa 07/05/2014 tarihli protokol ve ekinde 07/05/2014 düzenleme tarihli 36.100 TL bedelli 6 adet senet düzenlendiğini ileri sürerek, dava konusu senetlerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, verilen senetlerin iptali ile müvekkiline teslimine, müvekkilinden alınan 1.000.00-TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, %20 kötü niyet tazminatının davalı tarafdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin takibe konu edilen alacağı dava dışı … Bankası A.Ş, den temlik aldığını, takip dosyasının yenilenmesine karar verildiğini, alacağın icra takibinden sonraki bir tarihte zamanaşıma uğraması halinde borçluya icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını istemek yetkisi tanındığını, borçlunun menfi tespit davasına göre çok daha elverişli olan bu yola başvurmadığını mahkeme huzurundaki açılan davanın hukuki yararının olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini, alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/09/2017 tarih 2014/160 Esas 2017/745 sayılı kararında;”Yapılan değerlendirmede; aldırılan bilirkişi raporlarının yerinde ve yeterli olduğu, davacı tarafın kayıtlarına göre 36.100,00 TL alacaklı olduğu, dava konusu olan senetlerin haciz işlemi esnasında ve kesinleştiğine inanılan borcun ifasına yönelik olarak davalı tarafa verildiklerinden, takibe konu çekler zamanaşımına uğramış olup zamanaşımı sebebiyle yazılı delil başlangıcı sayıldıklarından ve temel ilişkiden kaynaklanan alacağın varlığı davalı alacaklı tarafından geçerli delillerle ispatlanamadığından, 1.000,00 TL lik ödemenin ve verilen senetlerin dayanaksız olduğu …” gerekçesi ile, Davanın kabulü ile, davacıların davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, İstanbul 9. İcra müdürlüğünün 2014/12978 esas sayılı dosyasına konu olan 12 Adet senedin iptali ile icra takibinin davacılar yönünden iptaline, -07/05/2014 düzenleme tarihli toplam 36.100,00 TL tutarında olan 6 adet senedin iptaline, davacılardan icra dosyası kapsamında tahsil edilmiş olan 1.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, Alacağın %20’si olan 7.420,00TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İstanbul …İcra Md.nün … E. sy dosyası ile, davacı şirket ile davadışı … San ve Dış Tic. Ltd. Şti ve …San. Tic. Ltd Şti aleyhine,… Bankası A.Ş tarafından başlatılan icra takibine konu alacağın müvekkili şirkete devir ve temlik edildiğini ve takibin yenilenerek … E. numarasını aldığını, … E sayılı dosyadan borçluların K.Çekmece adresine menkul haciz talimatı gönderildiğini ve K.Çekmece … İcra Md. … Tal. sy dosyasından gerçekleştirilen hacizde … ve … San. Tic. Ltd Şti’nin müvekkili şirket ile anlaşarak 08.04.2014 tarihli protokolü imzaladıklarını ve borcun toplam 30.000.-TL olarak ve 2.500.-TL’lik 12 eşit taksitle ödenmesi konusunda mutabık kaldıklarını ve taksitlerin ödenmesi amacıyla da müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla 12 adet senet imzalayarak teslim ettiklerini, ayrıca aynı tarihte 1.000.-TL nakit ödeme yaptıklarını, 08.04.2014 tarihli haciz zaptından da açıkça görüleceği üzere, davacı …’ya geliş sebebinin anlatıldığını, haciz zaptında “alacaklı ile borçlu şirket yetkilisi kendi aralarında anlaştılar. Talimat gereğince haciz işlemine son verilmiştir.” ibaresi yer aldığını, ancak taksitlere uyulmaması ve ödeme yapılmaması üzerine, bu kez ödeme amacıyla teslim edilen senetlerin İstanbul … İcra Md. … E sy dosyasından takibe konulduğunu ve K.Çekmece….İcra Md. … Tal. sy dosyasından menkul haczine gidildiğini, bu kez 09.05.2014 tarihli protokol imzalanarak borcun 36.100.-TL olarak ödenmesi konusunda mutabık kalındığını ve taksitlerin ödenmesi amacıyla 6 adet bono teslim edildiğini, bu bonolarda ilk protokoldeki borçlular dışında davanın diğer davacılarının da yer aldığını, 2 kez protokol imzalayan ve ödeme amacıyla senetler veren davacıların tüm iddiaları yersizken, yerel mahkemece yapılan yargılama sırasında, tamamen hukuki bir konu olmasına rağmen, mali müşavir bilirkişiye dosya verilerek rapor alındığını, sonrasında olayda bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirici teknik bir durum sözkonusu değilken, mahkeme hakimlerince olayın değerlendirilip çözülebileceği açıkken, dosyanın bilirkişiye verildiğini, bilirkişinin de olayın özünden tamamen uzaklaşarak haksız ve yanlış tespitle yola çıkarak yanlış rapor ve ek rapor tanzim ettiğini,Ticaret şirketi olmaları hasebiyle tüm işlemlerinde basiretli tacir gibi hareket etmek zorunda olan davacı şirket ve şirket yetkililerinin, ödemediklerini bildikleri, şirket defterlerine ve pasifine işlenmiş borçlarının tahsili için yapılan icrai işlemler sırasında, alacaklı müvekkiliyle bir değil 2 kez protokol yaptıklarını, protokoller arasında 1 ay süre olmasına rağmen ilk protokolden sonra sessiz kalarak hiçbir işlem yapmadıklarını, 2.kez protokol yapılırken yeniden senet tanzim ettikleri ve müvekkiline teslim ettiklerini, Bilirkişi raporunun birçok yerinde, “kesinleştiğine inanılan borcun ifasına yönelik” ibaresinin kullandığını, bu ibarenin dahi bilirkişinin dosyaya vakıf olmadığı ve olayı anlayamadığı ya da kavrayamadığı sonucunu doğurduğunu, zira olayda zaten kesinleşen bir borç olduğunu, kesinleşen bir takipte, temlik sonrası yenileme işlemi yapıldığını,Olayda kesinleşmiş bir takip olduğunu, burada başlangıçtaki ihtilaf konusu dosya işlemden kalktıktan sonra, yenileme emri gönderilmeden işlemlere devam edilip edilemeyeceği ve hacizlerin sıhhati gibi gösterilmeye çalışıldığını, takip konusu çekin işlem zamanaşımına uğradığının kabul edildiğinde, bu durumda çeke bağlı alacağın ortadan kalkmadığını, zamanaşımı itirazının sadece işlem yapmayı engellemekte olduğunu, YHGK E.2012/9-1924 K.2013/882 T. 26.06.2013 kararında da ifade edildiği üzere; zamanaşımının hakkı sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürdüğünü, Alacak baki olduğuna göre, borçlunun borcu için alacaklı ile anlaşarak protokol yapmasının, ödeme yapmasının, borcun tasfiyesi amacıyla senetler vermesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, (YHGK E.1969/4-1265 K.1972/242 T. 15.4.1972, Y.11.HD E. 1979/5603 K. 1979/5827 T. 21.12.1979,)Bilirkişilerin sanki ortada bir borç yokmuş gibi rapor düzenlediklerini, zamanaşımının belli bir süre içinde alacaklının alacağını elde etmek hususunda hareketsiz kalması sebebiyle borçluya ifadan kaçınma hakkı verdiğini, zamanaşımı ile borcun sona ermeyeceğini, bunun sonucu olarak da borçlunun zamanaşımına uğramış bir borcu ifa etmesinin, geçerli bir borcun ifası olacağından, alacaklı için sebepsiz zenginleşmeye yol açan, borç olmayan şeyin ifası söz konusu olmadığını, zamanaşımına uğramış bir borcu, zamanaşımına uğradığını bilmeksizin borçlunun ifa etmesi halinde dahi durumun değişmeyeceğini, borçlunun borcu için yeni senet vermesi ya da teminat göstermesinin de geçerli olduğunu,
Zamanaşımı dolduktan sonra borcun ikrarı, iradi beyanla zamanaşımı defini ileri sürmekten feragat sayıldiğini, Somut olayda, borçlu yanın hiçbir itirazi kayıt ileri sürmeksizin, kendi iradesiyle, borcunu ödemek kastıyla, protokol imzaladığını, kısmi ödeme yaptığını ve protokolde belirlenen tarih ve miktarlarla örtüşecek şekilde senetler tanzim ederek, alacaklı müvekkiline teslim ettiğini, 08.04.2014 tarihli ilk protokolün 2. maddesinde borçluların, dosya borcunu kabul ederek 2. maddede yazılı şekilde ödemeyi kabul ettikleri ve müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla müvekkiline 12 adet bono verdiklerini, 3. maddede bonoların gününde ödenmemesi halinde, tamamının muacceliyet kesbedeceği ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla alacaklı bonolar üzerinden takip yapabileceğinin kabul edildiğini, bonoların gününde ödenmemesi üzerine, alacaklı müvekkilinin bu hakkını kullandığını ve İst. … İcra md … Sy dosyası ile takip başlatıp ve hacze gidildiğini, Davacıların 07.05.2014’de yeniden ödeme teklifinde bulunarak yeni senetler tanzim ettiklerini ve 2. Protokol düzenlendiğini, iki protokol arasında 1 aylık süre olduğunu, Protokolün 1. maddesinde, davacı borçluların, borcu kabul ettiklerini protokolün borcun tasfiyesi amacıyla yapıldığını beyan ve kabul ettiklerini, Bilirkişilerin 3. maddedeki düzenlemeye hiç değinmediklerini, Ekli Yargıtay Hukuk Genel kurulu ve Hukuk Daireleri kararlarında kabul ve ifade edildiği üzere borçlu / davacıların zamanaşımı def’inde zimmen feragat ettiklerini, (YHGK 23.02.2000 gün ve 2000/15-71 E.2000/116 K., YHGK 19.11.1963 T. 26.06.2013 5924-6419 sayılı kararı)Yerleşik Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Daire Kararları olmasına rağmen ve Borçlar Kanununda açık düzenleme olmasına rağmen, bunların tamamen zıttı şekilde oluşturulan kararın hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/160 Esas 2017/745 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, kesinleştiği sanılan takip nedeniyle haciz baskısı altında verilen bonolardan dolayı borçlu olunmadığının tespiti ve nakit ödenen bedelin istirdadına ilişkindir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesine göre “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamaz.”Nisbi harca tabi davalarda harcın ödeme zamanını düzenleyen aynı Kanun’un 28/a maddesi hükmüne göre ise, nisbi harçların 1/4’ünün peşin ödenmesi gerekir. Yine aynı Kanun’un 32. maddesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz.” denilmiştir.Somut olayda davacılar, kesinleştiğine inanılan takipte haciz baskısı altında davalıya yapılan protokol gereğince 30.000 TL bedelli 12 adet senet düzenlenerek verildiğini ve ayrıca 1.000 TL ödeme yapıldığını, bu protokol kapsamında verilen senetlerden dolayı yeniden haciz işlemi yapılması üzerine yine haciz baskısı altında protokol yapılarak bu defa 36.100 TL bedelli 6 adet senet verildiğini belirterek, 30.000 TL bedelli 12 adet senetten ve 36.100 TL bedelli 6 adet senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitini, takiplerin iptalini ve haciz baskısı altında verilen 1.000 TL’nin istirdadını istemiş, mahkemece davanın kabulü ile 30.000 TL bedelli 12 adet senetten ve 36.100 TL bedelli 6 adet senetten dolayı davacıların borçlu olmadığının tespitine, senetlerin ve icra takibinin iptaline, takip dosyası kapsamında tahsil edilmiş olan 1.000 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmsine karar verilmiştir. Buna göre davada uyuşmazlık konusunun değeri 67.100 TL olmaktadır. Davacılar ise dava dilekçesinde dava değerini 37.100 TL olarak göstermiş ve bu bedel üzerinden nısbi karar ve ilam harcı yatırmıştır.Mahkemece, dava dilekçesinde talep edilen ve hüküm altına alınan bedel olan 67.100 TL üzerinden Harçlar Kanunu’nun yukarıda bahsedilen hükümleri uyarınca eksik harç tamamlanmadan davaya devam edilemeyeceği gözetilmeden, işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiştir. Harç hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece resen dikkate alınması gerektiği gibi istinaf incelenmesinde de resen dikkate alınır.
Bu nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın mahkeme kararının kaldırılmasına, davacılara belirlenen değer üzerinden eksik harcı tamamlaması için süre verilerek eksik harcın tamamlanması halinde davaya devamla oluşacak sonuca göre karar verilmesi, eksik harç tamamlanmaz ise HMK 150 maddeye göre işlem yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2017 tarih ve 2014/160 Esas sayılı 2017/745 Karar sayılı kararının HMK. 355 ve 353/1-a4 maddeleri uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davalının istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 633,58.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvuru harcı 98,10.TL ve istinaf posta gideri 45,00.TL olmak üzere toplamı 143,10.TL’nin davacıdan alınarak davalya verilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/09/2019 tarihinde HMK 355, 353/1-a4 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.