Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/930 E. 2019/1181 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/930 Esas
KARAR NO : 2019/1181 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİ : 26/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/564 Esas 2018/123 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı adına düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğini, İstanbul …İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının borcu olmadığı gerekçesiyle takibe itiraz ederek takibin durduğunu, borca konu malların davalı şirket çalışanlarına teslim edildiğini, davalı şirket yetkilisi…in 10.01.2013 tarihinde müvekkili şirket yetkilisi …’ya elden 40.000 TL ödeme yaptığını, karşılığında adı yazılı olarak makbuz kaşe ile imza edilerek borçluya verildiğini, müvekkilinin 11.01.2013 tarihinde aldığı paranın 15.000 TL’sini … Bankasına, 20.000 TL ve 5.000 TL’sini de akrabası ….’ın … Bankasına borçlu adına, müvekkil şirket hesabına elden yatırdığını, borçlunun iki defa 40.000 TL ödeme yapmadığını, alacak toplamı 109.719,64 TL iken 40.000 TL elden alınarak 69.719,64 TL için icra takibi başlatıldığını, açıklanan nedenlerle; itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat gönderilmesine rağmen, davaya süresinde cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 26/02/2018 tarih 2015/564 Esas – 2018/123 Karar sayılı kararında;
“…Taraf kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre ; davacının iki adet fatura toplamı 107.948,70 TL alacağı olduğu sabittir.
Davalı yanca 4.000 0 TL elden ödeme yapıldığı davacının kabulündedir.
İhtilaflı husus bankaya yatırılan 40.000,00 TL nin bu elden alınan 40.000,00 TL mi yoksa ayrıca davalı yanca yatırılan bir meblağ mı olduğu hususundadır.
Davacı yan elden aldığı 40.000,00 TL yi bankaya yatırdığını davalı yan ise hem elden ödediğini hem de ayrıca bankaya 40.000,00 TL yaırdığını savunmaktadır.
İşlem dekontları ilgili bankalardan getirtildiğinde elden alınan paranın tahsil edildiği ünün ertesi gün yatırılan paralar olduğu, paraların davalı şirket tarafından değil davacı alacaklı şirketin yetkilisi ve elemanları tarafından yatırıldığı anlaşılmıştır.Davalı ödemesinin davacının elemanları tarafından banka hesabına yatırıldığı savunması hayatın olağan akışına aykırıdır. Davalı bankaya ödeme yapacaksa bunu norma koşullarda kendisi yapacaktır. Bu durum davacının elden aldığı parayı ertesi gün bankaya yatırdığına ilişkin iddiayı desteklemektedir. Bu nedenle mükerrer bir tahsilat olmayıp sadece 40.000,00 TL lik bir tahsilat olduğu ve bakiye alacağın 67.948,70 TL olduğu görülmekle…”gerekçesi ile,
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı yanın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 67.948,70 TL üzerinden takipten itibaren aynı zamanda ana alacak olan bu miktara takip talebinde olduğu gibi %13,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
2-İİK.67/A-2 maddesi uyarınca; % 20 nispetinde hesaplanan 13.589,74 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin reddine , karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk bilirkişi raporunda davalının 2012 yılı defterlerinin usule uygun tutulmadığını, delil niteliğinin olmadığını ve davalıya mal teslim ettiğinin ispat edemediğinin tespit edildiğini,Davacı taraf, bu incelemeye 2013 yılı defterlerini, mahkemenin “ibraz etmediğinde defter ibrazından vazgeçmiş sayılacağı” ihtarına rağmen ibraz etmediği, yeniden ibraz hakkını kaybettiğini, Davacı defterlerinin usule aykırı sayılmasına ve mal teslimi yaptığını ispat edememesine rağmen, ilk derece mahkemesinin defterlere göre karar verip davacının malı da davalıya teslim ettiğini kabul etmesinin anlaşılamadığını,İkinci bilirkişi raporunda mal tesliminin yapılmadığı hususu bir yana bırakılıp başka firmaların sevkedildiği iddiasına atıf yapıldığını ancak, sevkedildiğinin bildirilmesinin ulaştığı ve teslim alındığı anlamına gelmediğinin gözden kaçırıldığını, İlk rapor öncesi defter ibraz edilmemesini “defter ibraz etmekten vazgeçmiş sayılacağı” ihtarında bulunan ilk derece mahkemesi davacının 2013 yılı defterini sonradan ikmal ve ibraz etmesine itiraz etmediğini ve bilirkişi tarafından defterin gerçeğe uygun olmadığını tespit etmesine rağmen 2013 yılı defterini usule uygun bulduğunu,Bankadan ve elden yapılan, gerçek ödemelerin hiç birinin işlenmediğini, halen de cari hesabında 107.948,70-TL kendisini alacaklı gösterdiğini yani tahsilatı gizleyen defter kaydının usulüne uygun sayılamayacağını,Teslim etmediği maldan dolayı kendisini alacaklı gösteren davacının bu beyanına uygun defteri geçerli sayılabilmesinin izahının gerektiğini,Teslim hususunun ispatlanamaması, davacı defterlerindeki çelişkiler ve raporlardaki çelişkilere rağmen davanın bitirilmesinin hak ve insafa aykırı olduğunu,Davacı taraf defterlerinde gizlese bile, kendilerine elden 40.000-TL’ nın ödendiğinin şüphesiz olduğunu ve mahkemenin de kabulünde olduğunu, Başka bir gün, bir banka vasıtasıyla 5 + ve 20 bin lira, başka bir banka vasıtasıyla da 15 bin lira ödendiğinin kayıtlardan anlaşıldığını,… Bankasına yatırılan paranın hangi belgeye dayanılarak davacı tarafından yatırıldığının kabul edildiğini, mahkeme kararından anlaşılamadığını çünkü parayı yatıran şahısın davacı şirketin sahibi, yetkilisi, çalışanı ve vekili olmadığını, ne sebeple davacı adına ödendiğinin kabul edildiğinin davalı tarafça anlaşılmadığını, Yargılamanın eksik yapıldığını, delillerin yeterince toplanıp değerlendirilmediğini ve hayatın olağan akışına aykırı bir kabulle isabetsiz bir karar verildiğinin görüldüğünü, kararın kaldırılmasıyla davanın reddinin gerektiğini, Mahkeme, davacıya ürünü teslim için delil ibrazını istediğini, davalı … adlı şahsı dinletmek istediğini, ilk derece mahkemesi de 20.02.2017 tarihli celsede … in tanık olarak dinlenmesine karar verdiğini, ancak dosyada mahkemenin bu kararını rücu ettiğine dair bir kararın olmadığını,Davacının davalıya malları teslim ettiğine dair , imzalı-yazılı bir belge bulunmadığı gibi, tanık beyanının da bulunmadığını, davalı şirket adına hareket edebilecek bir kişiye teslim fişi, kargo fişi, ambar teslimat fişi ve şantiyeye teslim evrakı bulunmadığından, davacının teslim hususunu ispatlayamadığının kabulünün gerektiğini,Alacağın ispatlanamadığını ve kısmen kabulle sonuçlanan davada davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, reddedilen meblağ üzerinden davalı yararına icra kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu,
Reddedilen kısım itibariyle, kendisi vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin yasaya aykırı olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalı lehine icra kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretlerinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davasıdır.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı borçlu vekili icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, 07/12/2012 tarih ve 0290670 nolu faturanın taraflar arasındaki ticari ilişkiye aykırı düzenlendiği,böyle bir mal alınmadığı, teslim edilmediği, teslim alınan mallarında tamamının bedelinin ödendiğini ve borcun olmadığını belirterek itiraz etmiştir.Davalı vekili mahkemeye verdiği beyan dilekçelerinde ise, ödemeler ve iadesi yapılan malın karşılığında borcun kalmadığını beyan etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının icra takibinde itiraz edip davacı ticari defterlerinde kayıtlı olan ve 07/12/2012 tarih ve 0290670 nolu 9.998,91 TL.miktarlı faturaya konu malın davacı tarafından davalıya teslim edilip edilmediği ve bankaya yatırılan 40.000,00 TL.nin elden alınan 40.000,00 TL. mi yoksa davalı tarafından yatırılan bir miktar mı olduğu noktasındadır.Davalı vekilinin,davacının davalıya malları teslim ettiğine teslim fişi, kargo fişi, ambar teslimat fişi ve şantiyeye teslim evrakı bulunmadığından, davacının teslim hususunu ispatlayamadığına yönelik istinaf talebi incelendiğinde; Davalı borçlu vekili icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde 07/12/2012 tarih ve 0290670 nolu faturanın taraflar arasındaki ticari ilişkiye aykırı düzenlendiği, böyle bir mal alınmadığı, teslim edilmediği, teslim alınan mallarında tamamının bedelinin ödendiğini ve borcun olmadığını belirterek itiraz ettiği, bilirkişi kök raporunda takibe konu faturaların sevk irsaliyelerinin (244294,244297,244308 nolu irsaliyeler) dosyada olmadığından incelenemediğini belirttiği, ek raporda ise tarafına ibraz edilen sevk irsaliyelerindeki (244294,244297, 244308nolu irsaliyeler) malların faturalarla uyumlu olduğu belirtildiği halde irsaliyede malı teslim alana ait bilgilerin raporda yazılmadığı, dosyada bilirkişi ek raporunda belirtilen irsaliyeler olmadığı için bu hususun tesbit edilemediği, davalı borçlu vekilinin itiraz ettiği 07/12/2012 tarih ve 0290670 nolu 9.998,91 TL. miktarlı faturaya konu malın teslimine dair dosyada delil olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmekle, Takibe dayanak faturaların davalı borçluya tebliğ edildiğine dair tebliğ belgesi ve bilirkişi ek raporunda belirtilen sevk irsaliyelerinin dosya içerisinde olmadığı tespit edilmekle, Mahkemece alacağın varlığına ilişkin takibe konu faturaların davalı tarafa tebliğine ilişkin belge ve sevk irsaliyelerini ibrazı için davacı vekiline süre vermeli ve davalı şirketin 1/10/2012 ve 31/12/2012 dönemine ait mal ve hizmet alımına ait BA-BS formlarının getirtilerek takibe konu faturaların içeriğini oluşturan mal ya da hizmetin, borçlu olduğu öne sürülen davalıya verilip verilmediğinin net bir biçimde belirlenerek ve gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle icra takibinden dolayı davacının takip tarihi itibariyle bir alacağının olup olmadığı duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmelidir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 26/02/2018 tarih ve 2015/564 Esas 2018/123 Karar
sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 1.156,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 31,50 TL’olmak üzere toplam 129,60. TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/09/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.