Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/925 E. 2018/690 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/925
KARAR NO : 2018/690
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2018 Tarihli Ara Karar
DOSYA NUMARASI : 2017/175 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
TALEP : İhtiyati Tedbir Kararına İtirazın Reddine İlişkin Ara Kararın Kaldırılması
KARAR TARİHİ : 11/07/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen 07/05/2018 tarihli ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı şirket aleyhine açmış olduğu haklı nedenle şirketten çıkmaya ilişkin davada vermiş olduğu dilekçe ile; davalı şirketin malvarlığın değerlemesi yapılmadığından ve bu aşamada müvekkilin çıkma akçesi netleşmediğinden, müvekkilinin haklarının korunması için şirketin mallarının tümü üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiş, bu talep üzerine İlk Derece Mahkemesi tarafından 26/03/2018 tarihli ara karar ile; “Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, İstanbul Beylikdüzü… parselde bulunan davalı adına kayıtlı bağımsız bölümlerin 3.şahıslara devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, … ” karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili ihtiyati tedbir kararına itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkil şirkete ait olan İstanbul, Beylikdüzü, … Parselde bulunan bağımsız bölümlerin 3. şahıslara devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve esas bakımından hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, verilen ihtiyati tedbir kararında tedbirin hangi sebep ve delillere dayanılarak verildiğine değinilmediğini, bu durumda HMK’nun 391/2-b bendine aykırılık teşkil ettiğini,
Tedbir kararında takdiren teminat alınmamasına karar verilmiş olup bu kararın da HMK’nun 392/1 maddesine aykırılık teşkil ettiğini, kanunda gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına- denilmesine rağmen mahkemece hiçbir gerekçe belirtilmeden teminat alınmadan ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verildiğini,
Şirketin kuruluşunda 51 adet dairesinin bulunduğunu, bu dairelerin bir kısmının ise ortaklardan …’ ın emanet olarak şirkete verdiği daireler olduğunu, yaklaşık 10 kadar dairenin okul işine ilk girildiği tarihlerde tüm ortakların kararı ile satılan daireler olduğunu, şu anda ise hali hazırda şirket adına kayıtlı 26 adet daire bulunmakta olduğunu, bu dairelerin tamamına ve de teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasının hukuka aykırı olduğunu beyanla; ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, mahkemece bu talepleri yerinde görülmez ise müvekkil şirket adına kayıtlı olan ve davacı ortak payına düşen 1/3 oranında taşınmaza ihtiyati tedbir konulmasına, bu talepleri de kabul edilmez ise davacı tarafından tedbir konulan taşınmazlar kadar teminat yatırılmasına karar verilmesini aksi halde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 07/05/2018 tarihli ihtiyati tedbire ilişkin itirazın reddine yönelik ara kararı ile; ” … 12/04/2018 tarihli duruşmada itiraz konusunda tarafların beyanının alındığı 3 nolu ara karar gereğince davalı şirket vekiline ara bilançoyu sunması için süre verildiği, ancak 27/04/2018 tarihli dilekçe ekinde ara bilançonun bulunmadığı, 05/01/2016 tarihli kredi sözleşmesi ile kredi limitinin artırılmasına ilişkin 27/05/2015 tarihli sözleşme örneklerinin sunulduğu kredi ödemelerine ilişkin herhangi bir dekontun bulunmadığı, davanın niteliğine göre muhtemel hesaplanması gereken ayrılma akçesinin tespiti için şirket malvarlığının belirlenmesi gerektiği, şirket adına kayıtlı taşınmazların satışı halinde bu hususun tespitinde güçlük yaşanacağı, zaten söz konusu taşınmazlardan elde edilen kira gelirinin şirketin gelirini oluşturduğu … ” gerekçeleri ile; ” Davalı vekilinin tedbirin kaldırılması, değiştirilmesi veya teminat alınmasına ilişkin talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkemece 01.02.2018 tarihli 3 nolu celse 2 nolu ara kararında “… dosyanın resen ele alınarak tedbir ve diğer hususlarla ilgili karar alınmasına” karar verilmesine rağmen müvekkil şirketin taşınmazları elinden çıkarmadığını ve halen daha taşınmazların müvekkil şirkette durduğunu, müvekkil şirketin kötü niyetli olmadığını, bu durumun dahi müvekkil şirket açısından verilen işbu tedbir kararının HMK’nun 389. maddesine aykırı olduğunu ve ihtiyati tedbir şartları oluşmadan ihtiyati tedbir kararı verildiğini ispatladığını,
İhtiyati tedbir talebinde bulunan tarafın HMK 390/3 maddesi gereğince dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, oysa davacının ne dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ne türünü açıkça belirtmediğini ne de davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmediğini, işbu nedenle de mahkemece verilen tedbir kararının yasaya aykırı olduğunu,
Müvekkil şirkete ait olan İstanbul, … Parselde bulunan bağımsız bölümlerin 3. şahıslara devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve esas bakımından hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, verilen ihtiyati tedbir kararında tedbirin hangi sebep ve delillere dayanılarak verildiğine değinilmediğini, bu durumda HMK’nun 391/2-b bendine aykırılık teşkil ettiğini,
Tedbir kararında takdiren teminat alınmamasına karar verilmiş olup bu kararın da HMK’nun 392/1 maddesine aykırılık teşkil ettiğini, kanunda gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına- denilmesine rağmen mahkemece hiçbir gerekçe belirtilmeden teminat alınmadan ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verildiğini,
Şirketin kuruluşunda 51 dairesi bulunmakta olduğunu, bu dairelerin bir kısmının ise ortaklardan …’ ın emanet olarak şirkete verdiği daireler olduğunu, yaklaşık 10 kadar dairenin okul işine ilk girildiği tarihlerde tüm ortakların kararı ile satılan daireler olduğunu, şu anda ise hali hazırda şirket adına kayıtlı 26 adet daire bulunmakta olduğunu, bu dairelerin tamamına ve de teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasının hukuka aykırı olduğunu;
Mahkemenin kendilerine ait tüm deliller sunulmadan dosya hakkında karar vermiş olup verilen kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu beyanla;
1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/175 E. sayılı dosya hakkında verdiği İstanbul, … Parselde bulunan bağımsız bölümlerin 3. şahıslara devrinin önlenmesi için konulan ihtiyati tedbir kararının ortadan kaldırılmasına,
2-1 nolu talepleri yerinde görülmez ise müvekkil şirket adına kayıtlı olan ve davacı ortak payına düşen 1/3 oranında taşınmaza ihtiyati tedbir konulmasına,
3-Mahkemece 1 ve 2 nolu talepleri kabul edilmez ise davacı tarafından tedbir konulan taşınmazlar kadar teminat yatırılmasına karar verilmesini aksi halde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Talep, haklı nedenlerle davalı şirket ortaklığından çıkma istemli açılan derdest dava dosyasında, davalı şirkete ait gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ilişkindir.
İlk derece mahkemesince tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmiş, tedbir talebine itiraz üzerine duruşmalı inceleme yapıldıktan sonra tedbire itirazın reddine karar verilmiş ve bu karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
HMK’ nın 394/4 maddesi ” Mahkeme ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir” hükmünü içermekte olup, İlk derece mahkemesince de davalının itirazı üzerine 12/04/2018 tarihinde duruşma yapıldığı, davalı vekilinin beyanlarının alındığı, davalı şirket vekiline bir kısım belgelerin ve şirket ara bilançosunu sunulması için 2 haftalık süre verildiği ve 4 nolu ara karar ile de bazı belgelerin ibrazına ilişkin 1 nolu ara kararın yerine getirilmesi halinde celse arasında tedbire itiraz hakkında karar verileceğinin karar altına alındığı ve davalı vekilince bir kısım belgelerin sunulması üzerine İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu itirazın reddine karar verildiği, HMK 394/4 maddenin amacının davalıya savunma hakkı tanımak olduğu ve bu hakkında tanındığı, tarafların beyanlarının alınmasından sonra celse arasında karar verilmesinin davalının savunma hakkını kısıtlamadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davanın haklı nedenle ortaklıktan çıkmaya ilişkin olduğu, İlk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda davacının ortaklıktan çıkmasına karar verilmesi halinde; ayrılma akçesinin karar tarihine en yakın değer üzerenden hesaplanması gerektiği, davalı şirkete ait taşınmazların satışı halinde ayrılma akçesinin tespitinde güçlük yaşanacağı, ayrıca yargılama sırasında şartların değişmesi halinde her zaman tedbirin kaldırılmasının talep edebileceği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
Davanın niteliği, davacının, davalı şirketteki hisse oranı dikkate alındığından İlk derece mahkemesince HMK’ nın 392. maddesi kapsamında teminat alınmamasında da hukuka aykırılık yoktur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre; yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/07/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.