Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/921 E. 2019/942 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/921
KARAR NO : 2019/942
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET
TARİHİ : 07/02/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/904 Esas – 2018/83 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 03/07/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, dava dışı … San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti.’nin %50 ortağı olduğunu; dava dışı şirketin, dava dışı … A.Ş. Deniz Bostanlı/ İzmir Şubesi ile kredi sözleşmesi yaptığını ve bu sözleşmeye istinaden bankadan yüklü miktarda kredi kullanılarak borçlandığını; bu kredi sözleşmesinde kredi borçlusu şirketin yanı sıra müteselsil kefil sıfatı ile davalı … ile birlikte dava dışı …. Tic. San. A.Ş.’nin müteselsil kefil bulunduklarını; dava dışı asıl borçlu şirketin kredi taksitlerini ödeyememesi ve diğer ortakların da kredi borçlarını ödemeye yanaşmaması nedeniyle bankanın, müteselsil kefillere karşı başlatacağı muhtemel takipler nedeniyle, ticari hayatı risk altına girecek olan davacı şirketin, müteselsil kefil olarak borçlu şirket adına ilgili bankaya ödeme yaptığını ve vadesi geldikçe kredi borçlarını ödemeye devam ettiğini; takip tarihine kadar bankaya ödenen kredi borçları tutarının 1.171.117,96 USD olduğunu ve takibe konu edilen ödemelerin dökümünün toplamının da 292.779,49 USD olduğunu; davalı/ borçlu …’in kredi sözleşmesinde imzası bulunan 4 müteselsil kefilden birisi olduğunu; bu nedenle, davacının, bankaya yaptığı ödemelerin 1/4’ünden sorumlu bulunduğundan, bu miktar için kendisine rücu edilerek, hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını; takipte 292.779,49 USD asıl alacak ve 4.347,67 USD işlemiş faiz olmak üzere 297.127,16 USD’nin ödenmesi için davalıya ödeme emri gönderildiğini; davalının, ödeme emrinin tebliği üzerine takibe haksız ve kötüniyetli itiraz ederek takibi durdurduğunu; bu nedenlerle, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava dışı alacaklı bankanın, kredi borçlusu şirkete kullandırdığı kredi nedeniyle, kredi borçlusuna ve kefillere noterden gönderilmiş bir kat ihtarı ve temerrütün bulunmadığını; bu nedenle, kredi borçlarının muaccel hale gelmediğini ve temerrüt oluşmadığından kredi alacaklısının, kredi borçlusu ve kefiller hakkında bu alacağın ödenmesi için yasal yollara başvurma hakkının doğmadığını; davacı ile asıl kredi borçlusu şirket arasında davaya konu olan alacağın tartışmalı bulunduğunu; bu ihtilaf giderilmeden ihtilafa konu alacağın da ihtilaflı hale geldiğini; bu nedenle, davacının asıl kredi borçlusu hakkında açacağı itirazın iptali davalarının akibetinin beklenmesinin gerektiğini; davaya cevap dilekçesindeki ayrıntılı açıklamalar kapsamında haksız davanın reddi ile davacının kötüniyetli bulunduğundan % 20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 07/02/2018 tarih 2016/904 Esas – 2018/83 Karar sayılı kararında; ” … Bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı şirket ile davalının ve dava dışı … asıl borçlu dava dışı …Tic. Ltd. Şti.’nin, … Bankası T.A.O. ile akdettiği “Kredi Genel Sözleşmesi”ni müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları; davacının, … San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti.’nin dava dışı bankaya olan taksitli kredi borçlarını son ödeme tarihlerinden sonra müteselsil kefil sıfatı ile ödediği; bu noktada, davalı savunmasına göre, dava dışı alacaklı bankanın, dava dışı asıl borçlu şirketin kredi hesabını kat etmesi [asıl borçlu ve müteselsil kefillere birliklet ve/veya münferiden hesap kat ihtarı çekmesi] ve/veya icra takibi yapması yahut dava açması gibi işlemlerde/ tasarruflarda bulunmasının davacı yönünden kredi sözleşme koşullarının yerine getirilmesinde bu menfi koşulların [ki bu durumların, davacı da dâhil olmak üzere asıl borçlu ve davalı da dâhil diğer müteselsil kefiller yönünden olumsuz sonuçlarının da bulunduğu dikkate alındığında] gerçekleşmesinin de gerekli bulunmadığı gibi ayrıca, davacı/müteselsil kefilin, aslı borçlu/dava dışı şirkete, ödemeleri ile ilgili olarak ihtarname keşide etmesi, icra takibi yapması ve/veya alacağını tahsil için dava vb. yasal yollara öncelikle başvurması, sonuç alamaması durumunda; bilâhere, davalı ve/veya dava dışı diğer müteselsil kefillere zorunluluğunun da bulunmadığı; davacı şirketin meşru duruma göre [aksi/bir durumun kötü kazanılmış olduğu defi= nemo auditur propriam turpitudinem allegans] müteselsil kefaleti içerisinde yer alan borcu, alacaklıya/dava dışı bankaya ifada bulunması sonucunda rücu hakkının kullanımı bakımından taraflar arasındaki çıkan uyuşmazlıkta sırasıyla sözleşme ve bu kaynakta hüküm bulunmaması durumunda, TBK.m.587 hükümlerine göre çözümlenmesinin gerektiği; bu hususta, taraflar arasında bir sözleşmenin bulunduğu iddia ve/veya savunma olarak ileri sürülmediği; bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlığa [müteselsil borçlular arasındaki rücu ilişkisine] tamamlayıcı hüküm niteliğindeki TBK. 167. maddesinde düzenlenen müteselsil borçlular arasındaki rücu ilişkisinin özel bir düzenlemesi olan TBK. 587. maddesinin uygulanmasının gerektiği; davacının asıl borcun tamamından dava dışı alacaklı bankaya karşı sorumlu bulunduğundan payından fazla yaptığı ödemeyi diğer müteselsil kefillere hisseleri için onlara rücu hakkına haiz bulunduğu; somut olayda; davacının yapmış olduğu bu ödemeler sebebiyle kefillerden, davalı …’e iç ilişkide [HMK.26.maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak, başka türlü kararlaştırılmadığından müteselsil kefillerin, iç ilişkide eşit paylı sorumlulukları bulunduğu kabul edilerek] 1/4 oranında halefiyet prensiplerine dayalı rücu hakkının bulunduğu; davacının, asıl borçlu şirketin Vakıfbank’a olan kredi borçları sebebiyle toplamda 1.171.117,97 USD ödeme yaptığı; ödenen bu bedelin 1/4’ünün 292.779,47 USD’ ye tekabül ettiği; davacının, alacağını tahsil için davalı/borçlu aleyhine icra takibi yapmaya ve takibi itiraz üzerine işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu görülmekle; davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu 20. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1606 sayılı takip dosyasında, davalının, 292.779,47 USD (Amerikan Doları)’nin, fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığına yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacak niteliğindeki 292.779,47 USD (Amerikan Doları)’ye, 26/01/2016 takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankaları’nın USD (Amerikan Doları) cinsi döviz ile açılmış (1) yıl vaadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına, [TBK.m.117-(2) uyarıca; dava dışı alacaklı bankanın, asıl borçlu şirketi ve müteselsil kefilleri kredi hesabını kat ederek alacağı muaccel hale getirip bilâhere temerrüde düşürmediği [mütemerrid olmayan] gibi davacının da bankaya yaptığı herbir ödeme tutarından sonra ve/veya ödemelerin tamamı yönünden davalı usulen temerrüde düşürülmediğinden rücu alacağına temerrüt faizi talebinin yerinde bulunmadığı; vekalet sözleşmesine ilişkin hükümler kıyasen uygulanarak alacaklının haklarına halef olan davacının takip tarihinden itibaren faiz talep edebileceği dikkate alınarak] fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK.nun 67/2.maddesi uyarınca, alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen tutar üzerinden (takip tarihinde geçerli kur esas alınmak suretiyle) hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı 179.163,47 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının, takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için reddedilen kısım yönünden davalı yanın % 20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine; karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı takip dosyasında, Davalının, 292.779,47 USD (Amerikan Doları)’nin, fiili ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığına yönelik itirazının iptali ile takibin devamına, Asıl alacak niteliğindeki 292.779,47 USD (Amerikan Doları)’ye, 26/01/2016 takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankaları’nın USD (Amerikan Doları) cinsi döviz ile açılmış (1) yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına, Fazlaya ilişkin istemin reddine, Alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen tutar üzerinden (takip tarihinde geçerli kur esas alınmak suretiyle) hesaplanan % 20 icra inkar tazminatı tutarı 179.163,47 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davacının, takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için reddedilen kısım yönünden davalı yanın %20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,İlk derece mahkemesinin kararının hukuka ve usule açıkça aykırı olduğunu, Asıl kredi borçlusu dava dışı şirket alacaklı banka tarafından temerrüte düşürülmeden kefil hakkında rücuen tahsil talebinde bulunulamayacağını, ancak bilirkişi ve mahkemece alacaklı banka tarafından dava dışı asıl kredi borçlusuna yapılmış bir temerrüt ihtarının olmadığı hususunun gözden kaçırıldığını ve sadece kefile gönderilmiş ihtarla ilgili olarak yorumların yapıldığını, Delil listesinde bulunan icra dosyaları ve dava dosyaları ile savcılık dosyalarının hiç birinin toplanmadığını, sadece davacı dilekçesi ve ekinde sunduğu delillere göre incelemenin yapıldığını, delillerinin toplanmadan karar verilmesinin savunma hakkının kısıtlandığını, bu nedenle verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, Yine delilleri arasında bulunan davacı şirket ticari defterleri ile dava dışı asıl kredi borçlusu şirket defterleri üzerinde bilirkişi incelemesinin yaptırılmamasının da savunma hakkının kısıtlandığını, Asıl kredi borçlusu şirketin tüm borçlarını karşılayacak kadar bankaya verilen 1. sıra 1. dereceden ipotek teminatının olduğunu, davacının banka ile yaptığı anlaşma içeriği belli olmadığından bu teminatın akıbetinin belli olmadığını, bu nedenle asıl kredi borçlusu tarafından kredi borcu için bankaya verilmiş bir teminat olup olmadığının araştırılmasının gerektiğini,Tüm delillerinin toplanmadığını ve davacı defterleri incelenmeksizin sadece dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının fiili borç durumunu göstermeyeceğini ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararında kısmen kabul edilen 292.779,47 USD alacak miktarı üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatı ile birlikte yargılama giderleri ve ücreti vekalete ilişkin olarak verilen kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; müteselsil kefiller arasında kredi borcunun ödenmesi nedeniyle rücu kapsamında yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık konusu; davacının davalıya rücu etme koşullarının oluşup oluşmadığı bu bağlamda icra takibindeki alacağın mevcut olup olmadığı noktalarındadır. Davanın taraflarının her ikisinin de dava dışı …. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve bu şirketin dava dışı … kullandığı kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalayarak sorumluluk altına girdikleri anlaşılmaktadır. Dava dışı borçlu firma ile alacaklı banka arasındaki sözleşmeler ve borçlunun kullandığı kredi miktarları ile davacının yaptığı ödemelere ilişkin belgeler getirilmiştir. Kredi sözleşmelerinde 4 adet müşterek borçlu ve müteselsil kefil bulunmakta olup başka türlü kararlaştırılmadığından müteselsil kefillerin iç ilişkide eşit paylı sorumlulukları bulunduğu kabul edilerek her bir kefilin borcun 1/4 ünden sorumlu olduğu kabul edilmelidir. 6098 sayılı TBK’ nın 587.maddesine göre: “Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur. Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olur. Ancak, bir kefil, kendisiyle birlikte daha önce veya aynı zamanda müteselsilen yükümlü bulunan ve Türkiye’de takip edilebilen bütün kefillere karşı takibe girişilmiş olmadıkça, kendi payından fazlasını ödemekten kaçınabilir. Bir kefil, bu hakkı, diğer kefillerin kendi paylarını ödemiş veya ayni güvence sağlamış olmaları durumunda da kullanabilir. Aksine anlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiş olmaları ölçüsünde, diğer kefillere karşı rücu hakkına sahiptir. Bu hak, borçluya rücudan önce de kullanılabilir. Alacaklı, kefilin aynı alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz olduğuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur.” Davalı asıl borçlu şirketin alacaklı tarafından temerrüde düşürülmediği, bu yüzden kefile rücu edilemeyeceğini öne sürmektedir. Mevcut durumda davacı kefilin, alacaklı banka tarafından kat ihtarı çıkarılmasa da temerrüde düşen asıl borçlunun vadesi geçen borçlarını ödediği, 6098 sayılı TBK’ nın 587/2-son cümle uyarınca diğer kefillere bu meyanda davalı kefile payı oranında rücu hakkının bulunduğu anlaşılmakla, bu istinaf nedeni yerinde değildir. Davacı delillerinin toplanmadığını, İzmir … İcra Dairesi’ nin …sayılı dosyasının celp edilmediğini, adı geçen dosyada kredi borçlusu şirketin davacıya karşı takip dosyası olduğunu, davacının kredi borçlusu şirkete karşı olan borçlarını ödediğini öne sürmektedir. Davada belirlenen uyuşmazlık konuları dahilinde uyuşmazlığın çözümüne etkili olan dosya ve deliller toplanmış olup, davalının da kefillerinden olduğu kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacının yaptığı ödemeler belirlenmiştir. ‘Davacı ile asıl borçlu şirket arasındaki müstakil alacak borç ilişkisinin bu dosyaya bir etkisi olmadığına göre davacının yaptığı ödemeleri defterlerinde nasıl muhasebeleştirdiğinin, eldeki uyuşmazlığın çözümüne katkısı olmayacağı cihetle buna yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir. Dava kredi borcunun ödenmemesi üzerine asıl borçlunun ödemediği fakat davacı kefilin ödediği tutarın rücuu amacıyla yapılan icra takibi olduğuna göre ne davacı şirketin, ne de asıl borçlu şirketin ticari defterlerinin incelenmesinin uyuşmazlığın çözümüne etkisi olmayacağından bu istinaf nedeni de yerinde değildir. Zira tahkikat HMK 140/3-son cümle uyarınca ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konuları dahilinde yürütülmüştür. Asıl borçlu şirketin borçlarını karşılayacak 1.sıra 1. dereceden ipoteğinin olduğu, teminatın ve davacının alacaklı banka ile yaptığı anlaşmanın akıbetinin belli olmadığı öne sürülmektedir. Dava asıl alacaklı ile borçlu arasında yahut alacaklı bankanın kefillere karşı açtığı bir dava olmayıp müşterek borçlu-müteselsil kefiller arasında bir rücu davası-takibi olduğuna göre ipoteğin akıbetinin araştırılmaması, eldeki uyuşmazlığın çözümüne etkili değildir. Dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yapıldığı öne sürülmüştür. Kredi evrakı ile davacının yaptığı ödemelere ilişkin belgeler getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yukarıda da açıklandığı üzere ortada davacının ticari defterlerinin incelenmesini gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Belirlenmesi gereken davacı kefilin asıl borçlunun borçlarını ödeyip ödemediği, ödediyse miktarıdır. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesinin 24/05/2017 tarihli ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konusu dahilinde gerekli delillerin topladığı, yürütülen tahkikat sonucu verilen kararın usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 61.193,28 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 15.298,32 TL (15.262,42 TL + 35,90 TL) harcın mahsubu ile bakiye 45.894,96 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 03/07/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.