Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/916 E. 2019/1140 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/916 Esas
KARAR NO : 2019/1140 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 25/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/1052 Esas – 2017/1559 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ : 11/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı tarafından alacaklı sıfatı ile davacı aleyhine İstanbul….İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile 49.580TL alacağın tahsili için icra takibi başlattığını, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takip dosyasından gönderilen ödeme emrinin 22 Ekim 2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiğini, davacı şirketin davalıya borçlu bulunmadığını, davacı ile davalı arasında ticari münasebet bulunduğunu, her iki tarafın da mermer ve benzeri emtiaların ticaretini yaptığını, birbirlerine mal satıp mal bedellerini muhtelif miktarda çek keşide etmek veya birbirlerinin hesaplarına havale etmek suretiyle ödediğini, taraflar arasındaki mevcut ticari münasebetin yasal statüye uygun cari hesap ilişkisi olmadığını, davacının keşide ettiği çeklerin keşide tarihlerinde çekin keşide edildiği banka hesabında para olmadığı dönemlerde, keşide ettiği çeklerinin arkasına karşılıksız şerhi vurulduğunu, karşılıksız kalan bu çeklerin bedellerinin çek hamiline nakit olarak ödendiğini ve karşılıksız çeklerin çek hamilinden iade alındığını, icra takip dosyası ile başlatılan takipte 49.580 TL tutarlı çekin her ne kadar bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız kalmış ise de, çekin hamili olan takip alacaklısı davalının hesabına yapılan ödemeler ile bu cari borçluluğun sona erdirildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu beyanla, davanın kabulü ile icra takibi sebebi ile davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitini ve takibin iptalini, davalının 49.580TL’nin %20sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminaı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının, davalı ile aralarında ticari münasebet olduğu ve ödemelerin çek keşide edilerek yapıldığını ikrar ettiğini, davalı tarafından davacıya mal satıldığını ve hizmet verildiğini, çekler keşide edilerek davalıya teslim edildiğini, çeklerin yetkili hamillerince bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız olduğunun görüldüğünü, borcun ödenmesi yönünde davacıya mükerrer defa bildirimlerde bulunulduğunu, ancak davacı tarafından halen ödeme yapılmadığını, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde, davacı şirketin borcunun subuta ereceğini, çekin kambiyo senedi vasfına haiz olup, illetten mücerret olduğunu, davacının senetten dolayı bir borcunun bulunmadığını iddia ettiğini, halbuki senetten dolayı ortaya çıkan borç ilişkisinin asıl ilişkiden mücerret olup, asıl ilişkideki bağ ortadan kalksa bile kıymetli evraktan kaynaklanan bocun sone ermeyeceğini, bu nedenlerle dava konusu çek bedelini davacı borçlu şirketin her halukarda ödemesi gerektiğini, dava konusu çekin usulune uygun düzenlenmiş olup, davacı tarafından keşide edildiğini beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, haksız ve kötü niyetli davacının asıl alacağın %20sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 25/12/2017 tarih 2016/1052 Esas – 2017/1559 Karar sayılı kararında;
“…Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, icra takip dosyası, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen …bank Alibeyköy Şubesinin keşidecisi …Ve Tic. Ltd. Şti. olan, 31/07/2016 keşide tarihli, 45.500,00 TL. meblağlı, … çek nolu çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin her iki tarafında kabulünde olduğu, tarafların yasal defter kayıtları incelendiğinde dava konusu çekin her iki tarafın defterlerinde de cari hesap ilişkisi çerçevesinde kayıtlara alındığı, davacı ticari defterlerine göre davacının davalıya 79.443,06TL borçlu bulunduğu (22/09/2016 tarihi itibariyle), daha sonra davacı tarafça takibe ve davaya konu edilen 45.500,00TLlik çekin davalı şirkete verildiği, bunun ticari defterlere 08/12/2016 tarihinde davacı tarafça davacı defterlerine kaydedildiği, bu nedenle davacının davalıya olan borcundan 45.500TLlik kısımdan düşüm yapıldığı, her ne kadar davacı söz konusu çek bedelini ödediğini iddiayı ileri sürmüşse de, bizzat davacı defterlerine göre çekin defterlere işlenmeden önceki haline göre davacının 79.443,06TL, çekin davacı defterlerine ödeme olarak işlenmesinden sonra ise 33.943,06TLmiktarında borçlu olduğu, her ne kadar davacı çekin verilmesi ile borcunun bulunmadığını iddia etmiş ise de, başlı başına çek vermiş olmanın borcun ödendiği anlamını taşımayacağı, borcun ödenebilmesi için söz konusu çek bedelinin yada borcun fiilen ödenmesi gerektiği, davacı tarafça bu borcun ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir makbuz yada belge ibraz edilemediği anlaşıldığından, davacının davasının subut bulmadığından reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile,
Davacının davasının subut bulmadığından REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının hatalı incelemeye dayalı olduğunu, yasa ve usule aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesince bilirkişi raporunun hükme esas alarak karar ittihazına gidildiğini, ancak söz konusu raporun yanlış ve hatalı değerlendirildiğini, gerekçeli kararda rapordaki davacı-davalı ibarelerini karıştırarak teşevvüş içerisine düşüldüğünü,Davalı/alacaklı şirket vekilinin de kabulünde olduğu üzere; davacı ile davalı şirket arasında ticari münasebetinin bulunduğunu, tarafların birbirlerine mal sattıklarını ve sattıkları mal bedellerinin muhtelif miktarda çek keşide etmek veya birbirlerinin hesaplarına havale etmek sureti ile ödeme yaptıkları konusunda ihtilafın bulunmadığını,Taraflar arasındaki mevcut ticari münasebet yasal statüye uygun cari hesap ilişkisi olmadığını, taraflar kendi mali durumları ve nakit ödeme kabiliyetleri çerçevesinde, ileride alacakları mallar sebebi ile bir diğerine avans ödemesi olarak müşteri çeki ciro ettiklerini, kısmen kendi çeklerini keşide ederek verdiklerini, kısmen nakit kısmen banka havalesi aracılığıyla birbirlerinin hesaplarına havale gönderdiklerini,Müvekkili şirketin keşide ettiği çeklerin keşide tarihlerinde çekin keşide edildiği banka hesabında para olmadığı dönemlerde, keşide ettiği çeklerinin arkasına karşılıksız şerhi vurulduğunu, karşılıksız kalan bu çeklerin bedellerinin çek hamiline nakit olarak veya havale ile ödendiğini ve karşılıksız çeklerin çek hamilinden iadesinin alındığını,Bilirkişi raporu ile, ticari münasebet kapsamında mevcut cari hesap ilişkisinde 19/10/2016 icra takip tarihi itibariyle davacı/müvekkili şirketin davalıdan cari hesap yönünden 34.838,06TL alacaklı olduğunun sübut bulunduğunu,Taraflarca incelemeye ibraz edilen 2016 yılı yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığını,Tarafların yasal defterlerinin örtüşmediğini, örtüşmeme hususlarına işbu raporun 4.4 kısmında ayrıntılı olarak yer verildiğini,İlk derece mahkemesince gerekçeli kararında 10/11/2017 tarihli bilirkişi raporunun davacı/müvekkili şirket aleyhine yanlış yorumlandığını; davacı-davalı ibarelerini karıştırarak teşevvüş içerisine düşüldüğünü, tarafların ticari defterlerinin tetkik edilmesi akabinde davalı şirketin davacı/müvekkili şirkete takip tarihi itibariyle cari hesaptan kaynaklı 34.838,06TL borcu olduğu hususunun tespit edilmiş olmasına rağmen hatalı değerlendirme ile davanın reddine kararının verildiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, hükmün düzeltilmesine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava; İİK. 72 Maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır.İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklının davalı, borçlunun davacı, takip dayanağının …BANK Alibeyköy Şubesi’ne ait keşidecisi… Ticaret Ltd. Şti. Olan 31/07/2016 keşide tarihli 45.500,00 TL. miktarlı çek olduğu görülmüştür.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalının alacaklı olduğundan bahisle davacı hakkında İstanbul ..İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile başlattığı takip dayanağı…BANK Alibeyköy Şubesi’ne ait keşidecisi … Ticaret Ltd. Şti. Olan 31/07/2016 keşide tarihli 45.500,00 TL. miktarlı çek sebebiyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı hususundadır.Yerel mahkemece, davacının davasının subut bulmadığından reddine karar vermek gerektiği gerekçesi ile, davanın reddine, karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi raporu ile, ticari münasebet kapsamında mevcut cari hesap ilişkisinde 19/10/2016 icra takip tarihi itibariyle davacı/müvekkili şirketin davalıdan cari hesap yönünden 34.838,06TL alacaklı olduğunun sübut bulunduğunu, İlk derece mahkemesince gerekçeli kararında 10/11/2017 tarihli bilirkişi raporunun davacı/müvekkili şirket aleyhine yanlış yorumlandığını; davacı-davalı ibarelerini karıştırarak teşevvüş içerisine düşüldüğünü, tarafların ticari defterlerinin tetkik edilmesi akabinde davalı şirketin davacı/müvekkili şirkete takip tarihi itibariyle cari hesaptan kaynaklı 34.838,06TL borcu olduğu hususunun tespit edilmiş olmasına rağmen hatalı değerlendirme ile davanın reddine kararının verildiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davacı dava dilekçesinde müvekkilinin davalıya olan borçlarını kısmen çek, kısmen banka havaleleri ve kısmende nakit olarak tümüyle ödediğini borçlu olmadığını iddia etmiştir.Taraflar arasındaki karşılıklı ticari ilişki her iki tarafında kabulünde olup uyuşmazlık davacı ödemelerinden kaynaklanmaktadır.Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun ödenmesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Her iki taraf davaya konu çekin cari (işleyen -açık ) hesap kapsamında verildiğini beyan etmiş ve çekin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Bu doğrultuda davaya ve takibe konu edilen çekten dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığının takip tarihindeki taraflar arasındaki cari hesabın bakiyesinin bitimi ile mümkündür.(TBK. 101,102 Madde) Bilirkişi raporundaki tespitlere göre davacının icra takip tarihi itibariyle davalıya dava konusu çek yönünden bakiye 10.661,94TL tutarında borçlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği, netice itibariyle davacının davalıya icra takip tarihi itibariyle borçlu olduğu tutarın 10.661,94TL. asıl alacak, 248,78TL işlemiş faiz, 1.066,20TL karşılıksız çek tazminatı (%10) olmak üzere toplam: 11.976,92TL. borçlu olduğu tespit edilmekle; davacının istinaf talebi yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; davacının istinaf talebinin kabulü ile İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2017 tarih ve 2016/1052 Esas – 2017/1559 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, Dairemizce yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile;
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2017 tarih ve 2016/1052 Esas – 2017/1559 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle;
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
1-Davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde davacının davalıya takip tarihi itibariyle; 10.661,94 TL. asıl alacak, 248,78 TL işlemiş faiz ve 1.066,20 TL çek tazminatı olmak üzere toplam: 11.976,92 TL borçlu olduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-İcra takibiyle talep olunan 37.603,08.TL alacaktan İİK 72 maddesi uyarınca borçlu olmadığının TESPİTİNE,
3-Davalı alacaklının takipte kötü niyeti tespit edilmediğinden davacının tazminat talebinin reddine,
4-Dava nedeniyle ihtiyati tedbir kararı verilerek icra takibi durdurulmadığından davacının koşulları oluşmayan tedbir talebinin reddine,
İLK DERECE YÖNÜNDEN :
5-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 2.568,67.TL karar harcından peşin alınan 846,71.TL’nin mahsubu ile bakiye 1.721,96.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 846,71.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı tarafından sarfedilen 122,00.TL tebligat ve posta gideri ile 750,00.TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 872,00.TL yargılama giderinin haklılık oranına göre ( %76 kabul) 662,72.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 4.486,34 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN :
12-İstinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
13-İstinaf yönünden davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine,
14-İstinaf yönünden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvurma harcı ile karar sonrası istinaf aşamasında sarfedilen 80 TL posta gideri olmak üzere toplam 178,10.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
15-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
16-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/09/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.