Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/907 E. 2019/910 K. 26.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/907
KARAR NO : 2019/910
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/1145 Esas – 2018/174 Karar
DAVA Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 26/06/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalının 09.05.2014 tarihli hizmet sözleşmesi ile 09.05.2014 Tarihinden 16.06.2015 tarihine kadar davacı şirkette ilaç satış temsilcisi sıfatı ile çalıştığını, davalının en son brüt 2.505,00 TL ücret aldığını, davalının iş akdinin 16.06.2015 Tarihinde sona erdiğini, davalının daha sonra rakip firmada çalışmaya başladığını, davalıya beş yıldızlı otellerde satış, pazarlama, ilaç ve farmakoloji konularında geniş kapsamlı eğitimler verildiğini, davacı davalıya verilen ücretsiz eğitimler ve teknik bilgiler nedeni İle davalı ile 3 yıllık hizmet sözleşmeli imzaladığını, 6102 Sayılı TTK 54 vd. maddelerinde belirtilen haksız rekabet nedenlerine maruz kalmasını engellemek amacı ile davacı hizmet sözleşmeleri içerisinde rekabet yasağı hükümleri ihdas ettiğini, davalının haklı bir neden olmaksızın iş akdini sonlandırdığını ve rakip firmada çalışmaya başladığını, 09.05.2014 Tarihli hizmet sözleşmesinin özel şartlar maddesi altında düzenlenen rekabet yasağı hükümlerine aykırı hareket eden davalının sözleşme maddesi uyarınca çıkan cezai şart bedelinin şimdilik 1000,00 TL tutarında dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Görev ve yetki itirazında bulunmuş, hizmet sözleşmeleri açısından cezai şartla ilgili olarak mülga 818 sayılı Kanun’da açıkça bir hüküm bulunmadığını, Yargıtay’ın uygulamasına uygun olarak, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420.maddesi ile “hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir” hükmünü getirildiğini, işçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması şartına bağlı olarak kararlaştırılan cezai şartın tek taraflı olarak değerlendirilemeyeceğini, işçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerli olduğunu, davalının iş akdini 4857 saylı İş Kanunu 24.maddesi gereği haklı nedenle tek taraflı fesh ettiğini, davalının fazla mesailere ilişkin ücret ve haklarının ödenmemesi, aldığı ücretinin tamamının bordroya yansıtılmaması SGK eksik bildirilmesi, işyerinde sözleşmeye aykırı olarak çalışmaya zorlanması gibi nedenlerle işten ayrıldığını, davalının 5 yıldızlı otelde işletmenin ve işin gereği olarak zorunlu olarak 1 günlük eğitime katıldığını, kişi başına düşen eğitim payının ne olduğu yasal olarak belgelendiğini belirterek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle, 09.05.2014 tarihli hizmet sözleşmesinin VII. Özel Şartlar maddesi altında düzenlenen rekabet yasağı hükümlerine aykırı hareken eden davalının sözleşme maddesi uyarınca çıkan cezai şart bedeli olan 1.000,00 TL’ sinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile ıslah tarihinden işleyecek reeskont avans faizi ile 17.250,00 TL olmak üzere toplam 18.250,00 TL rekabet yasağı nedeniyle cezai şart tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/02/2018 tarih ve 2015/1145 Esas – 2018/174 Karar sayılı kararı ile; ” … Davalının, davacı işyerinde ilaç satış temsilcisi olarak çalıştığı ve sözleşme evvelinde eğitim gördüğü taraflarca imzalanan sözleşme itibariyle sabit olduğu, aynı faaliyet alanında çalışan dava dışı şirkette işe başlayan davalının, davacı işyerindeki sıfatı itibariyle davacıya ait müşteri çevresine ulaşma, bu müşterileri kazanma imkan ve ihtimalinin bulunduğu, yapılan sözleşmenin yer, zaman ve işlerin türü bakımından kanuna uygun olarak sınırlandırıldığı, sözleşmede belirlenen bu sınırlamaların davalı işçinin ekonomik geleceğinin mahvına yol açabilecek bir düzenleme olmadığı, (benzer mahiyette 11. HD 2015/15290-2017/2808 E-K sayılı ilamı) Bu kapsamda davalının, rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiği, sözleşme ile belirlenen (brüt ücret olan 1.825 X 10 = 18.250) cezai şartı davacıya ödemekle yükümlü olduğu, ancak davalı işçinin sosyal ve ekonomik durumu itibariyle TBK’ nın 182/3 maddesi gereğince belirlenen cezai şart miktarından takdiren % 30 oranında (5.475 TL) indirim yapılması gerektiği kabul edilerek (18.250 TL – 5.475 TL = ) 12.775 TL yönünden davanın kabulüne, yargılama giderlerinden davalının takdiri indirim nedeniyle tam olarak sorumlu tutulması(benzer mahiyette 13. HD 2012/27237-2013/9456 E-K sayılı ilamı)…”gerekçesi ile, Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile KISMEN REDDİNE, 12.775,00 TL cezai şart bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Bilirkişi raporunda müvekkilinin davacıyı zarara uğratacak herhangi bir eylemi olmadığının ve davacınında herhangi bir zararının olmadığının açıkça ortaya koyulmasına rağmen davanın kabulune gidilmesinin kabul edilemez olduğunu, Davacı tarafın zararını ispat edemediğini, böyle bir zararın olmadığını, dosyada sadece soyut bir karar verildiğini, bu kararın Anayasa’nın 48. m. ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin ihlali anlamına geldiğini, bunun bilirkişi raporu ve hayatın olağan akışı gereği de sabit olduğunu, ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2017/354 K. 2017/2390 T. 25.4.2017) Cezai şartın geçerlilik şartlarında tarafların eşitliğinin asıl olduğunu, fakat hizmet sözleşmesinde sadece işçi müvekkilinin cezai şarta tabi tutulduğunu, Yargıtay içtihatlarına göre işçi aleyhine düzenlenen cezai şart işveren bakımından düzenlenen cezai şarttan yüksek ise işçi aleyhine düzenlenen cezai şart işveren aleyhine düzenlenen düşük tutardaki cezai şart olarak kabul edilmesinin gerektiğini, işveren için öngörülen cezai şart daha yüksek ise Yargıtay içtihatlarına göre aynen bağlayıcı olduğunu, ancak hizmet sözleşmesinde sadece işçi müvekkili aleyhine cezai şartın olduğunu, bu sözleşmenin kabulünün mümkün olmadığını, İşçi iş sözleşmesini haklı olarak feshederse cezai şartın otamatikmen geçersiz kalacağını, davacı taraf müvekkilinin SGK primlerini tam yatırmadığını, müvekkilin bazı primlerini dahi SGK’ dan kaçmak maksadıyla müvekkilinin arkadaşının banka hesabına aktardığını, Müvekkilinin hayatını Trakya bölgesinde idame ettirdiğini, fakat çalışma alanının daha çok Karadeniz Bölgesi olduğunu, müvekkilinin şu anda çalıştığı şirketin sahalarının ve ticari alanlarının farklı olduğunu, Davacının talebinin 18.250,00TL olduğunu, mahkemece davanın kısmen kabulü yoluna gidilmiş 12.775,00TL üzerinden hükmün kurulduğunu, fakat davalı tarafa kısmen redden dolayı vekalet ücretinin takdir edilmediğini, İlk derece mahkemesi tarafından talebi aşan bir kararın verildiğini, davacının faiz talebi ıslah tarihinden ise de mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedildiğini, Davacı davasını 27.11.2017 tarihinde ıslah ettiğini, ilk derece mahkemesince talebin aşıldığının açık ve net olduğunu, dava kısmi dava olması sebebiyle talep ne olursa olsun ilk talep dava tarihinden arttırılan yani ıslah edilen bedele ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiğini ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu cezai şartın geçerli olup olmadığı ve davacının cezai şart isteme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Taraflar arasında imzalanan 09.05.2014 tarihli sözleşmenin Özel Şartlar başlığı altında 2. maddenin b ve c bentlerinde rekabet yasağına ilişkin olarak “işgören, iş bu hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra iki yıl süre ile Trakya Bölgesinde, işveren ile aynı işi yapan ve aynı alanda faaliyet gösteren bir firmada çalışamaz, ortak olamaz ya da başka bir sıfatla katılamaz ve kendi adına iş kuramaz. İşgören bu hükme aykırı hareket etmesi halinde …. ayrıca brüt ücretinin on katı tutarında cezai şart ödeyecektir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Davalının reprezant olarak ifade edilen tıbbi ilaç mümessili olarak müşterilerle doğrudan münasebette olması nedeniyle rekabet yasağının 6098 TBK 44/2.maddesine göre geçerli olduğu kabul edilmelidir. Zira TBK’ nın 444/2. maddesinde düzenlendiği üzere, sözleşmeyle kararlaştırılan rekabet yasağının geçerliliği için, yasağın ihlali halinde işverenin somut bir zarara uğraması olgusu mutlak bir gereklilik olmayıp, iş akdi sona eren işçinin, daha önce çalıştığı işyerindeki çalışma pozisyonuna göre, yaptığı iş nedeniyle edindiği ve o işyeri için önemli nitelikteki bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanma potansiyelinin ve bu suretle de eski işverenine önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması gerekli ve yeterlidir. Rekabet yasağı işçinin çalıştığı firmada edindiği tecrübe ve ilişkiler ağını kullanarak işten ayrılması halinde rakip bir firmada bu tecrübe ve ağı kullanarak önceki firmanın aleyhine faaliyette bulunulmamasının temini yönünde bir yasak olduğu için sadece işçi için rekabet yasağı hükmünün konulmasında hukuka aykırı bir durum bulunmamaktadır. Davalı iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini öne sürmüş olup buna ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Davacı şirket ile davalının istifa sonrası çalışmakta olduğu şirketin faaliyet ve çalışma konularının aynı, dava dışı şirketin İstanbul Avrupa Yakasında (Trakya) olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının faaliyet sahası ile davalının yeni çalıştığı şirketin faaliyet sahalarının farklı olduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Dava kısmen kabul edilmiş olup mahkeme tarafından cezai şarta müdahale ile tenkisat yapıldığından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yerindedir.Davacı taraf 1.000,00 TL’ lik istemi için dava tarihinden, ıslah ettiği 17.250,00 TL’lik kısım açısından ise ıslah tarihinden itibaren faiz istemiş olup, ıslah tarihi 27/11/2017 dir. Mahkeme davayı kısmen kabul ederek 12.775,00 TL cezai şartın tamamı üzerinden faizin dava tarihinden itibaren başlamasına karar vermiştir. Bu durumda faiz başlangıç tarihinin HMK 353/1-b2 maddesi kapsamında düzeltilmesi ve 12.775,00 TL cezai şartın 1.000,00 TL’ lik kısmının dava tarihinden, 11.775,00 TL’ lik kısmının ise ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine şeklinde hükmün düzeltilebilmesi için hükmün kaldırılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 27/02/2018 tarih ve 2015/1145 Esas – 2018/174 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; 1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile KISMEN REDDİNE, 12.775,00 TL cezai şart bedelinin, 1.000,00 TL’lik kısmının dava tarihinden, 11.775,00TL’ lik kısmının ise ıslah tarihi olan 27/11/2017′ den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihinde alınması gerekli 872,66 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 322,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 549,96 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.703,40 TL yargılama gideri ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 322,70 TL harç gideri toplamı 2.026,10 TL’ nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine, 4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 5-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 219,00 TL istinaf karar harcının talep halinde istinaf eden davalıya iadesine, 6-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/06/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.