Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/896 E. 2018/664 K. 04.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/896 Esas
KARAR NO : 2018/664 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/595 Esas
TARİH : 14/03/2018
KARAR TARİHİ: 04/07/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı 05/10/2017 tarihli dilekçesi ile; …’nun münferit temsil yetkisinin sınırlandırılması ve kendisine sınırlı da olsa temsil yetkisi verilmesi ve icra takiplerinin bekletici mesele yapılması için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, davacının genel kurul kararlarının iptali istemli davada istediği tedbir talebinin reddi kararının yerinde olduğunu, mahkemenin de isabetle belirttiği gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği ve ayrıca aynı konuda İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/873 Esas sayılı dosyasından açılan, devam eden derdest dava olduğunu savunarak ihtiyati tedbir ve istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 14/03/2018 tarih 2017/595 Esas sayılı ara kararında;
“Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir.Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır.
Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir.Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi)
Somut olayda davacı; …’nun münferit temsil yetkisinin sınırlandırılması ve kendisine sınırlı da olsa temsil yetkisi verilmesi ve icra takiplerinin bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de; ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmış, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiği…”gerekçesi ile,
Davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı istinaf dilekçesi ile,
Dosyada HMK md.389 vd. Hükümlerine göre yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını,
İbrahim Uğurlu’nun bu genel kurul toplantısından sonra yine tarafına tebligat yapılmadan ve onayı alınmadan 29/07/2015 tarihinde bir genel kurul toplantısı daha yaptığı ve gıyabında hisselerinin devri ve müşterek temsil yetkili müdürlüğünün iptaline karar aldıklarını, bu kararlarıda yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırılıklara rağmen bu defa İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde tescil ettirdiklerini, bu tescilin durdurulması ve tescile konu olan genel kurulda alınan kararların iptali için İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/873 sayılı davayı açtığını, bu dava sonunda 29.07.2015 tarihli genel kurulda alınan kararların iptaline hükmedildiğini, kararın usulen bozularak yeniden 2017/1134 sayı numarası ile görülen davada yine 29.07.2015 tarihli genel kurulda alınan kararların iptaline hükmedildiğini,
Şirket yönetimini usulsüz bir şekilde ele geçirdikleri tarihten itibaren şirket yönetiminin şirket lehine bir tek olumlu davranışı olmadığı gibi şirkete ve dolayısı ile kendisinin menfaatlerine zararlar verdiklerini, idareler nezdinde icralık duruma düşürüldüğünü,
İlgili idareler ile görülen davalarda şirketin savunmasız bırakıldığını,
Şirketin üzerindeki sigorta dosyalarına …’nun akrabaları ve arkadaşlarını giriş yaptıkları ve SGK nezdinde şirketi suçlu duruma düşürüp şirket hakkında ve yönetimde söz sahibi olmadıkları halde eski yöneticileri hakkında Cumhuriyet savcılığınca soruşturma açılmasına neden olduklarını,
Bu süreçte şirketin demirbaşlarını ve Aksaray ilinde yapımı süren otel inşaatının inşaat malzemelerini ve tefriş malzemelerini sattıklarını,
Uludağ’daki otel içindeki bütün donatısı ve tefriş malzemeleri ile birlikte arkadaşının … Mimarlık Mühendislik ünvanlı firmasına kiraladığı, oteli işletme ruhsatı almadan kaçak olarak çalıştıran bu … adlı firma hitit inşaatın bilgisayarındaki bütün verileri almış,müşteri portföyünü kullandığı ve muhasebe kayıtlarını yok ettiğini, oteli icralık duruma düşürdüğünü, kalan eşyaların … firması tarafından kaçırıldığını, bu konudaki gerekli şikayet başvurularını sunduklarını,
Kiracıların kira bedellerinin, şirketin Orman Bakanlığı’na olan kira borcuna istinaden İcra dairesine ödenmesi için protokol ve sözleşme yaptıkları Uludağ’daki kiracıların bu kira borçlarına sahte temlikler yaparak arkadaşı …’ya ve amcasının oğlu…ya alacağın devri yaptığı, bu temliklere itiraz edilince de şirket avukatı …’ın yine bu kişilerin avukatı olarak kiracılarına alacak davaları açarak icra yaptığını, icraların durdurulması içinde İstanbul Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtığı 2017/669 sayılı davanın Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesindeki 2017/595 sayılı dava ile birleştirildiğini,
Ayrıca yine şirketin Uludağ’daki otelin dükkanlarını işleten kiracıların kira bedellerini amcasının oğlu …’ya devir ve temlik ederek akabinde; Küçükçekmece …cra Müdürlüğü … dosya nosu ile kiracı …’a; Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğü … dosya nosu ile kiracı …a; Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü …. dosya nosu ile kiracı …’ye; Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü … dosya nosu ile kiracı …’a icra işlemi başlattığını, bu temlik ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2018/84 Esas nolu davanın devam ettiğini,
…’nun elindeki usulsüz yetkiye dayanarak …Ltd. Şti. ‘nin Bursa Uludağ’daki … Otelinin girişinde bulunan 4(dört) adet dükkanın 30/04/2015 ile 30/04/2017 dönemine ait kira alacaklarını …Ltd.Şti. ile hiçbir ticari alışverişi olmayan arkadaşı …’ya ve …ya temlik ettiğini,
…Ticaret Ltd.Şti. ‘nin tüzel kişilik olup 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usul Kanunu esaslarına tabi olduğunu, şirketin … ve…’ya ticari hiçbir borcu bulunmadığını, devir işleminin … ile … ve .. arasındaki bir danışıklı dövüş olduğunu, … ve …. ile şirket arasında hiçbir alacak davası da olmadığını, temliğin usulsüz olduğunu, şirketin … ve … ile herhangi bir ticari ve finansal ilişkisi olmadığını, …’nun hileli bir şekilde eline geçirdiği temsil yetkisi ile şirketin alacaklarını muvazaa ile arkadaşı … ve amcasının oğlu … üzerinden şahsına menfaat sağlamakta, şirketi dolandırmakta olduğunu,
Şirket muhasebe kayıtlarına girmeyen alacak ve borçtan şirket ve ortakları sorumlu tutulamayacağını, ….nun hukuksuz ve iptal edilen bir genel kurul kararına dayanarak aldığı yetki ile şirketi sahte borçlar ile borçlandırmakta olduğunu, bu temliklerin sahte olduğunu, böyle bir borcun olmadığını,
TTK nın 447/a maddesine göre bu genel kurulda alınan kararların butlanı ifade ettiğini,
Konusu itibarıyla batıl olan genel kurul kararlarının, bazı niteliklere sahip pay sahipliği haklarını kaldıran veya sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan ve sermayenin korunması ilkesine aykırı olan kararlarla özgülendiğini, bunun dısında TTK. m. 536/III hükmünün de, karar nisabına uyulmadan alınan kararların açıkça hükümsüz olduğunu belirttiğini, bu genel kurulda alınan kararların da hükümsüz olduğunu,
… tarafından Alacağın Temliki ile ilgili 11.01.2016 tarihinde …946…. nolu yevmiye sayılı ihbarnameyi …n’a ve 11-01-2016 tarihinde …947…. nolu yevmiye sayılı ihbarnameyi …’ye Bakırköy…Noterliğinden gönderildiğini, daha sonrada Küçükçekmece 2. İcra Mahkemesinde (2016/677nolu ve 2016/676 nolu esas) dava açıldığını, … tarafından yapılan bu temliğin geçersiz ve muvazaalı olduğunu, …n …’ya böyle bir borcu olmadığını, şirketin … ile bir ticari ilişkisi olmadığını,
…’nun hukuksuz ve iptal edilen bir genel kurul kararına dayanarak aldığı yetki ile şirketi sahte borçlar ile borçlandırdığını,
Kiracıların iyi niyetli olarak 2014 yılında şirket müdürü ve yetkilisi olan … ile yaptıkları protokole uyarak kira borçlarını şirketin Orman Bakanlığı’na olan otel kira borcuna mahsuben Orman Bakanlığı’nın yaptığı 89/1 talimatı doğrultusunda icra dosyasına yatırdıklarını, aksi halde Orman Bakanlığı’nın …’ın boçlarına istinaden açtığı; Bursa 1.Sulh Mahkemesi 2013/660 esas 2016/894 karar nolu ve Bursa 5. Aslıye Hukuk Mahkemesi 2014/468 nolu tahliye davaları sonucunda otelden tahliye gerçekleşeceği, bu durumda ne … nede kiracıların bu otel ile ilgili bir tasarrufları kalmayacağını, sahte temliklerin durdurulması için mahkemeden tedbir istediğini,
Bursa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2013/660 esas 2016/894 karar nolu ve Bursa 5. Aslıye Hukuk Mahkemesi 2014/468 nolu kira alacağı ve tahliye davalarınında ….temsil edilmediği ve savunmasız bırakıldığını, ….un davalara müdahil olmadığını, amacının şirketin içini boşaltıp sonunda şirketteki hisselerini devretmek durumunda kalacağını bildiği için enkaz devretmek istediğini,
Küçükçekmece 2. İcra Mahkemesinde (2016/677nolu ve 2016/676 nolu esas) davalarda alınan icra kararları uygulanırsa kiracılar …. ile 2014 yılında şirket müdürü ve münferit imza yetkilisi … ile yaptıkları kira sözleşmeleri ve Protokoler gereği Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na yatırmaları gereken ödemeleri yapamayacaklarını, bu durumda Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın Uludağdaki Otelin tahliyesini gerçekleştireceğini, müvekkilinin hak kaybı olacağını, bu nedenle tedbir kararı verilmesi gerektiğini,
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile süren davalarda temsil yetkisi verilmesini talep ettiklerini, bu davalara müdahil olabilmek için Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2017/391 Esas sayılı dosya ile yetkisiz temsil ile sürdürülen davanın geri bırakılması ve tespiti davasının devam ettiğini,
Aksaray İl Özel İdaresinin şirketin savunmasız bırakıldığı tahliye davasına müdahil olamamaları durumunda kendi mali kaynaklarından yaptıkları 12.000 m2 alanla otelden tahliye edileceklerini,
TTK’nun 448. maddesi ve HMK’nun 389. madde hükümleri gereğince; davalı şirketin 29.05.2014 tarihli genel kurulunda verilen kararlarının butlanı davası açıldığının ticaret sicil gazetesinde yayınlanmasına ve duruşma gün ve saatinin ilanen üçüncü şahıslara tebliğine, bu nedenle Ticaret Sicil Memurluğuna müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep ettiklerini,
…’ya yapılan temlikler de yetki belgesi olarak kullanılan imza sirkülerinin İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/873 Esas ve 2017/1134 Esas davada iptal edilen genel kurulda alınan yetki ile alınan imza sirküleri olduğunu,
18/08/2017 tarihinde …’a ait bursa Uludağ’daki otele müdahale olduğu ve zarar oluştuğunu, jandarma tarafından durum tespiti yapıldığını,
… ve oteli kiraya verdiği şahısların Orman Bakanlığına kira ödemedikleri gibi hiçbir vergi ve sigorta bedeli, elektrik, su, telefon bedeli, personel ve malzeme bedellerini ödemediklerini, usulsüz olarak kiraya verdikleri …. firmasının esnafa yaptığı borcu ödemek yerine…’ın demirbaşları olan mobilya ve otel ekipmanlarına haciz işlemi uygulatıklarını,
Küçükçekmece 2. İcra Mahkemesinden çıkan gerekçeli karar sonucunda (2016/676, 2016/677, 2016/678 sayılı dosyalar) kiracılardan usulsüz yetki ile ve mükerrer ödeme talepleri ile icralar başlatıldığını, bunun sonucunda kiracılarının menkul ve gayrimenkul mallarına haciz işlemleri yapıldığı, banka hesaplarına blokeler konduğunu, araçları bağlatıldığını, gayrimenkullerine icra işlemi yapıldığını,
Haksız ve usulsüz işlemlerin hiçbirisine engel olamadıklarını, şirket bünyesinde bulunan Uludağ’ daki otel şu anda tamamıyla korumasız bir durumda olduğunu, otelin bütün sorumluluğu şirket uhdesinde bulunduğunu, otelin akıbetinden endişe duyduklarını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına, … nun münferit temsil yetkisinin bu dava sonuçlanıncaya kadar sınırlandırılması ve kurumlar nezdinde görüşmeler yapabilmek,açılan davalara müdahil olabilmek,vergi daireleri,SGK ve elektrik idareleri ile görüşmelerde bulunabilmek,otelin güvenliğini sağlayabilmek,hileli temlik ve ödeme belgeleri ile şirketi borçlandırmanın önüne geçebilmek,Otellerin ve Otellerdeki kalan eşyaların güvenliğini sağlayabilmek için sınırlıda olsa tarafına yetki verilmesini ayrıca … tarafından yapılan İcra takiplerinin bekletici mesele yapılmasında hukuki yarar olduğundan ( 6100 sayılı HMK 165 ) dava sonuçlanıncaya kadar bekletilmesi için tedbir verilmesini, bu yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlan ile batıl olduğunun tesbitine ve şirket hisse durumu ve şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bu genel kuruldan önceki durumuna dönülmesine, hukuksuz olarak alınan yetki ile yapılan temliklerin ve devamı olan icra dosyalarının bekletilmesine, devam etmekte olan butlan (tesbit) davasının 3.ncü kişilerin bilmesinde yarar ve gerek olduğundan duruşma gün ve saatinin Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/595 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Taraflar arasında görülmekte olan davada davacı tarafından ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş, davacı tarafından tedbirin reddine ilişkin karar istinaf edilmiştir.
Yasada ihtiyati tedbir koruyucu önlem olarak düzenlenmiştir. Davacı iddiaları yargılamayı gerektirdiğinden, Yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/07/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.