Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/894 E. 2019/913 K. 26.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/894
KARAR NO : 2019/913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 07/02/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/859 Esas 2018/149 Karar
DAVA : İstirdat
KARAR TARİHİ : 26/06/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalıdan taşıt kredileri kullandığını, kredi kullanırken dosya masrafı, kredi kullanım masrafı ve sair isimler altında kanuna aykırı şekilde kesintiler yapıldığını, bu kesintilerin ve buna ilişkin sözleşme hükümlerinin TBK’nın 20 ve devam maddeleri uyarınca genel işlem koşulu ve haksız şart niteliğinde olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş olup, bilahare 05/12/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 14.595,00 TL’ ye çıkartmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının kullandığı kredilerin ticari kredi olması nedeniyle ücret masraf ve benzeri kesintilerin alınmasına cevaz veren sözleşme hükümlerinin basiretli tacir ilkesi gereğince davacıyı bağlayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 07/02/2018 tarih 2015/859 Esas – 2018/149 Karar sayılı kararında; ” … Dava konusu olayda; davacının tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğü bulunduğu, davalı bankanın delilleri arasında mevcut ödeme planları üzerinde dava konusu kredi tahsis ücreti, komisyonlarının tek tek belirtildiği, bilirkişi marifetiyle de yapılan ücret ve komisyon adı altındaki kesintilerin cari hesap ekstresi, ödeme planları ve tahsilat dekontları tek tek karşılaştırılmak suretiyle tespit edildiği, ödeme planlarının hemen altının davacı şirket yetkili temsilcisi tarafından imzalanmak suretiyle birer nüshasının kendisine verildiği, dolayısıyla ödeme planları üzerinde tahsil edilen ücret ve komisyonların açıkça gösterilmesi ve hemen altında yetkili temsilcinin imzasının bulunması nedeniyle tahsil edilen ücret ve komisyonların taraflar arasında eşit şartlarda müzakere edildiğine karine teşkil ettiği, Yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun olarak davacıya kredi kullandırıldığı zaman zarfında dava dışı bankaların da aynı kredi türüne ilişkin yapmış oldukları kesinti ve emsal uygulamalar celp edilerek mukayesesinin yapıldığı, diğer bankalarca da aşağı yukarı benzeri tutarlarda ücret ve komisyonların müşteriden tahsili yoluna gidildiği, Dava dışı … Bankası, … ve … Bankasının komisyon masrafı kesintilerinin oransal ortalamaları alınarak bilirkişi marifetiyle hesaplama yapıldığı, diğer yandan somut uyuşmazlıkta davalı bankanın oransal değil sabit ve maktu ücret ile komisyon kesintisi yaptığı, Bu bağlamda dava dışı bankaların dosyaya celp edilen uygulamaları ile mukayese edildiğinde davalının sözleşme kapsamında yapmış olduğu kesintilerin makul olduğu, zira, davalı bankanın büyük meblağlı ticari kredilerde nispi komisyon uygulaması yerine, müşterisi lehine düşük tutarlı maktu komisyon masrafı almayı tercih ettiği, TTK’ nın 20/1 maddesi uyarınca her tacirin yapmış olduğu iş karşılığında ücret talebinde bulunabileceği, davalı bankanın da tacir vasfını haiz olduğu, yapmış olduğu bankacılık hizmeti karşılığında bir takım ücretler talep etmesinin olağan olduğu, finans sektöründe faaliyette bulunan tüm banka ve finans kurumlarının kredi tahsisi esnasında değişik adlar altında masraf tahsil ettikleri, bunun yerleşmiş bir ticari teamül olduğu, Sonuç olarak davacının kullanmış olduğu bu kredinin kendisine getirisini ve götürüsünü kestirebilecek yeterlilikte olduğu, basiretli tacir ilkesinin bunu gerektirdiği, kredinin ticari nitelikli olması, merkez bankasının tebliğleri, taraflar arasında müzakere edilerek imzalandığı kabul edilen sözleşme ve ödeme planı bir arada değerlendirildiğinde davalı bankanın somut olayda tahsil ettiği komisyon ve sair kesintilerin gerek sözleşmeye, gerek bankacılık uygulamalarına, gerekse de mevzuata uygun olarak yapıldığı … “gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili ile banka arasında imzalanan sözleşmenin bir örneğinin müvekkiline verilmediğini ve önceden hazırlanan matbu sözleşme olduğunu, bu nedenle kendisine sözleşmenin içeriğine müdahale etme hakkının verilmediğini, sözleşmenin müzakere edilmediğini, Matbu bilgilendirme formunun imzalatılmış olmasının bilgilendirme yapıldığını ispat etmediğini, bunun çeşitli Yargıtay kararları ile hüküm altına alındığını ve ayrıca doktrinde de kabul edildiğini, Tacir olan ve ticari işletmesinin devamı için krediye ihtiyacı olan müvekkilinin, söz konusu yüksek meblağlı kredileri ancak finans kuruluşlarından önceden düzenlenen matbu sözleşmeleri imzalamak karşılığında alabildiğini, davalı banka ve onun gibi diğer finans kuruluşlarının işbu hakim durumu kötüye kullanarak tek taraflı olarak hazırlanan sözleşmelere müdahale ettirmediğini veya sözleşme şartlarını müzakere etme imkanının tanınmadığını, Tacirin veya bireyin istemeyerek ama mecburen imzaladığı sözleşmelerin uygulanmasında yasanın emredici hükümleri ile korunmasının gerektiği, aksi düşüncenin yasanın emredici hükümlerinin yok sayılması anlamına geldiğini, TBK m.20 vd hükümlerinin sadece tüketiciler için konulmadığını, İlk Derece Mahkemesinin bu yönü ile yanılgıya düştüğünü, Genel İşlem Koşullarını içeren sözleşme veya ayrı bir sözleşme ile konulan bu koşullarının her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtların, tek başına onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmayacağını, (Yargıtay 13.H.D. 2014/13315 Esas 2014/13503 karar; Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/371 Esas 2013/606 Karar sayılı 27.12.2013 tarihli ilamı) Davalının dosya masrafı ve sair isimler altındaki masraf taleplerinin yerinde bulunduğunu, ancak ekte sunulan başka bir banka tarafından müvekkili şirketten dosya masrafı ya da sair isimler adı altında hesabından kesilen bedellerinin istirdadı talebiyle açılan davada düzenlenen bilirkişi raporunda, alınan dosya masrafı ve sair bedellerinin haksız olduğu kanaatine varıldığını ve işbu rapor doğrultusunda İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 2015/815 E., 2017/73 K. ve 15.02.2017 tarihli kararda müvekkili lehine kararın verildiğini, gerekçesinde ise Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’ nin 2011/3576 E., 2011/10221 K. ve 27.06.2011 tarihli kararın yer aldığını, Sözleşme hükmünde sözleşme gereği yapılacak tüm masrafların ödenmesinin kabul edilmiş olmasına rağmen yapılan masrafların neler olduğunun belirtilmediğini, davalı bankanın sadece dava konusu kredinin verilmesi için gereken zorunlu masrafların neler olduğunu ispat etmesinin gerektiğini, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2011/3576 E., 2011/10221 K. ve 27.06.2011 tarihli) ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ticari nitelikteki taksitli taşıt kredi sözleşmeleri kapsamında haksız olarak tahsil edildiği öne sürülen tutarların iadesine ilişkindir. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu davacının iadesini talep ettiği tutarların iade koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Taraflar arasındaki sözleşmeler ve kredi evrakları getirtilmiş ve bilirkişi tarafından değerlendirilmiş olup, taraflar arasında 10 adet genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kullanılan kredilerin büyük kısmının dövize endeksli olduğu, kredinin ilk kullandırıldığı 16/11/2005 den 08/03/2013 tarihine kadar kullandırılan kredilerden kredi tahsis komisyonu ve dosya masrafı altında ücret/kom+BSMV olarak 14.595,00 TL’ lik kesinti yapıldığı tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 10. Maddesinde “müşterinin (davacı) faiz, komisyon, ücret, masraf, KKDF (fon kesintisi), vergi ve diğer eklentilere ilişkin olarak ve/veya diğer adlar altında bankanın alacağı ücret ve masrafların kendisine ait olduğunu ve bunları nakten ve defaten ödemeyi kabul eder.” hükmünün olduğu, davalının tahsil ettiği ücretlerin davalı bankanın kredilerin kullandırıldığı yıllarda TCMB’ye bildirdiği ücret ve komisyon tarifesine uygun, hatta altında olduğu, sektörde yer alan diğer bankaların tahsil ettiği ücretler ile TTK 22. maddeye de uygun olduğu ve haksız şart niteliği taşımadığı, bilirkişi tarafından ayrıntılı olarak ifade edilmiş, mahkemece de rapor benimsenerek hüküm kurulmuştur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/06/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.