Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/891 E. 2019/876 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/891
KARAR NO : 2019/876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2018
DOSYA NUMARASI: 2014/1048 Esas – 2018/33 Karar
DAVA : TAZMİNAT (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/06/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının Ambarlı Limanındaki yükünün Çorlu’daki Fabrikasına kadar olan taşıma işinin, davacı firma tarafından yapıldığını, 06.11.2013 tarihinde Mardaş Limanından … plakalı çekiciye bağlı … plakalı dorse üzerine ve … konteynır yüklenerek araç seferine başladığını, sefer sırasında meydana gelen yangında davacının aracında ve yükte hasar meydana geldiğini, yangın raporunda meydana gelen yangının aracın sol arka tekerleğinde oluşan aşırı ısınmanın tekerlek lastiğini kızıştırıp tutuşturmayla meydana geldiğinin belirtildiğini, davacı aracının lastiklerinin 11.06.2013 tarihinde değiştiğini, herhangi bir ihmallerinin olmadığını, bunun polis tutanağında da belirtildiğini, davalının ağır ihmali sonucu davacının büyük zarara uğradığını, olay sonrası yapılan incelemede emtianın yüklü olduğu … Konteynırın taban kısmının tahta/ ahşap olduğunun tespit edildiğini, davalının taşınmasını yaptırdığı “azodicarbonamide” maddesinin yanıcı ve patlayıcı özelliği bulunduğunu, çelik konteynırlarda taşınmasının gerektiğini, malın özellik göstermesi durumunda özel araç ve taşıma planı oluşturulması bilgisinin verilmesi gerektiğini bunun yüklenicinin görevi olduğunu, davacının meydana gelen hasar, 50 günlük kazanç kaybı olmak üzere toplam 23,435,41 TL zarara uğradığını, davalıya ihtarname çekildiğini, cevap alınamadığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalarak 23.435,41 TL zararın fatura tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının elastomerik kavucuk köpüğü imalatı yapan ülkenin önde gelen kuruluşlarından biri olduğunu, dava konusu araçta taşınan “….” nin IMCO sınıfında yer alan ürün olup davacı tarafından davalıya ait fabrikaya son bir yıl içinde 16 kez taşıma yapıldığını, ürünün IMCO sınıfı ürün olup, içinde bulunduğu konteynırın, ambarlı limanında İMCO sınıfı ürünlerin bulunduğu konteynırlara ayrılan konrtollü bölgesinden yüklendiğini, taşıyıcının ürünün muhteviyeti hakkında zaten bilgisi olduğunu, konteynır yola çıkmadan evvel gönderen/ acentesi tarafından konteynırın tüm yüzlerine “yanıcı madde” bulunduğunu gösteren uluslararası işaretler yapıştırıldığını, taşıyıcıya gümrük sahasında Gümrük Çıkış Beyannamesi / Gümrük Çıkış Evrakı verildiğini konteynır içindeki ürünün ne olduğunun belirtildiğini, olayda davalının gönderen olmayıp alıcı durumunda olduğunu, yangının taşınan ürün nedeni ile çıkmadığını, davacıdan kaynaklanan nedenle çıktığını,14.11.2015 tarihli yangın raporundan da anlaşılacağı üzere yangının tümüyle davacıdan kaynaklanan nedenlerden dolayı meydana geldiğini, davacının ağır kusurlu olduğunu, davacının gerekli sigortayı yaptırmayarak iddia ettiği zararın üzerinde kalmasına neden olduğunu, davalının yük ve konteynerin tümüyle kullanılmaz hale gelmesi nedeniyle 189.182,28 TL zarara uğradığını, 11.11.2013 tarih 11548 y. nolu ihtarname keşide edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA (Asıl davanın davalısı olan davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının Çorlu’ da bulunan fabrikasında kauçuk köpüğü imalatı yaptığını, üretimde kullanılan maddelerden …. isimli maddenin IMCO sınıfında yer aldığını, davalı … Tic.Ltd.Şti tarafından son bir yıl içinde 16 kez taşındığını, son kez 06.11.2013 tarihinde 69.600 USD doları değerinde …’in davalı tarafa ait… plakalı çekiciye bağlı … plakalı dorseye yüklenerek davacının Çorlu’daki fabrikasına yola çıktığı ve araç otoyolda iken dorsenin sol arka lastiğinin yanmaya başladığını ve çıkan yangının dorseye sıçradığını, dorsenin yanmaya başladığını,dorsedeki konteyner ve yükün tamamen yanmasından sonra yangının itfaiye tarafından söndürülebildiğini, itfaiye raporuna göre yangının aracın sol arka lastiğinde oluşan aşırı ısınmanın tekerlek lastiğim kızıştırıp tutuşması ile başladığını ve gelişerek dorseye sirayet etmesi sonucunda meydana geldiğini, olayda davacıya ait yükün konteynerle birlikte tamamen yandığını, davacının konteyner bedelini ödemek zorunda kaldığını, davacının toplam zararının 189.182,28 Tl.oduğunu, bu zararım 97.281,00 TL.lık kısmının davacının yaptırdığı sigorta nedeniyle … Aş tarafından karşılandığını, taşınan yükün IMCO sınıfında yer aldığını ve taşıma evraklarında mahiyetinin açıkça belirtildiğini, bu ürünün uygun olmayan konteynere yüklenmesinin mümkün olmadığı gibi, yükleme limanında gemiye alınmasının, boşaltma limanında ise limana indirilmesinin mümkün olmadığını, ürünün uygun konteyner ile taşındığını belirterek bakiye 91.901,28 TL.zararının 11.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, birleşen davanın davacısının zararının kendisinin kusurundan kaynaklandığını belirterek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/01/2018 tarih 2014/1048 Esas – 2018/33 Karar sayılı kararında;” … Taraflar arasındaki tazminat davalarının sözleşmesel dayanağının Davacı-Birleşen Davanın davalısının; karşı tarafın Ambarlı Limanındaki yükünü Çorlu’da ki Fabrikasına kadar taşıma işini üstlenmesine yönelik taşıma sözleşmesi olduğu; tarafların tazminat işlemlerinin, Davacı-Birleşen Davanın davalısının 06.11.2013 tarihinde Mardaş Limanından … plakalı çekiciye bağlı … plakalı dorse üzerine ve … konteyner yüklenerek araç seferine başlandığı, sefer sırasında meydana gelen yangından dolayı her iki tarafın da zarar gördüğü, mahkemeye ibraz edilen 13/11/2017 tarihli rapordaki tespitlerin dosya kapsamındaki delillere, olaya ve yasal mevzuat uygun olduğu, önceki bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen raporların itibar edilir nitelikte görülmediği, 6102 Sayılı Kanunun 850.md uyarınca taşıyıcının eşyayı teslim aldığı hali ile gönderilene teslim etmek zorunda olduğu, taşıyıcının edimini yerine getirirken aynı zamanda eşyayı koruma borcunu da üstlendiği, taşıyıcının eşyayı koruma borcunun eşyayı teslim alma aşamasında başladığı ve eşyanın tasarruf hakkı sahibine teslim ile son bulduğu, bu haliyle 6100 Sayılı Kanunun 190.md uyarınca Taşıyıcı olan Davacı-Birleşen davanın davalısının taşıma sırasında oluşan hasarın kendi kusurundan kaynaklanmadığını ispat etme külfeti altında olduğu, Davacı-Birleşen Davanın Davalısı olan taşımacının, tehlikeli ve yanıcı madde ihtiva eden eşyayı (konteyner) Ambarlı Gümrük Müdürlüğü sahasından tam ve hasarsız teslim aldığı, buna ilişkin taraflar arasında bir çekişme olmadığı, Davacı-Birleşen davanın davalısı teslim edilen konteyner yükünün yanıcı ve parlayıcı madde içerdiğinin bildirilmediğini iddia ettiği, Bilirkişi Raporunda da tespit edildiği üzere; Uluslararası deniz yolu ile yurt dışından gelen konteyner muhteviyatı eşyanın, IMCO 4.1 sınıf tanımlı olduğu, bu tanımları içeren etiketlerin konteyner yüzeyinde bulunmasının gerektiği, bu belgeler olmadan uluslararası taşımayı yapan armatör firmanın bu yükü kabul ederek taşımasının mümkün bulunmadığı, bu uygulamanın uluslararası deniz yolu taşımacılığında kesin kural olduğu; gerek uluslararası gerek ulusal taşımalarda fiili taşımayı gerçekleştiren bir taşıyıcının, ithalat işlemleri tamamlanarak araca yüklenen konteynerin yüklenmesine nezaret, dış görünümünü tespitin yanı sıra güvenlik açışından taşıdığı yükün ne olduğunu bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, bu yönde mahkemece kanaat hasıl olduğu, Davaya konu olayın: 06/11/2013 günü, saat 23:10 sıralarında, … plaka numaralı çekiciye bağlı … plaka numaralı dorse üzerine, azodicarbonamid içeren emtia içeren … numaralı konteyner yüklenerek, Ambarlı’dan hareketle Çorlu’da mukim fabrika alanına seyri sırasında, E-80 (TEM) Otoyolu Beylikçayın Viyadüğü girişi kuzey yolda, İtfaiye Yangın Raporun da belirtildiği üzere, taşıtın sol arka tekerleğinde oluşan aşırı ısınmanın tekerlek lastiğini tutuşturmasıyla başladığı, Bilirkişi raporundaki ”Dosyada mevcut fotoğrafların incelenmesinden: konteynerin dorsenin sol arka tekerlek kısmına tekabül eden yüzeylerinde ve dorse yan yüzeyinde yoğun is ve aşırı ısıya bağlı oksitlenmenin mevcut olduğu, konteyner yan yüzeylerinde içeride oluşan aşırı basınca delalet eder şekilde dışa doğru yüksek oranda şekil değişiminin (şişme) meydana geldiği, hasarın, taşıt arka lastiğinin aşırı ısınarak alevlenmesi ve yanmaya başlayan lastiğin dorse ve konteyner yan yüzeyinde is oluşması ve aşırı ısınmasından kaynaklandığı”’ yönündeki tespitlerin yangının taşıtın sol arka tekerleğinde oluşan aşırı ısınmanın tekerlek lastiğini tutuşturmasıyla başladığı yönündeki İtfaiye raporunu doğrular nitelikte görüldüğü, raporda belirtildiği üzere; Taşıt lastiklerinin alevlenme seviyesine ulaşmasının çeşitli nedenlerden kaynaklanabileceği, bunların lastik basıncının uygun olmaması, fren sistemi arızaları nedeni ile iletilebilecek ısı, dış etkenler, taşıt yükleme, lastik arızası gibi sebepleri de kapsayabileceğinin tespit edildiği, taşıt lastiğinin alev atmasının belirtilen fazladan yüklemeden kaynaklandığı hususunda, diğer lastiklerde bu yönde bir ibarenin mevcut olmaması, fazla olduğu belirtilen miktarın toplam kapasiteye oranı gibi hususlardan dolayı kesin olarak yangına gerekçe gösterilmesinin mümkün olmadığı, davalı tarafın taşınan malının … olması, bu kimyasalın kauçuk ve plastik sektöründe kullanılan katkı olması ve sıcak preslerde kullanımda dahi bileşeni olduğu ürünü yakıcı herhangi bir tepkime oluşturmadığı, bu kimyasalın özelliğinde kendi kendine parlayıcı ve patlayıcı nitelik taşımadığı, dışarıdan ek yüksek ısı girişi olmadan herhangi bir reaksiyona girmeyeceği, hatta bu ısının da 200′,C (santigrat derece) olması gerekliliğinden dolayı bu nedenlerle taşınan üründe yanıcı-patlayıcı ibaresine gerek olmadığı, konteyner ve dorsede oluşan yangının sebebinin taşınan Azodicarbonamid olamayacağı ve oluşan yangın neticesinde konteynerde meydana gelen dışa doğru şişmenin ürünün yüksek sıcaklıkla girdiği reaksiyonda hacim genleşmesi özelliğinden meydana gelip bunun normal bir ürün davranışı olduğu, yangının taşıt maliki sorumluluğunda bulunan dorseden kaynaklandığı, meydana gelen yangında birleşen davanın davacısının faturalandırılan zararının 91.901,28.TL. olduğu, her iki tarafın zararının doğmasında Davalı-Birleşen davanın davacısına yüklenebilecek kusur tespit edilmediği…”gerekçesi ile, 1-) Asıl Davanın REDDİNE; 2-)Davalı-Birleşen davanın davacısının Birleşen davasının KABULÜ ile; 91.901,28.TL.nin 11/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birleşen davanın davalısından alınarak birleşen davanın davacısına verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı-birleşen davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk Derece Mahkemesinin hükme dayanak yapmış olduğu 13/11/2017 tarihli 3. bilirkişi raporunda yeterli araştırmanın yapılmadığını, farazi bilgi ve tahminlere dayalı ve bilimsel verilere dayanılmadan hazırlandığını, bilirkişi raporunda, yasaya aykırı olarak hukuki değerlendirmelere yer verildiğini, bilirkişi raporunda sözlü açıklamalar sırasında, hukuki değerlendirmenin bulunamayacağını ( 6100 sayılı HMK’ nun 279/4) İlk Derece Mahkemesinin hükmüne dayandırdığı gerekçesini, bilirkişi raporundaki hukuki değerlendirmelerin kopyala – yapıştır suretiyle oluşturulduğunu, İlk Derece Mahkeme kararının farazi bilgi ve tahminlere dayalı verilere dayanarak hükmü kurduğunu, Dosya içeriğinde davalı-karşı davacı tarafından taşıma konusu yükün içeriği hakkında yazılı olarak bilgilendirmenin yapılmadığını, bilirkişi raporlarında dahil konteyner üzerinde yanıcı-patlayıcı madde ihtiva ettiğine dair herhangi bir işaretlenmenin bulunmadığının tespit edildiğini, TTK madde 862′ ye göre gönderen eşyanın sözleşme hükümlerine uygun bir şekilde işleme tabi tutulabilmesi için işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri koymakla yükümlü olduğunu, Davalının bildirimleri yapmadığını kabul ettiğini, müvekkili firmanın kendisinin bunu bilmesinin gerektiğini iddia ettiğini, Müvekkili firma tarafından konteyner, Ambarlı limanındaki normal tüm malların istiflendiği bölgeden tesliminin alındığını, TTK madde 861/1 maddesinde üstüne düşen bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, İlk Derece Mahkemesinin, gönderenin tehlikeli madde taşıdığına ilişkin TTK madde 861/1 deki yazılı bildirim yükümlülüğünün ve bu bildirimin yükümlülüğüne uymaması durumunda TTK madde 861/1-c’ ye göre zarardan sorumlu olması gerektiğini göz ardı ettiğini, müvekkili şirketi haksız ve hukuka aykırı olarak zarardan sorumlu tutulduğunu, Konteynerin yurt dışından geldiği için uluslararası standartlara uygun olup olmadığının araştırılmasının gerektiğini, ancak İlk Derece Mahkemesinin bunu araştırmadan hüküm kurduğunu, ADR yönetmeliği Standartlarına göre ürünün ambalajlamasının da ADR standartlarına uygun olmadığını, İlk Derece Mahkemesinin kararını verirken dosyadaki delilleri göz ardı ettiğini, Ambalajlamanın hatalı yapılması halinde taşıyıcının genel görünüş itibari ile taşımaya uygunluk denetimini yapması ile, taşıyıcının ambalaj içi kontrol imkanı olmayan hallerde, taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığını, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 19/12/2014 T. 2014/11423 E. – 2015/4597 K. ) Hasara ilişkin olarak belirlenen tazminat miktarı hesabında TTK’ nın 880 ve 882. Maddelerinin nazara alınmadığını, İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme yapıldığını, toplanması talep edilen davacı lehine delillerin toplanmadığını, Müvekkili şirketin tehlikeli madde taşıdığını bilmediğini, bunun için dorseli tır teminin edildiğini, ancak ADR Standartlarına göre “Azordicarbonamide” maddesinin AT tipi araçlarda taşınmasının gerektiğini, Dava konusu yangın ve tehlikeli, yanıcı madde içeren yük arasında doğrudan bir illiyet bağının bulunduğunu, bu hususun iki bilirkişi raporunda da tespit edildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne ve karşı davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı – karşı davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava; taşıma sözleşmesi kapsamında davacı tarafından taşınan emtianın yanıcı ve patlayıcı madde olduğu buna uygun konteynere yüklenerek davacıya teslim edilmediği, bu nedenle, taşıma esnasında çıkan yangın sonucu davacının dorsesinde zarar meydana geldiği iddiasıyla bunun tazminine yöneliktir. Birleşen dava ise; taşıtan gönderen firma tarafından taşıyıcıya karşı açılmış taşınan emtianın yanarak zayi olmasından dolayı taşıyanın sorumlu olduğu iddiasıyla davacı- birleşen davalı taşıyıcının zararı tazmin etmesi yönünde bir davadır. Uyuşmazlık konusu taşınan emtianın yanarak zayi olmasında ve davacının taşımada kullandığı dorsenin yangın sonucu hasara uğramasında kimin kusurlu olduğu ve kimin hangi tarafın zararını ne surette tazmin etmekle yükümlü olduğuna ilişkindir. Taşıma karayolu ile yurtiçi ticari taşıma olduğundan 6102 sayılı TTK uygulanmalıdır. Taşınan emtianın yanıcı ve patlayıcı bir madde olan … adlı IMCO sınıfında tanımlanan bir emtia olduğu sabittir. Kazaya ilişkin tutanak ve belgeler ile emtianın niteliğine ve taşımaya ilişkin belgeler dosyaya sunulmuştur. Yangının davacı taşıyıcı firmaya ait … plakalı dorsenin yolda seyir esnasında sol arka lastiğinin yanmaya başlamasıyla oluştuğu ve oradan dorseye ve dorse üzerindeki konteynere sirayet ettiği ve bu suretle konteyner ve içinde taşınan kimyasal maddenin yandığı, dorsenin de aynı şekilde hasara uğradığı anlaşılmaktadır. Emtianın konteyner içinde Ambarlı limanında davacının aracına yüklendiği, emtianın aynı şekilde Çin Shanghai’ den ithal edildiği, gönderen firmanın dava dışı yabancı 3. Şahıs olduğu dosyada bulunan gümrük ve taşıma evrakından anlaşılmaktadır. Bill Of Lading evrakının ekinde taşınan emtianın özelliklerinin belirtildiği görülmektedir. Keşif sonucu alınan talimat bilirkişi raporunda taşınan emtianın konişmentoda IMO class 4.1. Olarak tanımlandığı (yanıcı veya diğer maddeler) fakat konişmento dışındaki belgelerde bundan bahsedilmediği, emtianın tehlikeli maddelerin karayolu ile taşınması ana ilişkin Avrupa Anlaşamasının 5.4.3 ve buna ilişkin yönetmeliğin 4. maddesinde yazılı olduğu şekilde davacı taşıyanın dorsesine yüklenmediği, davacı taşıyıcının de yönetmeliğin 21/a maddesine göre sahip olduğu kontol görevlerini yapmadığı gerekçeleriyle iki taraf da eşit oranda kusurlu bulunmuş ve bu doğrultuda hasar ve tazminat hesaplaması yapılmıştır. Daha sonra aldırılan 20/04/2017 havale tarihli raporda taşınan tehlikeli emtianın özellikleri hakkında taşıyıcıya gerekli bildirimin yapıldığının anlaşılamadığı, bu durumda gönderenin kusuru olmasa da TTK 864/1-c maddesine göre sorumlu olduğunu belirtmiş ve TTK 876 madde hükmüne göre de taşıyıcının mücbir sebep sonucu oluşan zararlardan sorumlu olamayacağı, davacı taşıyıcının lastiklerini kısa süre önce değiştirdiği ve olaydan dolayı sorumlu olamayacağı, taşıtanın ise davacı taşıyıcının zararından sorumlu olduğu gerekçesiyle tazminat hesabı yapılmıştır. En son aldırılan 13/11/2017 tarihli raporda ise taşınan IMCO 4.1. sınıfı emtianın özelliklerinin konteyner üzerinde bulunmadan denizyolu ile taşınmasının mümkün olmadığı, davacı taşıyıcının taşıdığı ürünün niteliklerini bilebilecek durumda olduğu, yangının dorseden kaynaklandığı, taşıt malikinin zarardan sorumlu olduğu, taşınan Azodicarbonamid maddesinin yüksek sıcaklık etkenli genleme ajanı olduğu ve yangını çıkartacak özelliğinin bulunmadığı, oluşan yangından davalı birleşen davacının sorumlu tutulamayacağı ifade edilmiştir. Mahkeme de, nihai rapor değerlendirmesini esas alarak asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar vermiştir. Sonuç olarak, davacı taşıyan TTK 850. maddesine göre eksiksiz teslim aldığı emtiayı davalı alıcıya teslim etmemiştir. Yangın taşınan emtiadan değil, davacı taşıyanın dorse lastiğinden başlamış, dorseye ve oradan da taşınan emtiaya sıçramış, sonuçta dorse de zarar görmüş, taşınan emtia da zayi olmuş ve varış yerine ulaştırılamamıştır. Yangının nedeninin taşınan emtia olmadığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber emtianın yanıcı-genleşici niteliği, yangının boyutunun artmasına neden olmuş olabilir. Davacının dorse bakımını yaptırdığı ve lastikleri kısa süre önce yenilediği anlaşılmakla birlikte taşınan emtia yangını başlatmadığına göre kusurun emtiaya, dolayısıyla malın alıcısına yüklenmesi mümkün değildir. Taşımada istiap haddinin aşıldığı ve araca 1027 kg fazla yük yüklendiği 2. raporda belirtilmiş olmakla birlikte, son raporda yangının fazla yüklemeden kaynaklandığı yönünde bir veri olmadığı kabul edilmiş olup, yangın raporu karşısında diğer lastiklerde aynı durum ortaya çıkmadığından, fazla yüklemenin yangına yol açmadığı, en azından bu yönde bir delil bulunmadığı, velev ki olsa bile taşıyıcının bu durumda yüklemeyi kabul etmemesi gerektiği, aracının yüke elverişli olup olmamasından taşıyıcının sorumlu olacağı kabul edilmelidir. Davacı taraf istinaf dilekçesinde 3. bilirkişi raporunun hükme esas alındığını belirterek raporun yasaya aykırı ve hukuki değerlendirmeler içerdiğini öne sürmüştür. HMK’nın 282. Maddesine göre hakim bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirme durumunda olduğundan ve teknik değerlendirmeler yönünden 3. bilirkişi raporu esas alınmakla salt bu rapora göre karar verilmediği, dosyada bulunan belgeler ve tespitlerden yararlanılmış olması karşısında bu istinaf nedeni yerinde değildir. Taşınan emtianın niteliği hakkında bilgilendirme yapılmadığı istinaf nedeni olarak öne sürülmüş olup, taşıma ve gümrük evrakında ve konteyner üzerinde taşınan emtianın niteliklerinin bulunduğu için davacı taşıyıcının taşınan emtianın tehlikeli özelliklerinin kendisine bildirilmediği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Davacı vekili konteynerin Shanghai’den Ambarlı’ya, 3. Bilirkişi raporunda belirtildiği gibi taşınmamış olabileceğini öne sürmüş olup, somut bir delil olmadan varsayımlara dayalı olarak taşımanın nasıl yapıldığının araştırılmasını talep etmesi yerinde değildir. Zira davacı taşıyan konteyneri- emtiayı dorsesine ihtirazi kayıt göstermeden almış olup, emtiayı özelliklerini bilerek aldığı kabul edilmelidir. Davacı vekili, taşınan emtianın uygun olmayan şekilde ambalajlandığını ve konteynere yüklendiğini öne sürmekte olup, buna ilişkin somut bir kanıt bulunmamaktadır. Zira yangının çıkış sebebi esasen emtia ve konteyner değildir. Davalı birleşen davacının hasar hesabının doğru yapılmadığı öne sürülmüşse de taşınan emtianın nicelik ve niteliği ile değeri belli olduğuna göre, yapılan hesaplamada bir yanlışlık olduğu yönünde somut bir delil bulunmamaktadır. Yükün tehlikeli emtianın depolandığı alandan değil normal yüklerin bulunduğu alandan alındığı öne sürülmüş, esasen tehlikeli yüklerin istiflendiği ayrı bir yer olmadığı bunun araştırılmadığı öne sürülmüş olup, bu konu araştırılmamış olmakla birlikte bu eksikliğin davanın esasına etkili olmadığı kabul edilmelidir. Sonuç olarak; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, asıl davanın davacısı, birleşen davanın davalısı taşıyanın, hasarın kendisinden kaynaklanmayan sebeplerden vuku bulduğunu ispatlayamamış olmasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı/ birleşen dava davalısının her iki dava yönünden istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısı vekilinin asıl ve birleşen davalar yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen davalar yönünden asıl davanın davacısı/ birleşen davanın davalısı tarafından yatırılan toplam 196,2 TL ( 98,10 TL + 98,10 TL ) istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden davacıdan alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, asıl dava davacısı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın asıl dava davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden birleşen dava davalısından alınması gereken 6.277,77 TL istinaf karar harcından, birleşen dava davalısı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 1.569,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.708,32 TL harcın birleşen dava davalısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 20/06/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.