Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/877 E. 2019/874 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/877
KARAR NO : 2019/874
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/742 Esas – 2017/1064 Karar
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/06/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı şirket arasında var olan ticari ilişki nedeniyle davalı borçludan 175.214,39 TL alacağının bulunduğunu, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyası ile borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak hem borca hem de yetkiye itiraz ettiğini belirterek davalı borçlunun Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin asıl alacak üzerinden işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte devamına, davalının haksız itirazı nedeni ile alacağın % 20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Şirket kayıtlarında yapılan inceleme sonucunda davacı yanca talep edilen alacağın haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespit edildiğini belirterek davanın reddine haksız ve kötü niyetli alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 29/12/2017 tarih 2016/742 Esas – 2017/1064 Karar sayılı kararı ile; ” … Bilirkişiden alınan 7/9/2017 havaleli rapora göre taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı, ödemelerin banka yoluyla yapılmadığı bu nedenle ödeme saptanamadığı, ancak davacının fatura ve tahsilatı ticari defterlerini kaydettiği davalının itirazının bulunmadığı şu haliyle alacak talebinin yerinde olduğu görüşüne yer verildiği, davacı tarafa mal teslimine ilişkin belgeleri sunması yönünde süre verildiği, davacının oturum arasında bir kısım belge sunduğu, sunulan belgelerin incelenmesinden her bir faturaya ilişkin sevk irsaliyesi ve üzerinde muhtelif imzalar bulunduğu, Tüm dosya içeriğinden yanlar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı, süre gelen bir ticari ilişki bulunduğu, ödemelerin resmi kayıt altında yapılmadığı, bu nedenle tam ödeme saptanamadığı davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği davacının mal satışına dair her bir faturasının içeriğindeki malın tesliminin ispatlanamadığı, tarafların davacının ticari defterlerine yansımayan alışverişinin de olduğu , ödemelerin banka gibi resmi yoldan değil makbuzlarla yapıldığı bu durumda davalı yan defter ve belgelerini sunmadığından gerçek ticari ilişkinin tam olarak tespitini mümkün olamayacağı, davacı defterinde tek taraflı olarak kaydedilen fatura içeriği malların teslimi için 2/10/2017 tarihli ara kararda davacı tarafa kesin süre verildiği, buna rağmen faturadaki malların teslimini ispata yarar belge sunulmadığı, sunulan sevk irsaliyelerinin bir kısmının imzasız, bir kısmının da imza içeriği denetlenebilir olmaktan uzak belgeler olduğu, bu nedenle imza sahibinin araştırılamadığı, 2/10/2017 tarihli kesin sürede davacının sunduğu sair bir kısım evrakın ise servis formu olup bu hizmetin verildiğine dair yanlar arasında yapılmış bir sözleşme sunulamadığı, bu yönden de ispatın sağlanamadığı, bu durumda tek taraflı davacı defter incelemesi ile davalının borçlu olduğu anlaşılmış ise de; fatura içeriği malın tesliminin hizmetin verilip verilmediğinin ispatlanamadığı…”gerekçesi ile, Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve katılım yolu ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk Derece Mahkemesinin kendi gerekçesinde çeliştiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde her bir faturaya ilişkin sevk irsaliyesi olduğunun kabul edildiğini, ancak daha sonra gerekçede her bir faturanın içeriğindeki malın tesliminin ispatlanamadığının ifade edildiğini, Davalının hiçbir dilekçesinde söz konusu malları teslim almadığını ileri sürmediğini, taraflar arası, ticari ilişki ve alacağa dayanak olan malların teslimi hususunda bir tereddüt olmadığını, Bilirkişi raporundaki tespitlerle taban tabana zıt olarak verilen kararın yeterince gerekçelendiremediğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalının itiraz etmediği ve açıklamaktan kaçındığı hususları dikkate almadan gerekli araştırmayı yapmadan hükmün kurulduğunu, İrsaliyelere yapılan imza itirazının yerinde olup olmadığının araştırılmadığını, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı tarafından ödeme yapılmadığı saptamasına rağmen bunun sonucunun müvekkiline yüklendiğini, Defter incelemesi ile davalının borçlu olduğunun tespitinin edildiğini, ancak davanın reddedildiğini, İlk Derece Mahkemesinin davalının ticari defterlerini ibraz etme zorunluluğuna hukuken bağlanan sonuçları göz ardı ederek hükmün kurduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 09.01.2017 tarihli 2016/997 E. ve 2017/101 E. Sayılı kararında) Gerekçede davalının defterleri sunmadığından gerçek ticari ilişkinin saptanamadığının ifade edildiğini bu yönüyle de eksik bir incelemenin söz konusu olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı katılma yolu ile istinaf dilekçesi ile; Davanın esasını teşkil eden icra takibinin hem haksız hem de kötü niyetli olarak başladığının sabit olduğunu, bu nedenle alacaklı davacının takibinde ve davasında haksız ve kötü niyetli olduğu sabit iken yerel mahkemenin İ.İ.K.’ nun amir hükümleri kapsamında davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmediğini, kararın bu bakımdan düzeltilmesinin gerektiğini, Gerekçeli kararda, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talebinin karşılıksız bırakıldığını öne sürerek yapılacak inceleme sonucunda gerekçeli kararın davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatını içerir şekilde düzeltilip onanması gerektiğini ileri sürerek, katılma yolu ile yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının davacı aleyhine kötü niyet tazminatını da içerir şekilde düzeltilerek onanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafına tahminine yönelik kararın verilmesine talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satış kapsamında düzenlendiği öne sürülen faturalardan kaynaklanan cari-işleyen hesap açığının tahsili yönünde yapılan ilamsız icra takibine itirazın İptali davasıdır. Uyuşmazlık konusu; icra takibine dayanak açık hesabı oluşturan faturalardan dolayı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasındadır. Bilirkişi raporunda yazılı sözleşme bulunmadığı, ödemelerin banka yoluyla yapılmadığı bu nedenle tam ödeme saptanamadığı, ancak davacının fatura ve tahsilatı ticari defterlerini kaydettiği, davalının itirazının bulunmadığı, alacak talebinin yerinde olduğu ifade edilmişse de mahkemece yanlar arasında süre gelen ticari bir ilişki bulunduğu, fakat yazılı bir sözleşme olmadığı, ödemelerin resmi kayıt altında yapılmadığı, bu nedenle tam ödeme saptanamadığı, davalının ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, davacının mal satışına dair her bir faturasının içeriğindeki malın tesliminin ispatlanamadığı, tarafların davacının ticari defterlerine yansımayan alışverişinin de olduğu, ödemelerin banka gibi resmi yoldan değil makbuzlarla yapıldığı, bu durumda davalı yan defter ve belgelerini sunmadığı, gerçek ticari ilişkinin tam olarak tespitinin mümkün olmadığı, davacının faturalardaki malların teslimini ispata yarar belge sunmadığı, sunulan sevk irsaliyelerinin bir kısmının imzasız , bir kısmının da imza içeriğini denetlenebilir olmaktan uzak olduğu, bu nedenle imza sahibinin araştırılamadığı, davacının sunduğu sair bir kısım evrakın ise servis formu olup bu hizmetin verildiğine dair yanlar arasında yapılmış bir sözleşme sunulamadığından, bu yönden de ispatın sağlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiştir. Davacının alacağını dayandırdığı faturaların her birinin sevk irsaliyeleriyle davalıya teslim edilip edilmediği, bu bağlamda faturaların içeriğini oluşturan edimlerin davalıya sağlanıp sağlanmadığı tam olarak belirlenmemiştir. Bilirkişinin davacı defterlerinde yer aldığını belirttiği 30/10/2014 tarih ve 50.000,00 TL bedelli faturanın içeriği … plakalı Mercedes bir aracın satışına ilişkindir. Davalı taraf bir tek bu faturayı kabul etmekte olup, bu faturanın karşılığı olarak taraflar arasında Bakırköy … Noterliğinin 30/10/2014 tarih ve … no.lu araç satış sözleşmesi bulunmaktadır. Bu sözleşmede satıcı konumunda olan davacının satış bedeli olarak 50.000,00 TL’yı aldığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının açık hesabını oluşturan faturalardan 30/10/2014 tarih ve 50.000,00 TL bedelli faturanın tahsil edildiği yönünde noterlikçe tanzim edilmiş bir belge bulunmakta fakat davacının bunu kayıtlarına işlemediği anlaşılmaktadır.
Bunun dışında davalı taraf defter sunmamış olup esasen alacaklı olduğunu davacının ispatlaması gerekmektedir. Bilirkişi raporu davayı aydınlatmaya yeterli değildir. Davacının alacağını dayandırdığı tüm faturaların ve bağlantılı olduğu öne sürülen sevk irsaliyelerinin asıllarının celbedilerek gerekirse taraflar isticvap edilerek, davacının takibe konu alacağının dayanağını oluşturan faturalar ve sevk irsaliyeleri net bir şekilde somutlaştırılmalı, fatura ve irsaliyelerin davalıya tebliğ edilip edilmediği, davacının faturaların içeriğini oluşturan emtiayı davalıya teslim edip etmediği net bir biçimde belirlenerek, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı belirlenmelidir. Bunun için fatura ve irsaliyeler üzerinde teslim alan kısmında adı soyadı ve imzası bulunan şahısların davalı çalışanı olup olmadığı usulünce belirlenmeli, tarafların davaya konu faturaları ait olduğu döneme ilişkin BA/BS formları ve dayanak belgelerle ilgili vergi dairesine bildirip bildirmediği vergi dairesinden sorularak belirlenmeli, ihtilaf konularını teknik olarak tam olarak karşılayacak şekilde bilirkişiden rapor alınmalıdır. İlk derece mahkemesince davacının istinafı açısından yukarıda belirtildiği şekilde tahkikat yapılmadığından ve deliller belirtilen şekilde toplanmadığından ve değerlendirilmediğinden dosyanın HMK 353/1-a-6 kapsamında iade edilmesi gerekmiştir. Davanın deliller tam ve gereği gibi toplanıp değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, Davalı tarafın katılma yolu ile istinafının bu aşamada hukuken değerlendirilmesi mümkün olmamış ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 29/12/2017 tarih ve 2016/742 Esas – 2017/1064 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2- Davalının istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca yatırılan 98,10′ ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 5-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi uhdelerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/06/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.