Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/876 E. 2019/1083 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/876 Esas
KARAR NO : 2019/1083 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 20/04/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/1014 Esas 2018/398 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 11/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin yaptığı yurtdışı nakliyesi hizmetleri karşılığı olarak davalı borçlu şirketten toplam 41.500,00 EURO fatura alacağının olduğunu, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin müşterilere ait tekstil ürünlerinin karayollarıyla taşınması için davacı ile anlaştığını ve taşıma işini davacıya devrettiğini, davacının hiçbir neden ileri sürmeksizin malların taşınmasını geciktirdiğini, malların gcikmesinden dolayı müşterilerinin maddi zarara uğradıklarını ve navlun ücretini ödemeyeceklerini kendilerine bildirdiklerini, teslimdeki gecikme nedeniyle müvekkilinin Hollanda’daki müşterisine dağıtımı uçakla yapmak zorunda kaldıklarını ve müvekkilinin ve müşterisinin maddi manevi zarar gördüklerini, uluslararası karayolu taşıma sözleşmesinin 26.maddesi gereğince termin aşımı durumunda araç başı günlük 200 EURO gecikme cezası uygulanacağını, müvekkilinin davacıdan alacağı toplam gecikmeden kaynaklı 29.400 EURO alacak hakkını şimdilik saklı tuttuklarını, ayrıca davacının düzenlediği faturalara karşı 18/10/2016 tarihli ve 21/10/2016 tarihli ihtarnameler ile iki kez itiraz edildiğini ve 17/10/2016 tarihli 29.400 EURO bedelli iade faturası düzenlendiğini, davacının taşımalardaki gecikmeden sorumlu olması nedeniyle navlun alacağına hak kazanmadığını, alacağında likit olmamasından dolayı icra inkar tazminatı talebininde haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 20/04/2018 tarih 2016/1014 Esas – 2018/398 Karar sayılı kararında;
“…İncelemeye sunulan defter ve belgeler ile tüm dosya kapsamına göre,taraflar arasında takibe konu faturalara istinaden taşıma hizmetinin gecikmeli de olsa yerine getirildiği, ve davacının faturada belirtilen bedellere hak kazandığı, davalı tarafça gecikmeden kaynaklı iade faturası düzenlenmiş olup, bilirkişi incelemesinde de gecikmeden kaynaklı zararın 29.400 EURO olduğu bildirilmiş ise de davalı tarafça cevap dilekçesinde bu alacaklarını saklı tuttuklarını beyan etmeleri karşısında harcı yatırılarak usulüne uygun açılmış bir karşı dava da olmadığından gecikmeden kaynaklı zarar miktarı mahsup edilmeyerek taraflar arasında ihtilafsız olan faturalar nedeniyle davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 141.560,65 TL faturaya dayalı hesap alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verildiği…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile 141.560,65 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece.. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 28.312,13 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin dava konusu navlun ücretini CMR m.23/5 gereğince gecikmeden kaynaklı olarak ödememekte haklı olduğunu,
Dava konusu 13 farklı taşımada her ne kadar taraflar taşımanın 7 gün içerisinde gerçekleşeceğini kararlaştırmışlarsa da somut olay bazında yapılan 13 taşımada bu 7 günlük sürenin 3 günden 28 güne olmak üzere farklı sürelerde gecikmenin yaşandığını ve sözleşme kurallarının davacı şirket tarafından ihlal edildiğini, bu durumun alınan bilirkişi raporlarında tespit edildiğini,CMR 23/5 hükmü gereğince müvekkili şirket tarafından davacı şirkete 17.10.2016 tarihinde 29.400,00 Euro tutarında gecikme cezası için faturanın kesildiğini ve gecikme cezası tutarının davacı şirketin navlun bedelinden mahsup edildiğini, Bekleme ücretlerinin taşıma ücretinden mahsup edilmeyeceği yönünde bir hükmün bulunmadığının açık ve net şekilde Yargıtay kararlarında açıklandığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/1459 E. 2017/4281K. sayılı 13.09.2017 – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.06.2009 tarihli 2008/4057E., 2009/7911 K. -Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2007/12214 E., 2009/982 K. sayılı, 02.02.2009 – Yargıtay 11.HD. 2007/7962 E. 2008/10659 K. )Dava konusu taşıma kapsamında davacı şirket tarafından düzenlenen dosyada mübrez CMR senetlerinde görüleceği üzere tüm CMR evraklarının Freıght Collect kaydını içerdiğini ve bu alıcı ödemeli taşımada yaşanan gecikmelerden dolayı müşterisinin müvekkiline ödeme yapmadığını,müvekkili şirketin yurtdışı şubesinin müvekkili şirkete 40.800,00 EURO’luk iade faturası keserek müvekkili şirketin taşıma için hak kazandığı iade aldığını, Yargıtay İçtihatlarında ve mevzuatta müşterisinden navlun ücreti almayan müvekkili şirketin fiili taşıyana herhangi bir ödeme yapamayacağının kabul edilen bir olgu olduğunu, ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2001/7152 E., 2001/9951 K sayılı 20.12.2001)Taşımayı organize eden müvekkili şirketin yerel mahkemenin kararı neticesinde navlun ücretini müşterisinden alamadığını, bir taşımada alt taşıyana navlun ücretini ödemeye mahkum edildiğini, müvekkiline zarar faturalarının kesildiğini ve hem ticari kayba hem de önemli bir müşterisini kaybederek zarara uğradığını,İlk derece mahkemesi kararında hükmedilen faiz tutarının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu olaya CMR Konvansiyonunun 27. maddesi ve yerleşik içtihatları gereğince ancak %5’lik faiz uygulanabileceği hususunda eksik incemenin yapıldığını,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusunun tümü üzerinden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, ödenmediği iddia edilen navlun alacağının davalı taşıtandan tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur, davacı vekili İstinaf dilekçesine karşı HMK. 347/2 maddesi uyarınca cevap dilekçesi sunmuş olup HMK. 348 Madde uyarınca katılma yolu ile istinaf yoluna başvurulmamıştır.Davalı vekili taşımanın geç yapıldığını, geç taşıma nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını,taşımadaki gecikme nedeniyle ceza bedeli olarak 29.400,00 EURO miktarlı fatura kesildiğini ve gecikme cezası tutarının davacı şirketin navlun bedelinden düşüldüğünü ve navlun bedelinin ödenmesi gerekmediğini savunmaktadır,istinaf dilekçesinde de bu savunmasını tekrarlamıştır.Dava konusu taşımanın İngiltere/Hollanda-Türkiye arasında olması nedeniyle CMR Konvansiyonu hükümlerine tâbi olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlığının tabi olduğu CMR Konvansiyonu’nun 23 ncü madde hükmünde, gecikmenin ayrıca bir zarara neden olması halinde, navlun ücretiyle sınırlı olarak taşıyanın sorumluluğunu düzenlemiş olup, gecikme halinde taşıyanın navlun ücretine hak kazanmayacağı gibi bir düzenlemeye yer verilmemiş, taşıyanın gecikmesine rağmen taşıma ücretine tam olarak hak kazandığı kabul edilmiştir. Somut olayda, davalının ayrı bir dava, karşı dava açmadan ve takas mahsup talebi olmadan davalının gecikme cezası olarak kestiği fatura bedelinin navlun bedelinden mahsup edilip edilemeyeceğinin çözüme kavuşturulması gerekmektedir.Davalı kendisinin de davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek bu alacağı ile davacıya olan borcunun takas edilmesini HMK’ nun 132. maddesi ile hüküm altına alınan karşılık dava ile isteyebilir. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’ nun 143/1 maddesi uyarınca, takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Davalı karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebilir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin ve müşterisinin maddi manevi zarar gördüklerini, uluslararası karayolu taşıma sözleşmesinin 26.maddesi gereğince termin aşımı durumunda araç başı günlük 200 EURO gecikme cezası uygulanacağını, müvekkilinin davacıdan alacağı toplam gecikmeden kaynaklı 29.400 EURO alacak hakkını şimdilik saklı tuttuklarını belirtmiştir. Davalı vekili BK.143/1 maddesine uygun şekilde takas mahsup talebine yönelik iradesini görülmekte olan dava sırasında davacı tarafa bildirmemiştir, bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesindeki ilk derece mahkemesince kurulan hükümde CMR 27 maddesi düzenlemesine aykırı olarak avans faizine hükmedildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; davada davacı talebinin TL olarak tahsile ilişkin olup, ilk derece mahkemesince de talep doğrultusunda hükmedilen tazminat tutarının avans faizi ile hüküm altına alındığı, CMR 27 maddesindeki %5 oranındaki faizin talebin döviz cinsinden hüküm altına alınması halinde uygulama alanı bulacağından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.670,00 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.567,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.102,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.