Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/857 E. 2019/792 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/857
KARAR NO : 2019/792
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2018
DOSYA NUMARASI : 2018/146 Esas – 2018/434 Karar
İLK DAVA : İtirazın İptali (Hava Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DERDEST DAVAYargılamanın Yenilenmesi
KARAR TARİHİ : 22/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
YARGILAMANIN YENİLENMESİ TALEBİ AÇISINDAN TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE SAFAHATIN ÖZETİ:
Yargılamanın yenilenmesini isteyen, ilk davanın davalısı … vekili: … şirketinin davacı olduğu ve Bakırköy 5. Asliye Ticaret mahkemesinin kısmen kabul ile sonuçlanan 12/12/2016 tarih ve 2015/157 E-2016/863 K sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 14.H.D’nin 10/04/2017 tarih ve 2017/121 E-2017/137 K sayılı kararı ile kendilerinin sınırsız sorumluluğu üzerinden sonuca gidilerek tazminata karar verildiğini, karara karşı kendilerince maddi hatanın düzeltilmesi ve yargılamanın yenilenmesi yönünde yaptıkları başvurunun İstanbul BAM 14. HD.’ nin 18/07/2017 tarih ve 2017/121 E – 2017/137 K sayılı ek kararı ile reddedildiğini, ek kararın kendileri tarafından temyiz edildiğini ve Yargıtay 11.H.D’nin 29/12/2017 tarih ve 2017/4883 E-2017/7637 K sayılı kararı ile başvurularının reddedildiğini, nihai olarak kararı veren ilk derece mahkemesine başvurarak mahkemenin 12/12/2016 tarih ve 2015/157 E-2016/863 K sayılı kararının, yazılı normlara Anayasa, Milletlerarası Anlaşmalar, Kanun, KHK ve yönetmeliklere aykırı olduğunu, aleyhlerine sınırsız sorumluluk hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını öne sürerek yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir. Yargılamanın yenilenmesi davasının davalısı, asıl davanın davacısı … vekili, yargılamanın iadesi sebebinin yazılı olmadığını, mahkeme kararının İst BAM 14.H.D tarafından denetlendiğini ve kesin olarak hükme bağlandığını, yasa yollarının tüketildiğini, esas mahkeme kararının da yerinde olduğunu belirterek talebin reddine karar verilmesini savunmuştur. Yargılamanın Yenilenmesi Davası yönünden Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 16/04/2018 tarih ve 2018/146 E-2018/434 K sayılı kararı ile HMK’nın 375.maddesinde öngörülen yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiştir. Yargılamanın Yenilenmesi Davasında verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunan …vekili, taleplerinin HMK 374-381. maddelerine dayanıldığını, HMK 376 ya göre bir değerlendirme yapılmadığını, bu maddeye göre: Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenlerin, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları halinde hükmün iptalini isteyebileceklerini, davacı sigorta şirketinin sigortalısına 20/10/2014 tarihinde ödeme yaparak halefiyete istinaden dava açtığını oysa kendilerinin belirtilen sigortalı dava dışı …. firmasına bu tarihten çok önce yaptıkları ödeme nedeniyle sigortalı … firması tarafından 12/07/2014 tarihinde ibra edildiklerini, davacının bu davayı açma ehliyeti bulunmadığı halde bu durum gizlenerek halefiyet tesis edildiğini ve dava açıldığını, dava dışı sigortalı … firmasının davacı sigorta şirketi ile birlikte hareket ederek aleyhlerine dava açılması için halefiyet tesis etmelerinin HMK 376 kapsamında değerlendirilmediğini, ibranamedeki imzanın … firmasına ait olup olmadığı hususunun belirlenmediğini, kararın HMK 375.maddesine göre Uluslararası Sözleşmelere aykırı olarak verildiğini, bunun nazara alınmadığını, Anayasa 36-148, AİHS 6. Maddeleri ile güvence altına alınan adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, Bakırköy 5. Asliye Ticaret mahkemesinin 12/12/2016 tarih ve 2015/157 E-2016/863 K sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 14.H.D’nin 10/04/2017 tarih ve 2017/121 E-2017/137 K sayılı kararı ile Uluslararası Hukuk ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı şekilde kesin hükümle sınırsız sorumluluklarına hükmedildiğini oysa Varşova Konvansiyonu, 4. Sayılı Montreal Protokolü ile yapılan değişiklik sonrası mal taşımalarında sınırlı sorumluluk hükümlerinin esas olduğunu, 25.madde olsa bile sınırsız sorumluluğun olamayacağını belirterek Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/04/2018 tarih ve 2018/146 E-2018/434 K sayılı kararının istinafen kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf talebine yanıt veren asıl davanın davacısı … A.Ş vekili, yargılamanın yenilenmesi dilekçesinde yargılamanın yenilenmesi sebebinin yazılmadığını, olayda kesin hüküm olduğunu, esas yönünden da kararın doğru ve haklı olduğunu, … talebinin keyfi olduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
ESAS HAKKINDAKİ DAVA SÜRECİ TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; müvekkili … AŞ ile sigortalıları dava dışı … Ltd. Şti. arasında nakliyat abonman sigorta sözleşmesi akdedildiğini, akdedilen bu sigorta sözleşmesi kapsamında 10.07.2014 tarih ve 0001-06364005 Sayılı sigorta poliçesi düzenlendiğini, sigortalı şirket tarafından toplam 29 kap halı emtiasının dava dışı Libya’ da yerleşik … alem isimli firmaya satıldığını, emtianın İstanbul Tripoli/ Libya ya taşıma işinin davalı … tarafından tahahhüt edildiğini, davalı … hava yolu taşıyıcısı sıfatını kazandığını, davalı hava taşıyıcısına …. sayılı hava konşimentosu ile 29 adet halı emtiası teslim edilmiş olmasına rağmen taşıyıcının varma yerinde 28 adet halı teslim ettiğini, bu suretle hava yolu ile eşya taşıma sözleşmesine aykırı hareket ettiğini, davalı taşıyıcının zarardan sorumlu olduğunu, kendileri tarafından sigortalının zararının tazmin edildiğini ve sigortalının haklarına halef olduklarını, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyasına ilamsız takip yaptıkların, davalı taşıyıcı borçlunun kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini öne sürerek itirazın iptaline ve davalı borçlu aleyhine % 20′ den az olmak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketi tarafından 17.256,53TL tahsili istemiyle müvekkil ortaklık hakkında ilamsız icra takibinde bulunduğunu fakat davacının 16.908,96 TL üzerinden itirazın iptalini talep ettiğini, olayda Montreal Sözleşmesinin uygulanması gerektiğini, kendilerine yazılı bir ihbar bulunmadığını, taşıma senedinde davacı sigorta şirketinin adının bulunmadığını, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, hasar dosyasının tamamının tasdikli bir örneğinin sunulmadığını, ibraname ve halefiyetin olduğuna dair bir belge sunulmadığını, kendileri tarafından 12/07/2014 tarihinde dava dışı sigortalı … Ltd. Şti’ni kayıp eşya açısından 14.633,60 TL ödemede bulunulduğunu ve … firmasının kendilerini 12/07/2014 tarihinde ibra ettiğini, sözkonusu taşımadan dolayı sorumluluklarının kalmadığını, davaya devam edilse bili sorumluluklarının sınırlı olduğunu, taşınan emtia başına her bir kg. Ağırlığı üzerinden 17 SDR sorumluluklarının bulunduğunu, davacının gerçek zararının ispat edilmesi gerektiğini, alacağın likit olmadığını temerrüt de olmadığından takip öncesinde faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
YARGILAMA SAFAHATI: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 12/12/2016 tarih ve 2015/157 Esas – 2016/863 Karar sayılı kararı ile; Davalı taşıyıcının taşıdığı 1 kap eşyanın kaybolması nedeniyle CMR hükümlerine göre sorumlu olduğu, bilirkişi tarafından belirlenen zarar nispetinde davalı … aleyhine yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptaline karar verilmesi gerekçesiyle “1-Davanın kısmen kabulüne, davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 2.853,76 ABD Doları asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a gereğince ABD dolarına kamu bankalarınca yıllık mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizinin uygulanmasına, 2-Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin alacağın likit olmaması nedeni ile reddine, … ” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı …. vekili tarafından ve davacı vekili tarafından ise katılma yolu ile istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’ nin 29/03/2017 tarih ve 2017/121 Esas – 2017/137 Karar sayılı kararı ile; İstanbul/Türkiye’den Tripoli/ Libya’ya gerçekleşen hava yolu yük taşınmasında Libya Montreal sözleşmesinin tarafı olmadığından somut olayda Varşova Konvansiyonu hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, Varşova /Lahey Sözleşmesi’nin 25. maddesi kapsamında taşıyıcı ve /veya adamlarının belirli bir takım davranışlarda bulunması halinde vuku bulan zararlardan taşıyıcının sınırlı sorumluluk hakkından yararlanma imkanını kaybedeceği, somut olayda davalı taşıyıcı tarafından Libya’ya taşınmak üzere teslim alınan emtianın yanlışlıkla Nairobi’ye gönderildiği, hatanın fark edildiği, fakat 7 kap olarak teslim alınan emtianın 6 kap olarak alıcıya eksik teslim edildiği, bu hususta taraflar arasında ihtilaf ta bulunmadığı, bu durumda davalı taşıyıcının emtianın kaybedilmesinden dolayı ağır ihmalinin bulunduğu ve bundan dolayı sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı, Konvansiyonun 25. maddesinin, 22. maddedeki tüm sınırlı sorumluluk hallerine istisna getirdiği, 1 adet halı emtiasının kıymetinin bilirkişi raporuyla 7.429,40 Usd olduğunun belirlendiğini, davalı taşıyıcının belirlenen bu mal bedelinden dolayı sorumlu olduğu, davacının kendi sigortalısına ödeme yaparak, yasa gereği onun haklarına halef olduğu, davalının icra takibine itiraz ettikten sonra dava dışı sigortalıya yaptığı ödemenin geçerli bir ödeme olmadığı ve sigortalı nezdinde sebepsiz zenginleşme yarattığı, zaten sigortalının da kendisine yapılan ödemeyi iade ettiği gerekçeleriyle: ” 1-Davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kısmen kabulüne; davacının başvurusu nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kapsamı değiştirilerek yeniden esas hakkında karar verildiğinden, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/157 Esas – 2016/863 Karar sayılı ve 12/12/2016 tarihli kararının kaldırılmasına, 3-Davanın Kısmen Kabulüne, bu doğrultuda; a-Davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın 7.429,00 USD asıl alacak üzerinden iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince USD dolarına kamu bankalarınca yıllık mevduata uygulanan en yüksek mevduat faizinin uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, b-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin, alacağın likit olmaması nedeniyle reddine, ” kesin olarak karar verilmiştir. Davalı …. vekilinin bu defa 09/05/2017 tarihli dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından verilen 29/03/2017 tarih ve 2017/121 Esas – 2017/137 Karar sayılı kararına ilişkin olarak düzeltme talep ettiği ve düzeltme talepli dilekçesi ile; Varşova Konvansiyonu’ na 4 sayılı Montreal Protokolü ile yapılan değişiklikten sonra yük taşımalarında 25. maddedeki koşullarda dahi taşıyıcının sorumluluğun sınırlı olduğu belirtilerek kararın düzeltilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ve Yine 29/05/2017 tarihli ” yargılamanın iadesi” istemli dilekçesi ile; aynı gerekçelerle yargılamanın yenilenmesi yoluyla kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davalı vekilinin düzeltme ve yargılamanın iadesi taleplerine ilişkin olarak verilen 18/07/2017 tarih ve 2017/121 Esas – 2017/137 Karar sayılı ek karar ile 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar ve değeri 40.000,00 TL’ nın altında bulunan davalara ilişkin verilen kararların kesin olduğu, istinaf mahkemesi kararalarınkarşı itiraz ve karar düzeltme gibi bir yasa yolunun bulunmadığı, yargılamanın yenilenmesi talebinin hükmü veren mahkemeye yapılmasının gerektiği gerekçeleri ile “Davalı vekilinin dilekçelerinin reddine ” karar verilmiştir.Verilen ek karara karşı bu defa davalı … vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 29/12/2017 tarih ve 2017/4883 Esas – 2017/7637 Karar sayılı ilamı ile; temyiz edilen istinaf mahkemesi ek kararının değerinin temyiz sınırının altında kaldığı gerekçesiyle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine, karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyiz isteminin reddine ilişkin verilen Yargıtay kararı üzerine bu defa davalı vekili Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne hitaben yazmış olduğu 05/02/2018 tarihli dilekçesi ile Varşova Konvansiyonunda 4 sayılı Montreal Protokolü ile yapılan değişiklik sonrasında 25.maddedeki koşullarda dahi taşıyıcının sınırsız sorumlu olamayacağı, İstanbul BAM 14.H.D’nin uluslararası sözleşmeleri nazara almadığı gerekçesiyle yargılamanın iadesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından dava dosyasının 2018/146 Esas numarasına kaydının yapıldığı ve davalı tarafın talebinin 16/04/2018 tarihinde duruşmalı olarak değerlendirildiği anlaşılmıştır.
YARGILAMANIN YENİLENMESİ DAVASINA BAKAN İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 16/04/2018 tarih ve 2018/146 Esas – 2018/434 Karar sayılı kararı ile; ” … Mahkemece verilen 2015/157 Esas – 2016/863 Karar sayılı ilamda davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 14. H.D. 10/04/2017 tarih ve 2017/121-137 sayılı ilamıyla mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yapılan hesaplamaya göre takibin 7.429,40-ABD Doları üzerinden devamına kesin olmak üzere karar verildiği, davalı tarafın yargılanmanın yenilenmesi istemli dilekçede ileri sürdüğü hususların aynı zamanda istinaf nedeni olarak da belirtildiği, mahkemece verilen ilk kararın istinaf tarafından kaldırılmasından sonra kurulan yeni hükümle taraflar arasındaki ihtilafın kesin olmak üzere sonlandırıldığı, davalı tarafın HMK 375. maddesi gereğince yargılamanın yenilenmesini talep ettiği, kanunda yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin tek tek belirtildiği, davalı tarafın dayandığı ağır hatanın yargılamanın yenilenmesi nedeni olmadığı, bu bağlamda kanunda belirtilen sebeplerden hiçbirine dayanmayan yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar vermek gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” Davalı tarafın yargılamanın iadesi talebinin HMK 375. maddesinde ön görülen yargılamanın iadesi sebeplerinden hiçbirine uymaması nedeniyle REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dava dosyası bu defa dairemize gönderilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 16.04.2018 tarihinde icra edilen duruşmada; yargılamanın yenilenmesi taleplerinin, HMK 375. maddede sayılan yargılamanın iadesi sebeplerine dayanmadığından reddine karar verildiğini, kararın eksik ve hatalı incelemeye dayandığını, noksan araştırma yapılarak yazılı hükmün tesis edildiğini, kararın bu bakımdan usul ve yasaya aykırı olduğunu ve bozularak ortadan kaldırılması gerektiğini, Huzurdaki davada HUMK’ nun (374-381) maddeleri kapsamında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğunu, ancak Mahkemenin sadece HMK madde 375 kapsamında değerlendirme yaparak hüküm tesis ettiğini, Mahkemece 376′ ya göre bir değerlendirme yapılmadığını, bu hususun açık bir bozma sebebi olduğunu, 6100 Sayılı HMK’ nın 376.maddesinde; “Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları sebebiyle hükmün iptalini isteyebilirler.” düzenlemesinin mevcut olduğunu, Kararın HMK’ nın 375. maddesi gereğince Uluslararası Sözleşmelere aykırı olarak verilmiş olduğunun nazara alınmadığını, Anayasanın 148. maddesi ile adil yargılanma hakkına ilişkin Anayasanın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ nin 6. maddesi kapsamında, “herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu” nun ifade edildiğini, böylelikle adil yargılanma hakkının herkes açısından güvence altına alındığını, bu bağlamda, Varşova Konvansiyonu’ nun 24/2 fıkrasının; ” YÜK TAŞINMASINDA dayanağı ne olursa olsun bir tazminat davası ister bu Sözleşmeden veya anlaşma veya haksız fiilden veya herhangi bir sebepten doğsun hangi kişilerin dava açma hakkına sahip oldukları ve bunların her birinin diğerlerine karşı haklarının belirlenmesi sorunu etkilemeksizin ancak bu sözleşmede öngörülen şartlara ve sorumluluk sınırlamalarına bağlı olarak açılabilir. Bu sorumluluk sınırlamaları azami sınırı oluşturur ve sorumluluğun kaynağı ne olursa olsun aşılamaz.” hükmünü amir olduğunu, Sigorta ödemesine dayanan huzurdaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonrasında, verilen ilk hükmün İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından kaldırıldığını ve müvekkil THY’ nin emtianın kaybolmasında ağır ihmali bulunduğundan sınırlı sorumluluktan yararlanma hakkının olmadığı sonucuna varılarak uluslararası hukuk ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olacak şekilde kesin hükümle sınırsız sorumluluğa hükmettiğini, bu kesinleşen mezkur hükmün aksine, sorumluluk kaynağı ne olursa olsun yük taşımalarında, taşıyıcının veya adamlarının zarar verme kastıyla hareket veya ihmal sonucunda zarar doğmuş olsa bile taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olduğunu, bu sınırın hiçbir şekil ve şartta aşılamayacağını, Sadece yolcu ve bagaj taşımalarında sınırsız sorumluluk söz konusu olduğunu, bu nedenle sınırsız sorumluluk hükmünün kargo taşımalarına uygulanmayacağına ilişkin Uluslararası hukuk düzenlemeleri ve bu konudaki Yargıtay kararları ile müvekkil Ortaklık lehine olan dosyaya mübrez deliller değerlendirilmeyerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ve açıkça uluslararası düzenlemelerin amacına aykırı düşecek şekilde hüküm tesis edildiğini, Yargıtay 11.HD.’nin 2012/14200 K. 2014/4905 T. 13.04.2014 tarihli kararındaki gibi; “…Varşova Konvansiyonu, 4 sayılı Montreal Protokolü ile yapılan değişiklikten sonra yük taşımalarında 25. maddesindeki koşullarda dahi taşıyıcının sorumluluğunun sınırsız olması mümkün değildir …” ezcümle yük taşımalarında, taşıyıcının veya adamlarının zarar verme kastıyla hareket veya ihmal sonucunda zarar doğmuş olsa bile taşıyıcının sorumluluğunun sınırlı olduğunun açıkça ifade edildiğini, bu hususta emsal teşkil edecek birçok Yargıtay kararı olduğunu, Yazılı normların, Anayasa, Milletlerarası Antlaşmalar, Kanun, Kanun Hükmünde Kararname, Tüzük ve Yönetmelikler olduğunu, normlar hiyerarşisinin zirvesinde Anayasa, alt basamağında ise kanunların yer aldığını, halen yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin uygulanmasının zorunlu olduğunu, amacın kamu düzenini tesis etmekte olduğunu, bu sebeplerle müvekkil ortaklık aleyhine yazılı şekilde hüküm tesisisin hukuka aykırı olduğunu beyanla Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 16.04.2018 tarih ve 2018/146 Esas – 2018/434 Karar sayılı kararının istinafen bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava yargılamanın yenilenmesi davasıdır. Davacı, Bakırköy 5.ATM’ nin 12/12/2015 tarih ve 2015/157 E- 2016/863 K sayılı kararı ve bu kararın istinafı üzerine İstanbul BAM 14.H.D’nin vermiş olduğu 10/04/2017 tarih ve 2017/121 E-2017/137 K sayılı kararının hukuka aykırı olduğunu, söz konusu kararlarda davalı konumunda olan davacı hava yolu taşıyıcısının Varşova Konvansiyonunda 4 sayılı Montreal Protokolü ile yük taşımalarına ilişkin 25.maddesinde yapılan değişiklik sonucu sınırlı sorumluluk hükümlerinin tatbik edilmesi gerekirken sınırsız sorumluluklarına gidildiğini, kararın düzeltilmesi için yaptıkları başvuruların da reddedildiğini belirterek mahkemeden yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir. Mahkeme, HMK 375. maddede öngörülen yargılamanın yenilenmesi koşulları oluşmadığından talebin reddine karar vermiştir. Davacı, bu karara karşı istinafında mahkemenin HMK 376.maddeye göre bir değerlendirme yapmadığını, dava dışı sigortalının kendilerini12/07/2014 tarihli ibraname ile ibra ettiğini, bu tarihten sonra 20/10/2014 tarihinde yaptığı ödemeye istinaden sigorta şirketinin kendilerinden alacak talep etmesinin HMK 376.maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, yargılamanın yenilenmesi istenilen mahkeme kararının Uluslararası Sözleşmelere aykırı olduğunu, sadece yolcu ve bagaj taşımalarında sınırsız sorumluluğun söz konusu olduğunu öne sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davacının iddiaları, yargılamanın yenilenmesi istenilen Bakırköy 5.ATM’ nin 12/12/2015 tarih ve 2015/157 E- 2016/863 K sayılı kararı ile sonuçlanan dosyada ve bu kararın istinafı üzerine İstanbul BAM 14.H.D’nin vermiş olduğu 10/04/2017 tarih ve 2017/121 E-2017/137 K sayılı kararında tartışılmış olup, ortada HMK 375.madde anlamında yargılamanın yenilenmesini gerektiren bir nedenin varlığı ispatlanmış değildir. İstanbul BAM 14.H.D sınırlı sorumluluk hükümlerinin uygulanmayacağını bilinçli olarak kabul ederek ve bu husustaki Uluslararası Sözleşmelerdeki hukuk normlarını tartışarak kabul etmiş bulunmaktadır. HMK’ nın 376. maddesi ise “Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.” şeklindedir. Yargılamanın yenilenmesini isteyen davacı, davanın taraflarından birisinin alacaklısı olmadığı gibi, aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçen de değil, bizzat davanın tarafıdır. Davacının iddiasından yargılamanın yenilenmesi istenilen davanın alacaklısı olan sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısı ile anlaşarak söz konusu davayı açarak yargılamanın yenilenmesini talep eden aleyhine hüküm kurulmasını temin ettikleri şeklinde bir çıkarım yapıldığı anlaşılmakta ise de; bu iddia da HMK 376. madde ile örtüşmemektedir. HMK 376.madde ile kastedilen, yargılamanın yenilenmesi davasının tarafı olmayan fakat davanın tarafları tarafından hile ile oluşturulduğu öne sürülen karardan etkilenen kimselerdir. Bunun dışında esasen davacı hava yolu şirketinin öne sürdüğü dava dışı sigortalı … firmasının kendilerini 12/07/2014 tarihli ibraname ile ibra ettiği hususunun gizlenerek aleyhine dava açıldığı iddiası yargılamanın yenilenmesi istenilen dava dosyasında da öne sürülmüş olup mahkemede değerlendirilmiştir. Dava dışı … firmasının 12/07/2014 tarihli ibranamesi sonucu … firmasının sigortacısı … …. firmasına 10/03/2015 tarihinde ibranamede geçen bedeli ödediği, oysa yargılamanın yenilenmesi istenilen dosyanın davacısı ve dava dışı … firmasının sigortacısı … ‘ nın ise sigortalısı .. firmasına 20/10/2014 tarihinde hasar tazminatını ödediği, … nın dava dışı … firmasına yaptığı ödeme tarihinin davanın dayanağı olan icra takibine itirazdan dahi sonra olduğu, hatta … firmasının mükerrer bu ödemeyi farkettikten sonra 26/05/2015 tarihinde …’ ye iade ettiği ve …’ nin de bu ödemeyi 26/05/2015 tarihinde defterlerine kaydederek muhasebeleştiridiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı … firması aleyhine hile ile açılmış ve sonuçlandırılmış bir dava ve HMK’nın 375 ve 376.maddelerinde yazılı olduğu şekilde bir yargılamanın yenilenmesi sebebi bulunmamaktadır. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluşmadığı yönündeki mahkeme kararı usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olup istinaf nedenleri yerinde olmadığından HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 362/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere 22/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.