Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/846 E. 2019/1221 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/846 Esas
KARAR NO : 2019/1221 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 21/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2012/154 Esas 2017/1118 Karar
DAVA: Tespit
BİRLEŞEN İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/560 ESAS
SAYILI DAVASINDA :
DAVA: Hisselerin Mülkiyetinin Tespiti
KARAR TARİHİ: 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA :Davacılar vekili dava dilekçesi ile, Davalı … A.Ş. (… A.Ş.)’nin 22/03/1991 tarihinde kurulduğunu, 2006 yılının sonuna kadar şirket ortaklarının %5 hisse ile Dilovası Belediyesi ve %95 hisse ile İngiliz Virgin Adalarında kurulan … adlı yabancı bir şirket ve ….A.Ş. Olduğunu, 2006 yılının Aralık ayında % 95 pay sahibi olan hisselerini Lüksemburg’da kurulmuş olan … (…) adlı şirkete devrettiğini, şirketin tek mal varlığının … A.Ş. hisseleri olduğunu, … %50 hisse ile …. ve %50 hisse ile …. Ltd.’nin ortak olduklarını, … yönetim kurulu üyelerinin … (… tarafından atanan – B Grubu Yönetici), … (… tarafından atanan – A Grubu Yönetici) olduğunu, şirketi A Grubu ve B Grubunda bulunan birer yöneticinin birlikte imza ile temsil ettiklerini, … tarafından Şişli … İcra Dairesinin … ve … Esas sayılı dosyalarında … aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, toplam borç miktarının 16.985.937,50 TL olup … … ile yaptığı sözleşme ve ödeme makbuzlarına dayandığını, ödeme emrini … tebliğ aldığını, böylece icra takibini itiraza uğramasının engellendiğini, takibin kesinleştiğini, … ait tek mal varlığı olan … A.Ş. Hisselerinin haczedilip satışının istendiğini, 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihlilerinde yapılan ihaleler sonucu 500 milyon USD değerindeki hisselerin … tarafından satın alındığını, …’un satın aldığı, bundan sonra 13/02/2010 tarihinde … A.Ş.’nin olağan üstü genel kurul toplantısının yapıldığını, davacı … katıldığını, … 99.460.996 adet (%56’ya denk gelen) hisseyi 22/02/2010 tarihinden T…ye sattığını, 12/05/2010 tarihinde … A.Ş.’nin 13/02/2010 tarihinde yapılan olağan üstü genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti için İstanbul 8 ATM’nin 2010/354 (Bozma Sonucu Yeni Esası 2016/142) sayılı dosyasında … tarafından dava açıldığı, 60 milyon hissenin de 30/03/2011 tarihinde diğer davalı … Limited’ne … tarafından satıldığı, 05/04/2011 tarihinde Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/388 Esas sayılı dosyası üzerinden ihtiyati tedbir konulduğunu, 08/04/2011 tarihinde yapılan … A.Ş.ne ait genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için İstanbul 14 ATM’nin 2011/535 Esas sayılı dosyasında 24/08/2011 tarihinde dava açıldığını, bu dava dosyasında 28/09/2011 tarihli karar ile … A.Ş.’ne ait taşınmazın devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verildiği ardından 21/12/2011 tarihli ara karar ile … … A.Ş.’ne denetim kayyımı olarak atandığı, 03/05/2011 tarihinde Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/386-534, 2011/387-535, 2011/388-536 E.K. Sayılı dosyalarında … ödeme emrinin tebliğinin iptali konusunda dava açtıklarını, ayrıca aynı mahkemenin 2011/389-537 E.K. Sayılı dosyasında ihalenin feshi için dava açıldığını, İstanbul 4. İcra hukuk Mahkemesinin 2011/386-534, 2011/387-535, 2011/388-536 E.K. Sayılı dosyalarında T.K. 10. maddesine göre yapılan ödeme emri tebliğinin geçersiz olduğu kabul edilerek ödeme emrinini 01/04/2010 tarihinde … teliğ edilmiş sayılmasına karar verildiği, bu kararın geçmişe yürürlü olarak yapılan işlemlerin iptali gerektirdiğini, Davacılardan … 13/02/2010 tarihli genel kurul toplantısında … yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle yaptığı … A.Ş. Yönetim kurulu üyeliğinden azledildiğini, bu durumun menfaatlerini haleldar ettiğini, dolayısıyla dava açma ehliyeti bulunduğunu, İngiliz vatandaşı olması ve İngiltere ile adli yardımlaşma olması nedeniyle teminattan muaf olduğunu, … adına sunulan vekaletinde geçerli olduğunu, Lüksemburg Medeni Kanununa göre Action Oblique kuralı gereğince davacı şirketin adına %50 ortağı olan … Ltd. ortakları ve yönetim kurulu tarafından vekalet düzenlendiğini, davalı … yapılan hisse satışlarının geçerli olmadığını çünkü geçerli bir icra ihalesi bulunmadığını, ayrıca satılan hisse senetlerinin … ve dolayısıyla ondan alan … teslim edilmediğini, davalı … pay deferine kayıt için bildirimde bulunmadığını şirket yönetim kurulu ve hissedarlara ön alım hakkı kullandırılmadığını, pay defterine kayıt için yönetim kurulu kararı bulunmadığını, … iyi niyetli ihale alıcısı olmadığından yaptığı satışların da geçerli olmadığını belirterek; … A.Ş.’nin %95’ine tekabül eden 169.460.996 adet hissenin mülkiyetinin …’ye aidiyetinin tespitine, İstanbul … İcra Dairesinin (Eski Şişli …. İcra Dairesinin … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında İİK. 40 hükmünün kıyasen uygulanması ile muhafaza altına alınan … A.Ş.’nin %95’ine tekabül eden ve arkalarına … ait olduğuna daire icra dairesince ciro yerine kaim olmak üzere kayıt düşülen toplam 169.460,996 adet payı temsil eden muvakkat ilmuhaberin geçerli olduğu %95 oranında hisseyi temsil ettiği ve muvakkat ilmuhaberlerin mülkiyetinin … aidiyetinin tespitine, … A.Ş. pay defterine yapılan 23/06/2011 tarihli 169.460.996 adet hisse mülkiyetinin … aidiyeti yönündeki kaydın geçerli ve şirket ile 3. Kişiler yönünden bağlayıcı olduğunun tespitine, bu hisselerin 3. Kişilere devredilmesine ve üzerinde herhangi bir şahsi ve ayni hak tesisinin önlenmesi ile … A.Ş. Veya … A.Ş. Yönetim Kurulu tarafından hisseler ile ilgili herhangi bir karar alınması veya pay defterinde bir değişiklik veya yeni kayıt yapılmasının önlenmesi yönünde HMK 389 gereğince teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, şirket yönetiminin HMK 389 gereğince tedbiren en az üç kişiden oluşacak yönetim kayyımına tevdine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle harç itirazları olduğunu, davacının 169.460.996 TL üzerinden eksik harcı tamamlaması gerektiğini, davacı … adına düzenlenmiş hukuken geçerli bir vekaletname olmadığını ve davanın dinlenme şartı olmadığını, davacının tedbir taleplerinin bu nedenle kabul edilemeyeceğini, Action Oblique kuralının Türkiye’de açılan davada vekaletnamenin geçerliliği yönünden uygulanamayacağını, İstanbul 4. İcra Hukuk Hakimliğinin 2012/348 ve 349 Esas sayılı dosyalarında da davacının muvakkat ilmuhaberleri geçerli olduğunun tespiti konusunda talepte bulunduğunu, bu nedenle derdestlik itirazları olduğunu, davacı … aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, … … A.Ş. Hisselerini icra ihalesinden satın aldığını, ihalenin feshedilmediğini, cebri icra yolu ile satılan şirket hisselerinin devri için yönetim kurulunun devre onayının gerekmediğini, … A.Ş.’nin ana sözleşmesine göre ortak olarak pay defterine kaydı müvekkilinin yapacağını, İstanbul … İcra Dairesinin yaptığı işlemlerin yine aynı icra dairesinin 22/03/2012 tarihli işlemler ile düzeltildiğini, … ve ondan hisseleri alan … şirketleri tarafından … A.Ş.’ye 48.258.205 TL nakit kaynak sağlandığını, … döneminden kalan ve vadesi geçmiş 8.026.985 TL borcunda bu şirketler tarafından ödendiğini belirterek, davacıların ihtiyati tedbir ve kayyım atanması taleplerinin reddine, eksik harcın tamamlatılmasını, davacının aidiyetin tespiti ve muvakkat ilmuhaberler ile ilgili taleplerinin esastan reddine, davacı … hakkındaki davanın aktif husumet nedeniyle reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının 169.460.996 TL değerindeki hisseler yönünden dava açtığını belirterek, öncelikle eksik harcın tamamlatılması gerektiğini, davacı …’nin adına ibraz edilen vekaletnamenin geçersiz olduğunu, davacı … aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, İstanbul 14 ATM’nin dosyasında müvekkili aleyhine dava açılması yönünde bir ara kararı bulunmadığını, müvekkili … AŞ’nin pay defterine ortak olarak kaydedildiğini, müvekkili tarafından %56,5 ‘e tekabül eden 99.460.996 hissenin… 22/02/2010 tarihinde %33,5 ‘e tekabül eden 60 milyon hissenin … ltd isimli şirkete 30/03/2011 tarihinde satıldığını, hisselerin satışı sırasında konulmuş bir ihtiyati tedbir bulunmadığını, İstanbul … İcra Dairesi tarafından hukuksuz bir şekilde ele geçirilerek muhafaza altına alınan … AŞ ye ait muvakkat ilmuhaberler konusundaki davacı taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, İstanbul 4. İcra Hukuk mahkemesinin 2012/348 Esas ve 2012/349 Esas sayılı dosyalarında verilen 09/04/2012 tarihli kararlar gereğince muvakkat ilmuhaberlerin teslim alındığı yerlere iadesine karar verildiği, davacının 01/04/2010 tarihlinden önceki tüm icra işlemlerinin hükümsüz sayıldığına dair iddiaların doğru olmadığını, Şişli 4. İcra Hukuk mahkemesinin 2011/386-534, 2011/387-535, 2011/388-536 E.K. Sayılı dosyalarında ödeme emrinin 01/04/2010 tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağına dair karar verildiğini, dolayısıyla icra işlemlerinin devam ettiğini belirterek, eksik harcın tamamlatılmasını, vekaletnamenin geçerli olmaması nedeniyle HMK 114/f ve 115 maddeleri gereğince … yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine, davacı … yönünden HMK 114/e (Dava takip yetkisin sahip olmaması) ve 115 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine, müvekkili şirket yönündeki davanın HMK 114/h (Hukuki yararının bulunmaması) ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı … dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, … AŞ’nin 181 milyon adet hissesinden 1 adedinin davacıya ait olduğunu, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, diğer davacı … vekaletnamesinin geçersiz olduğunu, vekaletnamenin düzenlenmesinde Action Oblique (Alacaklı tarafından ihmali görülen borçlu adına ve hesabına açılan dava) uygulamasının Lüksemburg ve Fransız Medeni kanunları gereğince koşullarının oluşmadığını, bu vekaletin Türk hukuku kurallarına göre dava dosyasında kullanılmayacağını, İstanbul 8 ATM’nin 2010/354 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da bu hususun ayrıntılı olarak açıklandığını, davacının eksik harcı tamamlaması gerektiğini, İstanbul …. İcra Dairesi (Eski Şişli …. İcra Dairesi) tarafından 23/06/2011 tarihinde yapılan işlemlerin İstanbul 4. İcra Hukuk mahkemesinin 2012/348 ve 2012/349 Esas, 2012/519 Esas ve 2012/520 Esas sayılı dosyalarında açılan davalar ile iptal edilip kesinleştiğini, İstanbul 15. İcra Hukuk mahkemesinin 2011/823 Esas sayılı dosyasında müvekkili tarafından açılan davalar ile icra müdürünün işlemlerinin şikayet yolu ile iptaline karar verildiğini, yine İstanbul 15. İcra Hukuk mahkemesinin 2011/822 Esas sayılı dosyasında icra müdürü tarafından el konulan hisse senetleri konusunda açılan davada Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 22/01/2013 tarihli bozma ilamında “Her ne kadar ihalenin feshi konusunda ihale alıcısı … etkilese de hisseleri ihale alıcısından satın alan 3.kişi … kazandığı mülkiyet hakkını etkileyemez, ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 01/04/2010 tarihinden önce yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılması, ihale bedelini ödeyip malı teslim alan alıcıdan söz konusu hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarını etkilemez, bu durumda icra müdürünün mülkiyet hakkına müdahale eder şekilde satışı yapılan ve… holdinge devredilen hisse senetlerinin de borçluya ( …) ait olduğuna ilişkin kararın iptal edilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile istemin reddi hüküm tesisi isabetsiz olup” şeklinde verilen bozma ilamı sonucu aynı mahkemenin 2013/189 Esasında devredilen hisse senetlerinin borçluya ait olduğuna dair İstanbul … İcra Dairesince verilen kararın iptaline karar verildiğini, Davacının ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edilemeyeceğini belirterek, hisse senetlerinin mülkiyetinin davalı müvekkiline ait olduğu hususunun kesinleşmiş yargı kararı ile sabit bulunduğu gözetilerek davanın kesin hüküm nedeniyle esastan reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak davacı … adına ibraz edilen vekaletnamenin geçerli olmadığını, bu nedenle dava şartı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, diğer davacı … yönünden açılan davanın da husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkilinin 30/03/2011 tarihinde … şirketinden hisseleri devir aldığını, … AŞ’nin pay defterine de aynı tarihte işlendiğini, Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesince tedbir kararının 04/05/2011 tarihinde verildiğini, devir tarihi itibariyle hiç bir tedbir kararı bulunmadığını, müvekkilinin … AŞ’nin %33,5 oranına karşılık gelen 66 milyon adet hisse sahibi olduğunu, müvekkilinin ihale alıcısı olan emin sıfatındaki …’tan dava konusu hisseleri iyi niyetli olarak iktisap ettiğini, İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/822 Esas ( bozma soncuu 2013/189) sayılı dosyasında yargıtay 12 HD tarafından verilen karara göre ihale aıcısndan söz konusu hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarının etkilenmeyeceğinin” açıklandığını, bu nedenle davacı iddialarının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin … AŞ hisseleri nedeniyle 42.419.687 TL inşaat yatırımı yaptığını, ayrıca … döneminden kalan borçlarını da ödediğini belirterek, Davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde esastan reddine, dasvacı … yönünden husumet nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün (Eski Şişli … İcra Müdürlüğü) … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında yapılan takip sonucu …AŞ’ye ait hisselerin ihale yoluyla … şirketine satıldığı, … şirketi tarafından bu hisselerin 60.000.000 adedinin … 96.460.996 adedinin … satıldığını, kalan 10.000.000 adet hissenin ise yine muvazaalı biçimde haczedilip … alacağını temlik alan davalı tarafından 31/10/2013 tarihinde satın alındığını, davalının … alacağını temlik almasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkememe dosyasının İstanbul 15 ATM’nin 2012/154 E sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesine ve davalının aldığı 10.000.000 adet …A.Ş.’ne ait hisslerin müvekkili … aidiyetinin tespitine ve davalının elinde bulunan hisse senetlerinin hükümsüzlüğünün tespitine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, birleştirme talebini kabul etmediklerini, müvekkilinin 31/10/2013 tarihinde 10.000.000 adet hisseyi yapılan icra ihalesi ile satın aldığını, müvekkilinin … isimli şirketten alacaklı olduğunu, davacının İstanbul 2. İcra Hukuk mahkemesinin 2013/1134 Esas sayılı dosyasında ihalenin feshi davası açtığını, bu davada yapılan yargılama sonucunda 19/12/2013 tarih ve 2013/1547 sayılı kararın verildiğini, açılan davanın reddedildiğini, müvekkilinin mülkiyetinin 12. Hukuk Dairesi tarafından verilen onama kararı ile 02/07/2014 tarihinde kesinleştiğini, buna rağmen davacının söz konusu hisselerde hak iddia ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 21/12/2017 tarih 2012/154 Esas – 2017/1118 Karar sayılı kararında;Asıl dava yönünden “… davacının İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/354 Esas dosyasında davalı … A.Ş. aleyhine açtığı genel kurul kararlarının iptali davasının yargılaması sonucu verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 11 HD’nce verilen bozma ilamında; “Davacı … davalı şirkette bir adet pay sahibi olduğu, davaya konu …A.Ş.’nin genel kurul hazirun cetvelinden anlaşılacağı üzere çekişme konusu değildir. Bu durumda öncelikle ortak sıfatı ile aktif husumete ehil olduğu sabittir. Dava dosyasında bulunan ceza soruşturması ve takip hukukuna ilişkin dosya kapsamına göre Lüksemburg MK’nun 1166 maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü ile davacı şirket vekiline verilen vekaletnamede bir usulsüzlük bulunmadığının kabulü gerekir” denildiğini, mahkemenin direnme kararı üzerine, dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gittiğini, Hukuk Genel Kurulu kararında ise; “… öncelikle ortak sıfatıyla aktif husumete ehil olduğu, netice itibariyle davacı şirketin mal varlıksal haklarında davanın etkili bulunduğunun açık olmasına göre olayda Lüksemburg HMK’nun 1166 maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü ile davacı şirket vekiline verilen vekaletnamede bir usulsüzlük bulunmadığının kabulü gerekir.” şeklinde karar verildiğini,Açıklanan Yargıtay 11. HD’nin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararlarına konu olan vekalet ve taraf ehliyeti açıklamalarının mahkemeyi de bağlayacağından; vekalet ve aktif husumet konusundaki davalıların usuli itirazlarının kabul edilmediğini, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/354 Esas (2016/142 Esas) sayılı dosyasındaki yargılamanın sonucunun beklenmesinden dönüldüğünü, anılan dosyada Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun verdiği 17/04/2015 tarih ve 2014/11-163 Esas 2015/1225 Karar sayılı kararına uyulduğu, ancak bu davada davacı … adına vekalet sunan davalının vekaletinin iptali konusunda Lüksemburg’da açılan vekalet iptali davasının sonucunun İstanbul 8 ATM dosyasında bekletici mesele yapıldığını, ancak mahkeme dosyasında iptali istenen vekaletnamenin sunulmadığını bu nedenle İstanbul 8 ATM dosyasının sonucunun bu davaya etkisi olmayacağı bu nedenle bekletici mesele yapılması ara kararından dönüldüğü, Davalı … AŞ’ye ait %95 hisse dava konusunu oluşturmaktadır. bu nedenle davalı şirket yasal hasımdır. Yapılacak tespit doğrudan davalı şirketi ilgilendirip bağlayacağından yargılamada temsil edilmesi gerekmiştir. Davalı … taraf itirazı yönünden ise; … A.Ş’nin %95 hissesinin 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihinde yapılan ihlaleler sonucu satın alması ve mahkememiz dosyasındaki dava tarihi olan 03/07/2012 itibariyle (Daha sonra … ‘a satılan) 10 milyon hissenin sahibi bulunması nedeniyle kabul edilmemiştir. Davalı … un dava tarihi itibariyle taraf sıfatı vardır. Yargılamanın devamı sırasında İstanbul 8 ATM’nin 2010/354 Esas 2012/147 Karar sayılı dosyasında Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin verdiği 2012/15290-2013/3091 E.K sayılı bozma ilamı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun verdiği 2014/11163-2015/1225 E.k. Sayılı bozma ilamının verildiği. Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/389-537 sayılı kararı ile 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihli ihalelerin feshine karar verildiği, Ayrıca yine Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/386-534 2011/387-535 2011/388-536 E.K. Sayılı dosyalarında …’ye ödeme emrinin 01/04/2010 tarihinde tebliğ edildiğinin hüküm altına alındığı, bu kararlar ile … alıcısı olduğu ihalelerin iptal edildiği sabittir. Böylelikle … alıcısı olduğu ihalenin iptali sonucu elinde kalan 10.000.000 adet hissenin davacı … döndüğü anlaşılmıştır. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün (Eski Şişli …. İcra Müdürlüğü) … Esas ve …. Esas sayılı takip dosyalarında 10/05/2011 tarihinde ikinci haciz işleminin yapıldığı ve 31/10/2013 tarihli ihale ile bu (10.000.000 adet) hisselerin … Lımıted ‘e satıldığı anlaşılmıştır. Bu 10.000.000 adet hisse hakkında daha sonra mahkememiz dosyası ile birleşen İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/560 Esas sayılı dosyasında … Lımıted hakkındaki dava açılmıştır. Böylece davalı … şirketinde karar tarihi itibariyle davaya konu … AŞ ye ait şirket hissesi kalmamıştır. … yönünden davanın esastan reddi gerekmiştir. Davalı … ve… Limited şirketlerinin hisseleri yönünden yapılan incelemede ise; İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/822 Esas sayılı dosyasında icra müdürü tarafından el konulan hisse senetleri konusunda açılan davada Yargıtay 12. HK Dairesinin 22/01/2013 tarih ve 2012/3104-2013/1418 E.K. bozma ilamında “Her ne kadar ihalenin feshi konusunda ihale alıcısı … ‘u etkilese de hisseleri ihale alıcısından satın alan 3.kişi … kazandığı mülkiyet hakkını etkileyemez, ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 01/04/2010 tarihinden önce yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılması, ihale bedelini ödeyip malı teslim alan alıcıdan söz konusu hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarını etkilemez, bu durumda icra müdürünün mülkiyet hakkına müdahale eder şekilde satışı yapılan ve … devredilen hisse senetlerinin de borçluya ( …) ait olduğuna ilişkin kararın iptal edilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile istemin reddi hüküm tesisi isabetsiz olup” şeklinde hüküm verilmiştir. Bozma ilamında açıklandığı üzere ihale alıcısı … emin sıfatıyla zilliyettir. Davalı … ve … Limited’de emin sıfatıyla zilliyetten hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişidir. …’nin satın alma tarihi olan 22/02/2010 ve …. Ltd.’nin satın alma tarihi olan 30/03/2011 tarihlerinde dava konusu ….AŞ hisselerinin devir edilmemesi konusunda uygulanan bir ihtiyati tedbir kararı yoktur. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/425 – 2014/4 E.K. Sayılı dosyasında (Dava dosyası mahkememiz dosyası içine alınmıştır.) mahkememiz dosyası davacısı … Limited şirketinin şikayeti üzerine “Dolandırıcılık, Özel Belgede Sahtecilik, Suç Delilini Yok Etmek, Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak, Kamu Kurum ve Kuruluşları Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık” suçlarından yapılan yargılama mevcuttur. Bu davada davalı şirketlerin yöneticileri hakkında beraat kararı verilmiştir. Ceza dava dosyasında tespit edilen maddi vakıalarla mahkememiz bağlıdır. Davalıların kötü niyetli olmadıkları verilen beraat kararı ile sabittir.. Ceza dava dosyası kararı Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 25/05/2015 tarih ve 2015/18025-1785 E.K. Sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir. …’nin %56,5 (99.460.996 adet) hisseyi 22/02/2010 tarihinde, … Limited’in %33,5 (60.000.000 adet) hisseyi 30//03/2011 tarihinde edindikleri, kötü niyetli olduklarının davacı tarafça ispat edilemediği, ceza dava dosyası ile iyi niyetli üçüncü kişi oldukları sabit bulunduğu, iyi niyetli olmaları nedeniyle bu edinimlerinin korunması gerekeceği sabit görüldüğü,Birleşen dava yönünden”Açılan ihalenin feshi davasında “İhale konusu hisse senetlerinin geçersiz olduğuna ilişkin iddiasının daha önce İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/384-308, 2012/349-309 E.K. Sayılı dosyaları ile reddedildiği, davacının Chımıchanga’ndan alacağı temlikine ilişkin sözleşmenin geçerli olup ihalenin feshini gerektirecek başka bir neden bulunmadığından davanın reddine” ilişkin verilen hükmün Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 02/07/2014 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı …. İcra Müdürlüğünün (Eski Şişli …. İcra Müdürlüğü) … Esas ve … Esas sayılı dosyalarında 2. defa yapılan 31/10/2013 tarihli ihaleye katılarak … AŞ’ye ait 10.000.000 adet hisseyi satın aldığı, ihalenin feshini gerektirecek neden bulunmadığı, davacının … ile yaptığı alacağın temliki sözleşmesinin hukuka aykırı olmadığı açıklanan icra hukuk mahkemesi dosyasındaki inceleme sonucunda maddi vakıa olarak tespit edilmiştir. İstanbul 2. İcra hukuk Mahkemesi kararı ile tespit edilip kesin hüküm haline gelen maddi vakıalarla mahkememiz bağlıdır.Bu nedenle davacının iddiaları sabit olmamıştır. Davacının 10.000.000 adet hissenin … … ait olduğunun tespiti talebinin reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/142 Esas sayılı dosyasının sonucun beklenmesine yer olmadığına,Mahkeme dosyasında davacının davasının reddine,Mahkeme dosyası ile birleşen İstanbul 4 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/560 Esas sayılı dosyasında davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/142 E. sayısı ile görülmekte olan davada ortaya çıkacak sonucun huzurdaki davayı doğrudan etkilediğini ve taraflar arasındaki tüm davalılar tarafından bu dava sonucunun beklendiğini,Davalar arasında bağlantı bulunmadığını iddia etmenin haksız ve gerçek dışı olduğunu, ayrıca ilk derece mahkemesinin yeni heyeti tarafından bekletici mesele yapılması gerekçesinin yanlış anlaşıldığını, Genel kurul kararlarının iptal edilmesi halinde taraflar arasındaki pay devirlerinin tamamının geçersiz olacağını; payları devralan davalı şirketlerin iyi niyetli iktisap eden olmalarının mümkün olmadığını, …’ un emin sıfatı ile zilyet olmaması nedeni ile iyi niyetli iktisap hükümlerinin uygulanmasının baştan itibaren mümkün olmadığını, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/142 E. Sayılı dosyasına konu 13/02/2010 tarihli genel kurul kararının iptal edilmesi halinde diğer genel kurul kararlarının iptal edileceğini, bu nedenle dosyanın beklenmesinin gerektiğini,İptal kararının geriye etki edeceğini ve Yönetim Kurulu atama kararının hükümsüz hale geleceğini, Yönetim Kurulu’nun yaptığı tüm işlemlerin yoklukla sakatlanacağını, Genel kurul kararlarının iptal edilmesi nedeni ile, bu toplantılarda atanan Yönetim Kurulu’ nun yaptığı genel kurul davetlerinin yok hükmünde olacağını, ( Yargıtay 11 HD. 10/04/2007 T. 2005/14116 E. 2007/5618 K )Atama kararının yok hükmünde olan Yönetim Kurulu’ nun hisse devrini onaylamasının ve pay defterine kaydetmesinin geçersiz olduğunu, İyi niyetli iktisabın oluşması için devredenin emin sıfatı ile zilyet olmasının gerektiğini, …’ un emin sıfatıyla zilyed olmadığı konusunda tereddütün olmadığını, (Medeni Kanunun m 988 vd)Devralanın iyi niyetli olduğu varsayımıyla değerlendirme yapılmasının kabul edilemez olduğunu, İspat yükünün yer değiştirdiğini, satışın iyi niyetle yapılmadığının ispat edilmesinin gerektiğini, Hisse devirlerinin ticaret hayatının normal akışına göre yapılmadığının açık olduğunu, bu nedenle hisseleri devralan şirketlerin iyi niyetli olmadığının fiili karine olarak kabul edilmesinin gerektiğini, fiili karinenin ispatının ise, fiili karinenin aksini ispat edene düştüğünü, ( Yargıtay HGK 10/11/2004 T. 2004/14-464 E. 2004/588 K. – Yargıtay HGK 17/09/1982 T. 1981/2-1714 E. 1982/807 K. – Yargıtay 14 HD. 05/06/2008 T. 2008/1867 E. 2008/7303 K. Yargıtay 4. HD 20/03/1986 T. 1986/1585 E. 1986/2553 K.)İlk derece mahkemesi tarafından eksik inceleme sonucunda hatalı kararın verildiğini, Davalı şirketlerin birbiri ile bağlantılı şirketler olduğunu, bu hususun hem MASAK raporunda hemde diğer bilgi ve belgeler ile sabit olduğunu, MASAK raporunun yeni tayin edilen mahkeme heyetince gereği gibi incelenmediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 17/04/2015 T. 2014/11-163 E. , 2015/1225 K sayılı kararı ile … A.Ş’ nin gerçek hissedarının … olduğunu ve genel kurullarda hisselerin gerçek sahipleri tarafından temsil edilmediğine dair olan açık hükmüne rağmen huzurdaki davada esasa girilmeden sözlü yargılama aşılmasına geçilmesinin bir bozma sebebi teşkil etmesinin gerektiğini,Bilirkişi ek raporuna itiraz ettiklerini, dilekçenin dosyada mübrez olduğunu, ek rapor ile ilgili uzman görüşünün alındığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, istinaf incelemesinin duruşmalı olarak incelenmesine, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden inceleme yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine veya asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, dava tarihi itibarıyla davalılardan … A.Ş.’nin %95 hissesinin, bu hisseler karşılığında düzenlenen muvakkat ilmühaberlerin mülkiyetinin davacı …’a ait olduğunun, … A.Ş.’nin pay defterine 23/06/2011 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünce yapılan kaydın geçerli ve bağlayıcı olduğunun tespiti istemine, birleşen dava yine davalılardan …A.Ş.’nin 10.000.000 hissesinin takip dosyasında yapılan ihale ile takip alacaklısından alacağı temlik alarak hisseleri borca mahsuben satın alan davalı …’un temlikinin muvazaalı olduğundan bahisle hisselerin davacıya ait olduğunun tespiti ile davalı elinde bulunan hisselerin hükümsüzlüğünün tespitine ilişkindir.Davalılardan … A.Ş.’nin %95 hissesinin davacıya ait iken, davacının dava dışı … şirketine borcu nedeniyle bu alacaklı tarafından davacı hakkında İstanbul … İcra Dairesinin (eski Şişli …. İcra Müdürlüğünün) … E. sayılı dosyaları ile takip başlatıldığı, davacıya ait davaya konu … A.Ş. hisselerinin %95’ine tekabül eden 169.460.996 adet muvakkat ilmühaberin haczedildiği, 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihinde yapılan ihaleler ile hisselerin davalı … tarafından satın alındığı, davalı … söz konusu hisselerin %56’ına dek gelen 99.460.996 adedini 22/02/2010 tarihinde diğer davalı .. sattığı, 60.000.000 hissenin de 30/03/2011 tarihinde davalı … Limited’e satıldığı, satılmayan hacizli 10.000.000 adet hisse kaldığı, 05/04/2011 tarihinde Şişli 4. İcra Hukuk Mahkesmesince söz konusu hisseler üzerine ihtiyati tedbir konulduğu, 03/05/2011 tarihinde Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/386 – 387 ve 388 E. sayılı dosyalarında takipte ödeme emrinin borçluya tebliğinin iptali konusunda dava açıldığı, davalar sonunda verilen 2011/386 E.,534 K.; 2011/387 E., 535 K.; 2011/388 E.,536 K. sayılı kararlar ile ödeme emrinin tebliğinin geçersizliğine, ödeme emrinin borçluya 01/04/2010 tarihinde yapılmış sayılmasına karar verildiği, kararların kesinleştiği, Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/389-537 sayılı kararı ile 06/01/2010 ve 07/01/2010 tarihli ihalelerin feshine karar verildiği, ihalenin feshine karar verildiği için takip borçlusunun (davacı) talebi üzerine icra müdürlüğünce 23/06/2011 tarihinde İİK 40 maddesine göre takip alacaklısından tahsil ettiği paranın icra veznesine iadesinin talep edildiği, yine takip borçlusunun talebi üzerine icra müdürlüğünce davaya ve takibe konu … A,Ş, hisselerine borçlu …iade edilmek üzere el konulmasına, geçici ilmühaberlerin veya temsil ettiği hisselerin bulunamaması halinde hisselerin borçlu … ait olduğunun pay defterine işlenmesine karar verildiği, davalı … Holding’in şikayeti üzerine, İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/822 Esas sayılı dosyasında şikayetin reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. HK Dairesinin 22/01/2013 tarih ve 2012/3104-2013/1418 E.K. kararı ile “Her ne kadar ihalenin feshi konusunda ihale alıcısı … ‘u etkilese de hisseleri ihale alıcısından satın alan 3.kişi … kazandığı mülkiyet hakkını etkileyemez, ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 01/04/2010 tarihinden önce yapılan işlemlerin yok hükmünde sayılması, ihale bedelini ödeyip malı teslim alan alıcıdan söz konusu hisseleri satın alan iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımlarını etkilemez, bu durumda icra müdürünün mülkiyet hakkına müdahale eder şekilde satışı yapılan ve … holdinge devredilen hisse senetlerinin de borçluya (…) ait olduğuna ilişkin kararın iptal edilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile istemin reddi hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bozulması gerektiği” gerekçesi ile kararın bozulduğu, bozma sonrasında İstanbul 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/189 E. 416 K. sayılı kararı ile Yargıtay 12. HD’nin 2012/31034 E.,2013/1418 K. sayılı bozma ilamına uyularak şikayetin kabulüne ve icra müdürlüğünün devredilen hisse senetlerinin borçluya ait olduğuna ilişkin kararının iptaline karar verildiği, kararın kesinleştiği, Söz konusu takip dosyalarında tebligat usulsüzlüğü nedeniyle yapılan hisse hacizlerinin de iptali gerektiğinden takip dosyalarında satılmayan ve üzerindeki haciz kalkan 10.000.000 hissenin davacıya iade edildiği, takip dosyalarında borç ödenmediğinden ilgili takip dosyalarında bu iadesine karar verilen hisselerin tekrar haczedildiği, birleşen dava davalısı … takip alacaklısı dava dışı …’dan İstanbul …. İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasındaki takip alacağını 05/06/2013 tarihinde temlik aldığı, alacağı temlik alan .. hacizli 10.000.000 hissenin satışını talep ettiği ve ihalede alacağına mahsuben hisseleri satın aldığı, .Söz konusu davalar devam ederken davacı borçlunun şikayeti üzerine davalı şirket yöneticileri hakkında nitelikli dolandırıcılık, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, suç işlemek için amacıyla örgüt kurma ve özel belgede sahtecilik suçlarından İstanbul 7 Ağır Ceza Mahkemesinde 2012/425 E., 2014/4 K. sayılı dava açıldığı, mahkemenin 20/02/2014 tarihli kararı ile “…dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için öncelikle sanıkta dolandırıcılık kastının bulunması ve bu kasıt altında TCK’nın 157 maddesinde belirtilen şekilde hileli davranışlar ile bir kimseyi aldatıp, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerektiği, dolandırıcılık kastının sanıklarda oluştuğuna dair hiçbir delil yargılama sırasında tespit edilemediği, taraflar arasında sadece ve sadece borç alacak ilişkisi ve bundan doğan icra takipleri nedeniyle hukuki anlaşmazlık bulunduğu ve bu anlaşmazlığın yukarıda isimleri belirtilen hukuk mahkemelerinde çözülmesi için çeşitli davalar açıldığı, eylemlerinin 2009 yılına ait olup, davaları bu tarihlerde açıldığı ve 2012 yılına kadar yaklaşık 2.5-3 yıllık süre içinde sanıkların üzerine atılı eylemlerde bir değişiklik olmamasına rağmen cezai yönden herhangi bir şikayetin yapılmadığı, hukuk mahkemelerinde bu süre içinde sonuç elde edilemeyince ceza davası sonucunda elde edilecek olan bazı sonuçların ve delillerin hukuk mahkemesinde kullanılması amacına yönelik olarak şikayette bulunulduğu düşüncesinin mahkememizde oluştuğu,Keza bazı sanıkların üzerine atılı örgüt kurma ve kurulan örgüte üye olma suçlarının oluşması için sistematik olarak önceden bir örgütün kurulup sadece bir suç değil, birden fazla imkanı bulunduğu takdirde çeşitli suçları işleme amacına yönelik olarak kurulması gerektiği, sanıkların üzerine atılı eylemlerde bunun oluşmadığı, dolayısıyla bu suçun oluşmadığı,Keza yapılan işlemlerde evrakta sahtecilik hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir eylemin yargılama sırasında tespit edilemediği, kaldı ki iddia edilen ihalenin tebliğinin usule aykırı olarak yönetim kurulu üyeliğinden bir kişiye (sanık olan) tebligatın yapılmasının Yargıtay’ca da belirtildiği gibi öncelikle bu işlemlerde tebligat zorunluluğu bulunmadığı, tebligat yapılsa bile yapıldığı takdirde usule uygun olarak şirketin adresine tebligatın yapılması gerektiğinin kabulü gerektiği, bunun hukuki bir nitelendirme yanlışı olduğu ve bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, sahtecilik işleminin söz konusu olmadığı ” gerekçesi ile ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 25/05/2015 tarih ve 2015/18025-1785 E.K. Sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, asıl davada, takip dosyasında ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve ödeme emrinin tebliğinin 01/04/2010 tarihinde yapılmış sayılmasına dair Şişli 4. İcra Hukuk Mahkemesince verilen ve kesinleşen kararlar sonucunda bu kararların verilmesinden önce haczedilerek ihale ile davalılardan …’a satılan davaya konu hisselerin, usulsüz tebligat nedeniyle ödeme emri kesinleşmeden yapılan haciz ve bağlı olarak ihale işlemleri geçersiz sayıldığından, söz konusu hisselerin ihale alıcısı davalı …. tarafından diğer davalılara satışının geçerli olup olmadığı, hisseleri satın alan davalılar … ile … Limited’in kazanımlarının geçerli olup olmadığı, hisselerin davacıya ait olup olmadığı ile birleşen davada yine kesinleşen icra takibinde yapılan ihale ile kalan hisselerin davalı …’a satışının geçerli olup olmadığı, ihale alıcısı … hisselerin maliki olup olmadığı, söz konusu takip dosyasında alacağın temlikinin muvazaalı olup olmadığı noktasında çıkmaktadır.Dosyada bulunan tüm belge ve bilgilerden, gerek davacının gerekse davalıların açtığı davalar ve şikayetler sonucunda İcra Hukuk Mahkemelerinden verilen kararlar, bu kararların temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin verdiği karar, kesinleşen Ağır Ceza Mahkemesi kararı, Yargıtay 11. HD’nin ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları ve diğer belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde,Davacı asıl dosyada hisseleri gerek takip dosyasında ihale ile satın alan ve hisseleri daha sonra diğer davalılara satan …. ve ondan hisseleri satın alan davalılar … Holding ile Aridian Limited’in kötüniyetli olarak ve davacıya ait hisseleri asıl alacaklı şirket ile birlikte fikir ve eylem birliği içinde ele geçirmek amacıyla hareket ettiklerini, ilk ihale usulsüzlük nedeniyle iptal edildiğinden ihale alıcısı …’a yapılan devrin geçerli olmadığını, diğer davalılar iyiniyetli olmadıklarından hisselerin daha sonra bu davalılara satışının da geçerli olmadığını ileri sürmektedir.Davacı bu davalıların kötü niyetli olduklarını ispatlayamadığı gibi aralarında işbirliği olduğunu, şirketler arasında organik bağ olduğunu, sırf söz konusu hisseleri davacının elinden almak için asıl alacaklı ile işbirliği içinde hareket etiklerini kanıtlayamamıştır. Kesinleşen İstanbul Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/425 E., 2014/4 K. sayılı kararı ile şirketler arasında davacının iddia ettiği gibi bir işbirliğinin bulunmadığı, yapılan takip ve devir işlemlerinde usulsüzlük olmadığı, aralarında organik bağ bulunmadığı, eylemlerin hukuki uyuşmazlık konusu olduğu, dolandırıcılık kastının bulunmadığı yönünde karar verildiği anlaşılmış, yapılan ilk ihale, tebligat usulsüzlükleri nedeniyle iptal edilmiş ise de Yargıtay 12. Hukuk dairesinin 2012/3104-2013/1418 E.,K. sayılı kararında da belirtildiği üzere emin sıfatı ile zilyet ihale alıcısından hisseleri devralan 3. kişilerin iyiniyetli kazanımlarını etkilemeyecektir. Ayrıca davacı hakkında yapılan ve kesinleşen icra takiplerinden dolayı takip alacaklısına borcu olmadığını iddia etmediği gibi bu konda açılmış bir menfi tespit davası da bulunmamaktadır. Yine davacının iddiasına göre davacı şirketin tek mal varlığı da davaya konu hisse senetleridir. Yani hisselerin davalılarca iktisabı kesinleşen ve aleyhine menfi tespit davası açılmamış ve davacının da borcunun olmadığına ilişkin bir itirazı olmayan takip alacağına istinaden takip borçlusu davacının tek mal varlığı üzerine konulan hacizler sonucunda, ihale alıcısının kusuru olmaksızın ve ondan kaynaklanmayan nedenlerle iptaline karar verilen ihale ile davalı …’a, ondan da söz konusu hisseler üzerine henüz bir tedbir kararı verilmemiş ve ihalenin feshi talep edilmemişken satış üzerine diğer davalılara geçtiği anlaşılmaktadır. Buna göre davaya konu hisse senetleri davacının borcundan dolayı kesinleşen icra takibi sonucunda -ilk ihale tebligat usulsüzlükleri nedeniyle iptal edilmiş olmasına rağmen- iptaline karar verilen bu ihale ile hisseleri satın alan ve davacı tarafça kötü niyetli oldukları ispatlanamayan, ihale alıcısı emin sıfatı ile zilyet…’tan edinen iyiniyetli 3. kişi konumunda olan davalılar … Limited’in bu kazanımlarını etkilemeyecek olmasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygundur.Davacı, asıl davada İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2016/142 E. sayılı (eski 2013/324 E.) genel kurul kararının iptali davasında Yargıtay 11. HD’nin verdiği 2012/15290-2013/3091 E.K bozma kararı ve direnme üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/11-163 E., 2015/1225 K. sayılı verdiği kararlar ile mahkeme kararının çeliştiğini iddia etmiş ve bu mahkemede derdest olan davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, söz konusu mahkemede yapılan yargılama genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline yönelik olup Yargıtay 11. HD’nin ve Hukuk Genel Kurulunun kararları, takip dosyasında yapılan ihalenin feshedilmiş olması nedeniyle genel kurul toplantısına ortak olarak katılan … hisselerin gerçek sahibi olmadığı ve genel kurulda hisselerin gerçek sahibi tarafından temsil edilmediğine ilişkin olup hisselerin aidiyetine ilişkin bir karar değildir. İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/142 E. sayılı davada uyuşmazlık konusu hisselerin aidiyetine ilişkin olmayıp genel kurul toplantısında gerçek pay sahiplerinin temsil edilip edilmediğine ve genel kurulda alınan kararların iptaline ilişkindir. Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere ihalenin iptaline karar verildiği için … hisselerin gerçek maliki olmadığı sabittir. Oysa söz konusu hisseler … tarafından iptali için dava açılan genel kurul toplantısından sonra diğer davalılara satılmıştır. Tüm bu devir işlemleri ihalenin feshine ilişkin karardan önce olduğundan ve bu davada ki uyuşmazlık hisseleri ihale alıcısından edinen davalılar … Limited’in kazanımlarının geçerli olup olmadığı noktasında olduğundan İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/142 E. sayılı dosyasında verilecek karar bu davadaki uyuşmazlığın çözümüne etkili olmayacaktır. Bu nedenle bu dosyanın bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Birleşen davaya ilişkin istinaf değerlendirmesinde; bu davanın davalısı …, kesinleşen takipte takip alacaklısından alacağı temlik almış ve hacizli hisseleri takipte yapılan ihale sonucunda borca mahsuben satın almıştır. Davacı, asıl alacaklı … ile davalı arasındaki temlik işleminin muvazaalı olduğunu ispatlayamamıştır. Ayrıca davacı takipte borçlu olmadığını iddia etmemektedir. Geçerli bir takip sonucu kesinleşen takipte usulüne uygun şekilde haczedilmiş olan davaya konu hisseleri, alacağı temlik alarak takipte yapılan ihale ile satın alan davalı … hisselerin gerçek maliki olup, davacı muvazaa iddiasını ispatlayamadığından birleşen davanın reddine dair verilen mahkeme kararı usul ve yasaya uygundur. Davacının bu davaya yönelik istinaf başvurusu yerinde olmadığından reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacılar tarafından, asıl dava yönünden yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava davacısı tarafından, birleşen dava yönünden yatırılması gereken 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının birleşen dava davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 35,90.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 8,50.TL harcın asıl dava davacılarından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcının birleşen dava davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.