Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/835 E. 2019/696 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/835 Esas
KARAR NO : 2019/696 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/416 Esas 2017/1098 Karar
TARİH : 19/12/2017
DAVA KONUSU : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı tarafından müvekkili aleyhine Adana ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 19/02/2010 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin 18/12/2015 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ olduğunu, müvekkilinin başlatılan icra takibini adına kayıtlı araca 05/01/2016 tarihli yakalama şerhi işlenmesi ve 03/02/2016 tarihli maaş haczi yazısıyla öğrendiğini, müvekkili tarafından imzalanmış herhangi bir kredi sözleşmesi, kefalet sözleşmesi vb. bulunmadığını yapılan icra takibinin usulsüz tebligat yapılarak kesinleştirildiğini, davalı bankanın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, dava ve takip konusu sözleşmeden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, kötü niyetli davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı aleyhine başlatılan icra takibinin sehven açıldığını, açılan davayı kabul ettiklerini, icra takibini ve devamındaki işlemleri kötü niyetli olarak yapmadıklarını, %20 kötü niyet tazminatını kabul etmediklerini savunarak, davanın kabulüne, %20 tazminat isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 19/12/2017 tarih 2016/416 Esas 2017/1098 sayılı kararında;”…davalı taraf, davacının davasını kabul ettiklerini bununla birlikte davacının kötü niyet tazminatı talebinin haksız olduğunu davayı ön inceleme aşaması tamamlanmadan önce kabul ettiklerinden buna göre hüküm kurulmasını talep etmiş ise de duruşmada alınan davalı vekili beyanlarının cevap dilekçesindeki kabul beyanı ile tam olarak örtüşmediği görülmüştür. mahkememiz tarafından yapılan değerlendirmede davacı aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu zira sehven yapılan bir hata sonucu davacı aleyhine takip başlatıldığının anlaşılması halinde takipten feragat yoluna gidilebilecekken böyle bir uygulamaya gidilmemiş olması davalı tarafın kötü niyetini ortaya koymaktadır…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile davacının Adana …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile davacı yönünden takibin iptaline,Asıl alacak miktarı üzerinden hesap edilecek %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İhtarnameye rağmen kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredinin teminatını oluşturan ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi yoluyla Adana …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip açıldığını, kefiller hakkında ise Adana … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı genel haciz yoluyla takip açıldığını, ipotekli taşınmazın 07/06/2011 tarihli ihalede 151.000,00.TL bedelle satıldığı, ihalenin kesinleştiği ve ihale bedelinin alacağa mahsuben tahsil edilerek riskten düştüğünü, bu nedenle dava değerinin 258.673,25 – 151.000,00= 107.673,25.TL olması gerektiğini, bu değer haricindeki dava değerinden davanın açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama giderleri vd. hesaplamalarda dava değeri olarak 107.673,25.TL’nin esas alınmasının hukuken uygun olduğunu, işbu davada en azından davacı tarafça da bilinen ipotekli taşınmazın ihalesi sonucu riske mahsuben tahsil edilen 151.000,00.TL’lik kısmından müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermediğini, Davanın ön inceleme aşamasından önce müvekkilince genel haciz yoluyla takibin sehven açıldığı ve davayı kabul ettiklerinin cevap dilekçesinde belirtildiğini, dava değerine ilişkin beyanları ve davayı kabul beyanlarının dikkate alınmasını talep ettiklerini, HMK 312. maddesi ve AAÜT 6. maddesi gereğince, ilk duruşmadan önce davayı kabul ettikleri dikkate alınarak müvekkili aleyhine yargılama gideri ve davanın reddinin talep edilmiş gibi tam vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK 22. maddesi gereğince, davayı ilk duruşmadan önce kabul etmeleri nedeniyle müvekkili aleyhine karar harcının tamamının ödenmesi yönünde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilinin kötü niyetli ve zarar verme kastı bulunmadığından davada sadece %20 tazminat istemini kabul etmediğini ve davanın kabulü ile birlikte davanın tazminat yönünden reddinin talep edildiğini, Mahkemece duruşmada davalı vekili tarafından davanın reddi talep edildiği ve bu beyanın dava dosyasına sunulan kabul beyanı ile örtüşmediği gerekçesi ile davayı kabul beyanı yok sayılarak karar verildiğini, Mahkemelerce yapılan duruşmalarda genellikle maktu beyanlar yazılmakta olup, dosyada mevcut cevap dilekçesindeki davayı kabul ettikleri yönündeki beyanlarının hiç sunulmamış ve duruşmada davaya cevap dilekçesi tekrar ettikleri göz ardı edilerek davanın tamamen reddini talep etmiş gibi karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davayı ön inceleme duruşmasından önce kabul ettikleri göz önünde bulundurularak davanın kabulüne ve beyan doğrultusunda yargılama masrafları ve vekalet ücreti ve karar harcı yönünden yeniden karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/416 Esas 2017/1098 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibinde borçlu olunmadığının tespiti davasıdır.Davacı, takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde asıl borçlu veya kefil sıfatı ile imzası bulunmadığını, borçtan sorumlu olmadığını belirterek hakkında yapılan takipten dolayı borçlu olmadığının tespitini ve takip kötü niyetli olduğundan kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davalı vekili süresinde verdiği cevap dilekçesi ile davacı hakkında takibin sehven yapıldığını bu nedenle menfi tespit davasını kabul ettiklerini, ancak takipte kötü niyetli olmadıkları için kötü niyet tazminatı talebini kabul etmediklerini belirtmiştir. Mahkemece davalının kabul beyanı doğrultusunda menfi tespit talebinin kabulüne, takipte davalı kötü niyetli olduğundan kötü niyet tazminatının kabulüne, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili, dava değerinin ipotekli taşınmaz bedeli tahsil edildiğinden tahsil edilen bu miktar düşülerek belirlenmesi gerektiğini, tahsil edilen bedel yönünden davanın açılmasına neden olmadıklarını, HMK 312/2 maddesi gereğince bu miktar yönünden yargılama giderleri ile sorumlu tutulmamaları gerektiğini, davayı ön inceleme duruşmasından önce kabul ettiklerini bu nedenle Harçlar kanunu 22. maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret tarifesi 6. maddesi gereğince harç ve vekalet ücreti hesaplanması gerekirken dava değerinin tamamı üzerinden hesaplama yapılmasının ve kötü niyet tazminatına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya konu Adana …. İcra Müdürlüğünün … E. (yenilenmeden önce… E.) sayılı takip dosyasının incelenmesinde takip alacaklısının davalı, borçlularının davacı ile birlikte dava dışı …, takip dayanağının kredi sözleşmesi, takipte talep edilen miktarın asıl alacak, faiz, masraf ve BSMV ile birlikte toplam 258.673,25 TL olduğu, takip talebinde kredi sözleşmesi nedeniyle alınan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan Adana … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takibinden bahsedilmediği ve tahsilde tekerrür olmamak kaydının bulunmadığı, takip tarihinin 19/02/2010 olduğu, 24/02/2015 tarihinde yenilenmekle bu esası aldığı anlaşılmıştır.Takip dayanağı genel kredi sözleşmesi incelendiğinde, davalı ile asıl borçlu Melih Tümer arasında kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak ismi bulunmakla birlikte imzasının bulunmadığı görülmüştür. Davalı da kredi sözleşmesinde davacının her hangi bir sıfatla imzasının bulunmadığını kabul etmiştir.Davalı vekili, her ne kadar kredi sözleşmesinin teminatı olarak ipotek alındığını, borcun ödenmemesi üzerine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını (Adana … İcra Müdürlüğü …. E. ) bu takipte ipoteğin paraya çevrildiğini, bedelinin tahsil edildiğini, dava değerinin bu tahsil edilen bedel indirildikten sonra belirlenmesi gerektiğini, tahsil edilen bedel yönünden dava açılmasına neden olmadıklarını bu miktar yönünden yargılama giderleri ile sorumlu tutulmamaları gerektiğini belirtmiş ise de takipte talep edilen miktar 258.673,25 TL olduğundan ve takip talebinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe değinilmeyip, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile ibaresi de yer almadığından, İİK 72 maddesine göre açılan menfi tespit davalarında dava değeri takip talebinde istenen miktarla ilişkili olduğundan davalı vekilinin bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Takip dayanağı kredi sözleşmesinde davacının asıl borçlu veya kefil olarak imzasının bulunmaması, buna rağmen hakkında icra takibi yapılması, takip tarihi ile yenileme tarihi dikkate alındığında bu süre içinde takipten feragat edilmemiş olması karşısında davacı hakkında takibin sehven yapıldığı savunmasına itibar edilmemiş, davalının takipte kötü niyetli olduğuna dair mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek kötü niyet tazminatına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.İİK’nın 72/5’inci maddesinde öngörülen kötü niyet tazminatı, borçlu, hakkında yapılan icra takibinin haksız ve kötü niyetli olması halinde söz konusu olabilmektedir. Ancak, bu tazminat asıl alacağa dahil olmayıp, talep edilmesi borçlunun iradesine bağlı olan feri nitelikte bir haktır. Bu nedenle dava değerinde dikkate alınmaz. (Yargıtay 19. HD 2014/8573 E., 2014/10829 K.; Yargıtay 22 HD 2019/164 E., 2019/4735 K.)Davalı davayı cevap dilekçesi ile ön inceleme duruşması yapılmadan kabul etmiştir. Ancak kötü niyet tazminatını kabul etmediklerini belirtmiştir. Kötü niyet tazminatı feri nitelikte olduğundan asıl talep yönünden davanın kabulü halinde kötü niyet tazminatı talebi reddedilse bile yargılama giderleri yönünden bu husus dikkate alınmaz. Bu nedenle asıl uyuşmazlık davalının kabul beyanı ile çözümlendiğinden yargılama giderlerinden olan harç ve vekalet ücretinin hesabında Harçlar Kanunu’nun 22 maddesi ile karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesinin dikkate alınması gerekir. Mahkemece farklı değerlendirme ile söz konusu yasal düzenlemeler dikkate alınmadan vekalet ücreti ve harç hesaplanması ve bunların davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun harç ve vekalet ücretine yönelik olarak kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabul beyanı doğrultusunda kabulüne, davacının takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine, takipte davalı kötü niyetli olduğundan kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne, davalı davayı ön inceleme duruşması yapılmadan önce kabul ettiğinden Harçlar Kanunu 22. madde ve karar tarihindeki AAÜT 6. maddeye göre hesaplanacak harç ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/12/2017 tarih 2016/416 Esas 2017/1098 Karar sayılı ilamının HMK 353/1-b2.maddesi uyarınca KALDIRILARAK, dairemizce düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle; 1-Davanın kabul doğrultusunda KABULÜ ile,Davacının Adana …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında borçlu olmadığını tespiti ile davacı yönünden takibin İPTALİNE,2-Asıl alacak miktarı üzerinden hesap edilecek %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,İLK DERECE YÖNÜNDEN:3-Harçlar Kanunu 22. maddesi uyarınca alınması gerekli (17.669,97.TL*1/3=) 5.889,99.TL karar ilam harcının peşin alınan 4.417,50.TL’den mahsubu ile eksik kalan 1.472,49.TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 29,20.TL başvurma harcı ile 4.417,50.TL peşin harcı toplamı 4.446,70.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 6.maddesi gereğince 10.735,20.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-HMK 312. maddesi uyarınca davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,İSTİNAF YÖNÜNDEN:7-Harçlar Kanunu gereğince isttinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4.417,50.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine, 8-Davalı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gönderim gideri olmak üzere toplam 129,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Dosyada artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.