Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/826 E. 2019/1097 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/826
KARAR NO : 2019/1097
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 28/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/818 Esas 2017/1077 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Acentalık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Taraflar arasında akaryakıt bayilik sözleşmesiyle birlikte davalının maliki bulunduğu … ili, … ilçesi, … mahallesinde kain ve tapu sicilinde … ada 2 parselde kayıtlı bulunan gayrimenkul üzerinde davacı şirket lehine 31/08/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 15 yıl üç ay süreyle İntifa hakkı tesis edildiğini, taraflar arasındaki protokoller çerçevesinde çeşitli tarihlerde toplam 2.435.000,00-USD + KDV peşin satış teşvik primi ödendiğini, davalı tarafın ihlalleri kapsamında davaya konu bayilik anlaşması ve protokollerin haklı nedenle feshedilmiş olması nedeniyle ödenen satış teşvik priminin, anlaşma ve protokol uyarınca tahakkuk etmiş 1.000.600,00 USD (560.000,60 USD+500.000,00 USD) cezai şartın fesih tarifinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte; davalı tarafın almayı taahhüt ettiği ve fakat alimini yapmadığı ürün miktarı için taahhütnamede ödenmesi kararlaştırılan 546.420,00 USD kar kaybının da temerrüt tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında yapılan anlaşmalar neticesinde … ili. … ilçesi, … pafta, … ada, 2 parsel de kain taşınmaz üzerindeki akaryakıt servis ve satış istasyonunda Davacının bayisi olarak çalıştıklarını, Yapılan Protokolün özel ŞART hükümleri gereğince Davacının Davalıya karşılıksız, “Satış geliştirme teşvik primi ” adı altındaki ödemelerini yine protokolde belirlenmiş günlerde ödemek zorunda olduğunu, Davacının, Davalıya 5 yıllık işletme sözleşmesinin eki niteliğinde olan Protokol gereğince akaryakıt satışlarını geliştirip arttırması için 2.435,000 USD satış geliştirme teşvik primi adı altında ödemeler yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini, buna mukabil davalının da akaryakıt satışlarını hangi miktardan yapacağı konusunda Satış taahhüdünde bulunduğunu, toplam 2.435,000,00.-USD + KDV “satış geliştirme teşvik primi adı altındaki karşılıksız ödemek zorunda olduğunu, Ancak Davacının bu Satış geliştirme teşvik primlerinin 1.398.000,00.-USD kısmını ödemediğinden TEMERRÜDE düştüğünü, Davacının temerrüdü nedeniyle kendisine karşı önce İstanbul ….İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine duran icra takibinin devamı için İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2011/328 Esas – 2012/150 Karar sayılı İTİRAZIN İPTALİ davası açıldığını, Bu davada savuma yapan davacının Müvekkilinin, taahhüt ettiği miktar kadar akaryakıt satmadığı gerekçesiyle” sözleşmeleri ihlal ettiğini, bu nedenle satış geliştirme teşvik primine hak kazanamadığını, bu primlerin 5 yıllık bir süre için değil 15 yıllık bir süre için ödendiğini, müvekkiline 750.069 USD borç verdiğini savunduğunu, belirterek davanın, dava şartları yokluğundan usulden reddine, dava ile aynı konuda İstanbul 30. ATM nin, 11.07.2012 tarih, 2011/328 Esas, 2012/150 Kararı olduğundan ve bu kararın ayrıca Yargıtay 19. Hukuk Dairesi; 06.03.2013 Tarih, 2012/15285 E. 2013/4218 K. sayılı onama kararı ile de onandığından ve Davacının tüm iddia ve taleplerinin esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
DAVALININ KARŞI DAVASI: Davalı/ Karşı Davacı … LTD, ŞTİ.’ nin 06.06.2013 tarihli Karşı Dava dilekçesinde özetle; Davacı/Karşı Davalının … AŞ.’nin bayisi olarak 14.08.2012 tarihine kadar faaliyet gösterdiğini, Davacı/Karşı Davalı … AŞ. Kadıköy …Not. 14.03.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Davalı/Karşı Davacı …LTD. ŞTİ.nin bayilik sözleşmesini usulsüz ve haksız feshettiğini, Davacı/Karşı Davalı … AŞ. ile akdedilen; 31.08.2007 TARİH,… yevmiye numarası ile yapılan 15 yıl+3 ay süreyle verilmiş intifa hakkı tesisi, 17.06.2008 tarihli 5 yıllık işleticilik sözleşmesi buna bağlı ek protokollerin 18.09.2007 tarih-… yevmiye nolu 2.500.000,00.-TL ve 19.02.2009 tarih ve … yevmiye numaralı 1.500.000,00.-TL tutarından verilmiş ipotekler, 250.000,00.-TL tutarında Banka Teminat Mektubu, Akaryakıt alımından doğan borcun tahsilinde kullanılmak üzere …’ ye emaneten verilmiş imzalı boş çeklerin olduğunu, Davacı/Karşı Davalı …’ nin, Davalı/Karşı Davacı …. LTD, ŞTİ’ ne intifa alacağı iddiasıyla İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2O10/185 E sayılı dosyası ile bir sebepsiz zenginleşme davası açtığını ve bu davayı kaybettiğini kararın kesinleştiğini, Davacı/Karşı Davalı …’nin sözleşmeler gereğince 2.435.000 USD + KDV tutarında ödemesi gereken satış teşvik primlerini tam olarak ödemediğini, bu nedenle, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …E sayılı dosyasından davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, İtirazın iptali için İstanbul 30.Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2011/328 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu davada Davacı/Karşı Davalı …’ nin bakiye borcu tespit edilerek, bakiye KDV DAHİL 1.393.300 USD’ lik satış teşvik primi borcu olduğu hükme bağlanarak Davacı/Karşı Davalı …’ nin itirazı iptal edildiğini, takibin aynen devamına karar verilmiş ve davalı ayrıca % 20 icra inkar tazminatını da tarafımıza ödemeye mahkum edildiğini, Bahsi geçen Davaları kaybeden Davacı/Karşı Davalı … Noterliği’ nin 14.08.2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek usulsüz ve hukuka aykırı olarak bayilik (işleticilik) akdine son vererek mal sevkiyatını da durdurduğunu, haksız fesihten sonra, bu defa da Davacı/Karşı Davalı …, elinde bulunan Akaryakıt alımından doğan borcun tahsilinde kullanılmak üzere …’ ye emaneten verilmiş imzalı boş çeklerden birini 1.000.000,00.-TL fazladan kendi isteğlnce doldurup bu çeki tahsile koyduğunu, İlgili çekin iptali ve hükümden düşürülmesi İçin 22.10.2012 tarihinde İstanbul l.ATM’ nin 2012/311 E. sayılı “Tedbir Talepli Menfi Tespit Davası” açıldığını ve Tedbir istendiğini, mahkemenin 23.10.2012 tarihinde davalının bankaya ibraz ettiği 1.432,006,00.-TL’lik çekin 1.000.000 TL’si hakkında tedbir kararı vererek çekin tahsilini durdurduğunu, Davacı/Karsı Davalı …’nin, İstanbul 30.ATM’nin 11.07.2012 tarih ve 2011/328 Esas 2012/158 Karar sayılı ilamından hemen sonra kuralsız ve usulsüz olarak bildirimsiz şekilde Kadıköy ….Noterliği … yevmiye 14.08.2012 tarihli fesih ihtarı ile tüm akitleri feshettiğini, ilgili dava boyunca taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiğini, davanın Davacı/Karşı Davalı …’nin aleyhine neticelendiğini, feshin hemen bu karar sonrasında vuku bulduğunu, Davacı/Karşı Davalı …’nin bu tutumunun kötü niyetli olduğu gösterdiğini, İlgili fesih ihtarnamesinde ileri sürülen eksik mal alımı ve borçların ödenmediği yönündeki gerekçelerin asılsız olduğunu, öncelikle Davacı/Karşı Davalı …’nin kendi edimlerini yerine getirmesi gerektiğini, Satış Teşvik Primlerini ödemeyen, ödemeyi de teklif etmeyen Davacı/Karşı Davalı …’nin Davalı/Karşı Davacıdan satış taahhütlerini tam olarak ifa etmesini beklemesinin yerinde olmadığını, zira satış teşvik primlerinin …’den zamanında ve tam olarak alınmış olsaydı … satışlarını arttıracak ve taahhüt etmiş olduğu rakamları da tutturacak olduğunu, bahse konu primlerin satışların artması ve satışların istenen seviyede olması için vaad edilen bedeller olduğunu, İstanbul 30.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.07.2012 tarih 2611/328 Esas ve 2612/150 K. sayılı kararında da taahhüt edilenden az mal alımı ile akde aykırılık iddiası’’ kabul görmeyerek reddedildiğini, netice olarak haksız fesih nedeniyle Davalı/Karşı Davacı …. sözleşmenin devamı süresince elde edebileceği karlardan mahrum kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 50.000,00.-TL Maddi, 20.000,00.-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 70.600,00.-TL’nin feshin gerçekleştiği 14,08.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte Davacı/Karşı Davalı …’den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı/Karşı Davalı …’nin 05.07.2013 tarihli karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 30. ATM’nin 2011/328 E. sayılı dosyasının, taraflar arasındaki Protokol uyarınca ödenmesi kararlaştırılan ve fakat ödenmeyen bakiye satış teşvik priminin tahsiline yönelik olduğunu, söz konusu davada bakiye prim bedelinin iş bu davada Davalı/Karşı Davacı …’e ödenmesine karar verildiğini ve anılan dava kapsamında protokolde kararlaştırılan prim bedelinin tamamının davalıya ödendiğini, taraflar arasındaki Bayilik Anlaşması ve eki niteliğindeki Protokolün müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, Davalı tarafın intifa sözleşmesini süresinden önce sonlandırdığını, maddi ve manevi tazminat talebinin koşullarının oluşmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin … tarafından haklı olarak feshedildiğini ve taraflar arasında akdedilen Bayilik Anlaşması’nin 14. Maddesi kapsamında Anlaşmanın herhangi bir hükmünün bayi tarafından İhlali halinde … anlaşmayı feshetmek hakkına haiz olduğunu, anlaşmanın … tarafından feshi halinde bayinin zarar ziyan ve tazminat gibi herhangi bir hak ve talepte bulunamayacağını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun karşı davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVADA; Davacı … Ltd. şirketi vekili 02/08/2013 tarihli dava dilekçesinden özetle; Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde müvekkilinin tapuda … ili … ilçesi … pafta,… ada,… parsel de kain taşınmaz üzerinde davalı …’nin bayisi olarak akaryakıt servis ve satış istasyonu işlettiğini, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında … müvekkiline ”Satış Geliştirme Teşvik Primi” adı altındaki 2.435,000 USD+438,300 USD KDV lik, toplam KDV dahil=2.873,300 USD lik ödeme yapmakla yükümlü olduğunu fakat ödemeleri süresinde yapmadığını, ödenmeyen tutarın tahsili için dava açtıklarını, … daha önce kendilerine ödediği fakat borç olarak verildiğini iddia ettiği, 750.000 USD karşılığı=1.288,500 TL lik para havalesi için havale yapıldığı esnada fatura düzenlenmediğini, İstanbul 30. ATM’nin 2011/328 E-2012/150 K. Sayılı dosyasında … yaptığı ödemenin satış geliştirme teşvik primi olarak kabul edilerek mahsup edilmesi üzerin … firmasına 750.000,00 USD için fatura düzenlendiğini ve KDV’sinin de yatırıldığını, KDV’nin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip yaptıklarını, …’nin borca ve ferilerine itiraz ettiğini belirterek davalı …’nin İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasına itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinden özetle; Taraflar arasında akdedilen protokol ile taraflar arasında kurulacak ticari ilişkinin esaslarının düzenlendiğini gerekli teminatların işletici bayi tarafından verilmesi ve münakit sözleşmelerin kısmen veya tamamen ihlal edilmemesi kaydıyla çeşitli tarihlerde toplam 2.435.000,00USD peşin satış teşvik primi ödeneceği hususunun kararlaştırıldığını, davalının öngörülen akaryakıt alımını gerçekleştirmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini, edimlerini yerine getirmediğini, sözleşmenin … tarafından haklı olarak feshedildiğini, kendilerinden KDV istenmesinin hukuki bir dayanağının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 28/12/2017 tarih 2014/818 Esas 2017/1077 Karar sayılı kararında;” … Davacı … asıl davada; taraflar arasında akdedilmiş bulunan bayilik sözleşmesi ve protokolün haklı neden ile fesih edildiğini sözleşme kapsamında davalıya ödenen toplam 1.398.300 USD teşvik primi (400.000 USD, 100.000 USD borç taahhüt senedi kapsamında ödenen 750.000-USD olmak üzere toplam 1.185-USD + KDV nin) ile davalının satış taahhüdüne uymaması sebebi ile tahakkuk etmiş olan 1.000.000 USD cezai şart ve davalının almayı taahhüt ettiği ancak almadığı ürün bedellerinden oluşan 546.420.USD kâr kaybını talep etmiştir. Taraflar arasında akdedilen protokol kapsamında davalının her yıl için belirli bir miktarda ürün satın almayı taahhüt ettiği bu taahhüdün ihlali durumunda cezai şart ve kendisine ödenecek teşvik primini iade etmeyi kabul ettiği görülmüştür. Yargıtay 19. HD nin Yerleşik İçtihatları doğrultusunda; bayinin yıllık asgari ürün alım taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise sağlayıcı firmanın TBK nun 179/2 maddesi uyarınca hem ifayı hemde ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili ihtirazi kayıt bildirmesi yada bu konuda bayiye noterden ihtarname göndermesi gerekmektedir. Tedarikçi taahhüde aykırı olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince koyulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi firma mal vermeye devam etse bile önceki yıla dair ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi için takip eden yılda henüz ifaya başlamadan önce ihtirazi kayıt bildirilmesi veya ihtar çekilmesi koşuluna bağlıdır. Bunlar yapılmadan mutakip yılın ifası gerçekleşmiş ise artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Davalı firmanın davacı ile devam eden ticari ilişkisinde hiçbir dönem mal alım taahhüdünü gerçekleştirmediği, yapmış olduğu eksik alımlar sonucunda da davacı tarafından her hangi bir ihtara maruz kalmadığı, 4. Dönemin 17/06/2011 – 17/06/2012 tarihlerini kapsadığı bu dönem içerisinde de davalının eksik mal alım taahhüdünde bulunduğu, davacı tarafından 17/06/2012 tarihini takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce davalıya eksik mal alındığına ilişkin her hangi bir bildirimde bulunmaksızın bu tarihten itibaren mal alım faturalarının düzenlendiği, bunların davacının ticari defterlerindeki kayıtlarda yer aldığı, (örneğin; 13/08/2012 tarihli … nolu 95 oktan kurşun benzin faturası gibi) davacı tarafından sözleşmenin 14/08/2012 tarihinde fesih edildiği, fesih tarihinden sonrada taraflar arasında mal alışverişinin devam ettiği, davacı tarafından yeni döneme ilişkin henüz ifaya başlanmadan önce ihtirazi kayıt bildirilmeksizin mal alım faturaları düzenlenmiş olduğundan davacının sözleşmenin feshi dolayısıyla alım taahhüdüne uyulmamasından dolayı cezai şart ve kâr mahrumiyeti talebinde bulunamayacağı, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesinin borçluda ceza koşulu istenmeyeceğine dair haklı bir güven oluşturduğu, oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi sebebi ile önceki yıla ve yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. İst. 30 ATM nin 2011/328 E sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; 31/08/2007 tarihli protokole göre üzerinde akaryakıt istasyonu olan gayrimenkul üzerinde 15 yıl 3 ay süreli 775.000USD bedel ile intifa hakkı tesis edildiği, … nin intifa hakkına sahip olduğu, intifa hakkının tesciline müteakip bayilik sözleşmesi ve ek protokole ait … Tarafından … ‘e fatura karşılığında 2.435.000USD satış teşvik bedelinin ödeneceğinin taahhüt altına alınacağını intifa hakkını düzenleyen sözleşme ve protokolde dava konusu satış teşvik bedelinin intifa hakkı ile ilgili olduğu hakkında hükme yer verilmediği, bu konuda bir düzenleme bulunmadığı, bu durumun akaryakıt satın alınması asgari alım taahhüdüne uyulmaması halinde cezai şart ödeneceği düzenlenmekle dengelendiği, satış teşvik primine denk cezai şart getirilmekle intifa süresinden bağımsız olarak satış teşvik primi bedelinin kararlaştırıldığının kabulü gerektiği, bayilik sözleşmesinin fesih edilmediği sözleşmelerin uygulanmasına devam edildiği sözleşme devam ederken taahhüt edilenin altında eksik akaryakıt alımı ile ortaya çıkan kazanç kaybının cezai şartla karşılanacağının kabul ve taahhüt edildiği, satış teşvik prim bedelinin eksik kalan satış taahhüdü ile ilişkilendirilip ödenmemesinin ve bir nevi mahsuba tabi tutulmasının yerinde olmadığı, davalının davacıya satış primleri ödediği toplam bedel düşüldüğünde davacıya ait kayıtlara göre 1.185.000USD + %18 KDV olmak üzere toplam 1.398.300-USD satış teşvik priminin ödenmesinin gerektiğinin karara bağlandığı, kararın Yargıtay 19. H.D.’ nin onamasından geçerek kesinleştiği anlaşıldığından davacının asgari alım taahhüdüne uyulmaması sebebi ile satış teşvik priminin iadesini talep edemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.Karşılık davada; davalı … Petrol ürünleri sözleşmenin haksız fesihi nedeni ile 50.000-TL kâr kaybı ve 20.000-TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı tarafından 14/08/2012 tarihli ihtarname ile asgari alım taahhüdüne uyulmaması dolayısıyla sözleşme fesih edilmiş olduğundan fesih işleminin gerçekleştiği en son sözleşme yılında dahi …mpet’in taahhüdüne uygun ürün alımı gerçekleştirmemiş olduğu dikkate alındığında .. nin taraflar arasındaki protokol doğrultusunda sözleşmeyi haklı neden ile fesih ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Bir an için sözleşmenin … tarafından haksız surette fesih edildiği düşünülse bile davalı … tarafından sözleşmenin fesihinden bir gün sonra yeni bir petrol şirketi ile anlaşma yapıldığı her iki bayilik sözleşmesi arasında fazla olmaksızın davalı … in ticari faaliyetine devam ettiği, bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle …. in her hangi bir maddi zarara uğramadığı, haksız fesih nedeni ile uğradığı maddi zarara ilişkin dosyaya her hangi bir delil de sunmadığı, haksız fesih’in kişilik haklarını ihlal ettiğini de ispatlayamadığı anlaşıldığından karşılık davada davalı … maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada; davacı … İst. 30 ATM’ nin 2011/328 Esas ve 2012/150 Karar sayılı ilamı ile 750.000-USD karşılığı 1.288,050-TL lik ödemenin satış teşvik prim mahsup bedeli olarak ödenmediğini iddia ettiği, %18’lik KDV oranına tekabül eden 231.849,00-TL yi KDV’nin ödenme tarihi olan 01/07/2013 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş 873,40- noktalık faizi ile birlikte İst. …. İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı dosyasında icra takibine konu etmiş, davalı … tarafından icra takibine konu edilen 750.000-USD karşılığı ödeme ile ilgili KDV borcu bulunmadığı gerekçesi ile itiraz edilmiş olduğundan itirazın iptali davası açılmıştır. İst. 30. ATM nin 2011/328 Esas ve 2012/150 karar sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda; … nin satış teşvik primine dair yapılan ödemeleri sonucunda; … ürünlerinin 1.935.000-USD alacağı kaldığı ancak … nin defterlerinde 750.000-USD lik ödemenin … bir başka işe karşı tahsil ettiğini bildirmesine rağmen bu tutarın … kayıtlarında … alacağı olarak kaydedildiği, bu bedelin …. tarafından tahsil edildiğinin kabulü gerektiği, satış teşvik primine istinaden tahsil edilmiş olunan bu bedelin 1.935.000-USD lik davacı alacağından düşülmesi sonucunda; …. 1.185.000-USD satış teşvik priminden alacaklı olduğu, % 18 KDV ilavesi ile … in 1.398.300-USD lik alacak talebinde bulunabileceği bildirilmiş , Mahkemecede 1.398,300-USD lik alacağın tahsiline karar verilmiş kararda Yargıtay Onamasından geçerek kesinleşmiştir. Birleşen davaya konu olan 750.000-USD lik alacağın KDV de dahil olmak üzere İst. 30. ATM ce toplam 1.398.300-USDlik alacağın … den Tahsiline karar verilmiş olduğundan davacının yeniden 750.000-USD lik alacağına ilişkin KDV istemesi yerinde görülmediğinden birleşen davanın Reddine karar vermek gerektiği…”gerekçeleri ile, Asıl, Karşılık ve Birleşen Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı her iki tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/ Karşı davalı vekili, istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin feshinin haklı nedene dayandığını, dosya kapsamına aykırı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalı-karşı davacı taahhütlerine aykırı davrandığını, muaccel haldeki borçlarını ödemeyerek temerrüde düşürdüğünü, 12/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda davalı kayıtlarına göre müvekkili şirketin davalıdan 14/08/2012 tarihli ihtarname ile 1.075.296,85 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, …’ in taahhüt ettiği miktarda ürün alımında bulunmadığını, Bayilik Anlaşması ve Protokole aykırı davrandığının ortaya konduğunu, Bayilik Anlaşmasının 14. maddesi gereği davalının ihlali sonucunda fesih halinde bayinin zarar ziyan ve tazminat gibi herhangi bir hak ve talepte bulunamayacağını, Davaya konu prim iade talebinin İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/328 Esas sayılı dosyasından tesis edilen hükümden sonra meydana gelen vakıalara dayandığını, İstanbul 30 Asliye Ticaret Mahkemesi kararının esas alınarak prim iadesi talebinin red edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi benzer bir olayda ödenmiş bedelin tamamının iadesinin kabul edilebileceğini kabul ettiğini, Dosya kapsamında sabit olan bayilik anlaşmasının 5 yıl süre ayakta kalmadığından protokolün 4. maddesi uyarınca davalı- karşı davacının tahsil ettiği prim bedelinin müvekkili şirkete iade etmesinin gerektiğini, Taraflar arasında akdedilen protokol’ün 11/B maddesi ile müvekkilinin talep hakkı saklı tutulmuş olduğundan taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmiş olmasının eksik alım nedeni ile tahakkuk eden kar kaybı alacağını ortadan kaldırmayacağını, Yargıtay’ ın birçok içtihadında, eksik alıma rağmen ürün satışına devam etmesinin, kar kaybından vazgeçildiği anlamına gelmeyeceğini kabul ettiğini, ( Yargıtay 19 HD 2012/13618 E. – 2013/1557 K. 28/01/2013 T. – Yargıtay 19 HD 2010/10892 E. 2011/4795 K – Yargıtay 19 HD 2012/10699 E. 2012/17122 K ) ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi asıl dava kararının kaldırılmasına, asıl davada tüm taleplerinin kabulüne, karşı dava ve birleşen davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı-karşı davacı, birleşen davacı üzerine bırakılasına karar verilmesini talep etmiştir.K. Davacı/ Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, …’ nin feshinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, bu konuda kesin hüküm bulunduğunu, İlk derece mahkemesinin kesinleşmiş İstanbul 30.Asliye Ticaret Mahkemesi 11.07.2012 tarih, 2011/328 E sayılı kararını hiçe saydığını, onu yok kabul ettiğini, İstanbul 30 ATM’ nin Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiğini, İstanbul 30 ATM kararının haksız olamayacağını, …’ nin yapmış olduğu fesihin haksız olduğunu, …’ nin yaptığı feshin, haksız olduğunun dosyada mübrez, 18.03.2015 tarihli bilirkişi raporuyla da tespit edildiğini, …’nin fesihten bir gün öncesinde müvekkiline mal verdiğini, …’ nin bir yandan ticarete devam etmesi diğer yandan fesihte bulunmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, … nin: müvekkiline satış teşvik prim borcunun olduğunu, alacaklı olduğundan bahis ile fesihte bulunamayacağına dair Prof. … ile, Prof. ….’ nun bilimsel görüşlerinin bulunduğunu, …’ nin mehil tanıyıp, mehilin dolmasını beklemeden fesihte bulunamayacağını bu konuda bilimsel raporun olduğunu, Türk Borçlar Kanuna göre, müvekkiline temerrüt ve ifaya davet ihtarının yapılmadığını, yapılmış olan fesih ihtarının da geçerli olmadığını,Dosyadaki 14.08.2012 tarihli fesih ihtarının … tarafından müvekkiline ödeme için 3 gün süre verildiğinin yazılı olduğunu, aynı ihtarda 14.08.2012 tarihinden itibariyle tüm sözleşmelerin 3 günlük mehil beklenmeden feshedildiğinin görüldüğünü, ihtardaki feshin, ani fesih olduğunu, yapılmış feshin, sözleşme hukukunda usulsüz ve haksız olacağının tartışmadan vareste olduğunu, …’ nin feshinin MK 2 maddesine aykırı olduğunu, feshin haksız ve kötüniyetli olduğunu,Fesih ihtarıyla, taahhüt ihlali iddiasıyla müvekkilinden; cezai şart+primlerin iadesi+kar tazminini istediğini, ancak … 27 gün önce İstanbul 30 ATM’ de mahkum edildiğini, kendi asli borçlarını müvekkiline ödemediğini,…. firmasının asgari alım taahhüdü tutturulamadığından bahisle hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeden her zaman mal satışını yaptığını, ama asla akitlerin feshi yoluna gitmediğini, ancak İstanbul 30 ATM’ de kaybettiklerini geri kazanmak için … tarafından feshedildiğini,Fesihten sonra başka bir firmayla zaruret nedeniyle anlaşıldığı için maddi zararın hiç doğmadığı yönündeki yorumun hukuka uymadığını, Petrol Ofisi ile, tamamen zaruretten, 6 aylığına yapılan sözleşme döneminde, müvekkillinin satışlarının … ile çalıştığı döneme nazaran çok azaldığını, marka değiştirme müşteri kaybına sebebiyet verdiğini ve ciddi anlamda kar mahrumiyetinin doğduğunu,Bilirkişi incelemesi ile zararlarının tekrar tespit edilmesinin gerektiğini,Fesih ile, müvekkilinin ticari itibar ve güvenirliliğini kaybettiğini, kişilik haklarının ihlal edildiğini ve manevi zararın doğduğunu,Asıl davada, davanın reddiyle, davalı yararına hükmolunan vekalet ücretinin de hukuki yararı olduğundan düzeltilmesinin gerektiğini, davanın reddedildiği tarihteki döviz kuru ile hesaplanmasının gerektiğini ileri sürerek asıl davanın reddi kararının onanmasına, (asıl davanın reddine,) İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28.12.2017 tarih, 2014/818 Esas, 2017/1077 Karar sayılı kararının, “karşı dava dosyası” yönünden verilen red kararının, yasa ve usule aykırı olması nedeniyle dosyanın “istinaf” kanun yolu ile yeniden tahkik ve tetkik edilerek, karşılık davayı red kararının kaldırılmasına,Davalı yararına asıl davada hükmolunacak red vekalet ücretinin, davanın reddedildiği tarihte; 4.419.720,00 USD’ nin, T.C Merkez Bankası döviz satış kurundan bulunacak Türk Lirası karşılığı üzerinden, nisbi red vekalet ücretinin hesaplanmasına, hesap sonucu bulunan bu nisbi red vekalet ücretinin, “davalı red vekalet ücreti olarak, davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine” şeklinde, red kararının düzeltilerek onanmasına.HMK 329.maddesi hükmü gereğince: yazılı ücret sözleşmesiyle asıl davalı-karşı davacı (müvekkil) ile, avukat arasında kararlaştırılmış avukatlık ücretinin, asıl davacı- karşı davalıdan aynen alınarak karşı müvekkiline ayrıca verilmesine, Mahkeme masraflarının ve vekalet ücretinin, istinaf kanun yolu giderleri ile istinaf vekalet ücretinin karşı tarafa (Davacı- K.Davalıya) yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 750.000 USD’ lik davadan önceki ödemenin, satış teşvik primlerine mahsuben, …. tarafından KDV’ siz şekilde … den alındığını, İstanbul 30 ATM ve bilirkişi raporlarında tespit edildiğini, İstanbul 30 ATM 1.180.000 USD’ ye +%18 kdv ilave ederek=1.398.000 USD daha satış teşvik primi alacağının olduğuna hükmettiğini, ancak bu miktarın içinde, davadan önce müvekkiline bir banka havalesiyle gönderilmiş 750.000 USD’ lik tutarın olmadığını, Bilirkişi raporunda 750.000 USD’ lik satış teşvik priminin, KDV’ siz olarak müvekkili …’ e verildiğini, ancak tüm satış teşvik primi ödemelerinin +KDV ilavesiyle yapılması gerektiğinden, 750.000 USD’ nin satış teşvik priminin KDV tutarı olan 135.000 USD’ nin, birleşen davada müvekkiline verilmesine karar verilmesinin gerektiğinin tespit edildiğini,750.000 USD’ lik satış teşvik priminin kesilen faturasının KDV tutarı olan 135.000 USD KDV’ si hakkındaki alacağının sabit olduğunu belirterek birleşen davanın reddi yönündeki mahkeme kararının kaldırılmasına, 135.000 USD KDV alacağı sabit olduğundan, birleşen davanın esastan kabulüne, davalının haksız ve yersiz olarak, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı takip dosyasındaki, borca ve ferilerine yaptığı tüm itirazların iptaline, İcra takibine konu edilmiş alacağının likit olduğundan borçlu-davalı, borçlu olduğunu bildiği halde sırf alacağın tahsilini geciktirmek gayesi ile kötüniyetle takibe itiraz edip durdurduğundan, davalının, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’ nün … E sayılı takip çıkış miktarının %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar (kötüniyet) tazminatına mahkum edilmesine, %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,Kötüniyetli olan ve bu yüzden davaya sebebiyet veren karşı tarafın, HMK 329.maddesi hükmü gereğince: yazılı ücret sözleşmesiyle müvekkille avukat arasında kararlaştırılmış avukatlık ücretinin, k.davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesine karar verilmesini istinafen talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshi iddiasıyla bayiye ödenen satış teşvik primi, cezai şart ve davalı tarafın sözleşmeye aykırı olarak almadığı öne sürülen ürün için taahhütname uyarınca kar kaybının tahsiline ilişkindir. Karşı dava, sözleşmenin haksız feshedildiği iddiasına dayanan maddi ve manevi tazminatın tahsili davasıdır. Birleşen dava, … firmasının satış geliştirme ve teşvik primini ödemede temerrüde düştüğü, … tarafından kendisine 02/03/2009 tarihinde havale edilen 750.000,00 USD karşılığı 1.288,500,00 TL tutarın … tarafından kendilerine borç senedine karşılık olarak verildiğinin açıklanması üzerine kendilerince alınan bu paraya fatura kesilmemesinden sonra ödenmeyen satış geliştirme ve teşvik priminin tahsili amacıyla İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/07/2012 tarih ve 2011/328 E-2012/150 K. Sayılı kararı ile sonuçlanan dosyada 750.000,00 USD’nin satış geliştirme ve teşvik primi kabul edilerek mahsup edilmesi üzerine kendilerince 13/05/2013 tarihinde düzenlenen faturanın KDV’si olarak hesaplanan 231.849,00 TL’ nin kendilerince vergi dairesine ödendiği, bu tutardan … sorumlu olduğu iddiasıyla İstanbul …. İcra Dairesi’ nin … no.lu dosyasında yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme her üç davayı da reddetmiş, davacılar istinafa gelmiştir. Öncelikle bayilik sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı değerlendirilmelidir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinde bayi yönünden her yıl için asgari alım koşulları konulduğu, bayinin öngörülen tutarda ürün almadığı ama …’nin de çekincesiz ürün vermeye devam ettiği, ayrıca ödenmesi gereken satış destek primlerini de tam olarak ödemediği, bayinin İstanbul 30. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/07/2012 tarih ve 2011/328 E-2012/150 K. Sayılı kararı ile ödenmeyen destek primini aldığı sabittir. Davacı … satış destek priminin tamamını ancak mahkeme kararıyla ödemiştir. Satış destek primlerinin aynı dönemlere ilişkin eksik ürün alımında öngörülen cezai şartla dengelendiği fakat ….’nin eksik alımlara rağmen kısmi destek primi ödediği ve bayiyi temerrüde düşürmeden ürün vermeye devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı …’ nin davalı bayi eksik ürün almasına rağmen çekincesiz, ihtarsız ürün vermeye devam ettiği böylelikle ödediği teşvik primini geri talep hakkı olmadığı gibi bayide oluşturulan güvene ve TMK 2.maddede düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olan cezai şart isteme koşullarının da oluşmadığı yönündeki mahkeme kabulü isabetlidir. Taraflar arasındaki son bayilik dönemi olan 17/06/2011-17/06/2012 arası dönemde de bayinin eksik ürün aldığı, bu dönem için de … ihtar yahut çekincesiz ürün vermeye devam ettiği, bu dönem sonrasında sözleşmenin feshedildiği 14/08/2012 tarihine kadar hatta ondan sonrasına da sirayet edecek şekilde ürün verildiği anlaşılmakla davacı …’ nin teşvik primlerinin iadesi, cezai şart ve kar kaybı yönündeki talebinin reddi yönündeki mahkeme kararı yerinde olup buna yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir. Asıl davanın reddi açısından davalı karşı davacı kendisine verilen vekalet ücretinin eksik olduğu yönünde istinafta bulunmuştur. Bununla beraber karardan sonra 31/01/2018 tarihinde bu hususun ve karardaki bir kısım yanlışların düzeltilmesi yönünde verdiği dilekçe üzerine mahkeme 19/02/2018 tarihli maddi hatanın düzeltilmesi kararı başlıklı ek kararıyla Asıl davada Red 125.000,00 TL olarak sehven yazılan vekalet ücretinin 144.622,36 TL olarak düzeltilmesine karar vermiştir. Mahkemenin bu düzeltme kararına karşı bir istinaf bulunmamaktadır. İstinaf olunan konuda mahkemece düzeltme kararı verilmiş olduğundan asıl davada davalı karşı ve birleşen davacının istinafı yerinde değildir. Asıl davacı vekili, karşı ve birleşen davacı bayi vekilinin kararı süresinde istinaf etmediğini öne sürerek istinaf talebinin reddini istemiştir. Karar resmi olarak davalı-karşı ve birleşen davacı vekiline 16/05/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bununla beraber 28/12/2017 tarihli karar sonrasında davalı- karşı ve birleşen davacı 31/01/2018 tarihli dilekçesiyle karardaki yanlışların düzeltilmesini talep etmiştir. Asıl davacı vekili diğer tarafın 31/01/2018 tarihi itibariyle karara muttali olmuş sayılması gerektiğini öne sürerek istinafın süresinde olmadığını öne sürmektedir. Mahkeme kararındaki yanlışların düzeltilmesi talebi karardaki yanlışlardan davalı-karşı ve birleşen davacının gayriresmi olarak haberdar olduğunu göstermekle birlikte istinaf süresi HMK’nın 345/1.maddesi uyarınca kararın usulen taraflara tebliğinden itibaren başlayacağından bu istinaf nedeninin yerinde değildir. Karşı dava açısından bayinin sözleşmeye aykırı olarak her yıl eksik alım yaptığı sabittir. … 17/06/2012 dönemine kadar eksik alım konusunda bayiyi temerrüde düşürmeden ürün vermeye devam ettiği fakat 17/06/2012 döneminden sonra da bayinin eksik ürün almaya devam ettiği, her ne kadar … teşvik priminin tamamını iradi olarak ödememiş olup bir kısmını mahkeme kararıyla ödemiş olsa da teşvik primini ödemesine karşılık davalı-karşı davacı bayinin eksik akaryakıt alımına devam ettiği, edimini sözleşmeye uygun yerine getirmeyen davalının davranışları sonucu sözleşmenin feshinde … haklı sayılmasının yerinde olduğu, davalı karşı davacı bayinin maddi ve manevi tazminat isteme koşullarının oluşmadığı ve ispatlanmadığı anlaşılmakla mahkemenin verdiği karar yerindedir.Birleşen dava açısından taraflar arasındaki protokolde ödenmesi öngörülen teşvik priminde KDV den bahsedilmemiştir. Mahkeme kararıyla satış destek primine mahsup edilen 750.000,00 USD’ nin KDV dahil olarak kabulü gerekir. Birleşen davacı bayinin yaptığı KDV ödemesinin içinde 750.000,00 USD’ nin faturalaştırılmasıyla oluşan KDV’yi içermesi gerekmektedir. Bu durumda birleşen davacının kendi kendine ödediğini iddia ettiği KDV’ yi …’ den talep etme koşulları oluşmamıştır. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-A) Asıl davada; davacı/ karşı davalı ile davalı/ karşı davacının istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, B) Birleşen davada; davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince asıl davanın davacısı …. tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince asıl davanın davalısı/ birleşen davanın davacısı … tarafından her iki dava yönünden yatırıla toplam 196,2 TL (98,10 TL + 98,10 TL) istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden davacı ….’ den alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, asıl dava davacısı …. tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın asıl dava davacısı ….’ den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibari ile asıl davada -karşı dava- ve -birleşen dava- yönünden alınması gereken toplam 88,80 TL ( 44,40 TL + 44,40 TL ) istinaf karar harcının, asıl davanın davalısı/ birleşen davanın davacısı … tarafından yatırılan toplam 107,70 TL istinaf karar harcından mahsubu ile bakiye 18,9 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde asıl davada davalı/ karşı davacı – birleşen davada davacı …’ ye iadesine, 6- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 7-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.