Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/814 E. 2019/708 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/814
KARAR NO : 2019/708
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 18/07/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/1106 Esas 2017/580 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ 15/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Aydın Nazilli yöresinde incir ve kestane toptan satış işlemleri yaptığını, icra alacaklısı görünen davalının müvekkilinden kestane ve incir talep etttiğini, bu nedenle aralarında ticari ilişki başladığını, davalının müvekkilinden yaklaşık 42.000-TL civarında kestane satın aldığını, bu alışveriş için ileri tarihli 20.000.TL lik 2 adet toplam 40.000.00 TL’ lik çeki müvekkiline verdiğini, davalının sipariş ettiği kestanelerin teslimi ve çeklerin teminatı olarak müvekkilinin birlikte iş yaptığı …’ ın imzaladığı vade ve tanzim tarihi tanzim yeri olmayan bedeli … olunan senedi imzalayarak teminat olarak müvekkilinden aldığını, bu senedin esasen bedelsiz ve kambiyo vasfını taşımayan bir senet olduğunu, davalının bu senede 60,000,00.TL yazdığını, 30 000.00 TL sı» için İstanbul 14 ATM 15.C E 2014 tarih ve 2014/13 D.İş nosuyla ihtiyati haciz kararı aldığını, bu kararı İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün …. Esas ile takibe koyduğunu, haksız ve hukuka aykırı şekilde Nazilli …. İcra Müdürlüğü’ nün …. Tal. dosyasıyla fiilen haciz ve muhafaza, yapıldığını, haczedilen malların taze ve kurutulmuş incir, ham meyve olup, icra müdürlüğünde zayi olmaması için satış yapılması halinde bedelin davalıya ödenmemesi için icra memurluğunca tedbir alınmasına karar verilmesini talep edildiğini, davalının sipariş ettiği ürünleri teslim aldığını, davalının keşide edip müvekkiline verdiği çeklerin ödenmesine daha 1 aydan fazla zaman olmasına rağmen müvekkil ve ortağı …’tan haksız şekilde aldığı bedelsiz senedi kötü niyetle takibe koyduğunu, müvekkilinin ısrarlı istemine rağmen davalının senedi iade etmediğini, adamlarıyla Nazilli’de müvekkilin köyünü basarak ortağını hastanelik ettiğini, takip konusu bedelsiz senet ve tehditler yüzünden müvekkilinin Karşıyaka C. Savcılığı aracılığıyla 2014/114 numarayla İstanbul C Başsavcılığına davalı ve adamları hakkında tehdit, zorla senet alma, bedelsiz senedin 30.00000TL kısmını cebri icraya koyarak haciz ve muhafaza yapmalarından dolayı şikayetçi olduğunu, takip konusu senet kambiyo vasfına haiz olmamasına rağmen sonradan kambiyo vasfı kazandırılarak takibe konulduğunu, davalının kötü niyetli, hukuka aykırı işlem yaptığını, taraflar arasındaki ilişkinin yukarıda anlatılan gibi gelişmiş olmasına rağmen senedin bir mala karşılık verilmiş olduğunu, üzerinde malen yazılı senette alacaklı olduğunu iddia eden davalının müvekkiline hangi malı ne surette nerede verdiğini, bu konuda bir mal vermiş ise malın vasıf, cinsi ve fatura irsaliyesini sunması gerektiğini, davalının böyle bir mal vermediğini, müvekkiline karşı yapılan haciz ve tazyikler ve tacizlerin, muarazamn önlenmesi için iş bu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu, davalı alacaklı tarafından yapılan haksız icra takibi, haciz ve yapılan usulsüz işlemler ile ihtiyati haciz kararının hukuka, yasaya açıkça aykırı olduğunu, öncelikle senet aslının mahkeme kasasına alınmasına, takibin durdurulması ve iptaline, yapılan haciz ve muhafazaların eski hale getirilmesine, mahcuzların müvekkile iadesine, müvekkilin borçsuz olduğuna, senedin iptali ve istirdadına, hacizli zayi olacak meyvelerin satışı halinde satış bedelinin davalı tarafa ödenmemesi için icra dosyasına ivedilikle tedbîr konulmasına, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, bedelsiz senedin istirdadına, takibin iptaline, yapılan hacizlerin, muhafaza işlemlerinin iptali ve eski hale getirilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı taraf uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı müvekkili …’in İstanbul Eminönü’ nde kuruyemiş ve mamullerinin toptan alım satımı alanında ticari faaliyetini sürdürdüğünü, davacının da Aydın/Nazilli ‘de kuru incir, kestane v s toptan satışı alanında ticari faaliyette bulunduğunu, müvekkili ile davacının aynı sektörde ticari faaliyetlerini devam ettiren tacirler olduğunu, davalı müvekkili ile davacı arasındaki ilişkinin de mal alışverişi sonucu doğduğunu, müvekkilinin davacıya 60.000 TL bedelinde kuru incir sattığını, bu alışveriş sonucu oluşan borç için 15.05.2013 ödeme tarihli bonoyu müvekkiline teslim ettiklerini, bu bonoda dava dışı 3. Kişi olan … da kefil olarak borç ilişkisine dahil olduğunu, bonoda malen kaydı bulunduğuna göre, davacıya bu bono karşılığında mal teslim edilmiş olduğunun kabulünün gerektiğini, kendisine mal teslim edilmediğini iddia eden davacının bonoya karşı bu yöndeki iddiasını HUMK 290. maddesi uyanma yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, (Yargıtav 19. HD 2010/9997 E – 2011/5581 K. – 26.04.2611) davacının mal verildiğini müvekkilinin ispat etmesi yönündeki iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olup, kıymetli evrakın yapısına ve ticaret hayatının olağan akışına uymadığını, senedin ihdas nedenini talil eden davacının bu iddiasını yazılı delil ile ispat etme külfeti altında olduğunu, öğretideki görüş ve Yargıtay içtihatlarına göre senette yazılı hususun aksini iddia eden tarafın bu iddiasını ispat külfeti altında olduğunu, davalı ile davacı arasındaki ticari ilişkinin bununla da sınırlı kalmadığını, davalının ayrıca davacıdan kestane satın aldığını ve karşılığında da toplam 40,000 TL bedelli iki adet çek verdiğini, davalı ile davacı yan arasında bu kuru incir ticaretinin dışında ayrıca bir de kestane alışverişi mevcut olduğunu, müvekkilinin davacıdan 40.000 TL tutarında kestane aldığını ve bunun karşılığı olarak da ayrı ayrı ayrı 20.000 TL bedelli iki adet olmak üzere toplam 40.000 TL bedelli iki adet çek teslim ettiğini, Davalının davacıya satmış olduğu malın karşılığında 60.000 TL tutarlı bono aldığını ve senedin karşılığı olan malların davacı tarafından teslim alındığını, içeren “malen” kaydı da bono metninde davacı tarafından belirtildiğini, davacı yana satılan mallar karşılığında verilen senede ilişkin 30.000 TL.lık kısmi ödeme yapıldığını, bakiye alacak takip tarihine kadar ödenmediğinden ihtiyati haciz için başvurulduğunu ve icra takibine geçildiğini belirterek davanın reddine ve kötü niyetli davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 18/07/2017 tarih 2014/1106 Esas – 2017/580 karar sayılı kararında; “…Davaya konu senedin 10/03/2013 tanzim tarihli 15/05/2013 ödeme günlü 60.000-TL bedelli tanzim edenin … kefil … ve lehtarın … olduğu, ( bedeli ” malen ” ahzolunmuştur ) kaydı taşıdığı, alacaklı davalı tarafın, İstanbul 14 ATM 2014/13 D.İş sayılı dosyasından belirtilen senetten dolayı ihtiyati haciz kararı alarak İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında icra takibinde bulunduğunu, takibin iptali için İstanbul 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/158 esas sayılı takip dosyasında dava açıldığını fakat “Davacının senedin teminat senedi olduğuna ve bedelsizlik iddialarını ispat eder mahiyette hiçbir delil bildirmediği, icra dosyasına göre takip konusu senedin taraflarının tamam olup, senetlerin sözleşme karşılığı düzenlenip verildiğine dair bir sözleşme ibraz edilmediği, takip konusu senetlerin üzerinde de teminat olarak verildiğine dair bir ibare olmadığı, takibin kambiyo senetlerine mahsus yapıldığı ve borçlu tarafından takip konusu senetlerdeki imzaya itiraz edilmediği, borçlunun, borçlu olmadığını İİK 169/a mad. de belirtildiği şekilde ispat etmesi gerektiği, somut olayda borçlu tarafın iddialarını ispat eder delil bulunmadığı ” gerekçeleri ile davanın reddedildiği, ayrıca İstanbul CBS 2014/16949 soruşturma sayılı dosyasında bedelsiz senedi kullanma dolandırıcılk, tehdit suçlarından şüpheli … hakkında … şikayetçi olmuş ise de “senedin teminat senedi olduğuna dair herhangi bir yazılı belgenin dosyaya sunulmadığı … Gerekçeleri ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacının tarafı olmadığı Nazilli 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/83 E sayılı dosyasında ise sanık … ‘in … karşı tehdit suçundan cezalandırıldığı, taraflar arasında ticari bir ilişkinin mevcut olduğu, bunun belli bir dönem devam ettiği, bunun … ‘ın soruşturma dosyasındaki ifadesi ile sabit olduğu, dava konusu senedin üzerinde “bedeli malen ahzolunmuştur” ibaresi olduğuna göre malların teslim alınmadığı yönündeki iddiasını ispat yükünün davacıda olduğu, davacının HMK 201 mad. gereğince senedin teminat senedi olduğunu, bedelsiz kaldığını veya malları teslim almadığını senetle yani yazılı kesin delille ispat etmek zorunda olduğu, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olmasına rağmen davacının 2013 yılı ticari defterlerinde ne dava konusu senet ne de başka bir mal alım – satımı kaydı olmadığı bunun senedin teminat senedi olduğunu ispata elverişli delil niteliğinde olmadığı, Kovuşturmaya yer olmadığı kararında ve İcra Hukuk Mahkemesi’nde de aynı gerekçeklere delil olmadığının teyit edildiği, davanın ispat edilemediği “gerekçesi ile, Davanın reddine, Kötüniyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından bu konudaki talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davaya konu senedin bedelsiz ve teminat amaçlı verildiğinin dosya kapsamasında ispatlanmasına rağmen yerel mahkeme tarafından davanın reddine dair verilen kararın maddi ve hukuki gerçeklere aykırı olduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucunda verildiğini, 29.06.2015 tarihli ara kararla atanan mali bilirkişi tarafından inceleme yapılarak rapor sunulması gerekirken, usul ve yasaya aykırı olarak tarafların bilgisi dışında bilirkişinin değiştirildiğini, buna yönelik itiraz hakkının kullandırılmadığını, yeniden rapor alınması talebine ilişkin kararın verilmemiş olmasının eksik yargılama olduğunun somut olarak ortaya koyduğunu, hatalı tespitlere dayanan bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesinin İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesi ve Nazilli 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/83 E. sayılı mahkeme kararlarını dayanak göstererek kararını verdiğini, Çözülmesi gereken uyuşmazlığın, taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı tespitinin olmadığını, davaya konu senede dayalı olarak karşılıklı borç ilişkisinin doğup doğmadığının olduğunu, davalının kendisinin kuru incir satımı karşılığında dava konusu senedi aldığını ikrar ettiğini, yine kendisinin senet alımı sonrası, müvekkilinin davalıya ürün satması neticesinde 40.000 TL çekle ödeme yaptığını iddia etmesinin; davalının dava konusu senet için zaten alacaklı iken, kestane alımı için müvekkiline çekle ödeme yaptığının iddia edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Dosyaya haricen sunulan Mali Müşavir ve Hukukçu-Hesap Bilirkişinin hazırladığı rapora göre; senetteki malen kaydının malların teslim edildiğine dair bir karine teşkil etmekte iken, bu karinenin aksinin (mal teslim edilmediği) ticari defterler ve bunun ötesinde BA/BS ile bile ispat edilebildiğini, müvekkili ve davalı taraf ticari defterlerine göre, müvekkilinin davalıya mal teslim ettiğine dair kayıt bulunmadığını, bu hususun davalı aleyhine delil teşkil ettiğini, her ne kadar işbu dosyaya sunulu itiraz edilen bilirkişi raporuna göre davalı tarafa ait işletme defterinin davalı lehine delil niteliğinin haiz olduğu belirtilse de işletme defterlerinin noter kapanış tasdikine tabi olmadığını ve cari hesap takibi içermediğini, Yargıtay İçtihatlarına göre lehe delil niteliğinin haiz olamayacağını. yine muhasebe standartları bakımından işletme defterlerinin sadece gelir ve gider tahakkuk ettiren işlemleri içerdiğini, davalının işletme defterinde senet kaydına dair kayıt geçerli olmadığını, müvekkilin kestane sattığına ve teslim ettiğine dair dosyadaki delillerin davalı tarafın da kabulünde olduğunu, Davalının incelenen ticari defterlerinde müvekkile mal sattığına dair hiçbir kaydın olmadığını, bu hususun alınan bilirkişi raporları ile sabit olmasına rağmen yerel mahkemenin dayanaksız gerekçe ile ticari defterlerde kayıt bulunmamasının senedin teminat senedi olduğunun ispatlamayacağından bahisle davanın reddine karar vermesinin yasaya ve Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına aykırı olduğunu, Bir ticari işletmenin her türlü iktisadi muamelesinin kaydedilmesi gereken ticari defterlerin delil durumlarına göre kambiyo senetlerine karşı menfi tespit davalarında da delil niteliğinin haiz olduğunu, (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’ nin 2015/17518 E. 2016/6220 K., 2015/17639 E. 2016/10859 K; Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’ nin 2015/17459 E. 2016/7993 K.) Müvekkili tarafından davalıya verilen teminat niteliğindeki senet üzerindeki yazıların müvekkile ait olmadığını, davalı tarafından kötü niyetli olarak doldurulup tedavüle konulduğunu, bu hususun araştırılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk Derece Mahkemesinin herhangi bir gerekçe belirtmeden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verdiğini, bu kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İspat yükü kendisinde olan davacının hiçbir somut delili sunamadığını, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davacının davasının haksız ve kötüniyetli olduğunun açık olduğunu, buna rağmen mahkemece tazminat talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün …sayılı takip dosyasında icra takibine konu, keşidecisi …, kefilin …, lehdarın … olduğu, 10/03/2013 tanzim tarihli 15/05/2013 ödeme günlü 60.000-TL bedelli ( bedeli ” malen ” ahzolunmuştur) kaydı taşıyan senedin (bono) teminat senedi olduğu, bu senet dolayısıyla borçlu olunmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince dava reddedildiğinden istinaf açısından uyuşmazlık konusu, dava konusu senedin teminat senedi olup olmadığı, bu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı ve davacının kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilme koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarındadır. Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında davalıya sattığı emtianın karşılığında iki adet çek aldığını, davalının da satın aldığı emtia ve çeklerin teminatı olarak teminat senedi istemesi üzerine dava konusu senedin boş olarak imzalanıp davalıya verildiğini öne sürmektedir. Bono vasfındaki senette malen düzenleme kaydı bulunmaktadır. Senedin, teminat senedi olduğu ve boş kısımlarının taraflar arasında anlaşmaya aykırı doldurulduğu yönünde HMK 200 md.si anlamında delil bulunmamaktadır. Yaptırılan bilirkişi incelemesinde taraflar arasında ticari ilişkiyi yansıtır ticari kayıtların bulunmadığı anlaşılmaktadır. İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı takibin iptali için İstanbul 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/158 esas sayılı takip dosyasında dava açıldığı, mahkemece borçlunun, borçlu olmadığını İİK 169/a mad.belirtildiği şekilde ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddedildiği, İstanbul CBS 2014/16949 soruşturma sayılı dosyasında davacının davalı hakkında bedelsiz senedi kullanma dolandırıcılık, tehdit suçlarından şikayetçi olduğu fakat senedin teminat senedi olduğuna dair herhangi bir yazılı belge bulunmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, dava konusu senedin kefili olan … katılan olarak yer aldığı ve davacının taraf olmadığı Nazilli 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 31/03/2015 tarih ve 2014/83 E – 2015/65 K sayılı Kararı ile …’in, … karşı “hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla tehdit suçundan cezalandırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Davacının istinaf nedenleri doğrultusunda yapılan değerlendirmede: Davacının defterlerinde dava konusu senedin yer almaması, davalının defterlerinde de davalının bir faturasına rastlanmaması ile taraflar arasında ticari ilişkiyi ortaya koyacak bir kayıt bulunmamasının dava konusu senedin teminat senedi olduğunu kanıtladığı öne sürülmüştür. Taraflar arasında ticari ilişki olduğu davacının iddiasıdır. Kendisi davalıya incir ve kestane sattığını öne sürmektedir. Bu durumda kendisi de yaptığı satışları faturalayarak davalıya göndermemiş olmaktadır ki mevcut durumda taraflar arasındaki ticari ilişkiyi yansıtır kayıt ve belgelerini olmamasının taraflar aralarındaki ticari ilişkinin kayıt dışı sürdürüldüğü anlamını taşıdığı, bu durumun davayı kanıtlayıcı bir niteliği olmadığı kabul edilmelidir. Davacı tarafın bu istinaf nedeni yerinde değildir. Senetteki yazı farklılıklarının olduğu sabittir. Fakat imza inkar edilmediğine göre senedin boş olarak verilmesi ve daha sonra doldurulması mümkündür. Davacının boş imzalı olarak verdiği senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı doldurulduğunu HMK 200.maddesine uygun yazılı delillerle ispatlaması gerekir. Davacı bu iddiasını ispatlayamamıştır. Nazilli 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararı ve dosyadaki ifadelerden dava konusu senedin teminat senedi olduğu sonucu çıkarılamamaktadır. Davalının savunmasında öne sürdüğü davacıya mal sattığı ve dava konusu senetten dolayı alacaklıyken çek vermesi hususlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu öne sürülmüştür. Davalı dava konusu senedin, davacıya satışı yapılan incir karşılığı düzenlendiğini, daha sonra davacının borcunu ödeyebilmek için başladığını öne sürdüğü kestane ticareti kapsamında davacıdan kestane aldığını ve bunun karşılığında iki adet çek verdiğini savunmaktadır. Bu savunmadan dava konusu senedin teminat senedi ve bedelsiz olduğu sonucu çıkarılamamaktadır. Bilirkişi raporuna karşı itirazların karşılanmadığı yönündeki istinaf nedeni açısından bilirkişi raporu davanın sonuçlandırılmasına esas tutulan tek delil değildir. HMK’nın 282.maddesine göre bilirkişi raporu, hakim tarafından diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirilir. Bu nedenle bu istinaf nedeni de yerinde değildir. Dava konusu bedelsiz ve teminat senedi olduğu iddia edilen kambiyo senedinde malen kaydı bulunmaktadır. Davalı davacıya mal sattığını senedi bunun karşılığında aldığını savunmaktadır. Davalının savunması senetteki malen kaydıyla uyumludur. Davacı ise davalının kendisine mal satmadığını, kendi sattığı mallara karşılık teminat olarak verdiğini yani senette yazan malen kaydının aksini iddia etmektedir. Bu durumda senedi talil eden davacı olup, iddiasını HMK 200.maddesine göre senede karşı ancak bir senetle ispatlayabilir.Yargıtay 19. H.D.nin 27/04/2017 Tarih ve 2016/17238 E- 2017/3418 K sayılı kararında da vurgulandığı gibi senette bulunan kaydın aksini iddia eden, bunu kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının bu nitelikte bir delili bulunmamaktadır. Kambiyo senedinin niteliği karşısında dava kanıtlanamamıştır.Davalının istinaf nedeni açısından davacının borçlu olmadığı yönünde açmış olduğu davada icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiş olmakla birlikte dosyada ihtiyati tedbir kararı verilmediği anlaşılmaktadır. İİK’nın 72/4 kapsamında davacının kötüniyet tazminatına hükmedilme koşulları oluşmamıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10′ ar TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 44,40TL istinaf karar harcından davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 44,40TL istinaf karar harcından davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 15/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.