Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/804 E. 2019/687 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/804
KARAR NO : 2019/687
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/502 Esas – 2018/319 Karar
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ : 08/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirketin %50 oranında hissedarı olduğunu, şirket yöneticisi olan diğer ortak … şirketi yönettiğini, müvekkilinin Afganistan uyruklu olduğunu, yabancı uyruklu olması nedeniyle kendisine şirketle ilgili bilgi verilmediğini, şirketten dışlandığını, şirket tarafından kar payı dağıtılmadığını, bu bağlamda şirketin kötü yönetiliyor olması nedeniyle müvekkilinin ayrılma akçesi ile ödenmeyen kar payının kendisine ödenmek suretiyle ortaklıktan çıkartılmasını, şirketin feshini, ortaklıktan kaynaklandığı öne sürülen maddi ve manevi zararlarının tazminine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davacının Afganistan uyruklu olup orada ikamet ediyor olması nedeniyle şirketle ilgilenmediğini, davacının her ay düzenli olarak şirketin işleyişiyle ilgili mail yoluyla bilgilendirildiğini, davacının şirketten dışlanmasının söz konusu olmadığını, ayrıca şirketin yeni kurulmuş olması nedeniyle kar payı dağıtacak konuma gelmediğini, bu bağlamda yasal koşulları oluşmayan ortaklıktan çıkarılma ve ortaklık payının ödenmesine ilişkin talepli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 28/03/2018 tarih 2015/502 Esas – 2018/319 Karar sayılı kararında;”…Davacının Afganistan uyruklu olarak Türkiye’de kurulan dava konusu şirkette %50 oranında hissedar olduğu, TTK 638/2 maddesi gereğince haklı nedene dayalı olarak ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesi amacıyla iş bu davayı açtığı, düzenlenen bilirkişi raporu ve dinlenen tanık beyanlarına göre davacının ortaklıktan çıkmasını gerektirir haklı bir nedenin bulunmadığı, nitekim TTK 638/2 maddesi gereğince haklı nedenin varlığı halinde ortağın bu kapsamda dava açabileceği, davacı tarafın ileri sürdüğü nedenlerin haklı sebep olarak kabul edilemeyeceği, zira şirketle ilgili kendisine bilgi verilmemesi durumunda bilgi edinme hakkını kullanmak amacıyla yasal yollara başvurabileceği, kar payı dağıtımına ilişkin ortaklar kurulu tarafından alınacak kararın iptalinin istenebileceği, sonuç itibariyle davacı yönünden şirket ortaklığını çekilmez kılacak nitelikte olumsuz bir durumun varlığı ispatlanamadığı…”gerekçesi ile, 1-Sabit görülmeyen davacının davasının REDDİNE, 2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 3-Davalı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 2.180,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalının ortak olduğu dava dışı SPS firması ile ilgili iddialarının incelenmediğini, Dosya kapsamına sunulan deliller ve beyanlarının dikkate alınmadığını, Yargıtay kararlarında mahkemece, davacının dayandığı tüm sebepler ve buna ilişkin delillerin değerlendirilmesi gerektiğini eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediğini, Davalı ve kardeşi şirketle rekabet halinde olan başka bir şirketin kurucusu ve ortakları olduğunu, müvekkili aleyhine çalıştıklarını, müvekkilinin işbu nedenle kabulünün gerektiğini, (Yargıtay 19. C.D. 21/03/2016 T. 2015/11887 E. 2016/13357 K ) Bilirkişilerce davalının kusurlu olduğunun belirtildiğini, ancak İlk Derece Mahkemesi davalıyı kusurlu bulmadığını, ( Yargıtay 9. HD 03/05/2016 T. 2015/1689 E. – 2016/11200 K.)Bilirkişiler bağımsız denetim firmasından rapor alınması gerektiğinden bahsetmiş olsa da İlk Derece Mahkemesince reddedildiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının eksik inceleme ile kararını vermesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ( Yargıtay 4. HD 22/06/2017 T. 2017/2360 E. – 2017/4337 K.; Yargıtay 13 HD 01/06/2017 T. 2016/2817 E. 2017/6791 K.) Her iki tarafın sunduğu yabancı dilde yazılan evrakların, maillerin ve belgelerin tercümesinin yapılmadığını, bu hususun göz ardı edilerek müvekkili aleyhine hükmün kurulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, (Yargıtay 9. HD 11/03/2008 T. 2007/36230 E. 2008/4524 K) Davalı tarafın süresinde cevap ve delil listesini sunmadığını, süresinde sunulmayan delilleri kabul etmediklerini, HMK’ nun 145/1 maddesindeki hal dışında, davacıya kusur isnat edemeyeceğini, ( Ankara BAM 2. HD 09/02/2017 T. 2017/68 E. 2017/148 K) Yemin deliline dayanılmasına rağmen davalı tarafa yemin teklif edilmediğini, bu hususun yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, (Yargıtay 14 HD 21/11/2017 T. 2017/4217 E. 2017/8687 K.) Delillerinin toplanmadığını, bilirkişilerin davalı kurumun sadece 2016 ve 2017 yılına ilişkin defter ve evraklarını incelediğini, 2013-2018 yıllarının incelenmesinin gerektiğini, ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/03/1984 T. 1982/11-1059 E. 1984/259 K.) SPS firmasının incelenmediği için bilirkişilerce gerçek hesaplamanın yapılamadığını,Davalıların müvekkilini dolandırdığını, 2014 yılında borç tutarının 195,649 TL iken ödeme yapılmamasına rağmen 2017 yılında 11000 TL olduğunu, Kanunda öngörülen çözümlerin uyuşmazlığa uygulanmadığını, birlikteliğin mümkün olmamasına rağmen alternatif çözüm yollarının müvekkili için irdelemediğini, (Yargıtay 11 HD 07/07/2014 T. 2014/5860 E. 2014/12950 K. ) Ortaklığın sürdürülmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle ortaklıktan çıkarılma talebinin 6102 sayılı TTK 641. Maddesi uyarınca kabul edilmesinin gerektiğini, ancak talebin reddedildiğini, ( Yargıtay 11 HD 03/06/2014 T. 2013/18146 E. 2014/10333 K) ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı lehine nispi oranda vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın bu yönden kaldırılması gerektiğini, Davanın niteliği itibari ile değeri para ile ölçülebilen bir dava olduğunu, dava değerinin nispi harç üzerinden tamamlatıldığı göz önüne alındığında talep edilen maddi tazminat miktarı bakımından nispi oranda vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini, kararın bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu, Davacı tarafın aynı davada 100.000,00-TL tutarında manevi tazminat talep ettiğini, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince manevi tazminat talebi bakımından ayrıca bir vekalet ücretine hükmedilmediğini ve buna ilişkin bir hüküm de kurulmadığını, kararın bu yönü ile de hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat talebinin reddi ile manevi tazminat bakımından müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti bakımından kaldırılmasını, yapılacak istinaf başvurusu sonucunda davacı tarafça talep edilen maddi tazminat miktarı göz dikkate alınarak lehine nispi oranda vekalet ücretine hükmedilmesine, davacı tarafça talep edilen 100.000,00-TL manevi tazminat talebinin reddi ile manevi tazminat bakımından müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı taraf üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, terditli ve yığınlı bir davadır. Dava, TTK 636/1-3 maddesi uyarınca ltd.şti.nin haklı nedenlerle feshi, TTK638/2 haklı nedenlerle ortaklıktan çıkma, TTK 641 ayrılma akçesinin belirlenerek tahsili, davacının kuruluştan beri alamadığını öne sürdüğü kar payının belirlenerek tahsili, şirkete sermaye olarak koyulan fakat sermayede gösterilmeyen tüm paranın tazminat olarak ödettirilmesi ve uğranıldığı öne sürülen elem ve ızdıraptan dolayı manevi tazminat talebine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu davacının iddia ettiği gibi şirketin feshi, yahut davacının ortaklıktan çıkma hakkının oluşup oluşmadığı ve alabileceği mali hakları varsa maddi ve manevi tazminat yönünden bunların tahsiline karar verilip verilmeyeceği, dava reddedildiği için davalı lehine vekalet ücretleri konusunda bir eksiklik olup olmadığı noktalarındadır. Dava dilekçesindeki davacının talepleri ile 14/10/2015 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında belirlenen uyuşmazlık konuları birebir örtüşmemektedir. Her ne kadar ön inceleme duruşmasındaki uyuşmazlık tespiti taraf vekillerinin hazır olduğu oturumda belirlenmişse de davacının talebini değiştirmediği, daraltmadığı anlaşılmaktadır. Ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusunun belirlenmesi, HMK’nın 140.maddesine göre hakime aittir. Hakimin HMK 30.maddesi uyarınca davayı aydınlatma ödevi bulunduğu gibi, HMK’nın 33.maddesine hakim Türk hukukunu resen uygular. HMK’nın 26.maddesine göre de hakim taraların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve HMK’nın 297/2.maddesine göre taleplerden her biri hakkında verilen hükmün açık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir. İstinaf nedeni olmasa da HMK’nın 355.maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılıklar resen gözetilmek durumundadır. Anayasanın 36.maddesinde ifade edilen ve AİHS’nin 6/1.maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkı, uyuşmazlığın doğru ve tam bir şekilde belirlenerek hukuk kuralları dahilinde adil bir şekilde çözümlenmesini gerektirmektedir. Davacı Afgan uyruklu olup, davalı şirketin kuruluşunda diğer ortakla eşit payla şirket ortağı olduğu anlaşılmaktadır.Davalı şirketin diğer eşit paylı ortağı ve yöneticisinin oğluna ait SPS adlı bir firma olduğu ve bu şirketle davalı şirketin ticari faaliyet içinde olduğu anlaşılmaktadır. Tanıklar bu şirketten alınan emtianın faturalarıyla kaydedildiğini ifade etmişlerse de bu konuda mali bir analiz bulunmamaktadır. Davacı taraf davalı şirketin bu şirketle yaptığı ticari faaliyetin ayrıntılı analizini istemiş, fakat bilirkişiler bunun müstakil bir denetim mevzuu olduğunu ifade etmişlerdir. Davalı şirketin diğer ortağı ve yöneticisinin, davalı şirketle rekabet içinde olduğu öne sürülen SPS firmasının 2014 e kadar kurucu ve ortağı olduğu böylelikle davalı şirketin zarara uğratıldığı öne sürülmektedir.Yabancı dilde sunulan evraklar, yazışmalar tercüme edilmemiş ve değerlendirilmemiştir. Bununla beraber HMK’nın 223/1.maddesine göre yabancı dilde yazılmış belgeye dayanan taraf, tercümesini de mahkemeye sunmak zorundadır. Davalının istinaf nedenleri temel olarak reddedilen tutarlar yönünden kendisine vekalet ücreti verilmediğine ilişkin olmakla birlikte davacının talebi sınırlı olarak değerlendirilmiş, davacı yönünden şirket ortaklığını çekilmez kılan bir hal bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davanın reddi kararı davacının tüm taleplerinin reddi anlamında düşünülebilirse de ön inceleme duruşmasında yapılan belirleme ve mahkeme kararının gerekçesi davacının dava dilekçesinde bulunan ve ön inceleme duruşmasına yansımayan talepleri hakkında bir karar verilmediğini ve aynı şekilde bu yöndeki delillerin de tam olarak toplanmadığını göstermektedir. Bu durum, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6.maddesine göre tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması anlamını taşıdığından; taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini gerektirmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/03/2018 tarih ve 2015/502 Esas – 2018/319 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca yatırılan 98,10′ ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3- Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde kendilerine iadesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan masrafların kendi uhdelerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/05/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.