Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/803 E. 2019/1091 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/803
KARAR NO : 2019/1091
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/650 Esas – 2018/212 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin gıda ve temizlik ürünleri sektöründe satış, dağıtım ve pazarlama faaliyetiyle iştigal ettiğini, bu alanda birçok üretici veya tedarikçi firmanın bölgesel bayiliğini (distribütörlüğünü) yaptığını, davalı şirketin ise gıda piyasasında … markası ile maruf ürünlerin ülke çapında tek satış ve dağıtımıyla ilgili hakların sahibi olduğunu, taraflar arasında düzenlenen 01/03/2014 tarihli distribütörlük sözleşmesine göre müvekkili lehine tahakkuk eden fiyat farkından kaynaklı 1.320.580,18-TL alacaklarının olduğunu, alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalı şirketin haklı bir neden olmaksızın takibe itiraz ettiğini belirterek davalının haksız itirazının iptaliyle % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekilleri cevap dilekçesi ile, davacı tarafın iddialarının gerçek olmadığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye göre fiyat farkının hangi koşullarda gerçekleşeceğinin açıkça düzenlendiğini, davacı tarafın 1 ay içinde düzenlemiş olduğu 12 adet fatura karşılığında mevcut olmayan alacağını talep ettiği, faturaların müvekkili şirket yetkilisi ve temsilcisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, ayrıca alacağa dayanak teşkil eden faturalara noter aracılığı ile itiraz edildiğini, taraflar arasında düzenlenen 05/08/2015 tarihli mutakabata göre müvekkili şirketin 313.449,16-TL alacağı bulunduğunu, bu tarihten kısa bir süre sonra ve bir aylık dönemde aynı gün (21/08/2015 tarihli) düzenlenen 12 adet fatura ile alacak talep edildiğini, Prof. Dr. … tarafından düzenlenen uzman görüşüne göre de talebin haksız olduğu, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine ve kötüniyetli yapılan takip nedeniyle %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 07/03/2018 tarih 2016/650 Esas – 2018/212 Karar sayılı kararında;”…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen 01/03/2014 tarihli sözleşmeye göre; davacı olan şirketin tahakkuk eden alacaklarını ay ve dönem sonu itibariyle davalı şirkete sunması ve şirket yetkililerinin onayından sonra kabul edileceği, taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen 05/08/2015 tarihli mutabakata göre, davalı tarafın davacıdan 313.449,16-TL alacağı bulunduğu, söz konusu mutabakattan sonra davalı şirket tarafından geçmişe yönelik düzenlenen 21/08/2015 tarihli faturalar ile takip konusu alacağı talep edemeyeceği, söz konusu faturaların şirketi ilzam ve temsile yetkisi olmayan …’in bilgisi dahilinde düzenlenmesinin anonim şirket statüsünde bulunan davalı şirketi bağlamayacağı, ayrıca … tarafından imzalanan ve Bakırköy C. Başsavcılığının 2017/68849 soruşturma sayılı evrakına konu edilen 21/08/2015 tarihli bütçe mutabakatının da davalı şirket temsilcilerinin imzasını taşımaması nedeniyle kendileri yönünden bağlayıcı olmadığı, bu bağlamda taraflar arasında düzenlenen 05/08/2015 tarihli mutabakat metninden sonra geçmişe yönelik talep edilen fiyat farkının istenemeyeceği, mutabakattan önce talep edilen alacağın oluştuğu davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerce kabul edilmediği, şirket çalışanı olan …’in beyan ve kabulüne yönelik düzenlenen faturaların da davalı şirket yönünden borç doğurmayacağı…”gerekçesi ile,
1-Sabit görülmeyen davacının davasının REDDİNE, 2-Davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmamış olması nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili ve davacı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilleri istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, Cari hesap mutabakatı içinde yer alan bütçe faturalarının, bütçe mutabakatlarına; bütçe mutabakatlarının ise … imzasına dayandığını, … isimli kişinin, davalı şirketin bordrolu çalışanı olduğunu; bayilik sözleşmesi kapsamında davalıyı, davacı nezdinde doğrudan temsil etmek olduğunu, hangi ürünle ilgili olarak hangi kapsamda sahada bütçe uygulaması yapılacağını davacıya bildirmek, bunlara ilişkin giderleri onaylamak, faturaları teslim almak ve bu konularda hesap mutabakatı yapmak üzere davalı tarafından yetkilendirilmiş olduğunu, Cari hesap mutabakatlarının … imzaladığı bütçe mutabakatlarına dayandığını; dolayısıyla, henüz bütçe mutabakatının yapılmamış giderlerin cari hesapta yer alamayacağının göz ardı edildiğini, Hesap mutabakatlarının somut olayda önceki döneme ilişkin alacakları sonlandıran bir işlem olarak yorumlanamayacağını, … bütçe uygulamaları konusunda davalıyı temsil ve ilzam mevkiinde olduğunu, yetkilerinin tescil ve ilan edilmemesinin, taraflar yönünden geçersiz sayılmasının söz konusu olamayacağını, Ticari ilişkideki istikrarlı uygulama karşısında yetkisizliği öne sürmenin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Alacağın bir kısmının mutabakat öncesine, bir kısmının ise mutabakat sonrasına ilişkin olduğunu, Davalı tarafın, davacı şirketin ticari defter ve belgelerine delil olarak dayandığını, alacağının müvekkiline ait defterlerde kayıtlı ve mevcut olduğu tespit edildiğine göre davanın sübut bulduğunu, ilk derece mahkemesi ispat hukukuna ilişkin bu usuli konuyu da göz ardı ettiğini, Hükme esas alınan hukuki mütalaanın bilimsel nitelikte olmadığını, tarafgir bir yaklaşımla hazırlandığını ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının esas yönünden verdiği kararın yasaya ve Yargıtay kararlarına uygun olduğunu, … müvekkili şirketi borç altına sokmaya yetkisinin olmadığını, bu hususu davacının bildiğini, ancak… ile iş birliği yaparak sahte belgelerin düzenlendiğini, bu düzenlenen belgelerin davaya dayanak yapılmaya çalışmasının kötü niyetin açık bir göstergesi olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılmasına, davanın reddi ile müvekkili lehine asıl alacağın % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; ticari ilişkiye dayanan faturalardan kaynaklı alacağın tahsiline yönelik takibe itirazın iptali davasıdır. Davacının dayandığı faturalar 12 tane olup, 10 tanesi 21/08/2015 tarihli ve fiyat farkı açıklamalı, birisi 21/08/2015 tarihli tahta palet yazılı, irsaliyesi açıklanmış alım iade faturası, birisi de 31/08/2015 tarihli irsaliyeli fatura olup irsaliye içeriği mala yönelik alım iade açıklamalıdır. Mahkeme dayanak faturaların taraflar arasında 05/08/2015 tarihinde yapılan mutabakat dönemi öncesine dayanan alacak taleplerine ilişkin olduğu ve davalı çalışanı, davalıyı temsil ve ilzama yetkili olmayan … adlı çalışanının 21/08/2015 tarihinde yaptığı bütçe mutabakatının davalıyı bağlamayacağı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacının İstinaf Nedenleri açısından yapılan incelemede: 1 -Hesap mutabakatında yer alan bütçe faturalarının bütçe mutabakatlarına dayandığı ve bütçe mutabakatlarının ise … tarafından imzalandığı bu yüzden davalıyı bağlayacağı öne sürülmüştür. Davalı tarafından yapılan şikayete ilişkin şüpheli olarak ifade veren … beyanına göre bu şahsın davalı çalışanı olduğu fakat şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. Dosyada bulunan aylık bütçe mutabakat formlarında dist. Yöneticisi olarak … imzası ve yanında ise davalı şirketin bölge müdürü yazılı bir bölüm ve başka bir imza bulunmaktadır. Dosyada bulunan 05/08/2015 tarihli mutabakat belgesinde davalının davacıdan 313.449,16 TL alacaklı olduğu kabul edilmiştir. Davacının fiyat farkı olarak adlandırdığı faturaların hangi döneme ait mal alımlarının fiyat farkı olduğu açıklanmamıştır. Davacı, … imzaladığı bütçe mutabakatları olmadan sonraki işlemlerin yapılmadığını, bu yüzden… in işlemlerinin davalıyı bağlayacağı öne sürülmüştür. Bilirkişi heyeti de … önceki dönemlerdeki imzaları gözönüne alınarak işleminin davalıyı bağlayacağını öne sürmüş, davalının sunduğu uzman görüşü bunu kabul etmemiştir. …’in davalıyı bağlayıcı işlem yapma yetkisi olmamakla birlikte evrakları teslim aldığı ve imza attığı anlaşılmaktadır. Bunun dışında tek başına davalı adına düzenlediği 21/08/2015 tarihli bütçe mutabakatının geçerli olmadığı kabul edilmelidir. Bunun dışındaki bütçe mutabakat formları zaten … ile birlikte davalı şirket yöneticisinin imzasını taşıdığından bu konuda sorun yoktur. Davalı şirketin yöneticisinin imzalamadığı bütçe mutabakatının davalıyı kabul ettiğini öne sürmek hukuken geçerli değildir. 2- Davacı hesap mutabakatının önceki dönem alacağını sonlandıran bir işlem olmadığını öne sürmüştür. 05/08/2015 tarihli mutabakat belgesiyle ondan önceki döneme ilişkin alacak ve borcun mahsup edildiği anlaşılmaktadır. Davacı mutabakat da olsa fiyat farklarının daha sonra fatura edildiğini öne sürmektedir. Davalı, bütçe kısıtlamaları nedeniyle belli bir ayda oluşan farkların daha sonra fatura edildiğini öne sürmektedir. Davacının dayandığı faturalardaki fiyat farklarının hangi aylardaki alacaklardan kaynaklandığı konusunda bir açıklık ve delil yoktur. Bu yüzden bu istinaf nedeni yerinde değildir. Davacı, 05/08/2015 tarihli mutabakatın 30/06/2015 tarihi öncesini belirlediğini, alacağın sonraki dönemden kaynaklanabileceğini öne sürmüştür. Bu konuda ispat yükü davacıda olup zaten bunu yerine getirmediği için istinaf nedeni yerinde değildir. 3- Davacı … sadece bir işçi olarak görülemeyeceğini, ticari vekil ataması ilanına ilişkin yasal düzenlemenin (TTK 371/7) sözleşmeden sonra yapıldığını ve … uzun süre yaptığı işlemler karşısında yetkili olmadığının öne sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu öne sürmüştür…. şirketi borçlandırıcı bir yetkisi yoktur. Ticari vekil de değildir. Ondan önceki işlemleri de şirketi borçlandırıcı olmayıp vesaik teslim alma şeklinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu yüzden 21/08/2015 tarihli bütçe mutabakatıyla davalının borç durumunu belirleyemez. Bu iddia ve istinaf nedeni yerinde değildir. 4- Davalının davacı şirket defter ve kayıtlarına delil olarak dayandığını, alacaklarının dayandığı faturaların kendi defterlerine kayıtlı olduğunu, bunun da alacaklarını ispatladığını öne sürmektedir. Davalının delilleri, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar şeklindedir. Bundan yola çıkarak faturaların davacının defterine kayıtlı olmasından dolayı davanın kabul edilmesi gerektiğinin öne sürülmesi hukuken geçerli değildir. 5- Hükme esas alınan hukuki mütalaanın bilimsel olmayıp tarafgir olduğu öne sürülmüştür. Uzman görüşü mahkemeyi bağlayan bir delil olmayıp, hakim HMK 282. madde uyarınca bilirkişi görüşünden diğer delillerle serbestçe yararlanabileceğinden bu istinaf nedeni yerinde değildir. Davalı, davacı ile … işbirliğiyle bu faturaların ve belgelerin gerçeğe aykırı düzenlendiğini belirterek kötü niyet tazminatı ödenmesi gerektiğini öne sürerek istinaf etmektedir. Davalının bu konuda yaptığı şikayetini sonucunda ne olduğu konusunda dosyada bir delili yoktur. Davacı ile … birlikte hareket ederek davalı aleyhine icra takibi yapılmasının dayanaklarını hazırladıkları yönünde dosya içeriğine göre yeterli bir delili bulunmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi yönündeki mahkeme kararı yerindedir. Sonuç olarak; davacı 05/08/2015 tarihli mutabakattan sonra 21/08/2015 tarihli fiyat farkı faturalarının hangi döneme ilişkin ve nasıl oluştuğunu kanıtlamadığı gibi, fiyat farkı faturalaranın sözleşmesel bir dayanağı ile fiyat farkı faturalarından doğan alacağını da ispatlayamamıştır. Dayandığı iki adet iade faturalarında geçen malların da iade edildiği kanıtlanamadığından ve davacının kötüniyetle icra takibi yaptığı da ispatlanamadığından, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden; taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalı tarafın istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 44,40TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 44,40TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.