Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/785 E. 2019/741 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/785 Esas
KARAR NO : 2019/741 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/363 Esas 2017/788 Karar
TARİH : 07/11/2017
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin davalı şirketten 2014 yılı cari hesaplardan bakiye 222.568,57 USD tutarında alacağın tahsili için yasal takibe geçildiğini, davalının haksız ve dayanaksız itirazı ile takibi durdurduğunu, taraflar arasında 28.01.2014 tarihli “münhasır dağıtım anlaşması” başlıklı belge düzenlendiği ve müvekkilin davalıya toplam 400.000,00 USD tutarında 16 adet çek keşide ve teslim ettiğini, davalının kendilerini dolandırdığını, ve “polissandro” cinsi mermer ocağının sahibi olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin bedelsiz kalan çekleri ödemek zorunda kaldığını, davalının taahhüt ettiği ürünü teslim edemediğini, 07/02/2015 tarihli mütabakat metninde borcu kabul etmesine rağmen ödeme yapmadığını ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve %20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin adresi itibarıyla mahkemenin yetkili olmadığını, 28/01/2014 tarihli sözleşmede tahkim koşulunun bulunduğunu, HMK 410. maddesine göre tahkim mahkemesinin görevli ve yetkili olduğunu, HMK 6. Maddesi uyarınca İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı iddialarının doğru olmadığını, 28/01/2014 tarihli sözleşmenin müvekkili şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, davacının sözleşmeden doğan “asgari alım” taahhüdünü ihlal ettiğini, bu durumun ticari defterlerin incelenmesiyle belirleneceğini, davacının ayrıca satın aldığı ürünleri pazarlayamadığını, bir kısım ürünlerin bu nedenle müvekkili tarafından iade alındığını, ödenen avans çekleri kapsamında taahhüt edilen ürünün teslim edildiğini, iddia edilenin aksine davacının aldatılmadığını, müvekkilinin Balıkesir ili Kepsut İlçesi Örence köyü sınırları içerisinde, Bursa ili Kemalpaşa ilçesi sınırında kalan … ruhsat nolu mermer ocağının işletmecisi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 07/11/2017 tarih 2015/363 Esas 2017/788 sayılı kararında;”İddia, savunma, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; Taraflar arasında 28/01/2014 tarihli sözleşme kapsamında yürütülen bir ticari ilişki bulunmaktadır. Bu sözleşme ile davacı tarafından 400.000,00 USD tutarında 16 adet çek avans olarak davalıya verilmiş olup tüm çek bedellerinin ödendiği, tarafların kabulündedir. Davacı vekili sözleşme uyarınca davalının Bursa ili Kemalpaşa ilçesinde “…” tipi mermer ocağı sahibi olduğunu belirterek kendilerini kandırdığını, taahhüt edilen ürünün tedarik edilemediğini, böyle bir mermer ocağının bulunmadığının sonradan öğrenildiğini, bu nedenle yapılan ödemenin 222.568,57 USD lik kısmının karşılıksız kaldığını belirterek “nedensiz zenginleşme” kuralları çerçevesinde bu tutarın iadesini istemektedir. Her ne kadar 07/02/2015 tarihli belgede davacının davalıdan bu tutarda alacaklı olduğu, kabul edilmiş isede davalı vekili mutabakat belgesinde müvekkili şirket adına atılan imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürmüş ve belge içeriğini kabul etmediklerini belirtmiştir. Mutakabat belgesinin aslı verilmediğinden imza yönünden inceleme yapılamamıştır. Taraf şirketlerin incelenen 2014-2015 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacının davalıya avans çeki olarak düzenlediği toplam 400.000,00 USD tutarlı 16 adet çekin ödendiği, takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 222.568,58 USD tutarında cari hesap alacağı bulunduğunun, her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu tespit edilmiştir. Başka bir anlatımla; davalının kendi ticari defterlerdeki kayıtlarla davacıya 222.568,57 USD lik cari hesap borcu olduğu kabul edilmektedir. Davalı vekili bu tutara rakamsal olarak itiraz da bulunmayıp sözleşmenin 6. Maddesi gereğince davacının kendilerinden para değil blok mermeri alması gerektiğini savunmuştur. Dosya içeriği delillere göre; davalının itirazının yerinde olmadığı, davacının 28/01/2014 tarihli sözleşmeden kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiği, davalının ise sözleşme de taahhüt edilen ürünü teslim ettiğini kanıtlayamadığı, davacının alım taahhüdünü ihlal ettiği ileri sürülmüş ise de, bu yoldaki savunmanın kanıtlanamadığı, birbiriyle uyumlu taraf defterleri ile kanıtlanan davacının 222.568,57 USD tutarındaki alacağının tahsili bakımından davalının haksız itirazının iptali ve takibin devamına karar verilmesi gerektiği,Davacı alacağı likit nitelikte olup, davalının itirazında haksız bulunduğu anlaşıldığından İ.İ.K.nun 67/2. maddesi hükmü gereğince takdiren tespit edilen miktarın % 20’si oranında icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın kabulüne, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında davalının itirazının 222.568,57 USD için iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A md. göre faiz yürütülmek suretiyle, takip talebindeki diğer koşullarla devamına, davalının % 20 (115.570,95 TL) oranından inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı şirketin sözleşmenin imzalandığı 28/01/2014 tarihinden sözleşmenin müvekkili şirket tarafından feshedilmiş olduğu tarihe kadar sözleşmeden doğan her ay 500 ton mermer bloğun ve/veya işlenmiş mermer satın alma yükümlülüğüne aykırı davranarak asgari alım yükümlülüğüne ilişkin asli edimini yerine getirmediğini, bununla birlikte davacının müvekkili şirketten satın aldığı mermerlere ilişkin gerekli pazarlama faaliyetinde bulunmayarak sürümü de artıramadığı, sürümü artıramadığına ilişkin asli edimini de yerine getiremediğini, davacı şirketin bu yükümlülüğünü yerine getirmiş olsaydı, davacı şirkete satılan ürünlerin tamamının satılması, müvekkili şirkete iade edilmemesi gerekeceğini, davacı şirket tarafından satılamayan bir kısım ürünlerin müvekkili şirket tarafından iade faturası ile iade alınmak zorunda kaldığını, faturaların delillerin arasında bulunduğunu, Davacının sözleşmeden doğan her ay 500 ton mermer bloğu ve/veya işlenmiş mermer satın alma yükümlülüğüne aykırı davrandığını bu miktarda mermer blok satın almadığını, bu yolla sözleşmeye aykırı davrandığını açıkça ikrar ve kabul ettiğini, ancak sözleşmeden doğan her ay 500 ton mermer bloğu ve/veya işlenmiş mermer satın alma yükümlülüğüne aykırı davranılmasının sebebinin müvekkili şirketin tüm yazılı ve sözlü ihtarlarına rağmen … tipi mermeri tedarik edememesi olduğunu iddia ettiğini, davacı şirketin bu iddiasını ispatla yükümlü olduğunu,Müvekkili şirketin sözleşmeyi feshettiği tarihe kadar davacı şirketin tüm siparişlerini karşıladığını ve temin ettiğini, bunun aksini iddia ederek dava konusu çerçeve sözleşme kapsamında birel satış işlemlerine ilişkin sözleşme önerilerinin ve mal alım taleplerinin palisandro tipi mermerin temin edilememesi nedeni ile müvekkili şirket tarafından red edildiğini ve malın teslim edilmediğini, bu nedenle sözleşmeden doğan her ay 500 ton mermer bloğu ve/veya işlenmiş mermer satın alma yükümlülüğünü yerine getiremediğini iddia eden davacı şirketin bu iddiasının hukuki işlem niteliğinde olması nedeniyle yazılı delille ispat etmesi gerekirken buna ilişkin herhangi bir yazılı delil sunmadığını, bilirkişi raporunda da bu hususun açıkça ortaya konulduğunu,Mahkemenin ispat yükünün kimde olduğu konusunda yanılgıya düşerek müvekkili şirketin sözleşmede yazılı ürünleri temin ettiğini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Taraflar arasındaki sözleşmenin 1.2.1 maddesine gör müvekkili şirketin aldığı tüm avansları taraflar arasındaki anlaşma süresi bitene kadar kullandırmak zorunda olduğunu, Yine sözleşmenin 3.2 maddesine göre müvekkili şirkete ödenen avans çeklerden her ay ihraç kayıtlı olarak alınan blok mermer ve işlenmiş mermer fatura tutarından %30 kadarını düşeceğini, fatura bedelinin kalan tutarı 120 gün vadeli USD döviz çeki ile müvekkili şirkete ödeneceğini, yıl sonunda kalan eksi veya artı bakiye son faturalarda hesaplanarak karşılıklı mutabakatla tahsil edileceğini, Sözleşmenin 6. maddesinde ise alıcı ödemeleri gününde yapmaz ise alımını taahhüt ettiği gibi her ay 500 ton mermer blokları ve/veya işlenmiş mermerleri almaz ise satıcının 1 ay önceden yazılı bildirimle sözleşmeyi haklı olarak feshedeceği, alıcının tahsil edilen avans miktarı kadar satıcının diğer ocaklarından blok mermer alacağının kararlaştırıldığını, Taraflar arasındaki sözleşmenin davacı şirketin sözlemeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve temerrüde düşmesi nedeniyle müvekkili şirket tarafından keşide edilen Üsküdar 16. Noterliğinin 12/09/2014 tarih ve 35040 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin 6. maddesine istinaden haklı nedenle feshedildiğini, Taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesine göre haklı nedenle fesih halinde sözleşmenin ve alınan avanstan kalan bakiyenin ne şekilde tasfiye edileceğinin kararlaştırıldığını, İzah edildiği üzere dava konusu sözleşmenin, sözleşmenin sona ereceği ve 1.2.1 maddesinin uygulanacağı son tarih olan 31/12/2014 tarihinden önce 3.2 maddesinin uygulanmamasını gerektirecek şekilde yıl sonu gelmeden haklı nedenle feshedildiğinden ve fesih nedeniyle sözleşmenin 6. maddesinin devreye girdiğinden, sözleşmenin 6. maddesinde ise haklı nedenle fesih halinde sözleşmenin ve alınan avanstan kalan bakiyenin ne şekilde tasfiye edileceğinin açıkça kararlaştırıldığından, buna göre davacı şirketin kendisinden tahsil edilen ve fesih tarihinde müvekkilinde kalan bakiye avans tutarı kadar müvekkili şirketin diğer ocaklarından blok mermer satın alması başka bir deyişle bakiye avans tutarı olan 222.568,57 USD tutarında blok mermer verilmesini talep etmesi gerektiğinden, bakiye avansın para olarak iadesini isteyemeyecegi, davacının müvekkili şirketten işbu davaya sebep ilamsız icra takibine konu edilebilecek para alacağının söz konusu olmadığını, 21/03/2017 tarihli duruşmadan sonra taraflar arasında yapılan görüşmeler neticesinde dava konusu bakiye avansın mermer blok verilmesi suretiyle tasfiyesi ve ticarete devam edilmesinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda müvekkili şirket tarafından davacı şirkete ilk etapta 8 fatura ile 294.515,05 (82.921,91 USD) değerinde mermer blok teslim edildiğini, Bu nedenle işbu davaya sebep icra takibine yapılan itirazın haklı ve yerinde olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanı reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/363 Esas 2017/788 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava avans olarak verilen bedelin sözleşmenin ifasının mümkün olmaması nedeniyle iadesi için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.Davacı, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davalının yükümlendiği “polissandro” cinsi mermeri temin etmediğini, söz konusu mermeri temin edeceğini belirttiği maden sahasının davalıya ait olmadığını, işleticisi de olmadığını, bu nedenle sözleşme kapsamında avans olarak ödedikleri bedelden teslim edilmeyen mal bedelinin tahsili için yaptıkları takibe davalının itiraz ederek durdurduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı ise sözleşme gereği davacının alım taahhüdüne uymadığını, sözleşmenin bu nedenle haklı olarak feshedildiğini, sözleşmenin 6. maddesine göre artan avansın nakit olarak iadesinin talep edilemeyeceğini, artan avans miktarı kadar davacının diğer ocaklarından mermer alması gerektiğini bu nedenle takibin haklı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında 28/01/2014 tarihli “Münhasır Dağıtım Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmeye göre Balıkesir Manyas ilçesinde bulunan “Golden Gray” ve Bursa Kemalpaşa ilçesinde bulunan “Palissandro” mermer ocaklarının sahibi ve işletilmesinden sorumlu olan davalının söz konusu mermer ocaklarından her ayın 1-31’i arası 500 ton ve sözleşme bitim tarihi olan 31/12/2014 tarihinden önce ihraç kaydı ile toplam 6.000 ton mermerin davacıya satışı için anlaştıkları, satış bedelinin davacı tarafından çek ile ödendiği, çek bedellerinin tahsil edildiği, davalının 222.568,57 USD bedelli malı teslim etmediği uyuşmazlık konusu değildir.Taraf ticari defterlerinde davacı ödemesi olarak 400.000 USD bedelli çekler kayıtlı olup, çek bedelleri ödenmiştir. Yine taraf ticari defter kayıtlarına göre bu ödemeye karşılık davalı tarafın kestiği faturalar kayıtlı olup bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamakta, davalı da 222.568,57 USD bedelli malı teslim etmediğini kabul etmektedir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmenin 1.1.1 ve 1.1.3 maddelerinde öngörülen davacının aylık alım taahhüdüne uyup uymadığı bu nedenle davalının sözleşmeyi 6. madde gereğince haklı olarak feshedip etmediği ve sözleşmenin 6. maddesi gereğince avans miktarından kalan bedel kadar mermerin davalının diğer ocaklarından blok mermer verilerek karşılanıp karşılanmayacağı noktasında toplanmaktadır.Sözleşmede “golden grey” cinsi mermer ile “palissandro” cinsi mermerden ne kadar alınacağı belirtilmemiş ise de davalının “palissandro” mermer temin etmediği davalı savunmasından anlaşılmaktadır. Davalı, davacının talep ettiği miktarda “palissandro” mermer temin ederek davacıya verdiğini veya vermeye hazır olduğunu ispatlayamamıştır.Sözleşmeye konu “palissandro” cinsi mermer ocağının Bursa Kemalpaşa ilçesinde olmadığı, bu ilçeye komşu Balıkesir ili Kepsut ilçesi Örencik köyü sınırları içinde … ruhsat nolu mermer ocağı olduğu, davalının bu ocağın işletmecisi olduğu, bu ocağın ruhsat sahibi olan dava dışı …Ltd. Şti. ile davalı şirket ile grup aile şirketi olan …. Ltd. Şti. arasında rödevans sözleşmesi imzalandığı, söz konusu ocağın işletilmesi için … ile davalı arasında 15/05/2012 tarihli taşeron sözleşmesi imzalandığı, ocağın 15/05/2012 tarihinden itibaren işleticisinin davalı olduğu savunulmuş ise de, davalı tarafından sunulan ve davalı ile dava dışı … arasında imzalanmış bulunan 15/05/2012 tarihli taşeronluk sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin Balıkesir ili Merkez ilçesi Örencik Köyü ruhsat no İR68271 olan maden ocağına ilişkin işletme ve işçilik işine ilişkin olduğu, sözleşme ile davalının taşeron olarak söz konusu maden ocağında üretim için gerekli olan işçilik ve iş makinelerinin teminini üstlendiği, sözleşmeye göre davalı tarafından maden ocağında üretilecek mermerlerin işletme sahibi olan … tesliminin kararlaştırıldığı, sözleşmenin içeriğinden iş bu sözleşmenin münhasıran işletme hakkına ait olmadığı, işletmeci ile yapılan ve üretim için gerekli olan işçilik ve iş makinelerinin taşeron olan davalı tarafça teminine yönelik olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasında imzalanan sözleşme ile davalı iki adet maden ocağından üretilecek mermerlerin satışını üstlenmiştir. Ancak davalının üreterek satışını üstlendiği “palissandro” cinsi mermer üretim ocağı bulunmamaktadır. Sözleşmede bu ocağın Bursa ili Kemalpaşa ilçesinde olduğu kararlaştırılmıştır. Davalının bu ilçede işletme hakkına sahip olduğu bir maden ocağı bulunmamaktadır. Davalı sözleşmede belirtilen yerde işletme hakkına sahip olduğu bir maden ocağının bulunduğunu ispatlayamamıştır. Yine davalı savunmasına itibar edilerek söz konusu maden ocağının Balikesir ili Örencik köyü sınırları içinde bulunan … ruhsat nolu maden ocağı olduğu kabul edilse dahi, davalı bu ocağın ruhsat sahibi veya işleticisi değildir. Sunulan sözleşmeye göre davalı bu ocağın rödevans karşılığında işletme hakkına sahip olan dava dışı ….ili ocağın işletilmesi için gerekli olan işçilik ve iş makinelerinin temini, ocakta üretim yapılarak üretilen mermerlerin Zed Madenciliğe teslimi konusunda taşeronluk sözleşmesi yapmıştır,Buna göre sözleşmenin kurulması anında ve sözleşme süresi içinde davalı, sözleşme ile üstlendiği “…” cinsi mermer ocağı ruhsat sahibi ve işletmecisi olmadığından bu cins mermeri temin ederek teslim etmesine olanak bulunmamaktadır. Davalı da taahhüdünü yerine getirdiğini ispatlayamamıştır. Sözleşmenin başlangıcında ve devamında edimin ifasının imkansızlığı mevcuttur. Edimin imkansızlığı nedeniyle davalının taahhüdünü yerine getirmesi imkanı bulunmadığından ve sözleşmede “palissandro” cinsi mermer alım miktarı belirtilmediğinden, davacının tüm alım taahhüdünü “golden gray” cinsi mermer ile tamamlaması beklenemez. Davalının, alım taahhüdüne uyulmadığı iddiası ile sözleşmeyi feshinde haklı olduğundan söz edilemeyecektir. Davalı sözleşmenin feshinde haklı olmadığından sözleşmenin 6. maddesi hükmünden yararlanmasına da olanak bulunmamaktadır. Bu durumda ifa imkansızlığı nedeniyle davacının teslim almadığı ürün bedellerini iade talebi haklıdır. Bu nedenle davalının hakkında yapılan takibe itirazı haksız olduğundan davanın kabulüne dair istinafa konu mahkeme kararı, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 39.473,25.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 9.868,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 29.604,94.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 15/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.