Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/784 E. 2019/670 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/784
KARAR NO : 2019/670
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 22/03/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/1064 Esas 2018/288 Karar
DAVA : Menfi Tespit -(Ticari Satıştan Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 08/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalının ithal ettiği kömürün davacı tarafından satın alınıp iç piyasada kendi müşterilerine satıldığını, sözleşmede kömürün niteliklerinin belirlendiğini, istenilen nitelikte kömür olmaması halinde zararın davacı tarafça karşılanacağının kararlaştırıldığını, davalının 09/03/2015 tarihli ihtarname ile cari hesaptan kaynaklı 598.762,34-USD alacakları olduğunun bildirildiğini, ancak daha önceden satın alınan kömürlerin sözleşmeye uygun olmaması nedeniyle davacının uğradığı zararların tenzili sonucu 513.621-USD borç kaldığını, bu süreçte davalıya toplam 360.921-USD ödendiğini, mutabık kalınan 513.621 USD’ den ödenen miktar düşünce kalan borcun 152.700 USD olması gerektiğini, ancak davalının 12/11/2015 tarihli cari hesap ekstresinde 220.719,87 USD borç gösterdiğini, fazladan hesap edilen 68.019,87 USD borçlu olmadıklarını, ayrıca dava dışı müşteri … satılan kömürler istenen vasıfta olmadığından bu şirketin 25.439,81 USD ceza faturası kestiğini, bu bedelden davalının sorumlu olduğunu, bunlara ek olarak davalıya borca mahsuben 38.223USD bedelli teminat mektubu verildiğini, davalının bu teminat mektubunu paraya çevirdiğini, ancak borçtan düşmediğini, bu üç bedel toplandığında 131.781,68 USD yaptığını, davalının cari hesap alacağından bu bedel kadar borçlu olmadıklarını ileri sürerek menfi tespite karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, cari hesap kapsamında davacının 513.620.000-USD borcu bulunduğunu, yapılan ödemeler dikkate alındığında 08/01/2016 tarihi itibariyle davacının borcunun 210.459,42 USD olduğunu, satın alınan kömürlerde ayıp iddiasının yerinde olmadığını, usulune uygun bir tespit ve ihbar bulunmadığını, davacının müşterisinin kestiği ceza faturalarından kendilerinin sorumlu olamayacağını, dava dışı … test raporlarını kabul etmediklerini, iddiaya konu teminat mektubunun davacı şirket ile bir ilgisinin olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 22/03/2018 tarih 2015/1064 Esas – 2018/288 Karar sayılı kararında;” … Taraflar arasında düzenlenen satış sözleşmelerine, dosyaya örneği sunulan 12/08/2014 tarihli teminat mektubuna, davalı şirket yetkilisinin 23/11/2017 tarihli duruşmada alınan yeminli beyanına, yaptırılan incleme sonucu alınan 09/02/2017 tarihli bilirkişi raporu ile aynı bilirkişiden alınan 24/05/2017 tarihli ek rapora ve tüm dosya kapsamına göre tarafların kabulünde olan sözleşmeler kapsamında davalının davacıya kömür satışı yaptığı, aralarında bundan kaynaklı cari hesap ilişkisinin bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın fazladan hesap edilen para, dava dışı firmanın kestiği fatura bedelleri ve teminat mektubundan kaynaklandığı, söz konusu teminat mektubunun dava dilekçesinde USD olarak belirtilmiş ise de, miktarının 100.000,00 TL olduğu, 12/08/2014 tarihli bu mektubun dava dışı …Ltd.Şti.tarafından davalı şirket lehine verildiği, davalı şirketin şirket yetkilisinin yeminli beyanına göre; bu mektubun davacıyla bir ilgisinin olmadığı, ayrıca hesaplarda görülen 105.800 USD bedelli çekin daha sonra davacıya iade edildiği, bu çekin davacı tarafça mahkememize sunulduğu, dava dışı … firmasının davacıya kestiği toplam 25.439,81 USD bedelli faturalar yönünden ise taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi kapsamında davacı satın alınan malın ayıplı olduğunu ileri sürmüş ise de, TTK 23/1-c maddesine göre usulüne uygun ve süresinde bir ihbar yapmadığı, dava dışı üçüncü kişinin tek taraflı düzenlediği belgelerin ayıbın ispati için yeterli görülmediği, davacının ayrıca bir tespitinin olmadığı, iade edilen çek de dikkate alındığında davalının fazladan bir talebinin bulunmadığı davanın ispat edilemediği gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, İİK. 72/4. maddesi gereğince mahkemece verilen ihtiyati tedbir kalkacağından, aynı madde gereğince kararın kesinleşmesi halinde davacının zararlarına karşılık olarak dava değerinin % 20′ si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu tazminatın yatırılan teminattan karşılanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Hukuk kurallarının, taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanması vakıalarının tespit ve değerlendirilmesinde hata edildiğini ve eksik inceleme nedenleriyle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 1. Davacının üçüncü şahsa ödediği cezaların reddi yönünden: Davacının, davalıdan satın aldığı kömürleri üçüncü şahıs … Sanayi ve Tic. A.Ş’ne sattığını ve gözetim firması marifetiyle yapılan analizlerde davalının teslim ettiği kömürlerdeki toz kömür miktarlarının sözleşme ile belirlenen azami %10 değerin çok üzerinde tespit edildiğini, bu hususun müteaddit yazışmalar ile davalıya bildirildiğini, davalı talebi üzerine elek analizlerinin de gönderildiğini, davalının kömürlerdeki bu uygunsuzlukları kendi satıcısı … unvanlı firmaya bildirdiğini, Davacının kömürdeki toz oranının yüksek olması nedeniyle …San. ve Tic. A.Ş.’ye 25.439,81 USD ceza ödediğini, ancak mali müşavir bilirkişi tarafından rapor edilen, davalının sadece 15.681,66 USD cezadan sorumlu olmasını gerektiği rapora itiraz ettiklerini, ek rapor oluşturulduğunu ve ek rapora karşı sunulan dilekçede kömür konusunda uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasının talep edildiğini, ancak taleplerinin ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilmediğini ve neticeten penalite ile ilgili talebin “davalıdan satın alınan malın ayıplı olduğu ihbarının TTK 23/1 c maddesine uygun yapılmadığı” gerekçesiyle reddedildiğini, Davacının davalıdan satın aldığı kömürlerin 4.992,315 ton + 5.365,440 ton + 5.429,100 ton olmak üzere toplam 15.786,855 m.ton olduğunu, kömürün homojen bir yapıya sahip olmadığını; içerisinde toz, fındık, portakal, karpuz olarak adlandırılan çeşitli ebatlarda kömürlerin olduğunu, bu kömürlerin içerisindeki çeşitli boyutlardaki kömürlerin haricen görülüp anlaşılabilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla TTK md. 23/1-c de bahsi geçen 2 gün içerisinde ihbar mecburiyetinin olmadığını, bu çeşitli ebattaki kömürlerin tüm kömür yığını içerisindeki miktarının ancak elek analizleri sonucu tespit edilebildiğini, bu miktar kömürün elek analizinin de 8 günlük sürede yapılmasının imkansız olduğunu, bu tür kömürlerin bulundukları depoda satışları sırasında analize tabi tutulduğunu, bu nedenle ayıp ihbarının 8 günde yapılması mecburiyetinin bulunmadığını, ihbarın TTK md. 23/1-c son cümlesinde belirtildiği gibi TBK md. 223 hükmüne göre yapılmasının yeterli olduğunu, davalıya ihbar yapıldığının sabit olduğunu, davalının da süresi içerisinde ihbar yapılmadığı itirazında bulunmadığını, ayıp ihbarının yapılmasının bir hukuki işlem olmayıp maddi vakıa olduğundan her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğunu, dolayısıyla mübrez ihbar yazılarının ispat için yeterli olduğunu, (Yargıtay 15. H.D E: 2016/2080 K: 2017/1864 sayı 02.05.2017 tarih) öne sürerek penalite cezalarla ilgili talebinin reddi kararının eksik incelemeye ve yasanın yanlış uygulanmasına dayalı olduğunu, 2. Keşidecisi … Ltd. Şti. olan 105.800,00 USD bedelli çek yönünden; Davacı tarafından davalı ile aralarındaki cari hesap şeklinde işleyen borç alacak hesabında borcundan düşülmek üzere davalıya 105.800,00 USD bedelli müşteri çeki verildiğinin ihtilafsız olduğunu, nitekim bilirkişi kök raporu ile de keşidecisi … Ltd. Şti. lehdarı davacı … Ltd. Şti. keşide tarihi 30.11.2014, keşide yeri Van olan ve … Bankası Van Şubesi üzerinden keşide edilen 105.800,00 USD bedelli çekin davacı tarafından ciro edilerek davalıya verildiğini, bu çekin yasal süre içerisinde bankaya ibraz edilmediğini ve davalı tarafından keşidecisine karşı sebepsiz zenginleşme davasının da açılmadığının tespit edildiğini, ancak bilirkişi raporunda bu çekin “25.12.2014 tarihinde müşteriye iade edildiği” açıklaması ile davalı defterinde kaydı olduğunun tespit edildiğinin belirtildiğini, oysa bilirkişi raporunun 6. nolu sayfasında özetlenen davalı ticari defter kaydında 25.12.2014 tarihinde 105.800,00 USD tutarlı çekin müşteriye iade kaydının olmadığını, davacının 22.02.2017 tarihli dilekçe ile davalı tarafın “çek çıkış bordrosu aslını” ibraz etmesini talep ettiğini ancak bu hususta ilk derece mahkemesi tarafından bir karar verilmediğini, davalı tarafından da çek çıkış bordro aslı ibraz edilmediğini, buna rağmen çekin zamanaşımına uğramadan davacıya iade edilmediği hususunun ispatı davacıdan talep edildiğini ve olumsuz şeyin ispatı mümkün olmadığından davalıya yemin teklif edildiğini, dava menfi tespit davası olduğundan, alacağını ispat külfetinin davalıda olduğunu, neticeten keşidecisi … Ltd. Şti. olan 105.800,00 USD tutarlı çek bedelinin davacı cari hesabından düşülmesinin ve bu miktar borçlu olmadığının tespiti talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararının eksik incelemeye dayalı, usul ve yasaya aykırı olduğunu, 3. … Bankası / Borçka – Artvin Şubesi’nin 12.08.2014 tarih … seri no.lu teminat mektubu yönünden; Davalının … Bankası/Borçka – Artvin Şubesi’ nin 12.08.2014 tarih … seri no.lu 100.000,00 TL miktarlı teminat mektubunun paraya çevirdiğini kabul ettiğini, davalının bu teminat mektubunun dava dışı … Ltd. Şti.’ den olan kendi alacağı için düzenlendiğini iddia ettiğini, ilk derece mahkemesinin işbu teminat mektubunun davalı şirket lehine düzenlendiği gerekçesiyle talebin reddine karar verdiğini, Teminat mektubunun lehtarının davalı olduğunun doğru olduğunu, davalının İstanbul”da yerleşik olduğunu, dava dışı … Ltd. Şti.nin Van’ da yerleşik olduğunu, teminat mektubunun Van şubesi talimatına istinaden … Bakası A.Ş. Borçka Şubesi tarafından düzenlendiğini ve banka tarafından davacı şirket çalışanı (Muhasebecisi) .. teslim edildiğini, ilk derece mahkemesinin …Bankası Borçka Şubesi’ne müzekkere yazılması talebini reddettiğini, ayrıca bu hususun bir vakıa olduğunu, Van’da yerleşik bir şirketin borçlu olduğu İstanbul’da yerleşik şirkete kendi borcu için teminat mektubunu İstanbul’daki bir şube kanalı ile vereceğini, bankanın teminat mektubunu lehtarının bir yetkilisi olmayan kişiye (…) teslim suretiyle vermesinin hiçbir ticari teamüle dayalı olmadığını ve mantıki izahı bulunamayacağını, teminat mektubu masraf ve vergiler ile temlik harcından tasarruf amacıyla dava dışı …Ltd.’nin davacıya olan borcu için ancak davacının davalıya olan borcundan da düşülmek üzere davalı namına düzenlendiğini, bu vakıayı ispat için tanık dinletme talebinin ret edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 4. Cari hesapta davacı borcundan düşülmemiş olan davacı ödemeleri yönünden, Davalı vekilinin cevap layihasının 2 nolu bendindeki beyanı ile, davacının 31.03.2015 tarihi itibarı ile fatura değerleri üzerinden davalıya 513.621,00 USD cari hesap borcu olduğunun her iki tarafın da kabulünde olduğunu, davacının üçüncü şahsa ödediği penalite tutarları + teminat mektubu tutarı + süresinde bankaya ibra edilmediği gibi zamanaşımına uğratılan çek bedelinin davacı borcundan tenzil edilmeyeceği farz olunsa dahi, Tarafların 12.11.2015 tarihine kadar yapılan 360.921,00 USD ödemede mütabık olduklarını, ancak; davacının 09.05.2015 tarihindeki 12.150,00 TL karşılığı 4.480,00 USD tutarındaki ödemenin davalı tarafından borçtan tenzil edilmediğini, ayrıca davalı alacakları olarak, (taraflar arasındaki sözleşmede kur farkı uygulanacağına dair bir şart bulunmamakla beraber) bilirkişi raporunda davalı tarafından düzenlenen 96.992,76 USD tutarındaki kur farkı faturasının davalı alacağı olarak kayıt edildiğini buna karşı davacının düzenlediği 1.683,00 USD kur farkı faturasının borçtan tenzil edilmediğini, Diğer yönden 20.11.2015 tarihinde işbu dava açıldıktan sonra davacı tarafından 25.12.2015 tarihinde yapılan 10.259,92 USD, 25.02.2016 tarihli 78.678,27 USD tutarlı ödemelerin -bilirkişi incelemesi 16.11.2016 tarihinde yapılmış olmasına rağmen- davacı cari hesap borçlarından düşülmediğini, davalının dava açıldıktan sonra 2015 yılı sonunda düzenlediği 96.992,76 USD tutarlı kur farkı faturasının davacıya borç olarak işlendiğini, davacının burada sayılan ödemelerini dikkate alınmamasının dava ekonomisi kuralına da aykırı olduğunu, ödemeler düşüldüğünde (kabulü tazammun etmemek kayıt ve şartıyla) davacı borcunun şöyle hesaplanabileceğini;
31.03.2015 itibari ile mütabık olunan borç miktarı :513.621,00 USD
Tarafların mütabık olduğu 12.11.2015 tarihine kadar
yapılan ödeme:360.921,00 USD
Dava tarihi 20.11.2015 tarihi itibari ila bakiye borç:152.700,00 USD
Davacının 09.05.2015 tarihli 12.150,00 TL ödemesi karşılığı: 4.480,00 USD
KALAN :148.220,00 USD
Dava ikamesinden sonra 25.12.2015 tarihli ödeme: 10.259,92 USD
BAKİYE :137.960,08 USD
30.12.2015 tarihi itibari le kur farkı : 1.683,00 USD
BAKİYE :136.277,08 USD
25.02.2016 tarihli ödeme : 78.678,27 USD
BAKİYE BORÇ: 57.598,81 USD
Ödemelerin dikkate alınmamasının ve davacı borcundan tenzil edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava icra takibinden önce açılan İİK 72/1. maddesi kapsamında menfi tespit davasıdır. Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalıya yapılan ödemeler ve davalı aracılığıyla temin edilip 3. şahıslara satılan emtianın (kömür) sözleşmeye uygun vasıfta olmamasından dolayı 3. şahıs tarafından kesilen ceza faturalardan dolayı davalıya 131.781,68 USD karşılığı TL borçlu olmadığını öne sürerek bunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Dava reddedildiği için istinaf açısından uyuşmazlık konusu dava ve istinaf sebepleri dahilinde davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasındadır. Davalı tarafından ithal edilen kömürün taraflar arasındaki 07/01/2014 tarihli sözleşme kapsamında davacıya satıldığı konusunda ihtilaf yoktur. Tarafların aralarındaki ticari ilişkiye dayalı tuttukları ticari defter ve kayıtlar, dayanak belgeler ve yazışmalar getirtilerek bilirkişiye incelettirilmiş ve ayrıntılı rapor alınmıştır. Davacının 3 şahsa ödediği öne sürülen cezalar yönünden: dava dışı … fabrikasının davacıya hitaben düzenlediği penalite (ceza) faturaları bulunmakla birlikte mahkeme, ayıp ihbarının TTK 23.maddeye uygun ve süresinde yapılmaması nedeniyle bu zarar kalemini kabul etmemiştir. Bilirkişi 30/04/2014 ile 31/12/2014 tarihleri arasında … firmasının davacıya düzenlediği penalite faturalarının toplamanın 15.681,66 USD olduğunu ve davacının bu miktar kadar borçlu olmadığını ilk raporunda belirtmiş ise de itiraz üzerine ikinci raporunda davalı tarafından ithal edilen kömürün ithali esnasında yapılan analiz ve uygunluk belgesinin yeni bir değerlendirmeyi ve uzmanlık gerektirdiğini ifade etmiştir. Davalı ithal ettiği kömürlerin kanunen geçerli vasıfları taşıdığını öne sürmektedir. Davacı ise davalıdan temin ettiği ve … firmasına sattığı ürünlerin istenilen evsafta olmaması nedeniyle cezaya maruz kaldığını, bu cezalar nedeniyle de davalıya borçlu olmadığını öne sürmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 2/a bendinde satıcı firmanın (davalı) bu sözleşme ile alıcı firmaya satacağı ithal Rus kömürünün 2. Maddede belirtilmiş olan niteliklerin altında ve düşük kaliteli olması halinde alıcının bundan doğan tüm zararını ana tedarikçi firmadan (Mirteade) hukuki yollarla almayı ve alıcı firmaya ödemeyi kabul ve taahhüt eder hükmü bulunmaktadır. Sözleşmenin 2.maddesinde satışa konu 5.000 ton yıkanmamış ithal Rus kömürünün kül, uçucu, nem, kükürt, net kalori değeri ve ebat kriterleri açısından kabul edilebilecek sınırlar yazılmış bulunmaktadır. …firmasının davacıdan temin ettiği kömürlere ilişkin numune raporlarında Orijinal rutubet, Uçucu madde ve Kalori cezalı kabul şeklinde ifadeler bulunmaktadır. Bu numune raporları 07/02/2014 ile 21/08/2014 tarihlerini kapsamaktadır. … firmasının belirtilen numune raporlarına konu teslimatlar için davacı firma adına 07/02/2014 ile 31/01/2015 tarihlere arasında büyük kısmı e fatura olan penalite faturaları olarak ifade edilmiş muhtelif faturalar bulunmaktadır. Taraflar arasındaki e.posta yazışmaları kapsamında davacı firma çalışanının davalı firma çalışanına satın alınan kömürlerle ilgili bildirimleri esas alınarak Nisan 2014 tarihinden itibaren davacıya kesilen penalite faturalarının davalıdan alınan ürünlerle ilişkilendirilebileceği bilirkişi tarafından ifade edilmiş ise de mahkemenin bu değerlendirmeyi dosyada bulunan diğer delillerle birlikte HMK’nın 282.maddesi uyarınca serbestçe değerlendirdiği ve TTK 23/1-c maddesine uygun bir ayıp ihbarının bulunmadığı görüşüne varmış olup, bu değerlendirmenin dosya kapsamına uygun olduğu, taraflar tacir olduğuna göre TBK 223.maddenin olayda uygulanamayacağı anlaşılmaktadır. Keşidecesi …. Ltd. Şti. olan 105.800,00 USD bedelli çekin davacı tarafından davalıya verildiği fakat daha sonra davacıya tekrar iade edildiği, davalının bu çeki tahsil etmediği, davalı temsilcisinin bu konuda yemin dahi ettiği anlaşıldığına göre bu tutar kadar borçlu olunmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. 12/08/2014 tarihli 100,000,00 TL bedelli … Bankası tarafından verilmiş teminat mektubunun lehdarının dava dışı … Ltd. firması olduğu, muhatabının ise davalı olduğu taraflar arasındaki ilişkiden bağımsız olan bu ilişki kapsamında davalının paraya çevirdiği teminat mektubunun davacının davalıya olan borcundan mahsubunu gerektirecek bir delil bulunmadığı, davalı temsilcisinin bu konuda yemin de ettiği gözönüne alındığında mahkemece verilen karar yerindedir. Davacının yaptığı ödemelerin davacı cari hesabından düşülmediği yönündeki istinaf nedeni açısından ise taraflar arasındaki ödemeler, hesaplar ve ekstreler getirtilerek bilirkişi tarafından değerlendirilmiş olup, davalının davacı adına tutttuğu hesaptan mahsup edilecek bir ödeme bulunmadığı, davalının düzenlediği kur farkı faturalarının davacı tarafından davalı hesabına alacak olarak kaydedildiği, davacının düzenlediği kur farkı faturasının hesaptan düşülmesinin mümkün olmadığı, zira ödemeleri davacının yaptığı, her davanın dava tarihindeki hukuki durum dahilinde sonuçlandırılabileceği, dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin bu davanın konusu olmadığı, bu itibarla davacının dava tarihi itibariyle borç durumu belirlenirken nazara alınmasının hukuken mümkün olmadığı kabul edilmelidir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 08/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.