Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/781 E. 2019/669 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/781
KARAR NO : 2019/669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 01/12/2017
NUMARASI : 2016/1355 Esas – 2017/879 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 08/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin deniz taşımacılığı yapan forwarding şirketi olduğunu, davalı ile aralarındaki ticari ilişki neticesinde, müvekkili şirket tarafından …numaralı konteynerin taşındığını, taşıma neticesinde davalıya ait malların bulunduğu konteynerin İstanbul Ambarlı Limanı’na indirildiğini, söz konusu malların davalı şirket tarafından ithal edilerek teslim alındığını, davalı şirket adına 23.05.2016 düzenleme tarihli … seri numaralı 1.325,00-USD bedelli deniz navlunu faturası ve 23.05.2016 düzenleme tarihli 95367 seri numaralı 375,08-USD bedelli liman masrafları ve liman dışı masrafları kapsayan iki adet fatura kesilerek gönderildiğini, davalı şirketin bu fatura bedellerini ödemediği gibi haklı bir gerekçesi dahi olmadan müvekkil şirkete iade ettiğini, Gebze …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalı tarafın takibe itiraz ettiğini beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın % 20′ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Müvekkilinin Çin’de bulunan bir firmadan kartuş-toner malzemeleri satın aldığını, satın aldığı ürünlerin ülkeye getilmesi konusunda davacı şirket ile taşıma sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında daha önceden de taşıma sözleşmesinin akdedildiğini, bu akitlerde olduğu gibi davaya konu taşıma sözleşmesinde telefon görüşmesi ve mail sistemi üzerinden yapılan yazışmalar ile akdedildiğini, taşıma bedelinin tüm masraflar dahil 450 USD olup emtianın 21 gün içinde teslim olacağının kararlaştırıldığını, geçerlilik tarihinin 31.03.2016 tarihi olduğunun mail yazı dökümlerinde yazıldığını, davalı şirket yetkilisi … cevabi mail yazısında teklifin kabul edildiğini içeren 15 Mart 2016 tarihinde gönderdiği yanıt ile sözleşmenin kurulduğunu, sözleşmeye göre davacının taşımayı taahhüt ettiği 1 adet 40 GPH3 konteyner içindeki ürünlerin İstanbul’a teslim süresinin en geç 21.04.2016 olduğunu, davacının 450 USD taşıma bedeli dışında fahiş bedelli iki ayrı fatura keşide ederek müvekkilinden talepte bulunduğunu ve icra takibine konu ettiğini, Gebze …. Noterliği’nin 23.06.2016 tarih, … nolu ihtarı ile hem faturalara itiraz edildiğini hem de fatura asıllarının iade edildiğini, davacının sözleşmede belirtilen 21 günlük sürede malı teslim etmediğinden dolayı müvekkilinin ülke içinde firmalardan yüksek bedellerde ürün satın alıp zarara uğradığını, malın geç teslim edilmesinde davacının sorumlu olduğunu beyanla davanın reddine, icra takibine konu alacağın % 20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 01/12/2017 tarih 2016/1355 Esas – 2017/879 Karar sayılı kararında; ” … Taraflar arasındaki çekişmenin takip tarihi itibariyle davalının davacıya bir borcunun olup olmadığı, varsa miktarının ne olduğu, davacının süresinde edimini yerine getirip getirmediği, geç teslimden dolayı bildirimin yapılıp yapılmadığı ve davalının zararının olup olmadığı noktasında toplandığı, davacı ile davalı arasında deniz taşıma sözleşmesine ilişkin bir sözleşme bulunduğu, taşıma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı yapılmasının şart olmadığı, sözleşme serbestisi kapsamında icap ve kabul iradelerinin uyuşmasının gerekli ve yeterli olduğu, dosyadaki tüm deliller ve bilirkişi raporuna göre tüm masraflar dahil taşıma bedelinin 450 USD olduğu, davacının kabul mailinde bu bedelin geçerlilik tarihinin 31.03.2016 tarihine kadar olduğunun belirtildiği, taşımanın 08.04.2016 tarihinde başladığı, teklifin geçerlilik süresinden sonra taşımaya başlandığı ve gerçekleştirildiği, davalıya gönderilen 18.03.206 tarihli mailde PSS fiyat artışının olabileceğinin bildirildiği, yine 25.03.2016 tarihli mail ile genel navlun artışının olabileceğinin bildirildiği, deniz taşımalarının yoğun olduğu sezonlarda bu uygulamanın olduğu, fiyat artışı uygulamasının yapılabileceği, taşıma bedelinin 450 USD olmasının Mart ayını bağlayacağı, taşımanın Nisan ayında yapılması sebebiyle 300 PSS (yüksek sezon sürşarjı) ve 1000 GRI artışının artışı (genel navlun artışı) yapılmasının normal olduğu, davacının geç teslim yaptığı, ancak davalının 60 gün içinde geç teslim yaptığı için zararları talep edeceğini davacıya bildirmediği, kaldı ki davalının geç teslimden dolayı zararının ispat edilemediği davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğünün kanıtlanamadığı, bu yüzden faiz alacağı yönünden itirazın iptali talebinin reddinin gerektiği….”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen KABULÜ ile davalı borçlunun Gebze … İcra Müdürlüğü’ nün… Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 1.700,08 USD alacak yönünden iptaline ve takibin 1.700,08 USD üzerinden devamına, 2-Davalı borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu asıl alacağın % 20′ si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket istinaf dilekçesi ile, Usul yönünden istinaf nedenleri; Dava dosyasında alınan bilirkişi raporunun tebliğ edilmediğini, hisselerini 21/09/2017 tarihinde devreden … tebligat yapıldığını, şirketi temsil yetkisi bulunmayan eski ortağa yapılan bilirkişi raporu tebliğinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, usulsüz tebligatın yapılmamış sayılması gerektiğini, 01/12/2017 tarihli duruşmada, … duruşmaya katıldığının belirtildiğini, duruşma tarihinde bu kişinin şirketi temsil yetkisinin olup olmadığının sorgulanmadan mahkemece duruşmaya kabul edildiğini, şirketi temsil yetkisi bulunmayan bir kişinin beyanları doğrultusunda karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, savunma hakkının kısıtlandığını, alınan bilirkişi raporu ve duruşma gününün doğru kişiye tebliğ edilmediğini, dosyanın mevcut durumunun ve yargılama seyri usul hükümlerine aykırı olduğunu, Esas yönünden istinaf nedenleri; Davacı tarafın yaptığı gecikmeli teslimat nedeni ile oluşan mali zararın tespit edilmediğini, ödemezlik def’inin haklı olup olunmadığı tespitinin de yapılmadığını, bu nedenlerle davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının ürünleri en geç 21 günde getirilmesi gerekirken 60 günde limana getirdiğini, davacı şirketin 23/05/2016 tarih …. seri no’lu 1325,00 USD bedelli ve 23/05/2016 tarih, … seri no’lu 375,08 USD bedelli fatura keşide ettiğini, fatura içeriğini kabul etmedikleri ve sözleşmenin aksine fatura keşide edildiği için Gebze …. Noterliği’ nin 23/06/2016 tarih … no.lu ihtarı ile hem itiraz edildiğini hemde faturaların aslının iade edildiğini, Davacının limana süresinde getirmediği mallar nedeni ile müşterilerinin mağdur olmaması ve ticari itibarının zedelenmemesi için yurt içinde başka firmalardan yüksek bedelle mal satın alınmak zorunda kaldığını, Bilirkişi raporunda gecikmeden dolayı uğranılan zarara yönelik ihtarın yapılmadığının belirtildiğini, ancak davacıya ihtar zorunluluğunun olmadığını, bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, davalı aleyhine yapılan tespitlere itiraz ettiklerini beyanla, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda teknik ilkeler, usul ve yasaya uygun yargılama ile uyuşmazlık konusunda ve özellikle ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme için bilirkişi raporu alınması için dosyanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine geri gönderilmesine geri gönderilme kararı verilmeyecek ise, bilirkişi incelemesinin yapılmasını, davanın reddini ve davalı lehine takdir edilecek % 20 icra inkar tazminatının kötüniyetli davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İİK’ nın 67. maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali davasıdır. Gebze … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine toplam 1.710,48 USD 2 adet fatura alacağı ve işlemiş faiz için icra takibi yaptığı, davalı borçlunun takibe süresinde itiraz ettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki çekişme, takip tarihi itibariyle davalının davacıya bir borcunun olup olmadığı, varsa miktarının ne olduğu, davacının süresinde edimini yerine getirip getirmediği, geç teslimden dolayı bildirimin yapılıp yapılmadığı ve davalının zararının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu davayı takip eden ve tüm duruşmalara giren davalı temsilcisinin bu süreçte ortaklıktan ayrılmış olmasının (mahkemeye bildirmemesine rağmen) davaya etkisi, dava kabul edildiği için davacının icra takibinde talep edilen tutar kadar alacaklı olup olmadığı noktalarındadır. Tüm duruşmalara davalı temsilcisi olarak giren şahsın 21/09/2017 tarihinde ortaklığını devrettiği, bunun şirketçe kabul edildiği ve ilan edildiği istinaf safhasında sunulan TT sicil gazetesinin 4/10/2017 tarihli nüshasından anlaşılmaktadır. Bununla beraber 04/10/2017’den sonra da duruşmalara giren …, durumu mahkemeye bildirmemiş olmakla birlikte davalı şirketin davadan haberdar olması karşısında kendisini yetkili temsilciyle temsil ettirmemesinin sorumluluğunun şirkete ait olduğu kabul edilmelidir. Bunun dışında davayı takip eden davalı temsilcisinin dava sürecinde temsil sıfatının kalmamasına rağmen şirketin mahkemeye bunu bildirme yükümlülüğü bulanmasına rağmen ilk derece mahkemesi yargılama safhasında sunulmayıp duruşmalara giren davalı temsilcisinin ortaklığını devrettiğine dair belgelerin istinaf safhasında sunulması HMK 357/1 kapsamında geçerli sayılamaz. Davalı tarafı temel olarak taşımanın geç yapıldığını ve zarara uğradıklarını öne sürerek navlun ücretine itiraz etmektedir. Taraflar arasındaki e.posta yazışmalarını da değerlendiren bilirkişi raporuna göre: Tüm masraflar dahil taşıma bedelinin 450 USD olduğu konusunda tarafların anlaştığı, davacının kabul mailinde bu bedelin geçerlilik tarihinin 31.03.2016 tarihine kadar olduğunun belirtildiği, taşımanın 08.04.2016 tarihinde başladığı, teklifin geçerlilik süresinden sonra taşımaya başlandığı ve gerçekleştirildiği, davalıya gönderilen 18.03.206 tarihli mailde PSS fiyat artışının olabileceğinin bildirildiği, yine 25.03.2016 tarihli mail ile genel navlun artışının olabileceğinin bildirildiği, deniz taşımalarının yoğun olduğu sezonlarda bu uygulamanın olduğu, fiyat artışı uygulamasının yapılabileceği, taşıma bedelinin 450 USD olmasının mart ayını bağlayacağı, taşımanın nisan ayında yapılması sebebiyle yüksek sezon sürşarjı ve genel navlun artışının normal olduğu, davacının geç teslim yaptığı, ancak davalının 60 gün içinde geç teslim yaptığı zararları talep edeceğini davacıya bildirmediği, bu anlamda takas ve mahsup talebinin de olmadığı, dava konusu faturalarda belirtilen hizmetin verildiği, ücretin de yerinde olması nedeniyle davalının itirazının haksız olduğu mahkeme kararıyla tüm deliller değerlendirilmek suretiyle kurulan hükmün dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirketteki hisselerini devreden ve temsil yetkisi kalmayan davalı eski temsilcisinin duruşmalara girmesi de davanın sonlandırılmasında temel belirleyici bir nitelik taşımamaktadır. Bunun dışında yukarıda da belirtildiği gibi davalı şirket davadan haberdar olduğuna göre kendisini yetkili şekilde temsil ettirmemesi kendi iradi seçimi olup, davalının HMK 27.maddesinde tanımlanan hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmediğinden davalının istinaf nedenleri yerinde değildir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 336,78 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 84,20 TL harcının mahsubu ile bakiye 252,58 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/05/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.