Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/780 E. 2019/553 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/780 Esas
KARAR NO : 2019/553 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 6.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/1203 Esas 2017/792 Karar
TARİH : 20/09/2017
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 10/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin arıcılık yaptığını; 490 adet bal arılı kovan (400 adedi …., 90 adedi ….. ait olmak üzere) ve 600 kg kullanıma hazır baskılı petek mumu, 1 adet 4×4 arıcı barakası, 1 adet bal süzme makinesi, 1 adet arıcı çadırı, 3 adet el arabası, muhtelif mutfak eşyası, 1 adet sır alma teknesi ile arılara ait malzemelerin Kuyucak/ Aydın’dan, İmranlı/ Sivas’a naklini sağlanmak üzere …. plakalı araç sahibi ve şoförü davalı …. ile anlaşma sağlandığını, 07/05/2013 günü söz konusu arılar ve malzemelerin araca yüklendiğini, 08/05/2013 günü … sevk ve idaresindeki aracın sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrildiğini, davacıların arılarla dolu kovanları ve diğer malzemelerinin kullanılmaz hale geldiğini, olayın meydana gelmesinde davalı … tam kusurlu olduğunu, davalı … aracının 54413942 sayılı KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ve …. sayılı Maksimum Ticari Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeler kapsamında, zararlarının karşılanması için davalı sigorta şirketine yapılan müracaata rağmen, herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla ve HMK’nın. 107/2. maddesi gereğince dava konusu alacağın tam ve kesin olarak belirlenmesi mümkün olduğu anda artırılmak kaydı ile davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğu dikkate alınarak, davacı …. için 1.500,00 TL, davacı …. için 500,00 TL maddi tazminatın 08/05/2013 kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra tazminat bedelini arttırmıştır.Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, …. numaralı Maksimum Ticari Kasko Sigorta Poliçesi’nde yer alan taşımacılık sorumluluk klozu çerçevesinde 50.000,00 TL teminat verildiğini, bu poliçeden dolayı teminat limiti bildirilmesinin davayı ve iddiaları kabul anlamında bulunmadığını, yapılan ihbar sonucunda, … numaralı hasar dosyası açıldığını, meydana gelen zararın tespitinin yapıldığını, ancak davacıların zararının … A.Ş. tarafından karşılanmış olduğu için herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığını, müvekkili şirket tarafından düzenlenen … numaralı KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinin davaya konu zararı teminat altına almadığı için bu poliçeye ilişkin bir sorumluluklarının bulunmadığını, tüm delillerin toplanmasını takiben, “konusunda uzman ve ehil bilirkişiler” tarafından kusur tespitinin yapılmasına, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu bulunması durumunda yine “konusunda uzman ve ehil bilirkişiler” kanalı ile “gerçek zarar miktarı” nın hesaplanmasına, sorumluluklarının açıklanan çerçeve ve azami limitle sınırlı olduğunu, davalı şirketin dava tarihinden önce temerrüte düşmediğini ve olayın haksız fiilden kaynaklandığından dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … dava dilekçesinin tebliğ edildiği davalının yasal süresi içinde davaya karşı cevap dilekçesi vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/09/2017 tarih 2014/1203 Esas 2017/792 sayılı kararında; Davacılara ait arılar ve malzemelerin Kuyucak/ Aydın’dan, İmranlı/ Sivas’a naklinin sağlanmak üzere … plakalı araç sahibi ve şoförü davalı …ile anlaşma sağlandığı, 07/05/2013 günü söz konusu arılar ve malzemelerin araca yüklendiği, 08/05/2013 günü …. sevk ve idaresindeki aracın, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrildiği, bu kaza nedeniyle, … A.Ş. tarafından, davacılardan … …. nolu hasar dosyası kapsamında 44.082,00 TL hasar tutarının 06/08/2013 tarihinde ödendiği; diğer davacı … ise …. nolu hasar dosyası kapsamında 11.853,66 TL hasar tutarının 07/08/2013 tarihinde ödendiği; hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı …., davacılara ait yükü taşıyan kamyonun işleteni ve sürücüsü konumunda bulunduğu dikkate alınarak; 08/05/2013 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasının oluşumunda kusurlu bulunup bulunmadığı; kusurlu ise davacılara ait yükün hasarlanmasından dolayı oluşan davacı zararlarını tazmin yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı; varsa tazmin etmesi gereken miktarın ne olduğu ile davalı … A.Ş.’nin … plakalı aracın … numaralı Maksimum Ticari Kasko Sigorta Poliçesi’nde yer alan taşımacılık sorumluluk klozu çerçevesinde 50.000,00 TL teminat limiti kapsamında, davacıların zararını tazmin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarında; toplanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine ve ayrıntılı hesaplamalara göre; davacıların uğradığı maddi zararın 444.104.51 TL olduğu, davalılardan …. davacılara ait yükü taşıyan kamyonun işleteni ve sürücüsü, taraflar arasındaki taşıma ilişkisine istinaden taşıyan sıfatına haiz bulunduğu, taraflar arasında imzalanmış bir taşıma senedi görülememiş olsa da davalı taşıyan tarafından düzenlenmiş olan “Nakliyeci ….” antentli 07/05/2013 tarihli ve …. numaralı taşıma irsaliyesinin mevcut olduğu, her halükârda TTK.856/f-(2) uyarınca taşıma senedi düzenlenmemiş olsa bile tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile taşıma sözleşmesinin kurulduğu, dava konusu ihtilafta meydana gelen zararın özensiz taşıyıcının aynı zamanda sürücüsü olduğu kamyonun hakimiyetini kaybederek kazaya sebep olmasından kaynaklandığı, TTK.nun. 886. maddesi anlamında herhangi bir kasıttan veya pervasız davranıştan söz edilmesinin mümkün görülmediği, bu kapsamda taşıyıcı konumundaki davalı …. tazminat sorumluluğunun üst sınırının 18.750,00 KG x 8,33 SDR x 2,7102 TL (08/05/2013 kaza tarihindeki TCMB SDR kuru) = 423.299,36 TL olduğu, bu zararın, davacılar için paylaşımının, davacı … 400 arı mevcudu için 345.550,49 TL ve davacı …. 90 arı mevcudu için 77.748,87 TL olarak hesaplandığı, davalı …. sorumluluğu bakımından 50.000,00TL’nin davacılara ve…A.Ş.’ye paylaştırılacağı, buna göre, davacıların heyetçe hesap edilen toplam tazminat miktarının davacılara toplam 44.115,00 TL ve dava dışı … A.Ş.’ye de 5.885,00 TL ödenmesi gerektiği, davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulüne karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile, a)Davacı …. için 301.468,49 TL, b)Davacı … için 65.895,21 TL olmak üzere toplam 367.363,70 TL’nin davalı ….A.Ş’nin [davacı…. için 36.012,24 TL + davacı …. için 8.102,76 TL] 44.115,00 TL’sinden sorumlu olmak üzere davalı … 08/05/2013 olay tarihinden itibaren, davalı ….A.Ş.’den 27/09/2014 dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili ile davacılara ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemenin 20.09.2017 tarihli kararıyla tazminat talebinin kısmen reddine karar verildiğini, verilen kararın hatalı, usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunuMahkemenin 23.06.2015 tarihli bilirkişi raporunu karara esas alması gerektiğini, 23.06.2015 tarihli raporda taşıyıcı …. taşıyıcı sıfatı ile davacıların talebinden sorumlu olduğunu ve yükün sağlıklı taşınabilmesi ve hasara uğramaması için yükleme ve istiflemeyi basiretli bir taşıyıcı gibi gözetmediğinden, kısacası yükün taşınabilmesi için gerekli her türlü tedbiri almadığından dolayı meydana gelen kazada tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ayrıca, müvekkillerinin kaza nedeniyle uğradıkları toplam maddi zararın 544.314,00TL olduğunu,Ancak yine aynı bilirkişi heyetince hazırlanan 07.03.2016 tarihli ek raporda ise, zararın meydana gelmesinde taşıyıcının kasten veya pervasız bir davranışının olmadığı bu maddedeki halin gerçekleşmemiş olduğu tespit edildiğinden taşıyıcının sınırlı sorumluluktan yararlanma imkanı bulunmaktadır ifadesinin yer aldığını, davalı …. kendisini arı soktuğu için direksiyon hakimiyetini kaybettiğine dair asılsız ve dayanaksız beyanlarına itibar edilemez olduğunu, zira davalıyı arı soktuğuna dair dosyada hiçbir rapor ve belge bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber …. sorumluluğunun sınırlandırılmasının TTB 886. maddesi gereğince de mümkün olmadığını, iş bu nedenle ve re’sen belirlenecek nedenlerle, 07.03.2016 tarihli bilirkişi raporunun bu yönüyle hükme esas alınmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğunun Karayolları Trafik Kanunu (Değişik fıkra:17/10/1996-4199/28 md.) “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. İşletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı işletenin sorumlu tutulabilmesi için, zarar görenin, kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekir.”(Değişik fıkra: 17/10/1996 – 4199/28 md.) “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.”TTK Madde 886 “Sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı-Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, bu kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.”Yukarıdaki kanun maddesinden de anlaşıldığı üzere, taşıyıcı …. tam kusurlu olduğu ispatlandığından sorumluluğunun sınırlandırılamayacağını davalı …. meydana gelen tüm zarardan sorumlu olduğunu, 07.03.2016 tarihli bilirkişi raporunun 10. sayfasında, tazminatın garameten paylaştırılması gerektiği yönündeki görüşün hükme esas alınmasının kararın bozulmasını gerektirdiğini, müvekkilinin zararının son derece sembolik bir bölümünün …. Sigorta tarafından karşılandığını, müvekkilinin arıcılık faaliyetlerine devam edebilmesi ve telef olan malzemeleri-arıları yeniden satın alabilmesi için zararının tamamen karşılanması gerektiğini, müvekkilinin arılarının ve balların telef olması sonucunda, yaklaşık 500.000,00 TL’nin üzerinde zarar meydana geldiğini, iş bu zararın Ziraat Sigorta tarafından yalnızca kovan bedelinin sembolik bir bölümünün karşılandığını, ancak iş bu zararın kısmen de olsa karşılanmış olmasının davalı …. sigorta şirketinin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, Müvekkillerinin zararının sadece kovanların kullanılamaz hale gelmesinden kaynaklanmadığını, kovanın içindeki balın ve arıların da telef olmasının zararın kapsamını genişlettiğini, asıl zararın arıların telef olması ve balın kullanılamaz hale gelmesi olduğunu, …. Sigorta’nın yalnızca poliçe kapsamında olan kovan bedelini ödediğini, … Sigortanın maksimum ticari kasko sigorta poliçesi gereğince mala ve arılara gelecek zarara ilişkin rizikoyu üstlendiğini, iki sigortanın kapsamları farklı olması nedeniyle …. Sigorta bütün ödemeyi müvekkillere yapmasının gerektiğini, …. Sigortaya ödeme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu,Ayrıca 17.07.2013 günü davalı sigorta şirketinden talepte bulunduklarını, mahkemenin şirkete karşı faiz işletme süresini yanlış değerlendirip 27.09.2014 günü olarak karar verdiğini, oysa davanın 27.09.2013 tarihinde açıldığını, bu yönüyle kararın düzeltilmesi gerektiğini, Davalı sigorta şirketi vekili lehine taktir edilen vekalet ücretinin fahiş olup düzeltilmesi gerektiğini, Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme dava dilekçesinde belirtilen ve 09.05.2017 günlü dilekçe de dikkate alınmadan yeterli araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, Açılan davada sunulan deliller ve dinletilen tanıkların tamamı iddialarını ispat ettiğini, mahkemenin karar gerekçesinde belirttiği hususuların delilleri ile çelişmekte olduğunu, mahkemenin toplanan delilleri hatalı değerlendirerek ve hatalı bilirkişi raporundaki değerlendirmelerle yetinerek hatalı bir karar verdiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu itiraz edilen kısmın kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1203 Esas 2017/792 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava taşıma sözleşmesinden kaynaklı zararın tazmini davasıdır.Davacılar vekili, davalılardan sigorta şirketince kasko sigortası ile sigortalı ve diğer davalının sürücü ve işleteni olan araç ile müvekkillerine ait emtiaların yurt içinde taşınması sırasında araçta bulunan emtiaların tamamının hasarlandığını belirterek, hasar bedelinin tazminini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekilinin davalı sigorta şirketi aleyhine hükmedilen tazminatın faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde, mahkemece dava tarihinden itibaren faizle sorumlu olmasına karar verilmiş, karada maddi hata yapılarak dava tarihi olarak 27/09/2014 belirtilmiş ise de, dava tarihi 27/09/2013 olup, karadan sonra davacı vekilince verilen maddi hatanın düzeltimi talepli 13/02/108 tarihli dilekçe üzerine mahkemece 06/03/2018 tarihli maddi hata düzeltim kararı ile hüküm fıkrasındaki maddi hata düzeltilmiş ve davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu tazminatın faiz başlangıç tarihi dava tarihi olan 27/09/2013 olarak düzeltilmiştir. HMK 304/1 maddesine göre hükümdeki maddi hatalar mahkemece düzeltilebileceğinden ve mahkemece açık maddi hata 06/03/2018 tarihli kararla düzeltildiğinden davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinde hukuki yararı bulunmadığından bu husus inceleme konusu yapılmamıştır.Davacılar vekilinin, davalı taşıyıcının TTK 886. maddesi gereğince sınırlı sorumluluktan yararlanamayacağına ilişkin istinaf sebebine gelince, TTK 875/1 maddesine göre taşıyıcı eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde eşyanın zıyaından veya hasarından sorumludur. Yine TTK 882. maddesine göre taşıyanın sorumluluğu sınırlı sorumluluktur. Ancak TTK 886. maddesine göre taşıyıcı zarara kasden veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile sebep olmuş ise sorumluluk sınırlamasından faydalanamayacaktır. Davaya konu hasar tek taraflı trafik kazası nedeniyle meydana gelmiş olup, hasarın kasden veya pervasızca hareket sonucu meydana geldiği davacılar tarafından ispatlanamamıştır. Bu nedenle davalı taşıyıcının meydana gelen zarardan sınırsız sorumlu olduğuna dair istinaf başvurusu yerinde değildir. Buna bağlı olarak davalı taşıyıcının sorumluluğu TTK 882. maddesi gereğince sınırlı sorumluluk olup, sorumluluğu kilogram başına 8.33 özel çekme hakkını karşılayan tutarla sınırlı olduğundan ve bilirkişice anılan maddeye göre taşıyıcının sorumlu olduğu zarar miktarı tespit edildiğinden davacılar vekilinin gerçek zararın daha fazla olduğuna ilişkin itiraz sebepleri esasa etkili olmadığından inceleme konusu yapılmamıştır.Davacılar vekilinin, davalı sigorta şirketinin poliçe limitinin tamamı üzerinden tazminatla sorumlu tutulması gerektiği, oluşan hasar nedeniyle dava dışı sigorta şirketinin ödediği tazminat miktarından rucüen talep edebileceği miktarın garameten tenzili yapılması gerekmediği yönündeki istinaf sebebine gelince, davaya konu hasar nedeniyle taşıma konusu eşyanın dava dışı …. A.Ş tarafından …. ve … nolu …. kovan yangın ve nakliyat sigorta poliçesi kapsamında sigortalandığı, sigorta limiti içinde hasar bedelinin bir kısmının dava dışı … A.Ş tarafından davacılara ödendiği hususu çekişme konusu değildir. TTK ‘nın 1472 maddesine göre sigortacı sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa tazmin ettiği bedel kadar bu hak sigortacıya geçer. Buna göre dava dışı …. A.Ş. oluşan hasar nedeniyle poliçe kapsamında davacılara ödeme yaptığından TTK 1472. maddesine göre ödediği miktar kadar davacıların sahip olduğu dava hakkına sahip olmuştur. Bu miktar kadar sorumlular aleyhine sigortalının talep edebileceği hakkı halefiyet ilkesi gereğince dava dışı sigorta şirketine geçmiştir. Dava dışı sigorta şirketi halefiyet gereği rucuen davalı sigorta şirketinden poliçe limiti dahilinde tazminat talep ettiğinden ve davalı delil listesinde bu tazminat talebi kanıtlanmış olduğundan davalı sigorta şirketinin zarar nedeniyle sorumlu olduğu bedelin davacılar ve dava dışı sigorta şirketi arasında garameten paylaştırılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir,Davacılar vekili belirsiz alacak davası açarak, tazminat miktarı belirlendiğinde bedeli arttırılmak kaydı ile başlangıçta 2.000 TL değer gösterilerek davalıların meydana gelen zarardan dolayı müşterek ve müteselsil sorumlu oldukları belirtilerek tazminat talep etmiş, davalı sigorta şirketinden sigorta poliçesi limitinde tazminat talep ettiklerini belirtmemiştir. Yine davacılar vekili harçlandırdığı 30/10/2015 tarihli bedel arttırım dilekçesinde davalılardan talep ettikleri tazminat miktarını 544.314 TL’ye yükseltmiştir. Bu dilekçede de davalı sigorta şirketinden talep edilen tazminat miktarı konusunda bir sınırlama getirmemiş, sigorta poliçesi limiti dahilinde tazminat talep etmemiştir. Yine dava dilekçesinde davalı sigorta şirketinden taleplerinin dayanağını davalı sigorta şirketince düzenlenen zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi ile kasko (ihtiyari mali sorumluluk) sigorta poliçesine dayandırmıştır. Buna göre davacılar vekilinin davalı sigorta şirketinden talebi her iki sigorta poliçesine dayalı olarak müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre 544.314 TL’dir. Mahkemece bu bedel esas alınarak davada reddedilen miktar üzerinden davalı sigorta şirketi lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Her ne kadar davacı vekili istinaf aşamasında vekalet ücreti yönünden davalı sigorta şirketi ile yaptıkları sulh sözleşmesini dosyaya sunmuş ise de sunulan sulh protokolü fotokopi olup, davalı sigorta şirketince söz konusu sulh protokolünün geçerli olduğuna ilişkin bir beyan dosya içine yansımamıştır. Bu nedenle mahkemece hükmedilen vekalet ücreti usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusu da yerinde değildir.Ancak, davalı sigorta şirketinin kabulünde olduğu üzere, davacılar söz konusu kaza nedeniyle hasar ihbarını davalı sigorta şirketine 10/05/2013 tarihinde yapmış, tazminat talep etmiş, sigorta şirketince açılan hasar dosyasında ekspertiz raporu 25/05/2013 tarihinde alınmıştır. TTK 1427/2 maddesi gereğince yapılan ihbardan 45 gün sonra borç muaccel olacaktır. Anılan madde gereğince hasar nedeniyle sigorta şirketinin tazminat ödeme yükümlülüğü ihbar tarihinden itibaren 45 gün sonra muaccel hale geleceğinden davacılar bu tarihten itibaren gecikme faizi talep edebileceklerdir. Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile 17/07/2013 tarihinden itibaren faiz talep ettiğinden taleple bağlı kalınarak bu tarihten itibaren alacağa faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren faize karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun davalı sigorta şirketi yönünden hükmedilen faiz bakımından kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacıların davasının kısmen kabulüne, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt faizi başlangıç tarihinin taleple bağlı kalınarak 17/07/2013 tarihi olarak belirlenmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2017 tarih ve 2014/1203 Esas – 2017/792 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında düzeltilerek hüküm kurulmak suretiyle;1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, a)Davacı …. için 301.468,49 TL, b)Davacı …. için 65.895,21 TL olmak üzere toplam 367.363,70 TL’nin davalı …. A.Ş’nin [davacı …. için 36.012,24 TL + davacı …için 8.102,76 TL] 44.115,00 TL’sinden sorumlu olmak üzere davalı …’dan 08/05/2013 olay tarihinden itibaren, davalı … A.Ş.’den 17/07/2013 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 2-Fazlaya ilişkin istemin reddine, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN : 3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 25.094,61.TL harçtan peşin alınan 34,20 TL ile 9.300,00 TL ıslah harcın mahsubu ile bakiye 15.760,41 TL karar harcının [davalı …. A.Ş.’nin 3.013,50 TL’sinden sorumlu olmak üzere] davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın kabul edilen miktarı üzerinden 27.991,82.TL nisbi vekâlet ücretinin [… A.Ş.’nin 5.202,65 TL nispi vekalet ücretinden sorumlu olmak üzere] davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davalı …. A.Ş davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca davanın reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan 16.567,02.TL nisbi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davacılar tarafından yatırılan 24,30.TL başvurma harcı ve 34,20.TL peşin harç ile 9.300,00.TL ıslah harcı toplamı 9.358,50.TL’nin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 7-Davacılar tarafından sarfedilen 486,00,TL posta gideri, 3.900,00.TL bilirkişi gideri ile 100,00.TL talimat gideri olmak üzere toplam 4.486,00.TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%67 kabul) 3.005,62.TL’lik kısmının davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 8-Davalı …. A.Ş. tarafından sarfedilen 20,00.TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%33 red) 6,60.TL’lik kısmının davacılardan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalı …. tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 10-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN:11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 12-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 34,30.TL dosyanın istinafa gönderim gideri olmak üzere toplam 132,40.TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, 13-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.