Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/773 E. 2019/710 K. 15.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/773
KARAR NO : 2019/710
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2014/265 Esas – 2018/154 Karar
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, … plakalı aracın 02/12/2007 tarihinde … sıra nolu fatura ile 92.276,00 TL bedelle davalı firmadan satın alındığını, satın alınma tarihinden itibaren el konulma tarihi olan 30/10/2012 tarihine kadar davacı firma tarafından kullanıldığını, İstanbul kaçakçılık büro amirliğinin 2012/678 nolu fezlekesi üzerine sahte belge kullanmak suretiyle gümrük vergilerini tamamen ödemeksizin Türkiye’ye araç ithal etmek bu araçları bulundurmak, satışa arz etmek ve satmak suçlarından soruşturma başlatıldığını, tahkikatı İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 2012/137283 nolu soruşturma evrakı ile soruşturma başlatıltığını, İstanbul emniyetince düzenlenen tutanakla davacının elinde bulunan dava konusu … plakalı 2008 model … Arazi Taşıtı davacının elinden zorla alındığını, el koyma kararına itiraz edildiğini, ancak red olunduğunu, davalı şirketten alınan aracı davacı şirketin yönetim kurulu başkanı Turgut İnal’ın eşinin kullandığını, araca el konulması sebebiyle eşi ve çocuklarının manevi bir zarara uğradığını, müvekkil şirketin de itibar kaybına uğradığını, bu nedenlerle 30/12/2012 tarihinden itibaren aylık 3.000,00TL + KDV olmak üzere birinci yıl (31/10/2012-2013) için 36.000,00TL+KDV, ikinci yıl(31/10/2013-2014) için 36.000,00TL + KDV olmak üzere toplam 72.000,00TL+ KDV maddi tazminat bedelini, müvekkil şirketin uğramış olduğu itibar kaybı için 10.000,00TL ve ailede meydana gelen derin acı ve elem nedeniyle 10.000,00TL toplam 20.000,00TL manevi tazminatın 30/11/2012 tarihli ihtarname tarihinden itibaren her aya ilişkin bedelin temerrüt faiziyle birlikte manevi tazminatın da dava konusu araca el konulma tarihi olan 30/10/2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını, alacağın karşılıksız kalmaması için davalı şirketin mal varlığına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkil şirketin Türkiye’de saygınlığı olan bir sektörde olduğundan davacının müvekkil malvarlığı üzerinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması müvekkil aleyhine zarara sebebiyet vereceğini, itibar kaybına neden olacağını, KDV ödemekle yükümlü olan davacı şirket olup, müvekkilin KDV’den doğan hiçbir yükümlülüğün de mevcut olmadığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında … sıra nolu araç satış işlemi gerçekleştirildiğini, davacının satım tarihinden itibaren senelerce aracı kullanmış olmasının, soruşturma dosyasında kendisinin de şüpheli olması halleri göz önüne alındığında maddi ve manevi tazminat talebinde bulunması sebepsiz zenginleşme olarak nitelendirilerek, haksız ve hukuka aykırı maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 28/02/2018 tarih 2014/265 Esas 2018/154 Karar sayılı kararında;”…Huzurdaki davada, satıma konu araca el konulma tarihinden itibaren 31/10/2012-2013 ve 31/10/2013- 16/07/2014 tarihine kadar aracın kullanılamamasından/ kiraya verilememesinden kaynaklı maddi zarar ile kişilik hakkı zedelenmesine dayalı manevi zararın tahsilinin talep edildiği görülmüştür. Bu kapsamda anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında davalının aracın kaçak araç vasfında olmasından ve araca el konulmasından dolayı menfi zararlar yönünden kusursuz olarak hukuki sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde ise el konulan aracın davacı şirketin yönetim kurulu başkanının eşi tarafından kullanıldığı, aracın ikiz çocuklarına göre ayarlandığından bahsedilmekle aracın hususi kullanım tarzını haiz olduğu görülmektedir. Bu noktada aracın kiraya verilememesinden kaynaklı zarar kaleminin dayanaktan yoksun olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenlerle somut olay adaleti ve anılı kanuni düzenlemeler ışığında davacının talep edebileceği maddi tazminatın aracın el konulduğu tarihteki bedeli ile sınırlı olarak kabulününün gerektiği kanaatine varılmıştır. Anılı bilirkişi raporunda sektörel tespitler dayanağında el konulma tarihi itibari ile araç piyasa rayiç değeri olarak hesaplanan 60.000TL’nin davalı tarafça davacıya ödenmesinin gerektiği, bu miktara el konulma tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği sonucu hasıl olmakla birlikte, HMK 26.maddesi taleple bağlılık kuralı gereğince ihtarname tarihi olan 30/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile birlikte davacıya ödenmesinin gerektiği sonucuna varılmıştır.Son olarak davacı şirketin manevi tazminat talebi yönünden ayrıca değerlendirme yapılmıştır. Manevi zararın, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade ettiği, TBK 58. maddesine göre, şahsiyet hakkının hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceğinin hüküm altına alındığı görülmüştür. Kişilik haklarına saldırı halinde manevi tazminat istenebilmesi için TBK 58. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar ise madde metninde belirtildiği üzere şahsiyet haklarına saldırının olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, karşı yanın kusurlu olması ve illiyet bağının bulunmasıdır. Huzurdaki davada ise dava dilekçesinde el konulan aracın davacı şirketin yönetim kurulu başkanının eşi tarafından kullanıldığı, araç arka koltuklarının ikiz çocuklarına göre ayarlandığı, eş ve çocukların bu araçla gezdikleri, araca sevgi ile bağlandıkları, araca el konulması nedeni ile eş ve çocuklarda manevi zararın meydana geldiğinden bahsedilmekle manevi zararın gündeme gelse dahi aracın hususi kullanım tarzına bağlı olarak dava dışı eş ve çocuklar yönünden hasıl olabileceği, ancak davada taraf olanın şirket olması hasebiyle dava dışı şahıslar nezdinde oluşan zararların dava kapsamı dışında kaldığı, davacı şirket yönünden itibar kaybı sebebine dayanılmış ise de davacı şirketin şahsi haklarının zarara uğradığına ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığından manevi tazminat talebinin bu gerekçelerle reddi gerektiği sonucuna varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği … ” gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulü ile, A-60.000 TL maddi tazminatın, 30/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, B-Davacı yanın manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemece, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak davacının talep etmediği aracın el konulma tarihi itibari ile araç piyasa rayiç değeri olarak hesaplanan 60.000-TL’nin müvekkili şirketçe ödenmesine karar verildiğini, yerel mahkeme kararının sırf bu nedenle dahi hukuka ve usule aykırı olduğunu, bozulması gerektiğini, taleple bağlılık kuralına göre karar verilmesi gerektiğini,Kabul anlamına gelmemek ile birlikte, aracın teknik yönden incelenmesi konusunda uzmanlığı olmayan bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda belirlenen değerin esas alınmasını kabul etmediklerini, Müvekkili şirket de dava konusu alacağa huzurdaki davanın ikamesi ile muttali olduğunu, bilirkişi raporunda faiz başlangıç tarihi olarak araca el konulma tarihinin esas alındığını, ancak bu tarihte alacağın muaccel olmadığı gibi TBK m. 117 gereğince müvekkili şirket de henüz temerrüde düşürülmediğini, bu itibarla faiz başlangıç tarihi olarak araca el koyulma tarihinin esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin bu hususta da eksik ve hatalı hükmün ihdas edildiğini, Soruşturmaya konu olan araçlara ilişkin olarak istanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2014/333 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan ceza yargılamasında bir grup araç üzerindeki el koyma kararları kaldırılarak ruhsat sahiplerine iadesine kararının verildiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun olmadığını ve soruşturmaya konu araçlarda ayıp olmadığının tespit edildiğini, Huzurdaki davanın müvekkili aleyhine ikame edilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, huzurdaki davaya konu araca devletin haksız eylem ve tasarrufu doğrultusunda haksız olarak elkonulduğunu, bu nedenle söz konusu araçların ithalat işlemlerine ilişkin olarak CMK madde 141 uyarınca ya da İdari Yargılama Usul Kanunu uyarınca devletin tazminat sorumluluğunun bulunduğunu, davanın devlet aleyhine ikame edilmesinin gerektiğini, 09.05.2017 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelik gereğince; davacı şirketin, el konulan dava konusu aracın, ilgili gümrük idaresinden geri alma hakkının bulunduğu halde davacının aracını geri almayarak kendi zararının artmasına neden olduğunu, Müvekkili şirketin sebep olmadığı bir zararın ödemeye mahkum edildiğini, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/265 Esas – 2018/154 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Satım sözleşmesinde satıcının zapta karşı sorumluluğunu düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’ nun 214. maddesine göre; “ Satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olur.” TBK’ nun 214/son fıkrası gereğince, satıcı, menfi zarar dışında, hiç bir kusurun kendisine yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alıcının, satılanın zaptı yüzünden uğradığı diğer her türlü zararlarını da ödemekle yükümlüdür. Somut olayda, taraflar arasında fatura karşılığı 34 JKV 30 plakalı aracın davacı tarafından davalıdan satın alındığı, ceza soruşturması kapsamında Sulh Ceza Mahkemesince araca ceza soruşturması dosyasından el konulduğu, dava tarihinde el koyma kararının devam ettiği, bu şekilde aracın Emniyet Müdürlüğünce geçici olarak muhafaza altına alındığı uyuşmazlık konusu değildir. HMK 26. maddesinde; ” Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez” düzenlemesi yer almaktadır. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olduğundan re’ sen göz önünde bulundurulacaktır. Mahkemece; davacı tarafın talebi, dava konusu araca el konulması sonucu, aracın kiralanamadığı iddiasına dayalı gelir kaybının tazmini olduğu halde, yazılı şekilde aracın satış bedelinin iadesine karar verilmiş olması yukarıda anılan yasa maddesi göz önüne alındığında hukuka aykırı olup, yanılgılı değerlendirme ile talebi aşar şekilde hüküm tesis edilmiş olduğu görülmüştür. Bu durumda; mahkemece, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015/ 20047 esas, 2017/ 6091 karar sayılı ilamı emsal alınarak, davacının talebine bağlı kalınarak, talebini açıklattırılıp ispata elverişli şekilde somutlaştırılması sağlandıktan ve talebe göre varsa eksik delililer toplanıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusun kabulü ile, HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılma üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/02/2018 tarih ve 2014/265 Esas – 2018/154 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 1.025,00 .TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,3-Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4- Dairemizce UYAP sistemi üzerinde yapılan incelemede dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 34,50 TL’ nin davacı avansından sarf edildiği görülmekle; bu giderin de davacı üzerinde bırakılmasına, 5- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/05/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.