Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/765 E. 2019/543 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/765 Esas
KARAR NO : 2019/543 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/310 Esas 2017/775 Karar
TARİH : 02/10/2017
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin 24/05/2012 tarihinde tescil edilerek kurulduğunu, davalının şirket kurucu ortaklarından olduğunu, müvekkili şirketin esas sözleşmesinin 30/05/2012 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, davalının şirket esas sözleşmesinin sermaye başlıklı 6. maddesi uyarınca 73.500,00 TL sermaye borcunun bulunduğunu ve bu borcun hangi tarihlerde ve ne şekilde ödeneceğinin belirlenmiş olmasına rağmen davalının borcunu ödemediğini ve temerrüde düştüğünü, bunun üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. E sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı borçlunun haksız itirazı ile takibin durduğunu, bu nedenle davalının itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/10/2017 tarih 2016/310 Esas 2017/775 sayılı kararında;”Davacı iddiasını ispat için zorunlu olan ticari defter ve belgelerini belirlenen gün ve saatte ibraz etmediğinden ihtar gereğince ibrazdan kaçınmış sayılacağından bilirkişi incelemesinin yapılamamış olması ile alacağın var olup olmadığının tespiti de mümkün olmamış bu nedenle iddiasını ispatlayamadığı…”gerekçesi ile,
Davanın usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davanın 02.10.2017 tarihli celsesinde taraflarınca ticari defter ve belgelerin mahkeme tarafından belirlenen tarihlerde yetiştirilemediği ancak halihazırda defter ve kayıtların incelemeye hazır olduğunun beyan edildiği, defter ve kayıtların incelenmesi için imkan verilmesinin talep edildiği, ancak mahkemenin usule ve yasaya aykırı biçimde davanın usulden reddine karar verdiğini,Her ne kadar mahkemenin gerekçeli kararında, ticari defter ve belgelerin inceleme gün ve saatinde ibraz edilmemesi halinde ibrazdan kaçınmış sayılacağının ihtar edildiği, buna rağmen inceleme gününde ticari defter ve belgelerin sunulmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği belirtilmiş olsa da dosya içeriği incelendiğinde mahkemenin 03.04.2017 tarihli celsede vermiş olduğu 1 numaralı ara karar ile inceleme gününde ticari defter ve belgelerin sunulmaması halinde ne olacağını yerleşik Yargıtay İçtihatlarına aykırı olarak “açıkça” belirtilmediğini, Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.2012 tarih, 2012/9-1170 E., 2012/1172 K. sayılı kararına göre; “Öte yandan, mülga 1086 sayılı HUMK’nun 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nun 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.”Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 29.1.2007 tarih, 2007/45 E ve 2007/689 K. Sayılı kararında da; “… Mahkemece 30.03.2005 tarihli oturumda taraflara tüm delillerini bildirmeleri için ara kararı tarihinden itibaren 10 günlük kesin süre tanınmış ve delillerin ( tanık listesinin) öngörülen sürede bildirilmediğinden … parsel yönünden, davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmişse de, ara kararında taraflara yüklenen görevler yanında, belirtilen süre içerisinde kararda öngörülen hususların yerine getirilmemesi halinde yaptırımının da ( müeyyidesinin ) açıkça bildirilmesi ve ara kararında gösterilmesi zorunludur.” denildiğini, Tüm bu açıklanan nedenler ve Yargıtay İçtihatları ışığında, her ne kadar Mahkemece belirlenen gün ve saatte ticari defter ve kayıtlar sunulamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de, 03.04.2017 tarihli celsede verilen 1 numaralı ara karar ile kesin sürede sunulmadığı takdirde “davanın reddedileceği, mevcut duruma göre karar verileceği hususu” açıkça belirtilmediğinden ve davayı uzatma amacı olmadığı hususu da göz önüne alınarak, istinaf başvurusunun kabulü ile mahkemece kararının yapılacak istinaf incelemesi ile kaldırılmasına ve ticari defter ve kayıtların incelenmek üzere sunulması için kesin süre verilmesi ve yargılamanın yeniden yapılarak usulüne uygun şekilde davanın görülebilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/310 Esas 2017/775 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava sermaye koyma borcu nedeniyle yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Mahkemece, verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça ticari defter ve belgelerin sunulmadığı, böylece defter ve belgelerin ibrazından kaçınılmış sayılması gerektiği, defter ve belgeler ibraz edilmediği için bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı bu nedenle alacağın varlığının tespit edilemediği, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili yukarıda belirtilen gerekçe ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.Öncelikle ispatlanılmayan davanın usulden ret edilmesi HMK hükümlerine göre usul ve yasaya aykırı olmuştur. Zira HMK’da hangi hallerde davanın usulden ret edileceği yazılıdır. Bunlar arasında ispatlanamayan davanın usulden ret edileceğine dair bir hüküm yer almamaktadır. Davanın usulden reddi ile esastan reddinin farklı sonuçları söz konusudur. HMK’nın 90 vd maddelerinde süreler düzenlenmiştir. 94/2. maddesinde hakimin tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebileceği, aynı maddenin 3. fıkrasında ise kesin süre içinde yapılması gereken işlemi süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkının kalkacağı hükmü getirilmiştir.Somut olayda davanın 03/04/2017 tarihli duruşmasında verilen 1 nolu ara kararla hakim, davacı tarafa ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunması yolunda süre vermiş, sunulmaması halinde defter ve belgelerin ibrazından kaçınılmış sayılacağı davacı tarafa ihtar edilmiş, davacı tarafça verilen sürede ticari defter ve belgeler bilirkişi incelemesi için sunulmamıştır.İlk derece mahkemesince 03/04/2017 tarihli duruşmada ticari defter ve belgelerin sunulması için davacı tarafa süre verilmiş ise de sürenin kesin olduğu belirtilmemiştir. HMK’nın 94/2 maddesine göre bu durumda belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Davacı vekili de 30/05/2017 havale tarihli dilekçesi ile ve 02/10/2017 tarihli duruşmada defter ve belgeleri sunmak üzere yeniden süre verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bu durumda davacı tarafa yeniden süre verilmesi gerekirken, davacının belirlenen günde ticari defter ve belgelerini ibraz etmediğinden alacağın varlığının tespiti mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkemece, takibe konu alacak tescil ve ilan olunmuş şirket esas sözleşmesi ile belirlenmiş sermaye borcu olduğu ileri sürüldüğünden, öncelikle …. bu konuya ilişkin tescil ve ilan belgeleri celp edildikten sonra, davacı şirket kayıtları da incelenmek suretiyle davacının ispat yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği değerlendirilerek takip tarihi itibariyle alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir karar vermesi gerekecektir. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2017 tarih ve 2016/310 Esas – 2017/775 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosya gidiş- dönüş masrafı 23,50.TL toplamı 121,60.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/04/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.