Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/742 E. 2019/539 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/742 Esas
KARAR NO : 2019/539 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 20/06/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/1168 Esas 2017/503 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının, müvekkilinden satın aldığı duvar kağıdı bedellerinden dolayı bakiye kalan 16.973,00.-TL alacağın tahsili için giriştikleri icra takibine haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmolunmasına, karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, takibin haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, haksız davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 20/06/2017 tarih 2015/1168 Esas 2017/503 Karar sayılı kararında;”Cezai şart değil Fiyat Farkı faturası düzenlendiği, bu faturanın da kabul edilmeyerek iade edildiği, fiyat farkı ürünün bedelindeki değişimler üzerine düzenlenir ki bu daha ziyade yabancı para cinsinden alım satımı yapılan mal veya hizmetlerde sözkonusu olur. Somut olayda mal bedeli birim fiyatı sabittir. Mal bedelinde azalma sözkonusu değildir.Davalının eğer işin gecikmesi sözkonusu ise ancak Cezai Şart faturası kesmesi gerekirdi. Kesilen fatura cezai şart faturası olmayıp, cari hesabı sıfırlar şekilde düzenlenen fiyat farkı faturasıdır. Zira cezai şart bedeli işin % 50 si olup çok daha yüksek bir bedeldir. Zaten fatura açıklamasında da Fiyat Farkı alacağı olduğu açıkça ifade edilmiş olmakla bu faturanın mesnedinin olmadığı nedenle davanın kabulüne karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 16.973,00 TL üzerinden takipten itibaren aynı zamanda ana alacak olan bu miktara değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, Alacak likit olmakla; %20 nispetinde hesaplanan 3.394,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı ve davacı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Taraflar arasında imzalanan sözleşmede “işin cezai şartı” başlıklı bir maddenin mevcut olduğunu, bu maddede, işin sözleşmede belirtilen tarihte bitirilmemesi halinde işi alan işi verene sözleşme bedelinin %50’ si oranında cezai şart ödeyecek olduğunu,Taraflar arasındaki akdi ilişki neticesinde davacı tarafın, üstlendiği edimi süresinde yerine getirmediğini, bu nedenle de davacı şirket adına hareket eden ve sözleşmeyi imzalayan şahıs olan …. 10/02/2015 tarihli talimatında, davacının 16.974 TL’lik alacağının müvekkilinin cezai şart alacağından mahsup edileceğini ve hesabın bu şekilde kapatılacağını müvekkiline ilettiğini, işbu talimat uyarınca davacı yanın bilgisi ve isteği dâhilinde davacıya iade faturasının kesildiğini, iade faturasının davacı tarafa tebliği edildiğini,Taraflar hesabın bu şekilde kapatılacağı hususunda serbestçe, hür iradeleri ile anlaştıklarını, …. talimat yazısının dosyada mevcut olduğunu, …..bu yazıdaki imzanın kendisine ait olduğunu da mahkemede kabul ettiğini,Gerekçeli kararda her ne kadar müvekkili aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmişse de somut olayda asıl kötü niyetli olanın karşı taraf olduğunu, müvekkilinin davacı şirket yetkilisinin talimatı üzerine ve karşıklı anlaşmaları sonucu böyle bir işlem gerçekleştirdiğini,İlk derece mahkemesinde ….. davacı şirketin yetkilisi kabul edildiğini, şirket yetkilisi olduğunun kabul edilmesinin karşısında şirket yetkilisinin yazılı beyanına ilk derece mahkemesi tarafından itibar edilmediğini, kararda oluşan bu çelişkinin giderilmesinin gerektiğini,Dosyada bilirkişi incelemesinin yaptırılmadığını, eksik inceleme sonucu müvekkili aleyhine davanın kabulü cihetine gidilmesinin haksız olduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin katılma yolu ile verdiği istinaf dilekçesinde,Taraflar arasında yapılan iş anlaşmasında müvekkilinin muhasebe ve mali işler müdürü ile birlikte …. imzasının bulunduğunu, ancak işbu sözleşmede imzası bulunduğu için …. tek başına şirketi temsil ve borç altına sokmaya yetkili olduğu sonucunun çıkmayacağını, davacı şirketin İstanbul Ticaret Sicilinde tescil ve ilan olunduğu üzere ancak iki yönetim kurulu üyesinin veya bir yönetim kurulu üyesi ile birlikte muhasebe ve mali işler müdürünün birlikte şirket kaşesi altına alacakları çift imza ile temsil ve borç altına sokabildiğini,… temsil yetkisinin olmadığını, şirketin borcunu hemen tasfiye edecek bir talimatı veremeyeceğini, 20/02/2017 tarihli 3. oturumda böyle bir yazıya imza atmadığını ifade ettiğini, fiyat farkı faturası adı altında düzenlenen bir fatura ile borç tasfiyesinin yapılamayacağını, davanın kabulünün yasaya uygun olduğunu,İleri sürerek, katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf dilekçesinde belirtildiği şekliyle onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1168 Esas 201/503 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava faturadan kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı taraflar arasındaki iş anlaşması gereği düzenledikleri faturanın ödenmeyen kısmının tahsili için yaptıkları takibe itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili her ne kadar katılma yoluyla istinaf dilekçesi vermiş ve bu dilekçesi harçları yatırılarak istinaf defterine kaydedilmiş ise de, davacı vekilinin bu dilekçesinin istinafa cevap dilekçesi olduğu, dilekçenin sonuç kısmında usul ve yasaya uygun olan mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddinin talep edildiği anlaşıldığından davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf dilekçesi inceleme konusu yapılmamıştır.Taraflar arasında iş anlaşması imzalandığı, anlaşma uyarınca davacının edimini yerine getirdiği, bunun karşılığında fatura düzenlediği, fatura bedellerinin bir kısmının ödendiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık davalı tarafça kesilen ve davacı tarafça kabul edilmeyerek iade edilen fiyat farkı faturasından kaynaklanmaktadır.Davacı tarafça düzenlenen faturalar konusunda uyuşmazlık bulunmadığından ve davalı kalan bedeli fiyat farkı faturası ile ödediğini savunduğundan, uyuşmazlığın çözümü için teknik ve özel bilgi gerekmeyip, fiyat farkı faturasının yerinde olup olmadığı hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilecek olduğundan, taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek bulunmamaktadır. Davalının bu yöne ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir.Taraflar arasında imzalanan iş anlaşmasında işin sözleşmede belirtilen tarihte bitirilememesi halinde sözleşme bedelinin %50’si oranında cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacı tarafça düzenlenen ilk fatura tarihinin 05/06/2014, son fatura tarihinin ise 19/11/2014 olduğu, ilk fatura dışındaki tüm faturaların anlaşmada belirlenen son teslim tarihinden sonra düzenlendiği, görülmüştür.Anlaşmada öngörülen cezai şart TBK 179/2 maddesinde öngörülen ifaya bağlı cezai şart niteliğindedir. Madde hükmüne göre alacaklı hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. Somut olayda davacı tarafından düzenlenen fatura tarihlerinden davacının edimini sözleşmede öngörülen süreden sonra yerine getirdiği açık olmakla birlikte davalı cezai şart talepleri konusunda çekince belirtiklerini, geciken ifayı çekince koyarak kabul ettiklerini ispatlayamamıştır. Bu nedenle davalının cezai şart talebi yerinde değildir. Ayrıca davalı tarafça düzenlenen ve uyuşmazlık konusu olan, davacı tarafça kabul edilmeyerek iade edilen fatura fiyat farkı faturası olup, davalı fiyat farkı faturası kesilmesinin haklı olduğunu, davacının sözleşmede kararlaştırılan bedelden daha yüksek bir fiyat üzerinde fatura düzenlediğini iddia ve ispat edememiştir. Davalının savunmasında dayandığı ve davacı çalışanı…. tarafından imzalanan 10/02/2015 tarihli geç teslim nedeniyle cezai şart alacağı için fiyat farkı faturası düzenlenerek hesabın bu şekilde kapatılacağına ilişkin yazılı belgeye gelince, tarafların kabulünde olduğu üzere belgeyi davacı şirket adına çalışanı imzalamıştır. Belgeyi imzalayan …. davacı şirket temsilcisi değildir. Davacı şirketi temsile yetkili olduğuna ilişkin bir delil dosya içine sunulmamıştır. Her ne kadar taraflar arasında imzalanan iş anlaşmasında davacı şirket adına …. imzası bulunmakta ise de anlaşma davacı adına çift imza ile imzalanmıştır. Davacı şirketin imza sirküsüne göre davacı şirket imza sirküsünde yazılı olanlardan her hangi ikisinin imzası ile temsil ve ilzam edilmektedir. …. imza sirküsünde adı geçmemektedir. Buna göre davalı tarafından dosyaya sunulan belgede şirketi temsil ve ilzama yetkili olanların imzası bulunmadığından davacı şirketi bağlamayacaktır. Davacı fiyat farkı faturasını da kabul etmeyerek iade etmiştir. Bu nedenle davacı faturaları nedeniyle oluşan borçtan ödenmeyen kısmın fiyat farkı faturası ile ödendiğine ilişkin davalı savunması yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin usulüne uygun istinaf talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından ve davacı tarafından yatırılan 98,10’ar .TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.159,43.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 286,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 872,53.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/04/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar veridi.