Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/738 E. 2019/688 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/738 Esas
KARAR NO : 2019/688 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 31/01/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/387 Esas 2018/125 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Geç Teslime Bağlı Cezai Şartın Tahsili İstemli)
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı şirket arasında 24/12/2014 tarihli cihaz satış sözleşmesi kapsamında davalının sözleşmeye aykırı davranarak bir kısım cihazları belirtilen tarihten sonra geç teslim ettiğini, bazı ürünlerin ise hiç teslim edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin sözleşmenin 6.3 maddesi gereğince cezai şarta hak kazandığını, cezai şart alacağı için başlatılan icra takibine karşı yöneltilen itirazın iptaliyle takibin devamına, asgari %20 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, süre uzatım talebinde bulunmuş ise de, davaya cevap vermemiş olup, süre uzatım dilekçesinde talebin hak düşürücü süre ve zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 31/01/2018 tarih 2016/387 Esas 2018/125 Karar sayılı kararında;”…Somut olayda davacı taraf malların teslim ve cezai şart hususunda 27/03/2015 tarihinde noterden ihtarname çekmiştir. Bilirkişi raporunda da sabit olduğu üzere cihazların belirlenen kesin vade teslim zamanı geçirilmek suretiyle geç teslim edildiği ve teslim tarihinden evvel ihtarnamenin keşide edildiği anlaşılmaktadır. İhtar çekilmiş olan dönemlere ilişkin olarak ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/14654 Esas, 2013/19950 Karar sayılı, 17/12/2013 Tarihli içtihadı) Böyle durumlarda, teslim alınırken ayrıca teslim tesellüm evrakına ihtirazi kayıt konulmasına lüzum yoktur. Eldeki davada, 04/03/2015 ile 07/01/2015 tarihlerinde teslimleri gereken malların bir kısmının 06/04/2015, bir kısmının ise 07/05/2015 tarihinde teslim edildiği görülmüştür. Bu tarihlerde geç teslimi yapılan mallara ilişkin olarak 27/03/2015 tarihinde davacı tarafından ihtarname çekilmiş olup, 01/04/2015 tarihinde davalı tarafın sahasına işbu cezai şart ihtarı vürud etmiştir. Nitekim, ihtar tarihinden sonra teslimi geciken mallar yönünden tespit edilen cezai şart tutarı da sözleşme ile üst limit konulan miktarı evleviyetle geçmektedir. Bu nedenledir ki, davalı vekilinin çekincesiz teslimata ilişkin itirazları yersiz ve dayanaksızdır.Takibe konu cezai şart alacağı sözleşme hükümlerindeki kıstas alınarak hesabı mümkün ve belirlenebilir (likit) olduğundan davacı vekilinin talebi doğrultusunda ayrıca %20 icra inkar tazminatına da hükmolunduğu…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile; İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca iptali ile; takip talebindeki kayıt ve şartlarla takibin aynen devamına,Alacak likit ve belirlenebilir nitelikte olduğundan %20 inkar tazminatı 21.599,87 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin delilleri eksik değerlendirdiğini ve hatalı yargılama yaparak hukuka aykırı karar verdiğini,Davacı ile müvekkili arasında teslim edilmeyen ürünlerin bedeli üzerinden cezai şart kararlaştırıldığını, sözleşmede, alıcı ile satıcı arasında gecikme ile birlikte cihazların tesliminin isteneceği kararlaştırılmadığından cezai şart istenmesinin dayanağının olmadığını,Sözleşmede satıcının 6.2 maddesine göre tanımlı teslim süresinin gecikmesi halinde, geciken kısım için teslim edilmemiş ünitelerin birim fiyatları üzerinden günlük binde beş oranında cezai şartı alıcıya ödeyeceğini, ancak satıcıdan talep edilebilecek tutarın hiç bir zaman 6.1 maddede belirtilmiş olan toplam sözleşme bedelinin yüzde beşini geçemeyeceğini,Sözleşmede teslim edilmeyen ürünler için ceza kararlaştırıldığından ve davalının bu teslim edilmeyen ürünlere ilişkin herhangi bir hak ve alacak talebi olmadığından, kusurlu bir şekilde ürünleri doğrudan distribütör firmadan alarak müvekkilini de zarara uğrattığını bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini, ancak kabulüne karar verildiğini, bu kararın verilmesinin hatalı olduğunu, ( Yargıtay 15. HD. 25/05/2017 T. 2016/355 Esas 2017/2002 Karar)Sözleşmede kararlaştırılan 690.000 USD meblağlı ürünlerin hepsinin müvekkili şirketten alınmadığını, satış sözleşmesinden davacının tek taraflı iradesi ile rücu ederek yalnızca 229.000 USD + KDV miktarındaki ürünlerin müvekkilinden alındığını, Davacının davada dayandığı sözleşmenin şartlarının tam olarak oluşmadığını ve sözleşmenin karşı tarafına düşen edimleri de dahi olmak üzere sözleşmenin gerçekleşmediğini,Sözleşmede belirlenen ürünlerin satım ve tesliminden önce davacının tek taraflı irade beyanı ile sözleşmeyi revize ettiğini, revize sonunda sözleşme bedelinin 690.000 USD’den 229.000 USD’ye düştüğünü revize edilen bedel dışındaki ürünlerin müvekkilinden talep edilmediğini, müvekkili firmanın herhangi bir edim borcunun kalmadığını,Dosya muhteviyatında da görüldüğü üzere davacı tarafın aksi yöndeki iddialarını tamamen kendinden sadır bir takım defter ve kayıtlar dışında ispatlayamadığını,Kabul anlamına gelmemek ile birlikte, cezai şart hesaplaması yapılacak ise de talep edilebilecek cezai şartın toplam sözleşme bedeli olan 690,000,00. USD üzerinden değil 229,000,00. USD üzerinden hesap edilmesinin gerektiğini, Davacının ihtarname gönderdiğini iddia ettiğini, ancak bilirkişi raporunda işbu ihtarnamenin ürünlerin teslim tarihinden ileri tarihli olduğunun tespit edildiğini, 6098 TBK ‘nun cezai şart ile ilgili 179 vd. maddeleri ve Yargıtayın işbu konudaki yerleşik içtihatlarında ürünlerin teslimi sırasında cezai şarta ilişkin olarak herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürülmeksizin, ya da aynı tarihte ihtarname göndermeksizin itirazsız ve çekişmesiz olarak teslimat yapıldı ise bu cezai şartın talep edilemeyeceğini ve iş bu cezai şarttan vazgeçilmiş sayılacağının belirtildiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/19-670 Esas – 2013/171 Karar) Yargılamada ve dosyadaki bilirkişi raporunda müvekkilinin ticari defterlerinin inceleme konusu yapılmadığını, Müvekkilinin davacı firmadan 8,270,16 USD alacaklı olduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davanın reddine, davanın reddi kabul görmemesi halinde 229.000 USD+ KDV miktarından % 5 oranında ceza bedeli belirlenmesine, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/387 Esas 2018/125 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava geç ifaya dayalı cezai şart alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davalı süre uzatım talepli dilekçe dışında cevap dilekçesi vermediğinden HMK 128. maddesine göre dava dilekçesinde belirtilen vakıaların tümünü inkar etmiş sayılmaktadır. HMK 357. maddesine göre istinaf aşamasında yeni iddia ve savunma ileri sürülemeyeceğinden davalının, ilk derece mahkemesinde süresinde ileri sürmediği taraflar arasındaki sözleşmenin revize edildiği ile davacıdan cari hesap nedeniyle alacaklı olduklarına dair savunmasını istinaf aşamasında ileri sürmesine yasal olarak imkan bulunmadığından bu istinaf sebepleri inceleme konusu yapılmamıştır. Ayrıca davalı bu iddialarını yani davaya konu sözleşme bedelinin daha sonra revize edilerek 229.000 USD+KDV olduğunu, cari hesap nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenle bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.Taraflar arasında imzalanan 24/12/2014 tarihli sözleşmenin 6.1 maddesinde sözleşme bedelinin 690.000 USD olduğu, 6.3.a maddesinde sözleşme konusu malzemelerin teslim tarihi, 6.3.b maddesinde teslim süresinde gecikme halinde cezai şart ödeneceği kararlaştırılmıştır.Buna göre, talep geç ifa nedeniyle cezai şart talebine ilişkin olduğundan ve dosyada davalı tarafça da kabul edilen taraflar arasında imzalanmış sözleşme, proforma faturalar ve sözleşme konusu ürünlerin teslimine ilişkin belgeler mevcut olduğundan cezai şart miktarının tespitinde davalı defterlerinin incelenmesine gerek bulunmamaktadır, davalının kendi ticari defterleri incelenmeden bilirkişi raporu alınarak karar verildiği böylece eksik inceleme yapıldığı yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.Sözleşmenin 6.3.b maddesinde öngörülen cezai şart TBK 179/2 maddesinde belirtilen ifaya bağlı cezai şart niteliğindedir. Buna göre alacaklı hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borçla birlikte cezanın ifasını da talep edebilecektir. Sözleşme konusu edim süresinde yerine getirilmediğinden davacı alacaklı 27/03/2015 tarihli ihtarname ile geciken ifanın yerine getirilmesini ve geç ifa dolayısıyla cezai şart talebi olduğunu davalıya ihtar etmiştir. Bu nedenle geciken ifanın yerine getirildiğinde çekince koymasına gerek yoktur. Davalı sözleşme konusu edimini sözleşmede öngörülen süre içinde yerine getirdiğini, ifada gecikmediğini ispat edememiştir. Sözleşme ile geç ifa için cezai şart kararlaştırıldığı, davacı alacaklının gönderdiği ihtarname ile cezai şart talep ettiği, davalı borçlunun ifayı geç yerine getirdiği sabit olduğundan davacı, sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartı talep edebilecektir. Dosyada alınan ve mahkemece hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda sözleşme hükümlerine göre ve teslim tarihleri dikkate alınarak cezai şart miktarı hesaplanmıştır, buna göre davacının talep edebileceği cezai şart miktarı kararlaştırılan azami cezai şart miktarından fazla olduğundan ancak sözleşmede belirlenen azami bedeli talep edebilecektir. Davacı da takipte, bilirkişice tespit edilen bu azami miktarı talep etmiş olmasına göre davalının takibe itirazı haksızdır.Mahkemece, sözleşme koşullarına göre cezai şart miktarının tespit edilebileceğinden, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre, cezai şart miktarına hakim müdahalesi söz konusu olduğundan hükmedilen cezai şart üzerinden, itiraz haksız alacak likit dahi olsa da, icra inkar tazminatına hükmedilemez. Somut olayda itiraz haksız alacak likit kabul edilerek davalı aleyhine icra inkar tazminatı hükmedilmiş ise de, davalının özellikle icra inkar tazminatına yönelik istinaf talebi yoktur. Bu husus dairemizcede HMK.nun 355.md.si kapsamında kamu düzenine ilişkin görülmediğinden resen dikkate alınmamıştır.Sonuç itibari ile; istinafa konu karar ve gerekçesi, dosya kapsamına ,usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırı bir hususta tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.388,46.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.848,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.540,46.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 08/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.