Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/737 E. 2019/526 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/737
KARAR NO : 2019/526
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/11/2017
DOSYA NUMARASI: 2014/733 Esas – 2017/1054 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 10/04/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
ASIL DAVADA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin davalıların maliki ve hissedarı bulundukları, tapuda … ili … ilçesi … Mahallesi … pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile imzaladığı 26/05/2006 tarihli bayilik sözleşmesi kapsamında 02/05/2006 tarihinden başlamak üzere 22 yıl süreli olarak intifa hakkı sahibi olduğunu, bu hakkın tapu siciline 02/05/2006 tarih ve … yevmiye numarası ile tescil edildiğini, bu taşınmazın ve üzerinde kurulu olan akaryakıt istasyonu ve müştemilatının işleticiliğini ve kullanılmasını adı geçen şirkete bıraktığını, davalı bayi şirketin intifa hakkı müvekkili şirkete ait olan taşınmazı ve üzerindeki akaryakıt istasyonunu bayilik ve işleticilik sözleşmesi kapsamında … akaryakıt istasyonu olarak işletmeye başladığını ve sözleşmelerin fesih tarihi olan 26/05/2011 tarihine kadar … istasyonu olarak faaliyette bulunduğunu, Rekabet Kurulu tarafından akaryakıt dağıtım şirketleri ile bayileri arasındaki intifa/kira sözleşmelerinin ve bayilik sözleşmelerinin 4054 sayılı rekabetin korunması hakkındaki kanun kapsamında incelenmesi sonucunda 12/03/2009 tarihinde resmi internet sitesinde bir duyuru yayınlandığını ve akabinde vermiş olduğu kararlar ile 18/09/2010 tarihine kadar tüm sözleşmelerin ve bu kapsamda kira/intifa sözleşme süresinin 5 yıldan fazla olamayacağını ve bu tarih itibari ile de sözleşmelerin süresinin sona ereceğine karar verildiğini, bu durumda taşınmazın maliki olan davalılar ile müvekkili şirket arasında imzalanan ve intifa hakkına esas teşkil eden intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararlarında ve Rekabet Kurumu’nun grup muafiyeti tebliğlerinde öngörülen süreyi aşan kısmının ifasının hukuken ve fiilen imkansız hale geldiğini, davalıların yaptığı şikayet sonucu Rekabet Kurumu’nun 09/02/2011 tarih ve 11-08/160-52 sayılı kararının müvekkiline 13/05/2011 tarihli yazı ile tebliğ edildiğini, kararda müvekkili şirketin davalı şirket ile imzaladığı bayilik sözleşmesinin süresinin 2002/2 sayılı tebliğe göre 18/09/2010 tarihinde sona erdiği, bu kararın taraflara tebliğinden itibaren 30 günlük süre içerisinde dikey ilişkinin sonlandırılması gerektiğinin müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, bu karar doğrultusunda müvekkili şirketin de davalılar ile imzalanan bayilik sözleşmesinin ve bu kapsamda intifa sözleşmelerinin 26/05/2011 tarihi itibari ile sonlandırdığını davalılara bildirdiğini, öte yandan müvekkili şirketin, davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan bir kısım hissesini davalılara intifa hakkı kendisinde kalacak şekilde sattığını ve bu taşınmazların üzerine kurulacak akaryakıt istasyonunun inşaatını kendisi yaptığı gibi taşınmazla ilgili olarak davalılara intifa hakkı bedeli, yatırım destek bedeli ve işletme yardım bedelleri ile istasyona yapılan yatırımlara ilişkin olarak toplam 2.558.56,08-TL ödeme yaptığını, müvekkilinin intifa bedeli olarak davalı …’e 01/10/2003 tarihli protokol doğrultusunda 760.000,00-TL, intifa hakkının tescili nedeni ile 214.358,00-TL stopaj ödemesi olmak üzere toplam 974.358,00-TL intifa bedeli ve stopaj olarak ödediğini, davalı …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne 02/05/2006 tarihinde 1.000.000,00-TL işletme yatırım destek bedeli adı altında ödeme yaptığını, yine davalıların işlettiği akaryakıt istasyonunun yapımıyla ilgili olarak duran varlık inşaat bedeli olarak 584.208,08-TL ödeme yaptığını belirterek tüm bu sebeplerden dolayı Rekabet Kurulu kararıyla hukuken ve fiilen imkansız hale gelen sözleşmelerin sona erdiği tarih olan 26/05/2011 tarihi itibari ile intifa bedeli ile stopaj bedeli olarak ödenen 1.062.077,64-TL’nin davalı …’den ödeme tarihine kadar işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, davalı şirkete işletme yatırım destek bedeli, duran varlık inşaat bedeli ve işletme yatırımı olarak ödenen ve sözleşmelerin feshi nedeni ile iade edilmesi gereken işlemiş faiziyle birlikte toplam 1.785.323,30-TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, müvekkili şirket tarafından ödenen stopaj bedeli bakiyesinden iadesi gereken 241.649,23-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen KDV ilavesi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin Adana Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş, Borçlar Kanunu 66 md. Dayalı olarak zamanaşımı def’inde bulunmuş ve ayrıca davanın haksız olduğunu belirterek reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVADA; ( İstanbul 38. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/122 Esas – 2012/126 Karar sayılı dava dosyası ) Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin hissedarı olduğu …Tic. A.Ş.’nin 01/05/2000 tarihinden 21/08/2006 tarihine kadar ve müvekkilinin hissedarı olduğu …San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ise 21/08/2006 tarihinden 26/05/2011 tarihine kadar kesintisiz olarak davalının bayisi olduğunu, müvekkili ve hissedarı bulunduğu … A.Ş. İle davalı …. Arasında 01/10/2003 tarihinde “Gayrimenkul Satış Sözleşmesi” ve “İntifa Hakkı Sözleşmesi” adlı bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin 2.2 maddesine göre müvekkili …’in mülkiyeti kendisine ait olan … ili … ilçesi …Köyü … pafta … ada 98 parselde kayıtlı akaryakıt istasyonu vasıflı taşınmazın 855/1380 hissesinin 25 yıllık intifa hakkını davalı … adına tescil ve tesis ettiğini, buna mukabil davalı …’in intifa hakkı bedeli olarak 760.000,00-TL intifa bedeli ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, bu sözleşmenin 4.4 maddesine göre davalı …’in sözleşmenin imzalandığı tarih olan 01/10/2003 tarihinden başlamak üzere 25 yıllık intifa karşılığı 760.000,00-TL intifa bedelini, müvekkilinin hissedarı olduğu … Tic. A.Ş.’nin … olan aynı tutar borcuna takas mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, bu sözleşmeye konu taşınmaz kamulaştırıldığından kamulaştırılan taşınmaz ile trampa edilmek sureti ile devralınan … ili … ilçesi … Mahallesi … pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde müvekkilinin 161012/243000 oranındaki hissesi üzerine aynı şartlarda 760.000,00-TL intifa tesis edileceğinin taraflarca belirlendiğini, müvekkilinin 02/05/2006 tarihinde bu taşınmazdaki hissesi üzerinde 01/10/2028 tarihine kadar 760.000,00-TL intifa hakkı bedelle tesis ettiğini, davalı ….’nin intifa bedelini müvekkiline ödemediğini, davalı ….’nin 760.000,00-TL’yi müvekkili ile hiçbir ilgisi olmayan …Tic. A.Ş.’nin hesabına gönderdiğini belirterek tüm bu sebeplerden dolayı davalı …’in taşınmazın mülkiyeti üzerinde 01/10/2003 tarihinden itibaren yararlanmaya başlaması nedeni ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 25 yıl karşılığında ödenmesi gereken ancak ödenmeyen 760.000,00-TL’nin davalı … tarafından kullanılan 01/10/2003-26/05/2011 tarihleri arasındaki 7 yıl 6 ay 26 güne denk gelen 230.165,00-TL’nin paranın ödenmesi gereken 01/10/2003 tarihinden ödeme gününe kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/10/2003 tarihinde yapılan sözleşme gereği 25 yıllık intifa karşılığı belirlenen 760.000,00-TL intifa bedelinin …’in hissedar olduğu …A.Ş.’nin …’ e olan 760.000,00-TL tutarındaki borcuna takas mahsup edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 30/11/2017 tarih ve 2014/733 Esas – 2017/1054 Karar sayılı kararı ile; ” … Davalılar … ve … Ltd. Şti. vekilinin zamanaşımı itirazının yerinde görülmediği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin tabi olduğu 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinde “Belirli bir mal veya hizmetin piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısaltma amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır…” hükmünün yer aldığı, “Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti” başlığı altında 2002/2 sayılı tebliğ 5/a maddesi ile de rekabet yasağı içeren dikey anlaşmaların belirsiz süreli veya 5 yılı aşması halinde bu tür sözleşmelere grup muafiyetinin uygulanamayacağının belirlendiği, yine Resmî Gazetede yayınlanan 2003/3 sayılı tebliğ ile getirilen geçici madde uyarınca tebliğin yürürlüğe girdiği 18/09/2003 tarihinden itibaren sözleşmelerin 2 yıllık süre içerisinde tebliğe uygun hale getirilmesinin zorunlu kılındığı, buna göre 18/09/2005 tarihinden itibaren kalan süresi 5 yılı aşan sözleşmelerin 18/09/2010 tarihine kadar 18/09/2005 tarihinden sonra düzenlenen sözleşmelerin ise düzenlendikleri sürenin ilk 5 yıllık kısmının grup muafiyetinden yararlanacağının bildirildiği, bu düzenlemeler kapsamında Rekabet Kurumu’nun davalılar …, …. Ltd. Şti., dava dışı … A.Ş.’nin de aralarında bulunduğu bireysel başvurular sonucunda vermiş olduğu 09/02/2011 tarih, dosya sayısı: 2010-1-238, karar sayısı: 11-08/160-52 olan kararında davacı … ve davalılar ile ilgili olarak “…01/10/2003 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve intifa hakkı tesisi sözleşmesinin, 06/03/2006 tarihli protokolün birbirinin devamı niteliğindeki bayilik sözleşmelerinin ve 02/05/2006 tarihli intifa sözleşmesinin tek bir dikey ilişki kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, sonuç olarak 18/09/2005 öncesine dayanan bu dikey ilişkinin 18/09/2010 tarihine kadar grup muafiyeti kapsamında olduğu, bu tarih sonrasında ise gerek bayilik sözleşmesine, gerekse bağlı tapuya konu haklarının tasfiyesine ilişkin gerekli işlemlerin yapılması gerektiği ve … tarafından yapılan başvuruya bireysel muafiyet tanınamayacağı; Davacı … tarafından Üsküdar … Noterliği’ nce düzenlenmiş 27/05/2011 tarih …yevmiye numaralı ihtarname ile davalı …. Ltd. Şti. ve davalı …’e, Rekabet Kurumu’nun 09/02/2011 tarih 11-08/160-52 sayılı kararı gereğince bayilik sözleşmesinin 26/05/2011 tarihi itibari ile münfesih olduğunun bildirildiği, davacı …’in sözleşmenin feshedildiği tarih olan 26/05/2011 tarihinden intifa hakkı süresinin bitiş tarihi olan 01/10/2028 tarihine kadar olan süreye tekabül eden intifa bedeli ve intifa hakkının tescili nedeni ile yapılan stopaj ödemesinin davalı …’den tahsilini talep ettiği, intifa hakkının TMK 794. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, TMK 795. maddesi uyarınca intifa hakkının tapu kütüğüne tescil ile kurulduğu, dava konusu olayda … ili … İlçesi …Mahallesi … pafta … ada … parselde kayıtlı 1 zemin katlı LPG+Akaryakıt istasyonu binası ve arsası niteliğindeki taşınmazın … Ltd. Şti. adına kayıtlı 20497/60750 hisse üzerinde 11/06/2008 tarihinde … lehine intifa hakkı tesis edildiği, intifa hakkının 02/09/2014 tarihinde … talebi üzerine terkin edildiği, aynı taşınmazın … adına olan 161012/243000 hisse üzerine … lehine 02/05/2006 tarihinde 760.000,00-TL bedel ile 01/10/2028 tarihine kadar geçerli olacak şekilde intifa hakkı tesis edildiği, intifa hakkının 26/08/2014 tarihinde … talebi üzerine terkin edildiği, davacı …’in kalan süreye tekabül eden intifa bedelini TMK 796 maddesi uyarınca ancak terkin tarihinden itibaren talep edebileceği, davanın açıldığı 23/06/2011 tarihi itibari ile davacı … lehine kurulmuş olan intifa hakkının mevcudiyetini koruduğu, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceği, dava tarihi itibari ile bayiilik sözleşmesi feshedilse bile intifa hakkı devam ettiğinden davacı … tarafından intifa bedelinin talep edilemeyeceği, bu talep yönünden davalı … aleyhine erken açılan iş bu davanın reddinin gerektiği, davacı …, davalı … Ltd. Şti.’ne yatırım destek bedeli adı altında yapmış olduğu ödemeyi ve akaryakıt istasyonunun yapımı ile ilgili yapmış olduğu sabit inşaat ödemelerini, intifa süresince bayiilik ilişkisinin de devam edeceği inancı ile yaptığını iddia ettiği, bu iddia karşısında intifa hakkı terkin edilmeden esasında bu ödemeleri de talep edemeyeceği, kaldı ki kalıcı (sabit) inşaat yatırımları ve akaryakıt istasyonunun faaliyete geçmesi için yatırım destek bedeli adı altında yapılan ödemenin bayiilik sözleşmesi gereği olarak sözleşmenin süresine bakılmaksızın yapılması gereken doğal yatırımlar olduğu, davacı … ve davalı …. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 21/08/2006 tarihli bayiilik sözleşmesinin süreli olduğu, sözleşmenin feshi ya da kendiliğinden sona ermesi halinde bayiye ödenen yatırım desteği ve kalıcı inşaat bedelinin iade edileceğine dair açık bir sözleşme hükmünün de bulunmadığı, tüm bu sebeplerden dolayı davalı …. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın reddinin gerektiği; Birleşen davanın davacısı …’ in birleşen davasına konu uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesinin gerektiği, sözleşmeye bağlılığin (ahde vefa ilkesi) esas olup herkesin sözleşme gereğince yükümlülüklerini iyi niyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde yerine getirmesinin gerektiği, davacı … tarafından dava dışı ….. A.Ş. ile bayilik içinde olduğu dönemde 14/12/2001-27/12/2001 tarihleri arasında …. A.Ş.’ye .. kanalı ile 760.000,00-TL ödeme yaptığı, bunun bilirkişi raporları ile sabit olduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde intifa bedeli olarak belirlenen 760.000,00-TL’nin ….. A.Ş.’nin 760.000,00-TL borcundan takas-mahsup edilmesinin kararlaştırıldığı, …’in daha sonra ….. A.Ş. ile ilgisinin olmadığını öne sürerek intifa hakkının … tarafından kullanılan 01/10/2003 ile 26/05/2011 tarihleri arasındaki süreye tekabül eden bedelini talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu, TMK 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağı, ” gerekçeleri ile; ” Davanın ve birleşen davanın reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl davanın davacısı/birleşen davanın davalısı ile birleşen davanın davacısı/ asıl davanın davalılarından … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davanın davacısı/ birleşen davanın davalısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından müvekkilin peşin ödediği intifa bedelinin intifa hakkının kullanılamadığı kalan süresine ait olan kısmının iadesine ilişkin taleplerinin dava erken açıldığından bahisle reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu,İntifa hakkının bulunduğu istasyonun müvekkil tarafından gönderilen ihtarnamede intifa hakkının kullanılmayacağı ve intifa sebebi ile kullanıma yönelik herhangi bir talepte bulunulmayacağı bildirildikten sonra ve dava açılmadan önce davalı şirket tarafından başka dağıtıcının markası ve bayiliği altında işletilmeye başlanmış olduğunun açıkça sabit olduğunu, hukuken geçersiz olan intifa hakkının fiilen müvekkil tarafından kullanılamayıp aksine intifa konusu taşınmazın davalı tarafından başka dağıtıcının bayiliği altında işleticilik yapılarak kullanılmış olduğunu, Yerel Mahkeme kararında bu somut hukuki ve fiili durum göz ardı edilerek salt bir biçimde intifa hakkının terkin edilmediği ve sonlandırılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hukuka uygunluktan ve adaletten uzak olup Yerel Mahkemenin red kararının kaldırılmasını ve intifa bedeli iadesine yönelik taleplerinin kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, Dava konusu kalıcı yatırımlara ilişkin olarak Yerel Mahkemenin taleplerinin reddine karar verirken dayandığı gerekçenin hukuka aykırı ve hatalı olduğunu, Yerel Mahkemece stopaj bedeline yönelik taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini bunun da usule ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini beyanla; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/733 Esas sayılı dosyada davalarının reddine dair verilen 2017/1054 Karar sayılı ve 30/11/2017 tarihli kararın istinaf yolu ile incelenmesini ve Yerel Mahkeme kararının asıl davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, talep etmiştir. Birleşen davanın davacısı/ asıl davanın davalılarından … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Birleşen davada aleyhlerine verilen davanın reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, birleşen davanın davacısı …’ in açmış olduğu davada mahkemenin esaslı bir hataya düştüğünü, kararın gerekçesi incelendiğinde ” Davacı … tarafından dava dışı … A.Ş. ile bayilik içinde olduğu dönemde 14/12/2001 – 27/12/2001 tarihleri arasında … A.Ş.’ ye … kanalı ile 760.000,00 TL ödeme yaptığının bilirkişi raporları ile sabittir ” denilmek sureti ile hataya düşüldüğünü, bilirkişi raporları ve dosyaya sunulan banka hesap hareketlerini gösterir hesap cüzdanları ve davalı …’ in ikrarı incelendiğinde 760.000,00 TL’ nin sözleşmenin tarafı … A.Ş.’ ne değil isim benzerliği olan ve kararda bahsi geçen takas mahsup içeren sözleşmenin tarafı olmayan … Ltd. Şti.’ ne sözleşmelerden yıllar önce gönderildiğinin sabit olduğunu, dolayısıyla başından beri iddialarının ispatlanmış olduğunu, ….’ e 760.000,00 TL borçlu olanın … Ltd. Şti olmasına ve … A.Ş.’ nin … A.Ş.’ ne 760.000,00 TL borcu olmadığı, bunun dosyaya sunulan taraflar arasında düzenlenen mutabakat belgelerinden de anlaşılmasına rağmen mahkemenin şirket isimlerini karıştırdığını ve yanlış hukuki saptama yaparak hatalı hüküm kurduğunu, …’ in intifa karşılığında 760.000,00 TL’ yi ödemediğini 02/05/2012 havale tarihli açıklama dilekçesinde ikrar ettiğini, böyle bir ödeme yapılmadığı için … tarafından düzenlenen bilirkişi raporundan da anlaşılacağı gibi … A.Ş.’ nin … A.Ş.’ ye böyle bir borcu mevcut olmadığı gibi mevcut olmayan bir borcun takasının da söz konusu olmadığını, Eğer … A.Ş. … A.Ş.’ ne 760.000,00 TL ödemiş olsa idi, o zaman Mahkeme kararının doğru olduğunun kabul edilebilecek olduğunu, oysa … A.Ş.’ nin … A.Ş.’ ne 760.000,00 TL borcu olmadığının bilirkişi raporları ile sabit olduğunu, işbu nedenle birleşen davada verilen red kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Yerel Mahkeme kararının birleşen davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini, talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, Rekabet Kurulunun enerji piyasasındaki serbest rekabet koşullarını düzenleme amacıyla yayınladığı kararlar mucibince taraflar arasında feshedilme durumunda kalınan akaryakıt bayilik sözleşmesinden dolayı davalı şirkete sağlanan yatırım destek bedeli, duran varlık inşaat bedeli ve işletme yatırımı olarak ödenen bedelin iadesi ve terkin edilmek zorunda kalınan bağlantılı intifa hakkı sözleşmesinden dolayı (intifa hakkının kullanılmayan dönemine ilişkin olarak) davalı …’e ödendiği belirtilen intifa ve stopaj bedelinin iadesi davası, birleşen dava ise ödenmesi gereken fakat ödenmediği öne sürülen intifa hakkının (intifa hakkının mevcut olduğu döneme ilişkin) bedelinin tahsili davasıdır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, her iki dava da reddedildiği için taraflar arasındaki ilişki kapsamında sona eren bayilik ilişkisinden ve kullanılmadığı belirtilen intifa hakkından dolayı davacı şirketin davalılardan alacaklı olup olmadığı, birleşen dava açısından da intifa bedelinin birleşen davacıya ödenip ödenmediği, ödenmemişse ödenmesi gereken tutarın bulunup bulunmadığı noktalarındadır. Taraflar arasındaki ilişkinin … ile dava dışı … Tic. A.Ş. arasında düzenlenen 01/05/2000 tarihli “Bayiilik Sözleşmesi” ile başladığı, (daha öncesinde de … Ltd.Şti.) adı geçen sözleşmenin 1. Maddesinde … ili … İlçesi …Köyü … pafta … ada … parselde kayıtlı akaryakıt istasyonunun işletmeciliğinin/bayiiliğinin … A.Ş.’ye verildiği, 17. Maddesinde bayiinin sözleşmeye konu taşınmazın 20 yıllık intifa hakkını şirkete vereceğinin düzenlendiği, davacı … ile davalı … ve dava dışı …Tic. A.Ş. (Bayii) arasında düzenlenen 01/10/2003 tarihli “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ve İntifa Hakkı Tesisi Sözleşmesi”nin 2.2. maddesinde mülkiyeti …’e ait olan … ili … İlçesi … Köyü … pafta … ada .. parselde kayıtlı akaryakıt istasyonu vasıflı taşınmazın 855/1380 hissesinin 25 yıllık intifa hakkının … adına tescil ve tesis edileceğinin, … 25 yıllık intifa hakkı tesisi ve tescili için 760.000.000.000-TL intifa hakkı bedeli ödeyeceğinin düzenlendiği, sözleşmenin 4.4 maddesinde …, …’e 25 yıllık intifa karşılığı 760.000.000.000-TL ödeyeceğinin, bu ödemenin …’in hissedar olduğu … Tic. A.Ş. (Bayii)’nin … olan 760.000.000.000-TL tutarındaki borcuna takas mahsup edileceğinin, …’in bu takas mahsup işlemine muvafakat ettiğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacı …, davalı … ile davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve dava dışı …. Tic. A.Ş. (Bayii) arasında akdedilen 06/03/2006 tarihli “Protokol”ün 2. maddesinde …, … ve …. A.Ş. arasında düzenlenen 01/10/2003 tarihli “Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ve İntifa Hakkı Tesisi Sözleşmesi”nin konusunu oluşturan … ili … İlçesi …Köyü … pafta … ada … parselde kayıtlı akaryakıt istasyonu vasıflı taşınmaz ile …’e ait … ili … İlçesi …Mahallesi … ada … ve … parsel sayılı taşınmazların Adana Büyükşehir Belediyesi’ne ait … ili … İlçesi …Mahallesi …. pafta … ada … parselde kayıtlı taşınmaz takası ile ve takas sonucu devralınacak gayrimenkul üzerindeki taraf haklarının yeni gayrimenkul üzerinde de devamı ve sözleşmenin devralınan gayrimenkul için de geçerliliğinin koruduğunun düzenlendiği, 3/A-E maddelerinde intifa bedeli olarak belirlenen 760.000,00-YTL’nin, …’in ortağı bulunduğu …. A.Ş.’nin … olan 760.000,00-YTL’lik borcu ile takas mahsup edileceğinin kararlaştırıldığı, … yükümlülükleri başlıklı 4. Maddesinin C bendinde … yaptıracağı anahtar teslim istasyon kurulması için … tarafından yaptırılacak işler ve kurulacak malzemeler listesi sözleşmenin ekinde listelenmiş, bu malzemelerin bayiye demirbaş (ariyet) olarak verileceği belirtilmiştir. Sözleşmenin 6. Maddesinde ise, …’in sözleşmeyi bayiden kaynaklanan nedenle feshetmesi halinde … yaptığı tüm ödemeleri (intifa hakkı, işletme yatırım desteği ve yatırım bedelleri dahil) faizleriyle birlikte geri ödemeyi ve … verdiği tüm ariyet malzemelerin (demirbaşlar) normal kullanımından doğan yıpranma hariç kullanılabilir ve bakımlı bir halde ….’ e iade etmeyi kabul etmiştir. Davacı … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 21/08/2006 tarihli “Bayilik Sözleşmesi”nin 13. maddesinde sözleşmenin süresinin imzalandığı tarihten itibaren 1 yıl olduğu, süre bitiminde taraflardan herhangi biri tarafından feshedilmediği takdirde aynı süre ile yenileneceği, sözleşmenin yenileme süresi de dahil olmak üzere en fazla 5 yıla kadar uzatılabileceği, süre bitiminde tarafların yazılı mutabakatı ile yine 5 yılı geçmemek üzere uzatılabileceği kararlaştırılmıştır. Maddenin devamında sözleşmenin her ne sebep ve suret ile olursa olsun sona ermesi halinde bayiinin akaryakıt istasyonunu derhal … teslim ederek terk etmekle yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin Rekabet Kurulunun düzenleyici kararı uyarınca davacı tarafından Üsküdar …. Noterliği’nce düzenlenmiş 27/05/2011 tarih … yevmiye numaralı ihtarname ile davalı …. Ltd. Şti. ve davalı …’e, Rekabet Kurumu’nun 09/02/2011 tarih 11-08/160-52 sayılı kararı gereğince bayilik sözleşmesinin 26/05/2011 tarihi itibari ile münfesih olduğu bildirilmiştir. Sözleşmenin feshinde iki tarafın da kusuru yoktur. Mahkeme, davacı …’in davalı …. Ltd. Şti.’ne yatırım destek bedeli adı altında yapmış olduğu ödemeyi ve akaryakıt istasyonunun yapımı ile ilgili yapmış olduğu sabit inşaat ödemelerini, intifa süresince bayilik ilişkisinin devam edeceği inancı ile yaptığını iddia ettiğini, bu iddia karşısında intifa hakkı terkin edilmeden bu ödemeleri talep edemeyeceği, kalıcı (sabit) inşaat yatırımları ve akaryakıt istasyonunun faaliyete geçmesi için yatırım destek bedeli adı altında yapılan ödemelerin bayiilik sözleşmesi gereği olarak sözleşmenin süresine bakılmaksızın yapılması gereken doğal yatırımlar olduğu, davacı … ve davalı … Ltd. Şti. arasında düzenlenen 21/08/2006 tarihli bayiilik sözleşmesinin de süreli olduğu ve sözleşmenin feshi ya da kendiliğinden sona ermesi halinde bayiiye ödenen yatırım desteği ve kalıcı inşaat bedelinin iade edileceğine dair açık bir sözleşme hükmü de bulunmadığı gerekçeleriyle davacının bu kalem yönünden talebini reddetmiştir. …, … İlçesi … Mahallesi … pafta … ada … parselde kayıtlı 1 zemin katlı LPG+Akaryakıt istasyonu binası ve arsası niteliğindeki taşınmazın … Ltd. Şti. adına kayıtlı 20497/60750 hissesi üzerinde 11/06/2008 tarihinde … lehine intifa hakkı tesis edildiği, intifa hakkının 02/09/2014 tarihinde … talebi üzerine terkin edildiği, aynı taşınmazın … adına olan 161012/243000 hisse üzerine …. lehine 02/05/2006 tarihinde 760.000,00-TL bedel ile 01/10/2028 tarihine kadar geçerli olacak şekilde intifa hakkı tesis edildiği, intifa hakkının dava sürecinde 26/08/2014 tarihinde … talebi üzerine terkin edildiği anlaşılmaktadır.Davacının, sözleşmenin feshedildiği tarih olan 26/05/2011 tarihinden intifa hakkı süresinin normal bitiş tarihi olan 01/10/2028 tarihine kadar olan süreye tekabül eden intifa bedeli ve intifa hakkının tescili nedeni ile yapılan stopaj ödemesinin davalı …’den tahsili talebi açısından ise, dava tarihinde intifa hakkının devam ettiği, intifanın, 26/08/2014 tarihinde terkin edildiği, dava tarihi itibariyle kalan intifa süresine takabül eden bedelin istenmesi koşullarının bu yüzden oluşmadığı kabul edilerek bu talepler yönünden de dava reddedilmiştir. İntifa tesis edilen ve işletme sözleşmesi gereğince, davacının bayisi tarafından petrol istasyonu olarak kullanılmakta olan taşınmaz üzerine davacı tarafça yapıldığı bildirilen teknik yatırımların işletme sözleşmesinin gereği olarak sözleşme süresine bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlar olduğu ve geri istenemeyeceği, yüksek yargı tarafından kabul edilmiştir. (örnek Yargıtay 19.H.D 05/04/2012 T.2011/11791 E-2012/5717 K) Davacı tarafın istemleri, ariyet olarak verilen emtianın iadesine ilişkin olmayıp istasyon olarak işletilme amacıyla 06/03/2006 tarihli protokol kapsamında yapılan işlerin dava tarihindeki bedelidir. Bu husus yatırımların ve değerlerinin amortismanlarının da düşürülerek tespiti yönünde yapılan keşifte de belirtilmiştir. 06/03/2006 tarihli protokolün 6.maddesinde: sözleşmenin bayinin kusuruyla feshedilmesi halinde bayinin, … tarafından yapılan tüm ödemeleri (intifa hakkı, işletme yatırım desteği ve yatırım bedelleri) iade edeceği düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme bayiden kaynaklanan bir nedenle feshedilmediğine göre davacının sözleşme kapsamında yaptığı ödemeleri bayiden istemesi taraflar arasındaki sözleşmeye göre hukuken mümkün değildir. Esasen yapılan harcamalar sözleşme kapsamında yapılmış harcamalar olup, davalılar açısından haklı bir sebebe dayanan kazanımlardır. Yargıtay 19. H.D nin 07/07/2014 tarih ve 2014/7803 E-2014/12289 K. Sayılı kararında, sabit yatırımların bayilik sözleşmesinin faaliyete geçmesi için zorunlu olduğu, bu yatırımlardan taşınmaza değer katan nitelikte olanlar varsa ve bayi sözleşmenin feshinden sonra bu kalıcı ve taşınmaza ekstra değer katan yatırımları-tesisleri kullanarak faaliyetine devam ediyorsa; bayinin bu kullanımdan sağladığı kazanımın yatırımı yapan tarafından istenebileceği ifade edilmiştir. Yukarıda da belirtildiği gibi davacının istemleri arasında bu nitelikte bir kalem olmayıp, davacı doğrudan yaptığı yatırımların karşılığını istemektedir. Mahkeme HMK’nın 26.maddesi uyarınca tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Yukarıda da belirtildiği gibi davacının yaptığı yatırımlar esasen sözleşmenin süresinden bağımsız yatırımlar olduğu ve sözleşme bayiden kaynaklanan bir nedenle sona ermediği cihetle bunların iadesi istenemez. Davacı, yapılan kalıcı yatırımların taşınmaza değer katmasından doğan bir alacak talep etmemektedir. Davacının talebi çok açık olarak akaryakıt istasyonunun faaliyete geçmesi için yaptığı harcamalardır. Bu bağlamda intifa bedeli ve intifa tesisinde ödenen stopaj, işletme yatırım destek bedeli ödemesi ile istasyonun yapımıyla ilgili olarak inşaat bedeli, davacının talebini oluşturmaktadır. Bu nedenlerle mahkeme kararı, bu kalem isteklerin reddi yönünden usul ve yasaya uygundur. Davacı taraf, Üsküdar …. Noterliğinin 27/11/2012 tarih ve … no.lu ihtarnamesiyle davalıdan intifa hakkının terkini için gerekli vekilin kimlik bilgilerini istemiştir. Aynı ihtarnamede intifa terkin olmadığı sürece şekli olarak tapu kaydında kalacağı fakat herhangi bir talepte bulunulmayacağı da ifade edilmiş olup, intifa hakkının kullanılmadığı dönemin bu ihtardan sonra başlatılması gerektiği öne sürülmektedir. Bununla birlikte intifa hakkının terkininin, davalıların değil, davacı firmanın verdiği vekaletname ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davalıların Adana …. Noterliğinin 13/08/2014 tarih ve … no.lu ihtarnamesiyle intifanın terkini için vekaletname gönderilmesi … istenmiş … firması da bunun üzerine 26/08/2014 tarihli vekaletname ile … firması vekilinin haktan feragatı ile intifa hakkının terkin edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda intifa terkini için esasen intifa hakkı sahibi … firmasının beyanda bulunması gerekli olduğuna, dava tarihinde intifa fiilen kullanılmasa bile intifa hakkı hukuken varlığını koruduğuna göre, davacının intifa hakkının kullanılmayan kısmı açısından talepte bulunması hukuken mümkün değildir. Yargıtay 19. H.D.’nin 08/05/2014 T ve 2014/5028 E-2014/8952 K sayılı kararında: Dava tarihinden sonra terkin edilen intifa hakkından dolayı dava tarihi itibariyle intifa devam ettiğinden ve bayilik sözleşmesinin feshinin bu hakkın kullanımı yönünden bir etkisi bulunmadığı gerekçeleriyle intifa bedeli ve semereleri yönünden talep edilebilir bir hakkının olmadığı kabul edilmiştir.Dava konusu olayda da dava tarihi itibariyle intifa hakkı terkin olmadığından intifa hakkının kullanılmayan dönemine ilişkin bedel iadesi davasının dinlenebilirliği yoktur. Mahkeme kararı bu içtihat karşısında yerindedir. İntifa terkin harcından çıplak mülkiyet sahibi sorumlu olsa da, bu durumun intifanın tapudan terkin edilmemesinin sebebi olarak kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. Davacı … firması, davalının sorumlu olduğunu öne sürdüğü intifa stopajını vergi sorumlu olduğundan bahisle kendi yatırıp vergi mükellefi olduğunu belirttiği davalıdan talep edebildiğine göre, intifa terkin harcının ödenmesinin de aynı kapsamda değerlendirilmesi icap eder. Davacı firma, bir diğer kalem istek olarak intifa hakkının tesisinde yatırdığı stopajın iadesini istemektedir. İntifa bedellerinin Gayrimenkul Sermaye İradı sayılmadığı, kira parası gibi değerlendirilerek vergilendirilemeyeceği, yorumla vergi ihdas edilemeyeceği, bu nedenle intifa bedelinden vergi sorumlusu olarak davacı … firmasının yaptığı ödemenin hukuki bir dayanağının olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim intifa bedelinin gelir vergisine tabi olmadığı, vergi dairelerince yapılan tarhiyatların iptaline ilişkin ilk derece vergi mahkemelerince verilen kararların Danıştay tarafından onandığı anlaşılmaktadır. Örnek olarak Danıştay 3. Dairesinin 20/02/2018 tarih ve 2014/2881 E-2018/746 K sayılı kararı belirtilebilir. Bu durumda davacının intifa bedelinden yatırdığı stopajın (intifa bedeli kanunen stopaja tabi olmadığından) davalıdan tahsilini talep etmesinin hukuki bir dayanağı yoktur. İlk derece mahkemesi kararında bu talep yönünden gerekçe olmamakla birlikte, davanın reddi kararının bu talebin de reddi anlamına geldiği ve bu kalem isteğin talep edilebilme koşullarının taşımadığının mahkemece kabul edildiği anlaşılmaktadır. Birleşen dava açısından ise mahkeme, davacı …’in birleşen davasına konu uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği, sözleşmeye bağlılığın (ahde vefa ilkesi) esas olup herkesin sözleşme gereğince yükümlülüklerini iyi niyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde yerine getirmesinin esas olduğu, davacı … tarafından dava dışı …. A.Ş. ile bayilik içinde olduğu dönemde 14/12/2001-27/12/2001 tarihleri arasında … A.Ş.’ye … kanalı ile 760.000,00-TL ödeme yapıldığının bilirkişi raporları ile sabit olduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerde intifa bedeli olarak belirlenen 760.000,00-TL’nin … A.Ş.’nin 760.000,00-TL borcundan takas-mahsup edilmesinin kararlaştırıldığı, …’in daha sonra … A.Ş. ile ilgisinin olmadığını öne sürerek intifa hakkının … tarafından kullanılan 01/10/2003 ile 26/05/2011 tarihleri arasındaki süreye tekabül eden bedelini talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması kabul ederek TMK 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralları ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle bu talebi de reddetmiştir. Birleşen davanın davacısı …, intifa bedelinin hiç ödenmediğini öne sürmekte ve intifa hakkının tesis edildiği tarihten bayilik sözleşmesinin sona erdiği tarihe kadar tekabül eden karşılığının belirlenerek tahsilini talep etmektedir. Davacının intifa bedelini dava ve sözleşme dışı şirkete (… Ltd.) yaptığı bilirkişilerce tespit edilmiştir. … firmasının satıcı, …’in alıcı, … Ticaret A.Ş nin bayi olarak tanımlandığı 01/10/2003 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve intifa hakkı tesisi sözleşmesi başlıklı sözleşmede mülkiyeti satıcı firmaya ait taşınmaz payının kuru çıplak mülkiyetinin alıcıya devredilmesi ve alıcı üzerindeki pay üzerinde 25 yıllık intifa hakkı tesis edileceği ve 25 yıllık intifa hakkı bedelinin (bugünkü para birimiyle) 760.000,00 TL olduğu, satıcının intifa hakkı bedelini sözleşmenin 4.4.maddesine göre alıcının hissedar olduğu …Ticaret A.Ş (bayi) nin … olan ve aynı tutardaki borcuna takas mahsup edileceği, alıcının bu takas mahsup işlemine muvafakat ettiği ifade edilmiştir. Bilirkişiler tarafından davacı … firmasının 760.000,00 TL ödemenin sözleşmede belirtilen … Ticaret Ltd. Şti. Ne yapıldığı belirlenmiştir. Davacı da 02/05/2012 tarihli dilekçesinde bu durumu ifade etmiştir. …’in … Ltd. Şti.ye 16/10/1997 tarihinde … hisselerini devralma suretiyle ortak olduğu, daha sonra 23/09/1997 tarihinde …’in hisselerini …. devrettiği, şirketin hisselerinin çok sık el değiştirdiği,… daha sonra yeniden hisse devriyle şirkete ortak olduğu, en sonunda şirketin üçüncü şahısların ortaklığında 28/12/2006 tarihinde …Sanayi Ticaret Ltd. Şti’ne dönüştüğü anlaşılmaktadır. … Ticaret A.Ş’nin ise …in en büyük paydaş olduğu ortaklığında 29 Mart 2000 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. 01/10/2003 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve intifa hakkı tesisi sözleşmesine atıf yapan ve aynı taraflar arasındaki 06/03/2006 tarihli protokolde 01/10/2003 tarihli sözleşmedeki taşınmazın Adana Büyükşehir Belediyesince takası sonucu değiştiği belirtilmiş fakat 01/10/2003 tarihli sözleşmedeki esaslar aynen muhafaza edilmiştir. 06/03/2006 tarihli protokolde (E maddesinde) 760.000,00 TL intifa hakkı bedelinin alıcının ortağı bulunduğu … … olan aynı tutarda borcuna takas mahsup edileceğinin alıcı (…) tarafından kabul edildiği ifade edilmiştir. … A.Ş ye yapılan bir ödeme olmayıp, … Ltd. Şti.’ ye yapılan ödeme vardır. Bununla beraber … firması ile …. Ltd. Şti. arasında 20/10/1997 tarihli bayilik sözleşmesi bulunmaktadır. Sözleşmeyi … Ltd. Şti. adına … imzalamış görünmektedir. Taraflar arasındaki ilişkinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi gözönüne alındığında …’in sözkonusu şirketlerle organik bağı, farklı tüzel kişilik perdeleri altında gösterdiği faaliyet karşısında; … uygulamasına ses çıkarmaması, … tarafından açılan dava sonrasında birleşen davanın açılması göz önüne alındığında; bu ödemenin protokol doğrultusunda çıplak mülkiyet sahibi …’in rızasıyla yapıldığı, birleşen davacı …’in ödemenin yapılmadığını öne sürerek bunu talep etmesinin 4721 sayılı TMK’nın 2. Maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın 29/1.maddesinde yazılı dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve mahkemece korunamayacağı kabul edilmelidir. Açıklanan nedenlerle … firmasının 02/05/2006 tarihinde … Ltd. Şti.’ ye yaptığı ödemenin protokolde kararlaştırılan mahsubun yerine geçtiği, ilk derece mahkemesinin … Ltd. Şti.ye yapılan ödemeyi, … A.Ş ye yapılan ödeme olarak kabul ettiği, birleşen davacı esasen dolaylı yoldan intifa bedelini almış konumda olduğu için birleşen davanın reddi kararının gerekçesinin olaya uygun olduğu kabul edilmelidir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, asıl davanın davacısı vekili ile birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl dava davacısı/ birleşen dava davalısı vekilinin asıl dava yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Birleşen dava davacısı / asıl dava davalılarından … vekilinin birleşen dava yönünden yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince asıl davanın davacısı/ birleşen davanın davalısı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, aynı makbuz ile mükerrer yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının birleşen dava yönünden istinaf talebi olmadığından karar kesinleştiğinde ve talep halinde asıl davanın davacısı/ birleşen davanın davalısına iadesine, 4- Karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden asıl davanın davacısından alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcının, asıl davanın davacısı tarafından yatırılan toplam 71,8 TL harçtan ( 35,9 TL + 35,9 TL ) mahsubu ile bakiye 27,4TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde asıl davanın davacısı/ birleşen davanın davalısına iadesine, 5-Harçlar Kanunu gereğince birleşen davanın davacısı/ asıl davanın davalısı … tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 6- Karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden birleşen davanın davacısından alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, birleşen davanın davacısı tarafından yatırılan 35,9 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın birleşen davanın davacısı/ asıl davanın davalısı …’ den tahsili ile hazineye gelir kaydına, 7-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 8-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.