Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/732 E. 2019/541 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13 HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/732 Esas
KARAR NO : 2019/541 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2016
DOSYA NUMARASI: 2013/201 Esas 2016/820 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı ile davalı arasındaki Bayilik Sözleşmesine göre davacının Kurtköy bölgesinde su satış bayisi olduğunu,…. tarafından 03/08/2012 tarihinde resmi sitesi aracılığıyla yapmış olduğu kamu duyurusunda “….” dolum tesislerinin yeterli olmaması, sağlıklı dolum yapılmamış olması sebebiyle …. üretimlerinin durdurulduğunu açıkladığını, söz konusu duyurunun tüm gazete, TV kanallarında da yayınlandığını, bunun üzerine davacının tüm satışlarının durduğunu, toplu satmış olduğu şirketlerden de suları geri iade almak zorunda kaldığını, davacının 06/08/2012 tarihli faturasıyla 6.131,26 TL değerindeki satamadığı ve önceden parasını ödediği suları davalıya iade ettiğini, ancak kesilen fatura bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine Kartal… Noterliği’nin 10/08/2013 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını, bu nedenle 06/08/2012 tarihli 6.131,26 TL fatura alacağı, parası ödenip davalıdan alınan ve müşterilere suyla beraber dağıtılan 19 LT’lik 791 adet damacana bedeli ve davalının kendi yükümlülüğünde ve sorumluluğunda olan suyun kaynak noktasında hijyeni ve dolumunun sağlıklı yapılması yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle davacının 3 yıllık gelir elde etmesini engellediği, sözleşmenin 30/2. maddesi gereğince 50.000,00 TL cezai şartı İstanbul ….İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icraya koyduğunu, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının icra takibine yaptığı itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu ileri sürerek, davalının İstanbul ….İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında bağlayıcı nitelikte geçerli bir sözleşme bulunmadığını, davalı şirketin şirket müdürlerinden ikisinin ticaret unvanı üzerine atacağı müşterek imza ile temsil ve ilzam edildiğini, davacının dayandığı bayilik sözleşmesi bu şartlara haiz olmadığından şirketi bağlayıcılığı bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının iddialarının soyut ve gerçeğe aykırı olduğunu, davacı tarafından gerçekleştirilen feshin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, dolum tesislerinin üretiminin bakanlık tarafından durdurulduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, sadece damacana hattında ikinci analiz raporu sonuçlarına kadar üretim yapılmasına 13/08/2012 ile 24/08/2012 tarihleri arasında ara verildiğini, müvekkilinin haksız işleme itiraz ettiğini, Bakanlığın bu defa fabrikadan aldığı numunelerin mevzuata uygun şekilde analizini yaptığını, numunelerin temiz çıkması üzerine 10 gün sonra üretime devam ettiğini, davacının satın aldığı ürünlere ilişkin ayıp ihbarında bulunmadığını, davacının 6.131,26 TL değerinde su iadesinin gerçeği yansıtmadığını, davacının 5.537,00 TL’lik damacana alacağının ispata muhtaç olduğunu, davacının cezai şart talebinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında geçerli bir bayilik sözleşmesi bulunmadığını, geçersiz sözleşmelerde kararlaştırılan cezai şartın da geçersiz olduğunu savunarak, kötü niyetli, haksız, mesnetsiz açılan ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/11/2016 tarih 2013/201 Esas – 2016/820 Karar sayılı kararında;”…Toplanan deliller çerçevesinde; yaptırılan bilirkişi incelemeleri neticesinde davacının davalıdan alacaklı olduğunu iddia ettiği miktardan 2.913,26 TL’lik miktarın kayıtlarda tespit edildiğinin 21/10/2014 tarihli raporda belirtildiği, bu nedenle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul …. İcra Dairesinin …. Esas Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının kısmen iptaline, cezai şart alacağı talebinin davalı tarafın üretimi tamamen durdurulmadığından ve faaliyetine devam ettiği anlaşıldığından reddine, fazlaya ilişkin taleplerin belgelendirilmediğinden reddine, ayrıca davalı taraf usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmediğinden faiz talebinin reddine, koşulları oluştuğundan asıl alacağın taktiren %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar vermek gerektiği …”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının kısmen iptali ile takibin 2.913,26 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,Asıl alacak likit nitelikte olmakla 2.913,26 TL nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmolunmasına ve davalıdan tahsiline, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin hatalı karar verdiğini, alacağının hüküm altına alınmadığını, iade faturasının ödenmesi için çekilen Kartal …. Noterliğince 10/08/2013 tarihinde …. yevmiye nolu ihtarnamenin davalıya 14/08/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirketin herhangi bir cevap ve itirazda bulunmadığından iade edilmiş olan 6.131,27 TL tutarındaki faturanın ödemesi için 3 gün sürenin tanındığını, ancak ödenmediğini ve davalının herhangi bir şekilde söz konusu faturalara itiraz etmediğinden 6.131,27 TL alacağının sabit olduğunu, ilk derece mahkemesinin iade faturasına konu malların sevkıyatını yapan … Nakliyat şoförü …. teslim hususunda dinletme taleplerini reddettiğini, mahkemenin eksik inceleme ile hükmü kurduğunu,Cezai şart alacağının hüküm altına alınmasının gerektiğini, davalının asıl görevi olan sağlıklı suyu damacalandırma işlemini hukuka ve sağlığa uygun bir şekilde yerine getirmediğini (21/10/2014 tarihli bilirkişi raporu ve Sakarya Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü tutanakları, Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlı Kurumu tutanaklarına göre), söz konusu sözleşmeye uyarak su satışının yapılmasının imkansız hale geldiği için bayilik sözleşmesinin 20/2 fıkra uyarınca ve Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı davranıldığından davacının 3 yılık gelir elde etmesinin engelendiğini, sözleşme uyarınca cezai şartın uygulanması gerektiğini, ancak ilk derece mahkemesinin davalının üretimini tamamen durdurmadığının ve faaliyete devam ettiği husundaki eksik noksan ve somut olaydan uzak kanaatiyle cezai şart talebinin reddinin hukuka aykırı olduğunu,Müvekkilinin mahalle arasında su satışı yapan bir firma olduğunu, su satışının 19 lt damacanalar üzerinden yoğun olarak yapıldığını, müvekkilinin faaliyeti durdurulan firmanın sularını satamadığını, televizyon ve diğer iletişim araçlarında adı çıktığı için hiç bir müşterisinin sipariş vermediğini ve tüm suların müşterileri tarafından iade edildiğini, somut durumu ilk derece mahkemesinin anlamadığını, Sakarya Valiliği Halk Sağlık Müdürlüğü Çevre ve Çalışma Sağlık Birimi “13.08.2012 gün ve 514-3448 sayılı tutanağının göz ardı ederek hükmün kurulduğunu,791 adet 19 lt damacana alacağına ilişkin ….San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin defter kayıtlarına itibar edilemeyeceğini açıkça beyan ettiklerini, 21/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi defter kayıtları düzgün tutulmadığını, …. yevmiye ve … yevmiye numaralı kayıtların mükerrer olduğunu, bundan dolayı müvekkili tarafından yapılan ödemelerin ve iade edilen ürünlerinde tam kaydının yapılmadığının sabit olduğunu, ilk derece mahkemesinin söz konusu durumu gözardı ettiğini ve ek rapor almadığını, Müvekkilinin söz konusu 791 adet 19 litrelik damacanaları davalı tarafa iade ettiğini, söz konusu damacanaların müşteriye götürülen dolu bidonun karşılığında alınan boş bidonlar olduğunu, söz konusu 791 adet damacana bidonun, davalıdan su sevkıyatında (kamyona teslim) teslim edildiğini, ancak bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, davacının alacağının davacı fatura, defterler ve diğer belgelerle sabit olduğunu, davalı defterlerinde muhtemelen “hurda olarak veya başka bir hesap altında kaydedildiğinden” bilirkişi raporunun eksik düzenlendiğini, ek rapor alınlamasının gerektiğini, ancak ek rapor alınmadan eksik ve hatalı karar verildiğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/201 Esas 2016/820 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bayilik sözleşmesinin haklı nedenlerle feshi sebebiyle cezai şart ile iade faturası ve ödenmeyen boş damacana bedellerinden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı, davalı tarafın su üretim tesislerinin il sağlık müdürlüğünce halk sağlığına aykırılık tespiti ile geçici olarak kapatıldığını, bu durumun televizyon ve gazetelerde duyurulduğunu bu nedenle bayılık sözleşmesini haklı olarak feshettiğini, sözleşmenin feshi nedeniyle cezai şart alacağı oluştuğunu, ayrıca bu nedenle satamadığı ve iade ettiği malların bedelinin ödenmediğini, boş damacanaların davalıya iade edilmesine rağmen bedellerinin ödenmediğini, alacaklarının tahsili için yaptıkları takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı tarafça yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf edilmiştir.Taraflar arasında tarihsiz bayilik sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşmenin 23. maddesine göre sözleşmeden kaynaklanan ihtilaflarda davalı şirket defter, evrak ve kayıtları kesin delil teşkil edecektir.Takibe konu iade faturası davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi, faturanın ve içeriği malların davalıya teslim edildiği davacı tarafça ispatlanamamıştır. Davacı boş damacanaların bedellerinin kendisi tarafından ödendiğini, bu damacanaların dolu damacana verildiğinde müşteriden geri alındığını, davalı tarafça da kendilerine yeni damacana su tesliminde boş damacanaların davalıya iade edildiğini, bedeli peşin olarak ödenen bu boş damacanaların, sözleşme feshedildiği için müşteride kalan damacanaların geri alınmasının mümkün olmadığını bu nedenle bunların bedellerinin davalıdan tahsili gerektiğini belirtmiş ise de bu iddiasını ispatlayamamıştır. Mahkemece bu taleplerin reddine dair karar usul ve yasaya uygun olduğundan bu yönlere ilişkin davacı istinaf sebepleri yerinde değildir. Sözleşmenin haklı nedenlerle feshi sebebiyle cezai şart alacağı talebine gelince, sözleşmenin 20. maddesinin 2. fıkrasında ” diğer tarafın sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle sözleşme feshedilecek olursa, sözleşmeye aykırı davranan taraf diğer tarafın uğradığı zararları ödeyecek ve ayrıca 50.000 TL cezai şart ödeyecektir.” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme TBK 179/1 maddesinde düzenlenen seçimlik cezai şart niteliğindedir. Buna göre sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumunda cezai şart kararlaştırılmış ise alacaklı ya borcun ya da cezanın ifasını talep edebilecektir.Somut olayda, davacı sözleşmeyi feshederek cezai şart talep etmiştir. Buna göre sözleşmenin feshinde davalının akde aykırılığı olup olmadığının tespiti gerekir. Dosyadaki belgelere göre davalının üretim yaptığı kaynak suyu işletmesinde 27/07/2012 tarihinde alınan numunenin yapılan analizinde yönetmeliğe uygun çıkmadığı için 19 litrelik damacana dolumu yapılmasının sakınca teşkil edebileceği 03/08/2012 tarihli tutanakla tespit edilmiş, bu husus aynı tarihli bakanlık açıklaması ile kamu oyuna duyurulmuş, davalı işletmesinin faaliyeti Sakarya Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğünün 13/08/2012 tarihli tutanağı ile numune sonuçları uygun çıkıncaya kadar geçici olarak durdurulmuştur. Davacı ise 03/08/2012 tarihli bakanlık basın açıklaması üzerine 10/08/2012 keşide tarihli ihtarname ile tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetmiştir.Davacının sözleşmeyi feshettiği tarihte ikinci numune sonucu henüz alınmamış olup, bakanlık basın açıklaması sadece davalı markasının damacana sularına ilişkin olarak uygunsuzluk tespit edildiğine yönelik olup, davalının uygunsuzluğun giderildiğini ispatlaması halinde üretime devam etmesine izin verileceği de belirtilmiştir.Buna göre davacı söz konusu sözleşmeyi, ikinci numune sonuçları alınmadan ve davalı tarafın tespit edilen uygunsuzluğu makul sürede gidermesi imkanı bulunduğu bir aşamada tek taraflı olarak feshetmiştir. Feshin süresinde olduğundan bahsedilemeyecektir. Feshin haklı ve süresinde olduğu davacı tarafça ispatlanamadığından cezai şart talebi de yerinde değidir.Bu nedenle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 10/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.