Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/731 E. 2019/527 K. 10.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/731
KARAR NO : 2019/527
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 22/11/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/600 Esas – 2017/1039 Karar
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili , müvekkili firmanın davalı taraftan … UX301LA-DH51T QHD marka ve model bilgisayar satın aldığını, satın almadan sonra ürünün sadece bir hafta sıkıntısız çalıştığını, bir haftanın sonunda harddiskten sesler gelmeye başladığını, bir toplantı esnasında cihazın kilitlendiğini ve tüm çabalara rağmen açılmadığını, dizüstü bilgisayarın kilitlenmesinden ve çalışmamasından sonra müvekili firma yetkilisinin davalı firma müşteri temsilcisini aradığını ve durumu açıkladığını, temsilcinin cihazın taraflarına gönderilmesini istediğini, bunun üzerine müvekkilinin hiçbir biçim ve sebeple cihaza format atılmasını istemediğini açıkça belirterek ürünü gönderdiğini, bir hafta sonra teknis servis tarafından arandığını, üründe parça değişimi yapıldığını ve bu değiştirilmiş haliyle ürünü göndereceklerinin söylendiğini, kendisine hiçbir şey söylenmeden parça değişimi yapıldığını ve harddiskteki bilgilerin de ayrıca kaybolmasına sebebiyet verildiğini, davalı firma tarafından gönderilen ürünün alınmadığını, ürünün hali hazırda davalı tarafta olduğunu ileri sürerek ödenmiş olan fatura toplam bedeli olan kdv dahil 3.598,99 TL nin müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin aldığı tarihte 3.598,99 TL olan ürün bedelinin piyasa fiyatındaki artış nedeniyle aradaki fark kadar olan zararının tazminine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesi sunmamış ancak, 23/12/2015 tarihli celsede; iddiaları kabul etmediklerini, üründe herhangi bir ayıp olmadığının servis tarafından tespit edildiğini, ancak davacı tarafın ürünü almayı kabul etmediğini, malda herhangi bir ayıp olmadığını, satışın uzaktan satış sözleşmesine dayanmadığını, mağazadan yapılmış bir satış sözleşmesi olduğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2017 tarih 2015/600 Esas – 2017/1039 Karar sayılı kararında; “.. Davacının dava konusu … UX301LA-DH51T marka ve model dizüstü bilgisayarı 03/10/2014 tarihinde davalıdan satın aldığı, 16/10/2014 tarihinde davalı firmaya, dava konusu cihazın yüksek ses çıkarması nedeniyle ürünün ayıplı olduğunu ve bu nedenle ürün bedelinin iade edilmesinin gerektiğini bildiren ihtarname gönderdiği, davacının BK 227. maddesindeki seçimlik haklarından birini kullanmak için ihtarname göndermişse de, davacı tarafından ürünün ayıplı veya bozuk bir ürün olduğunun tespitinin yapılması için ilgili teknik serviste incelemesinin yapılmasının ve teknik serviste alınan rapor doğrultusunda değişim ya da para iadesi gibi işlemlerin talep edilmesinin gerektiği, teknik servise inceleme yaptırılmaksızın ürünün altı ay boyunca davacı tarafından kullanıldığı ve bu süre içerisinde başka bir nedenden dolayı arızalanmış olma ihtimalinin olduğu ancak bunun tespit edilmesinin artık mümkün olmadığı, teknik servis tarafından 29/04/2015 tarihinde hard disk değişiminin yapıldığı, davacının başta üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeni ile sonraki aşamalarda ürünün başta ayıplı olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı.”gerekçesi ile,
Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin ayıpla ilgili ses geldiğini fark ettiğinde davalıya bildirimlerde bulunduğunu, davalının bildirimlere yanıt vermediğini, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun bilimsel incelemeden uzak olduğunu, bilgisayarın, davalı tarafın teknik servisine gönderilmesi gerektiği, bunun yapılmamış olması sebebi ile alıcının yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu nedenle sözleşmeden dönme seçimlik hakkı gereği bedel iadesini isteyemeceği kararının tamamen hatalı olduğunu, (TBK m. 219, m. 223, m. 227) Müvekkilinin ses ve zaman zaman kapanma sorununa rağmen cihazı kullanmaya devam etmek zorunda kaldığını ve toplantı sırasında tamamen kapandığını ve bir daha açılmadığını,Teknik servise giden cihazın teknik servis formunda SSD kartın arızalı ve değişimi yapıldığının yazıldığını, teknik servis tarafından cihazın arızalı olduğu tespitinin yapıldığını, Kartı değişen cihazın müvekkili alıcının kabul etme gibi yasal zorunluluğunun olmadığını, Servisin ayıbı tamir etmesi ile ayıbın neden kaynaklandığının tespitinin artık imkansız hale geldiğini, müvekkilinin bundan sorumlu olmadığını beyanla istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ayıplı olduğu öne sürülen malın iadesi ile sözleşmeden dönülmesi ve bedelinin ödenmesi yönündeki taleplerin koşullarının oluşup oluşmadığı yönündedir. İstinaf açısından uyuşmazlık konuları dava reddedildiği için davalı satıcının TBK 219. Ve 223.maddeleri uyarınca var olduğu iddia edilen ayıptan sorumlu olup olmadığı, ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, bilirkişi raporlarında var olduğu öne sürülen eksikliklerin ve satın alınan emtiada serviste yapılan değişikliklerin davaya ve karara etkisidir. Dava konusu bilgisayarın davalı tarafından 3/10/2014 tarihli faturaya istinaden davacıya satıldığı sabittir. Davacının davalıya gönderdiği 16/10/2014 tarihli e.postada ayıplı cihazın iadesi ile bedelinin ödenmesi yönünde ekli ihtarnamelerin e.postaya eklendiği ifade edilmektedir. Dava dilekçesine eklenen 16/10/2014 tarihli davalıya hitaben yazılan ve e.posta ekinde gönderildiği ifade edilen ihtarda ürünün yüksek ses çıkardığı belirtilerek iadesi ve bedelinin ödenmesi istenmektedir. Bununla beraber davacının davalıya ait internet sitesinde Ticket Sistemi olarak ifade edilmiş ilgili alanda 05/07/2015 tarihinde bilgisayarın arızalarını dile getirdiği ve 16/10/2014 tarihli ihtarnamelerden de bahsedilerek bilgisayarın Nisan Mayıs ayında ürünün davalıya gönderildiği ve onay olmaksızın parça değişimi yapıldığı belirtilerek bu şekilde müdahale edilmiş bilgisayarı kabul etmediklerini belirttiği anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından atanmış bilirkişiler, dava konusu bilgisayarın normal sınırlar içinde çalıştığını, 29/04/2015 tarihinde davalı servisine gönderilen bilgisayarın hard diskinin değiştirildiği ve bilgisayarın açılmama şeklindeki servise gönderilme sorununun giderildiğini ifade etmişlerdir. Dava konusu üründeki ayıp gizli ayıp olarak kabul edilse bile davacı tacir olduğuna göre 6102 sayılı TTK’ nın 23/1-c maddesinde belirtilen ayıp araştırmasını süresinde yapıp davalıya ihbar etmediği ve süresinden sonra yaptığı ayıp ihbarından sonra da bilgisayarı kullanmaya devam etmiş olduğu, Nisan 2015′ te açılmama şikayeti ile servise gönderdiği ve sabit bellek değişimi yapıldığı, bilgisayarın iddia edildiği şekilde ayıplı olduğunun, sözleşmeden dönme ve bedelini isteme koşullarının oluşmadığı ve davanın ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporları HMK’ nın 282. maddesine göre hakim tarafından diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirilir. Bu anlamda yegane belirleyici bilirkişi raporları olmadığı gibi bilgisayar servise gönderildikten sonra yapılan değişiklik sonrasında dahi tacir davacı tarafından TTK 23/1-c ye uygun bir tespitinin ve ihbarının süresinde yapılmadığı anlaşıldığına göre bilgisayarı iade ve bedelini isteme koşulları oluşmamıştır. Davacı tacir olduğundan, gizli ayıp halinde TBK 223′ ün ve TBK 229.maddesinin uygulanması mümkün değildir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup istinaf nedenleri yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/04/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.