Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/729 E. 2019/779 K. 22.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/729 Esas
KARAR NO : 2019/779 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2016
DOSYA NUMARASI : 2014/737 Esas – 2016/895 Karar
BİRLEŞEN BURSA 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2011/245 ESAS 2011/509 KARAR SAYILI DOSYASINDA :
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 22/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: ASIL DAVADA:Davacı vekili dava dilekçesi ile, ….San.Tic.Ltd Şirketine, davalı …, davacı … – … ve … kurucu ortak olduğunu, … isimli konut projesine de ortak olduklarını, bu ortaklaktan ayrılması ve hissesini davalı …’na devri için davacıya 4.100,000,00 TL ödeme yapılması hususunda protokol yapıldığını, davacının bu protokelden sonra … projesinden fiilen ve hukuken çekildiğini, projenin davalı tarafından yürütüldüğünü, sözleşmenin 3-a maddesinde 730.000,00 TL’nin 18/06/2009 tarihinde 875.000,00 TL’nin ise 15/12/2009 tarihinde olmak üzere topam 1.605.000,00 TL’nin davacının borçlu olduğu … Bankasına …’nın şirketi v iş ortağı … inşaatın …ndaki alacaklarına temlik etmek sureti ile ödeneceğinin yazılı olduğunu, ancak temlik işleminin aylar sonra yapıldığını, davacının da bu tarihlere uygun olarak …. A.Ş ile sözleşme imzaladığnı ancak ödemenin bir yıl gecikmeli olarak Ağustos 2010 döneminde yapıldığını, bu gecikmeden dolayı …. A.Ş tarafından 230.000,00 TL’nin davacıdan talep edildiğini, davacı tarafından davalılara 30/09/2009 tarihli ihbar yazısı gönderilerek gecikmeden dolayı sorumluluğun kabul edilmediğinin bildirildiğini, temlik olsa da olmasa da davalıların ödemeyi yapmamalarından dolayı temerrüde düştüklerini, ödemenin yapılmaması durumunda davacının %55,13 oranında temerrüt faizine maruz kalacağının davalılar tarafından bilindiğini, davalı belediyenin davalı …’na ve onun şirketlerine çeşitli ödemeler yaptığını, temlikten haberi olmasına rağmen temlik edilen … A.Ş’ye ödemeler yapmayıp, …’na ve şirketine ödeme yaptığını, bu sebeple davalı belediyelenin temlik ödemelerini geciktirmesinin zarar verici işlem oldğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere sözleşmenin ihlali ve temlik ödemesinin haksız olarak geciktirilmesi sebebiyle bugüne kadar oluşmuş faiz zararının şimdilik 180.000,00 TL’sinin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalının ….San.ve Tic.Ltd Şirketindeki davacı hisselerinin devri için 30/03/2009 tarihli sözleşme yaptıklarını, bu sözleşmeye göre davacının fiilen sahip olduğu %22 hisseyi 4.100.000,00 TL karşılığında davalıya devrinin kararlaştırıldığını, sözleşmede ödeme şartlarının belirlendiğini, davalının ortağı olduğu … Ltd Şirketi ve …Ltd Şirketinin Nilüfer Belediyesinden olan alacağının 730.000,00 TL’sinin 18/06/2009 tarihinde 830.000,00 TL’sinin 15/12/2009 tarihinde davacının … A.Ş’ye olan borcuna karşılık temlik verileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin 4.maddesinde Bursa ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında davacının ….Ltd Şirketinde bulunan %2 hissesi üzerine konulan haczin fekkinin sağlanacağı ve 6. maddesine göre %2 hissenin ödemelerden önce davalıya devredileceğinin yazılı olduğunu, sözleşmenin yürürlüğünün ilk adımının davacının hissesi üzerindeki hacizleri kaldırtarak devri yapması olduğunu, ancak davacının yapmadığını, buna rağmen davalının Bursa ….Noterliğinden düzenlenmiş 22/06/2010 tarih … yevmiye nolu temlik sözleşmesi ile … A.Ş’ye temlik verdiğini, ancak buna rağmen hisse devrinin halen yapılmadığını, sorumluluğun davacıda olduğunu, hisse üzerine hacizlerin halen devam ettiğini, sözleşmede Nilüfer Belediyesince geç ödeme yapıldığında sorumluluk altına girilmeyeceğinin yazılı olduğunu, temlik ile alacağı talep etme hakkının bankaya geçtiğini, temlik alacaklısı banka tarafından temlik borçlusu belediyeye karşı yasal işlem yapılmamış ise bunun sorumlusunun davacı ve banka olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı … ile … -… ortak girişimi arasında “… Mah. -…yol, alt yapı, park yolları ve aydınlatma yapımı işi” ihalesi sonucu 16/02/2007 tarihli sözleşme imzalandığını, imzalanan Yapım işlerine ait Tip sözleşmenin 12.5 maddesinde; yüklenicinin idarenin yazılı izni olmadan hakediş ve alacaklarını başkalarına temlik edemeyeceğinin yazılı olduğunu, davalı …’nın 22/06/2009 tarihinde temlik talebinde bulunduğunu, belediyece herhangi bir ödeme planına bağlı kalmaksızın temliğe izin verildiğini, temlik sözleşmesinin … A.Ş tarafından gönderilmesi üzerine 24/06/2009/14863 sayısı ile kayıtlarına alındığını, 06/07/2009 tarihinden sonra 730.000,00 TL’nin 21/12/2009 tarihinden sonra 875.000,00 TL’nin herhangi bir ödeme planı veya ödeme tarihi vaat edilmeksizin ödeneceğinin banka şubesine bildirildiğini, toplam 1.608.000,00 TL temlik ödemesinin 23/08/2010 tarihinde tamamlandığını, ayrıca … verilen temlikten önce … Ltd Şirketi – ….Ltd Şirketi ortak girişiminin 04/03/2009 tarihli talepleri üzerine 700.000,00 TL alacaklarının … Bankasına temlik etme onayı verildiğini, bu bankaya da 26/10/2010 tarihinde ödemelerin tamamlandığını, temlik onayı verilirken son ödeme tarihi vaad edilmediğinden, davalı belediyenin temlik ödemelerinin geciktirildiği hususunda kusurunun olmadığını, sözleşmeye taraf olmadığını, temlik onayının sadece yukarıda bahsedilen işten dolayı verildiğini, diğer işlerden dolayı onay verilmediği için …’na yapılan ödemelerin doğal sonuç olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA:Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle;…. San. Tic.Ltd.Şti’nde kurucu ortak olan …, …, … isimli konut projesine ortak olduklarını, bu ortaklıktan çıkılması ve hissenin davalıya devri için davacıya 4.100,00.-TL ödeme yapılması ve bir kısım ipoteklerin kaldırılmasının gerektiğini, bu konuda bir protokol hazırlanarak davalı ile imzalandığını, davacının protokolün imzalanmasından sonra … projesinden hukuken ve fiilen çekildiğini, projenin davalı tarafından sürdürüldüğünü, satışların davalı tarafından yapılarak paraların tahsil edildiğini, projenin tüm rantının davalıda kaldığını, bu protokolde yer alan 7. Maddede davalının şirketi lehine kurulmuş olan ipoteklerin davalı tarafından kaldırılması konusunda anlaşıldığını, … Caddesi üzerinde bulunan … Apartmanında bir dubleks daire ve bir dükkan üzerindeki ipoteklerin 31/12/2009 tarihine kadar kaldırılmasının gerektiğini, ipoteklerin kaldırılmadığını, davacının dükkanını 350.000.00,-TL’ye sattığını, ancak ipoteğin kaldırılmaması sebebiyle satın alan kişinin davacıya ödemelerini geciktirdiğini ve aralarındaki sözleşme sebebiyle satım bedelinin bir kısmını cezai şart sebebiyle ödenmediğini, iş bu zararın ödetilmesinin gerektiğini, davacının bu iki taşınmazı hukuki ayıptan kurtarmak maksadıyla akrabası …. ait … 419 m2 arsa ile yeğenlerine ait Kemalpaşa’da 10 adet arsayı ipotek gösterdiğini, yeni ipotekler sayesinde bu iki taşınmaz üzerindeki ipoteklerin kaldırıldığını, iş bu ipoteklerin kurulması ve kaldırılması ile tapu harç ve giderlerinin davacı tarafından karşılandığından bu zararın ödenmesinin gerektiğini, davacının …. A.Ş.’ye borcu bulunduğunu, bu borç sebebi ile davacının çok değerli yerleri bankaya ipotek ettiğini, bu ipotekleri de kurtarmak için sözleşmeye açıkca … A.Ş.’ye olan borçların davalı tarafından üstlenildiğini, davalının iş bu borcu zamanında … A.Ş.’ye ödemediğini, … A.Ş.’nin ipoteklerin paraya çevrilmesine yönelik takiplere geçtiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, davalının davacıya olan borcunu zamanında ödemiş olsaydı taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin kalkacağını ve davacının mağdur edilmeyeceğini, davacının davalının temerrüdü sebebiyle değeri 3.000.000,00.-TL’den fazla olan taşınmazları tasarruf edemediğini, paraya çeviremediğini, davacının başka yerlere de borçlu olduğunu ve yatırımları bulunduğunu, bu borçları kapatabilesi ve yatırımlarına devam edebilmesi için nakte ihtiyacı olduğunu, davalının sözleşmenin 3/b maddesinde davacı adına Bursa Spor Kulübüne ödeme yapacağını taahhüt ettiğini, davalı bu paranın ödendiğini davacıya bildirmiş ise de , kusurlu hareketleri sebebi ile zarara uğrayan davacının yaptığı araştırmada bu paranın Bursaspor’a ödenmediğini öğrendiğini belirterek sözleşmeden kaynaklanan ipoteklerin çözülmemesi ile … A.Ş.’ye olan borcun ödenmemesi sebebiyle ipoteklerin kaldırılmaması neticesinde taşınmazlar üzerindeki fekler yapılıncaya kadar devam etmesi amacıyla oluşan tüm zararlar ile ipoteklerin zamanında fekkedilmemesi sebebiyle uğranılan zararlar ve taşınmazların satılmamasından dolayı uğranılan zararların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ticari faizle birlikte şimdilik 17.500,00TL’nin ödenmesine, davalının Bursaspor Klubüne davacı adına ödenmesi gerektiği halde ödemediği 82.500,00TL’nin 30/03/2009 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın tüm iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olup reddinin gerektiğini, davalı ile davacı arasında ortak oldukları …. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ndeki hisselerin satışı ile ilgili olmak üzere 30/03/2009 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, bu sözleşmeye göre davacının şirkette fiilen %22 olan hissesine karşılık olmak üzere 4.100,00 TL’nin davalı tarafından davacıya ödenmesi şartlarının belirlendiğini ve bu bedelin içinde Bursa Spor Kulübüne davacının borcu olan 82.500,00 TL’nin de dahil edildiğini, sözleşmenin 4. Maddesine göre davacının Bursa ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasından ….San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nde bulunan %2 hissesi üzerine konulan haczin fekkini sağlayacağı ve 6. Maddesine göre de şiretteki kayden %2 hissesini ödemelerin ve temliklerin yapılmasından önce davalıya devrinin kararlaştırıldığını, buna göre sözleşmenin yürürlüğünün ilk adımının davacı tarafından hisse üzerindeki haczin fekkini sağlayarak hisse devrinin yapılması olduğunu, davacının kötü niyetli olarak hisse üzerindeki haczin fekkini sağlamadığını ve hisse devrini yapmaktan imtina ettiğini, buna rağmen davalının sözleşme gereği verilmesi gereken Bursa ….Noterliği’nin 22/06/2010 tarih ve …. yevmiye sayılı temlik sözleşmesi ile … A.Ş.’ne temlik verdiğini davacının daha fazla zarara uğramasını engellediğini, davacının ise halen hisse üzerindeki haczin kaldırılmadığını ve hisse devrini gerçekleştirmediğini, temliklerin belirlenen sürede yapılmamış olmasının sorumlusunun davacının kendisi olduğunu, B.K.’nın 81.maddesi gereği sözleşmede bu edimini yerine getiremeyen davacının davalıdan edilmelirni yerine getirmesini talep etmesinin imkansız olduğunu, buna rağmen davalı tarafından davacı adına Bursa Spor Kulübüne 82.400,00 TL ödeme yapıldığını, davacının aynı sözleşmeye dayalı olarak munzam zarar talebi ile davalı ve … aleyhine Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2010/728 eses sayılı dosyası ile dava açmış olup, her iki dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu, bu nedenle eldeki dava ile Bursa Asliye 1. Ticaret Mahkemesi’nin 2010/728 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 26/09/2016 tarih 2014/737 Esas – 2016/895 Karar sayılı kararında;”…Davacı, … A.Ş ile yaptığı borcun tasfiyesi ile ilgili protokolde de; davalının …ndan alacağının bankaya temlik edileceği yönündedir. Bu temlik işlemi de davalı tarafından yerine getirilmiştir. Artık …ndaki alacak üzerinde tasarruf yetkisi bankadadır. Belediyenin geç ödemesinden davacı ve dolaylı olarak davalı da sorumludur. Ancak banka davalının sorumluluğunu temlik sözleşmesi ile kaldırmıştır. Dolayısıyla davacının sorumluluğu da kalkmıştır. Çünkü aksi düşünüldüğünde alacak üzerinde tasarruf yetkisi kalmayan davacı adına davalının sorumluluğunu kaldırmış olmasına rağmen davacıyı sorumlu tutmuş olur. Bu sebeple, bankanın geç ödemeden dolayı davalıyı sorumluluktan kurtarması, davacıya da yansımaktadır. Bunun yine aksini düşündüğümüzde yani davalının bankaya karşı sorumluluğu kalktığı, ancak davacıya karşı sorumluluğu devam ettiği kabul edildiğinde, temlik sözleşmesine davacının sorumlu olmayacağı yönünde madde konulmasının anlamı kalmayacak, davalının sorumluluğu dolaylı da olsa devam edecektir. Buna göre banka tarafından davacı ile temlikten önce protokol yapılarak ödemeler için vade konulmuş ise de; daha sonra düzenlenen temlikname ile vadeleri kaldırmış olup, davalıyı sorumluluktan kurtarmıştır. Bunu başka şekilde de açıklayabiliriz. Banka temlik sözleşmesi ile davalıdan olan alacağından vazgeçtiğinde davacıdan talepte bulunabilinir mi?. Banka temlik ile aldığı alacaktan vazgeçtikten sonra davacıdan talep edemez. Dolayısıyla temerrüt faizinden vazgeçmiştir. Artık davacıdan temlik alacağının geç ödendiğini belirterek, kredi borcu için temerrüt faizi talep edemez. Talep etmiş ve davacıda ödenmemesi gereken işlemiş faizi ödenmiş ise davalıdan zarar olarak talep edemez. Çünkü ödenmemesi gereken borcu davalıdan talep edemez. Bu sebeple, asıl davada; davalı …’na yönelik açılan davanın reddine karar verilmiştir. Nilüfer Belediyesine yönelik açılan davada ise, belediyenin gerek davacıya gerekse bankaya yönelik bir vade tarihi yoktur. Davalıya yönelik temerrüde düşürücü bir muayyen tarih verildiği de ileri sürülmemiştir. Davalı … ile Belediye arasında yapılan sözleşmeden dolayı alacağın muaccel olduğu ve belediyenin temerrüde düştüğü de iddia edilmemiştir. Bu sebeple, Belediye’ye yönelik zarar iddiası ile talepte bulunulamaz. Bunun haricinde belediye tarafından temliğe onay şartlı olarak verilmiş ve taraflarca buna karşı herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. Bu sebeple; gerek Belediye ile davacı ve banka ile belediye arasında alacağın belirli bir vadede ödeneceği hususunda bir sözleşme olmaması gerekse belediye ile davalı … arasında alacağın muaccel olduğuna dair muayyen bir tarih bildirilmediğinden, davalı belediyeye yönelik davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen davada ise; davacı bankanın ipotekleri kaldırmadığını, ipotekli taşınmazların satıldığını, ancak ipoteklerin kaldırılması için başka gayrimenkullerin ipotek verildiğini belirterek, ipotek için yapılan masraflar, ipoteklerin zamanında kaldırılmadığı için zararların olduğunu, bu zararlarına ilişkin olarak şimdilik 17.500,00 TL’nin ticari faizi ile tahsilini ve davalının protokol gereğince davacının Bursa spor Kulübüne olan 82.500,00 TL borcunu ödeyeceğini taahhüt ettiğini, ancak ödemediğini belirterek 82.500,00 TL’nin 30/03/2009 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı Bursa Spor Kulübüne ödeme yaptığını belirtmiş ancak ödeme belgesi sunmamıştır. Diğer taleplerin ise reddini talep etmiştir. Bursa Spor Kulübüne yazılan müzekkereye verilen 21/09/2015 tarihli cevabi yazıda ise; herhangi bir ödemenin yapılmadığı belirtilmiştir. Buna göre; davalı 82.500,00 TL ödeme yaptığını ispat edememiştir. Bu sebeple davalı 82.500,00 TL’den sorumludur ancak daha önce temerrüde düşünülmediğinden 18/04/2011 dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmiştir. Davacının, diğer talepleri olan tapu masrafları yaptığını veya ipotekten dolayı taşınmazları satamayarak zarara uğradığını ispat edememiştir. Tapu masrafları yaptığına dair bir belge ibraz etmemiştir…”gerekçesi ile, Asıl davada; davanın reddine, davalı … vekili yararına ölçümlenen 16.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davalı … vekili yararına ölçümlenen 16.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Birleşen davada; davanın kısmen kabulü ile; 82.500,00 TL’nin 18/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının tapu masrafları ve munzam zarar ile ilgili diğer taleplerinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı ve davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacının …’den alınan kredinin kefili olduğunu, kredi borcu … Ltd Şti ve …. Şti. tarafından borcun dış şeklinde üstlenildiğini, bu üstlenmeye kredi borcunun kefillerinin de rıza gösterdiği için kefillerinin sorumluluklarını üstlenmeye rağmen sürdüğünü, … Şti. ve … . Şti. Nilüfer Belediyesinden olan alacağını …’ e temlik etmek suretiyle üstlendiği borcu ödeme yoluna gittiğini, eğer bu temlikin ifa uğruna temlik olduğunun kabul edilirse, temlik ile sorumlulukların sona ermediğini, Hem temlik edenler hem de kefillerin sorumluluklarının sürdüğünü, ancak … ile temlik edenler arasında yapılan temlik sözleşmesinde yazıldığı üzere Nilüfer Belediyesi’nin ödemelerde gecikmelere neden olması durumunda temlik edenlerin sorumluluğunun olmadığını, …’nun temlik edenlerce üstlenilen kredi borcuna kefilliğinin sürdüğünü, fakat bu kefillik kapsamında gecikmelerden meydana gelecek faizin ödenmesi konusunda bir sorumluluğunun kalmadığını, çünkü temlik edenlerin borcu üstlendikten sonra kredi borcunun asıl borçluların sorumlu tutulmadığı bir hususta kefilin sorumlu tutulmamasının gerektiğini, zira kefiller borcun … Şti ve …. Şti tarafından üstlenilmesine rıza gösterdiğini, kefil olan müvekkilinin ayrıca Nilüfer Belediyesi’nin ödemelerini geciktirdiği hakkında tarafların dikkatini çektiğini ve gecikmelerden sorumlu olmayacağı yönünde ihbarname ile tarafları uyardığını,Nilüfer Belediyesi’nin her ne kadar “şu tarihte ödeyeceğim” demese de belirli tarihlerden sonra ihbar ve ihtara gerek olmaksızın ödeyeceğini beyan ettiğini, bu halde o tarihlerden sonra borcun muaccel olduğunu ve ihbar ve ihtara gerek olmadığı yönündeki beyan ile de Nilüfer Belediyesi bakımından temerrüt halinin gerçekleşmiş olduğunun göz önüne alınmasının gerektiğini, zira belediye ihtar ve ihbara gerek olmadığını …’e yaptığı bildirimde beyan ettiğini, bu halde kamu kurumu olan bir kurumun bu beyanı ile ilgili tarihler itibariyle temerrüt hali başlamış olmalı olduğundan, 06.07.2009 tarihinden sonraki ilk günden itibaren ilk bedel üzerinden doğacak feriler belediye üzerine doğacağını, aynı durum ikinci bedel için de geçerli olduğunu, en kötü ihtimalle belediyenin …’e yaptığı bildirimde bahsettiği iki tarih için 1. tarihli ödemesinin 2. tarihten önce yapılması gerektiğini, ancak bu konularda herhangi bir değerlendirme yapılmadan hükmün kurulduğunu,Belediye vekilinin yargılama esnasında belediye tarafından herhangi bir ödeme planı veya ödeme tarihini vaat edilmeksizin temlike konu olan borcu ödeyeceği yönündeki beyanının kamu kurumuna duyulan güveni zedelemekte olduğunu ve belediyenin kötü niyetli olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmadığını, belediyenin bir vade belirtmediğini, dolayısıyla herhangi bir gecikme yaşanmadığı yönünde hükmün kurulduğunu,Belediyenin temlik ödemelerini geciktirirken başka ödemeleri aynı dönemde yaptığı yönündeki iddialar hakkında gerekli incelemelerin yapılmadan hükmün kurulduğunu,Her ne kadar temlik edenlerin gecikmelerden vs. sorumlu olmadığı düzenlenmişse de ödemenin yapılmasının muhakkak sağlayacakları yönündeki madde (Temlik sözleşmesi V.2) bakımından temlik edenlerin herhangi bir girişimde bulunup bulunmadıkları yönünde gerekli incelemelerin yapılmadan hükmün kurulduğunu,Davalı … iken, hükmün davalı şahsın ismini taşıyan şirket baz alınarak kurulduğunu,Temlik işlemlerinin 07.04.2009 tarihli protokolden yaklaşık olarak iki buçuk ay geçtikten sonra gerçekleştirilmesinin bu protokolün geçerliliğini etkileyip etkilemediğini ve kefillerin aynı şartlarda protokolden doğan yükümlülüklerinin sürdürüp sürdüremeyeceği hakkında iradelerinin mevcudiyeti hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadan hükmün kurulduğunu,Birleşen davaya ilişkin talepleri hakkında yeterli inceleme yapılmadan hükmün kurulduğunu,Davalıların kusuruyla zamanında yapılmayan ödemeler nedeniyle müvekkilinin teminat olarak verdiği ipotekler geç ödeme nedeniyle kaldırılamadığını, dolayısıyla müvekkilinin ilgili taşınmazlar üzerinde tasarruf edemediğini, bu halde kaldırılamayan ipotekler nedeniyle tapu harçları, ipoteklerin fekki ve kurulması için yapılan giderler hakkında delillerin toplanmadığını,Vekalet ücretinin yekün olarak 16.750,00 TL olması gerektiğini, ancak davalı vekilleri yararına ayrı ayrı 16.750,00 ’şer TL olarak hükmün kurulduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmişlerdir.Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, Birleşen davada 20/07/2016 tarihli dilekçesini tekrar ettiklerini, bu dilekçe de belirttilen hususların ve eklerinin incelendiğinde işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin anlaşılacağını, bunun bir hukuki hata olduğunu,İleri sürerek, tüm dosya münderecatı dikkate alınarak, davalının yerinde olmayan istinaf nedenlerinin reddi ile, yasa ve usule uygun Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/ 737 Esas 2016/895 Karar, sayılı ve 26/09/2016 tarihli kararının asıl dava yönünden onanmasına, birleşen dava yönünden (2011//509 E.) istinaf başvuru talebinin kabulü ile bozulmasına, masraf ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/737 Esas – 2016/895 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Asıl Dava, adi yazılı sözleşme ile limited şirket pay devrine dair anlaşma gereği davacının borçlu olduğu dava dışı …’ sına davalının ve dava dışı ortağı RAM inşaatın Nilüfer Belediyesindeki alacakların temlik edildiği halde, davalı … ve davalının temlik edilen alacağı geç ifa etmeleri nedeniyle uğramış olduğu zararın tazminine ilişkindir. Birleşen Dava, adi yazılı sözleşme ile limited şirket pay devrine dair anlaşma ile borcun devrine dair anlaşmanın , davalı tarafından ihlal edildiği iddiasına dayalı uğramış olduğu zararın tahsili istemine ilişkindir. Limited şirket pay devrinin ne şekilde yapılacağı TTK.nun 520.( Yeni TTK. 595)maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, pay devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve imzaların da noterce tasdik edilmesi, ortaklarca maddede gösterilen nisapla devre muvafakat edilmesi ve devir hususunun pay defterine kaydedilmesi gereklidir. Belirtilen şekil şartı, ispat için değil, sözleşmenin geçerliliği için zorunludur. İmzaları noterce tasdik edilmeyen limited şirket pay devrini öngören adi yazılı sözleşmeler geçersizdir. Uyuşmazlık konusu somut olay; Davacı ile davalı … arasında 30/03/2009 tarihli protokol başlığı altında, davacının dava dışı …. Tic. Ltd. Şti.’indeki hissesinin davalı …’ na 4.100.000,00 TL karşılığında devir etmeyi ve bu şekilde davacının şirketten ayrılmasının kararlaştırıldığı, davalının protokol ile kararlaştırılan devir bedelinin ödenmesi ile ilgili borç kalemleri üstlendiği, dosya kapsamında bulunan 18/02/2013 tarihli protokol başlığı altında adi yazılı sözleşme ile, dava tarihi 10/12/2010 tarihi ve yargılamanın devamında davacının şirket hisselerini henüz davalıya devir etmediği görülmüştür. Her ne kadar, geçersiz bir sözleşmeye dayanılarak bir talepte bulunulması mümkün değil ise de, belirtildiği üzere davacı ile davalı … arasında davacının pay sahibi olduğu dava dışı limited şirketteki payını davalıya devrine dair, adi yazılı sözleşmeler imzalandığı, bu sözleşmede hisse devri ve devir bedelinin nasıl ödeneceğinin kararlaştırıldığı, taraflar arasında sözleşmenin geçersizliğinin tartışma konusu olmadığının sabit olduğu, sonrasında sözleşme noterden onaylanmasa da, yargı sürecinde tarafların 18/02/2013 tarihli protokol başlığı altında adi yazılı sözleşme ile, 30/03/2009 tarihli protokolü ayakta tuttukları, edimlerini karşılıklı olarak tümüyle veya önemli oranda yerine getirildiği, ve böylece şekil koşuluna uyulmadan yapılan sözleşmeye rağmen, bu aşamadan sonra şekil eksikliğinin ileri sürülmesinin de, MK.nun 2. maddesinde belirtilen iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı görülmekle, taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinin geçerli hale geldiğinin kabulü gerektiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davacının 4.100.000,00 TL ödeme karşılığında şirket hissesini davalı …’ na devri için protokol yapıldığı, protokolde hisse devir bedelinin, davalı tarafça davacının dava dışı … Bankasına borcunu üstlenmek suretiyle iki taksit halinde ödenmesinin kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki 18/02/2013 tarihli protokolden anlaşıldığı üzere, şirket hissesinin henüz devir edilememe nedeninin dosyadaki delillerden anlaşılamadığı, dolayısıyla davacının davalı tarafından borcuna karşılık ödemenin gecikmesinden kaynaklı zararının bulunduğuna yönelik iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, davacının birleşen davasında, teminat olarak verdiği ipoteklerin geç ödeme nedeniyle kaldırılamadığını, dolayısıyla ilgili taşınmazlar üzerinde tasarruf edemediğini ileri sürmüş ise de, kaldırılamayan ipotekler nedeniyle tapu harçları, ipoteklerin fekki ve kurulması için yapılan giderlerle ilgili belge sunmadığı gibi, taşınmazı tasarruf edememesi ile ilgili uğramış olduğu zararını ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Davalı belediyedeki alacaklarını davalı … ile … arasındaki temlik sözleşmesine taraf olmadığı gibi, ayrıca davalının davacıya bu hususta vaatte bulunduğuna yönelik yazılı delil sunulamadığı, bu bağlamda davacının diğer davalı ile arasındaki sözleşme nedeniyle sözleşmenin ifasının gecikmesinden kaynaklı zararını da talep edemeyeceği anlaşıldığından, davacı vekilinin davalı … ile ilgili mahkemenin ret kararına yönelik istinaf sebebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Birleşen davada davalı vekilinin istinaf sebebinin incelenmesinde; davalı tarafın somut bir istinaf nedeni ileri sürmediği gibi, Bursa Spor Kulübüne yazılan yazıya verilen cevapta; herhangi bir ödemenin yapılmadığı belirtilmesi üzerine, mahkemece davalı tarafın 82.500,00 TL ödeme yaptığını ispatlayamadığı gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne karar verildiği, davalının istinaf sebeplerine bağlı yapılan istinaf incelemesi sonucu, davalı tarafça yukarıda bahsedilen protokolde kararlaştırılan hisse devir bedeline karşılık gelecek şekilde Bursa Spor Kulübüne ödemede bulunulduğuna ilişkin belge sunulamadığı görülmekle, kabul kararının yerinde olduğu, bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davalılar lehine ayrı ayrı hükmedilen vekalet ücretine ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde; Davacı hisse devir sözleşmesinde kararlaştırılan bedelin geç ödenmesinden kaynaklı zararının davalılardan birlikte tazminini talep etmiştir. Mahkemece, davalılar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak farklı nedenlere dayalı olarak davanın reddine karar verilmiştir. Avukatlık Asgari ücret Tarifesi Genel Hükümlerin 3/2. Maddesine göre; Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur. Bu itibarla; mahkemece davacının reddedilen tazminat istemleri yönünden kendilerini farklı vekillerle temsil ettiren ve ret sebepleri farklı olan davalıların lehlerine ayrı ayrı nispi vekalet ücreti takdir edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacının bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı ve davacı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca yatırılan 98,10’ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40’ar.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90’ar.TL harcın mahsubu ile bakiye toplam 17,00TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.635,57.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.408,89.TL harcın mahsubu ile bakiye 4.226,68.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 22/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.