Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/727 E. 2019/497 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/727
KARAR NO : 2019/497
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2017
DOSYA NUMARASI: 2017/338 Esas – 2017/279 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 03/04/2019
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/922 Esas sayılı dosyasından verilen terfik kararı gereğince davalılardan … açısından dosyanın tefrikine karar verilmiş ve bu davalı yönünden Mahkemenin 2017/338 Esas numarasına kaydı yapılan dava dosyasının yargılaması sonucunda verilen karara karşı, istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/922 Esas sayılı dosyasında verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalılar … ve … San. ve Dış Tic. A.Ş. aleyhine itirazın iptali talebinde bulunmuştur. Davalılara çıkartılan davetiyelerin tebliği aşamasında davalı … vefat etmiş olması nedeniyle tebligatın yapılamadığının görülmesi üzerine çıkartılan nüfus kayıt örneğinden adı geçen davalının 04/07/2016 tarihinde yani dava açılmadan önce vefat ettiğinin anlaşıldığı gerekçeleri ile dava dosyasından bu davalıya ilişkin talebin tefrik olunarak Yerel Mahkemenin 2017/338 Esas numarasına kayıt edildiği ve bu dosya üzerinden yargılamaya devam olunduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 11/04/2017 tarih ve 2017/338 Esas – 2017/279 Karar sayılı kararı ile; ” … Davalı … dava açılmadan önce 04/07/2016 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla ölü şahıs aleyhine dava açılamayacağından davanın usul yönünden reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davanın usul yönünden REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; HMK 124. maddesi kapsamında iradi olarak taraf değişikliği yapılmasına imkan sağlandığını, maddeye göre maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulü için karşı tarafın rızasının aranmayacağını, aynı maddenin 4. fıkrasında da “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi, kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir ” düzenlemesinin yer aldığını, buna göre mahkeme tarafından dosyanın tefrik edilerek davanın reddedilmesi yerine kendilerine mirasçıların davaya dahil edilmesi için süre verilmesinin gerek usul ekonomisi açısından gerek anılan madde hükmü gereğince doğru olacağını, müvekkili bankanın mirasçılar hakkında ayrı bir dava açıp davaların yeniden birleştirilmesi için talepte bulunmak durumunda kalacağını, bu konuda Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’ nin 02/08/2013 tarih ve 2013/28335 Esas – 2013/36304 Karar sayılı kararını dilekçesi ekinde sunduğunu beyanla; Yerel Mahkemenin 2017/338 Esas – 2017/279 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan ticari kredinin geri ödenmemesi üzerine yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, davalının davadan önce ölmüş olması nedeniyle mahkemece verilen kararın usul ve yasaya, dosya içeriğine uygun olup olmadığı yönündedir. Ölü davalının da aralarında bulunduğu asıl kredi borçlusu ve kefiller aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyasında ilamsız icra takibi yapıldığı, takip borçlularının ortak vekil aracılığıyla 22/03/2016 tarihinde takibe itiraz ettikleri, davacı alacaklı bankanın takip borçlularından biri hariç tümü aleyhine İstanbul 15. ATM.de 2016/922 E. Sayılı dosyada 08/09/2016 tarihinde itirazın iptali davası açtığı, dava sürecinde davalı … öldüğünün tespit edildiği, davacı vekilinin davalının öldüğünü bilmediklerini beyan ederek mirasçılara tebligat yaptırmak için süre istediği, davanın tefrik edilerek ölü şahıs aleyhine dava açılamayacağından davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalının 04/07/2016 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Taraf ehliyetinin varlığı dava şartlarındandır. Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Türk Medeni Kanununun 28. maddesinde, gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Kanunda ölü kişiye karşı dava açılması hâlinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Dava açarken davacıdan davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının, davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı da olabilir Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişi taraf ehliyetini yitirir. Bununla birlikte HMK’ nun 124. maddesine göre bir davada taraf değişikliği mümkündür bunun için karşı tarafın açık rızası gerekmektedir. Fakat ölü kimse aleyhine açılan davada karşı taraf olmadığı için karşı tarafın açık rızasının alınması da mümkün değildir. Yasanın devamına göre, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilebilir. Taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak, yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m.30) ile bağdaşmaz. Davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır.Yargıtay HGK’nın 11/04/2018 T ve 2017/14-2535 E- 2018/778 K sayılı kararında da belirtildiği üzere: Dava tarihinden önce ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişi taraf ehliyetini yitireceğinden aleyhine dava açılamaz ise de; maddi hatadan dolayı muhatabın yanlış gösterilmesi, davacının tüm özeni göstermesine rağmen dava açacağı kişiyi doğru tespit edememesi, kısa süre önce kendisiyle işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi durumlarında yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak yargılamaya gerçek tarafla devam edilmeli ve bu durumda mahkemece, ölen kişinin veraset belgesi ile belirlenen tüm mirasçılarına dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle davanın esasına girilmesi gerekir.Somut olayda da davacı tarafından yapılan ilamsız icra takibine vekilleri tarafından vaki itirazdan sonra davanın açıldığı tarih itibariyle itiraz edenlerden biri olan davalı … dava tarihinde öldüğünü bilmesi, aradan fazla zaman geçmediğinden davacıdan beklenemez. Davacının dürüstlük kuralına aykırı olmayan HMK 124. Maddesi doğrultusunda taraf değişikliği anlamına gelen mirasçılara davayı yöneltme talebi mahkemece değerlendirilmemiştir. Bu durum usul ve yasaya aykırı olup hükmün HMK 353/1-a 4 kapsamında kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2017 tarih ve 2017/338 Esas – 2017/279 Karar sayılı kararının HMK.nun 353/1-a4 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafça yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 31,40 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvuru harcı 85,70 TL ve istinaf posta gideri 32,50 TL olmak üzere toplamı 118,2 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/04/2019 tarihinde HMK 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.