Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/711 E. 2019/496 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/711
KARAR NO : 2019/496
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/403 Esas – 2017/38 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 03/04/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalı şirketin kendileri aleyhine başlattığı ve İstanbul …. İcra müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına itirazları neticesinde diğer tarafın açtığı ve İstanbul 6 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/230 E sayılı dosyasında verilen nihai karar sonucu davalı (itirazın iptali davasının davacısı) tarafın alacağının 633.904,79 € olduğuna karar verildiğini, 109.348,00 EURO nun 27/11/2007 tarihinden sonra davalıya ödendiğini, davalı şirketin 633.905 EURO dan artan kısmı sigortadan tahsil ettiğinin mail yazışmalarından öğrendiklerini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalının şimdiye kadar sigorta şirketinden tahsil ettiği ödemeler nedeniyle şimdilik 10.000 TL nin davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, İstanbul 6 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/230 E sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiğini, ilama rağmen davacının müvekkiline ödeme yapmadığını, davacının müvekkili şirketin sigortadan ödeme aldığına dair iddiasının doğru olmadığını, davacının bu iddiasını senetle ispat etmesi gerektiğini, dava değeri itibarıyla tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2017 tarih 2014/403 Esas – 2017/38 sayılı kararında; ” … Davalı alacaklı şirketin, mahkemenin 2003/230 E sayılı dosyasında hüküm altına alınan alacağını, davalı şirketin Almanya bölümünün sigorta şirketinden tahsil ettiği, davacı tarafın kendileri tarafından yapılan ödemenin mükerrer olduğunu iddia ettiği, ancak davacının davalıya yaptığı ve mükerrer olduğunu iddia ettiği 109.348 EURO yu ödediğine dair belge ibraz etmediği, davalının aynı ödemeyi sigorta şirketinden aldığına dair de belgenin de sunulmadığı, sunulan mail yazışmasının maili gönderen tanık … tarafından teyit edilmediği, mailin dayanağı olan belgenin de sunulmadığı, davacının alacağının ispatlanamadığı …”gerekçesi ile; ” Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkinin …Ltd. Şti. üzerinden yürütüldüğünü, bunun tamamen usuli bir zorunluluk olduğunu, her iki şirketin birbirinden tamamen bağımsız olduğu iddiasının bu nedenle kabul edilemez olduğunu, Davalı vekilinin 634.998,93 Euro alacağının ödenmediği iddiasının doğru olmadığını, davalının alacağının tamamının … A.Ş.’ den tahsil edildiği bilgisine ulaşıldığını, bu konu ile ilgili daha önce ilgili sigorta şirketine yazı yazılmasının talep edildiğini; … A.Ş.‘ ye davalı şirkete yapılmış bir ödeme olup olmadığının, ödeme yapılmışsa miktar ve ödeme zamanının tekrar sorulmasını talep ettiklerini, 23.10.2016 tarihli taleplerinin, delil listesinde yer almadığı ve davalı tarafça muvafakat edilmediği gerekçesiyle reddedildiğini, delil listesinde tanık delilinin yer aldığını, ilk derece mahkemesince dinlenmiş olan tanığın beyanı ile sonradan ortaya çıkan delilin söz konusu olduğunu, HMK 145 ve diğer lehe maddeler dikkate alınarak herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, ancak ilk derece mahkemesinin bu talebi reddettiğini ve davanın kanıtlama imkanının davacının elinden alınarak davanın reddine karar verildiğini, Davalı şirket çalışanı …’ nin yazmış olduğu e-mailin delil başlangıcı olduğunu, … mahkeme huzurunda tanık olarak dinlendiğini, beyanında müvekkili şirketle davalı şirketin ticari ilişkisini kabul ettiğini, davalı şirketin çalıştığı sigorta şirketlerini belirttiğini, bu nedenle de yerel mahkemenin tanığın bu beyanını dikkate alarak talep doğrultusunda davalı şirketin sigorta şirketlerinden herhangi bir ödeme alıp almadığını tespit etmesinin gerektiğini, ancak buna aykırı davrandığını, Yargıtay kararlarında delil başlangıcının ne olduğu ve hangi şartlarda kabul edilmesi gerektiğini açıkladığını, (Hukuk Genel Kurulu’nun 01.07.2009 gün 2009/13-222 E. 2009/299 K.; 14.07.2010 gün ve 2010/14-394 E. 2010/395, 15.04.2011 gün ve 2011/13-14 E. 2011/189 K. ile HGK 29/01/2014 tarihli 2013/376 E.- 2014/49K. sayılı kararları) Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar için tanık dinletilebileceğini, tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinletilmesinin mümkün olduğunu, (HGK 06.04.2011, 2010/10-742 E., 2011/64 K. ve Yargıtay 3. H.D. 10.06.2014, 2014/7722 E., 2014/9296 K) Yabancı şirketlerin Türk şirketlerle olan ticari ilişkilerinde zarar etmemek için yurtdışındaki sigorta şirketleri ile anlaştığını ve tahsil edemedikleri alacaklarını bu şekilde tazmin ettiklerini, ancak yabancı şirketlerin bu şekilde tahsil etmiş oldukları alacaklarını sanki hiç tahsilat yapılmamış gibi Türk şirketlerinden de talep ettiğini ve bu şekilde ülke ekonomisine zarar vermekte olduklarını, bu yönüyle davanın kamu yararına da olduğunu, davalı şirketin de bizzat kendi çalışanın attığı e-mail ile öğrenilen alacağını sigorta şirketinden tahsil ettiğini, müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını ve fazladan tahsil edilen tutarı iade etmek durumunda olduğunu beyanla; İstinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda davanın talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı alacaklının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında yaptığı ilamsız takibe (davacı borçlunun) itirazı sonucu alacaklı tarafça açılan ve İstanbul 6. ATM’nin 27/11/2007 tarih ve 2003/230 E-2007/749 K. Sayılı kararı ile sonuçlanan itirazın iptali davasında davacı borçlunun itirazının 634.998,93 € üzerinden iptali üzerine davacı borçlunun 109.348 € ödediği, davalı alacaklının kalan tutarı sigorta şirketinden tahsil ettiği iddiasıyla fazladan tahsilat yapıldığı iddiasıyla belirsiz alacak davası şeklinde 10.000,00 TL’ nın tahsiline yöneliktir. Mahkemece davacının mükerrer yaptığını öne sürdüğü 109.348,00 € ödemeyi ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, yukarıda açıklanan ve mahkemenin 30/11/2015 tarihli ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konuları dahilinde davacı borçlunun davalı alacaklıya fazla ödeme yapıp yapmadığı, yaptıysa miktarı ile geri isteme koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir. Bu bağlamda mahkemece verilen kararın dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup olmadığı da değerlendirilmek gerekir. Davacı borçlunun yaptığını öne sürdüğü ödemeye ilişkin bir delil yoktur. Bu konuda e.posta yazışmaları sunmuş, mahkemece davacın tarafın dayandığı e.posta çıktıları yazılı delil başlangıcı kabul edilmiş ve tanık dinlenmişse de dava dilekçesinde belirtilen e.maillerde “davalı tarafın 633.905,00 € borcunuz varmış, 109.348,00 € gelmiş kalan tutar ödenmediği için biz sigorta şirketinden tahsil etmişiz” şeklinde geçtiği öne sürülen yazışmalar dahi davalıdan sadır olmadığı gibi, davacının fazladan ödeme yaptığını da göstermemektedir. Bahsedilen e.posta … ile … arasındaki bir yazışmada … isimli şahsın … Ltd. Şti adres bildirimiyle …’e yazdığı bir yazıdır. Bu yazıda aynen: “Merhaba hesabınızdan görebildiğim kadarıyla bize toplam 633.905 EUR borcunuz varmış, 109.348 EUR ödeme gelmiş, kalan tutar ise ödenmediği için biz sigorta şirketimizden tahsil etmişiz… Ama gene de şu anda 36.450 EUR kalan bir borç bakiye var… Hareketler eski tarihlerde olduğu için detaylı liste çekemiyorum sadece kalan bu bakiyeyi görüyorum. ” şeklindedir. Bahsedilen konunun neyle ilgili olduğu anlaşılamadığı gibi, bu e posta yazıları ise dava dışı … Ltd. Şirketi çalışanına aittir. Her ne kadar bu şirket ile davalı şirket arasında bir ilişki bulunduğu kabul edilse bile yine de farklı tüzel kişilikler olup, e. postalar davalı yabancı tüzel kişilikten sadır olan bir belge yahut irade beyanı olmadığından bunlardan yola çıkarak hukuki bir sonuca varılması mümkün değildir. Mahkemece ödemelerin alındığı öne sürülen … A.Ş ye 25/09/2013 tarihinde yazı yazılmış olup, adı geçen sigorta şirketinin 19/04/2016 tarihli cevabi yazısında şirketin sadece kredi ve kefalet sigortalarında faaliyet gösterdiği, davalı şirketle aralarında bir sigorta poliçesi yahut ödeme bulunmadığı bildirilmiştir. Davacının davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyasında yürütülen takibin taliki veya iptali yönünde açtığı davanın, İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 29/04/2014 tarih ve 2013/407 E-2014/374 K. sayılı kararıyla davacının bu dosyada da dayandığı e.posta çıktısının İİK 71 anlamında bir belge olmadığından reddedildiği, kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. SGK Ümraniye Şube Müdürlüğünden getirtilen evraktan …’ nin 02/2001 den bu yana kadar … Tic. Ltd Şti. nde çalıştığı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün yazısına göre de şirket ortağı olarak sadece …. nin bulunduğu anlaşılmıştır. Zaten … Tic. Ltd Şti vekili de 18/05/2016 tarihli yazısında …’nin halen şirketlerinde çalıştığını ifade etmiştir. … mahkemece tanık olarak dinlenmiş, davalı şirketin kendilerinden bağımsız olduğunu, davacı tarafın dayandığı e.postayı hatırlamadığını binlerce müşterileri olduğunu her gün mailleştiklerini, … Türkiye’nin … dışında … ile de çalıştığını ifade etmiştir. Tanık olarak dinlenen …’de davacı şirket idari mali işler müdürlüğü yaptığı dönemde davalının sigorta şirketinden tahsilat yaptığını ve bir miktar borç kaldığını davaya konu maille öğrendiğini ifade etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde tanık Nüvit’in belirttiği sigorta şirketlerinden ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep etmesine rağmen mahkemece bu taleplerinin dinlenmediğini, davalıya borçlu olmadıklarını öne sürmektedir.Davacı esasen ödemeye dayalı olarak davalıya borçlu olmadığını öne sürmektedir. Talebin İİK 71 kapsamında icra mahkemesi önüne de getirildiği fakat ödemenin ispatlanamadığı için davanın reddedildiği anlaşılmaktadır. Bunun dışında davacı fazla ödeme yaptığını öne sürmekte fakat ödeme yaptığına dair bir belge sunmamıştır. Ödemeyi yaptığı iddia edilen sigorta şirketi dahi somutlaştırmamıştır. Bu anlamda davacı borçlu ne kendisinin ne de 3. Şahsın borcu ödediğini ve fazladan ödeme yapıldığını kanıtlayamamıştır. İcra dosyasında da bir ödeme bulunmadığı anlaşılmaktadır. HMK’nın 141/1.maddenin son cümlesine göre ön inceleme tamamlandıktan sonra iddia ve savunma genişletilemez. Dava taraflarca hazırlanması gereken bir dava olup ispat yükü kendisinde olan davacı taraf dava değerine göre HMK’nın 200. v.d maddelerine uygun bir şekilde davasını kanıtlayamamıştır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın reddi yönünde verilen kararın dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından istinaf talebinde bulunulmadığı halde yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcı ile 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 03/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.