Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/706 E. 2019/659 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/706 Esas
KARAR NO : 2019/659 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 14/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/249 Esas 2017/1176 Karar
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil hastanenin 2011 yılında yurt dışından ithal edilen ve Türkiye’de davalı …. Ltd. Şti. tarafından satılan “genel yoğun bakıma yönelik çalışan klima santrali” satın aldıklarını, bu cihazın stril alanlar için sıçak ya da soğuk hava ürettiğini, komplike cihaz olduğunu, dış ortamdan alınan havanın kompresör yardımıyla ısıtılan ya da soğutulan serpantim (alüminyum plakalı bakır borulu) üzerindeki ısı vantilatörleri yardımıyla steril ortamlara iletilmesine yardımcı olduğunu, bu sistemin tamamen otomasyon ile çalıştığını, steril alanın ısıtılmasına ya da soğutulmasına cihazın kendisinin karar verdiğini, müvekkilinin ihtiyaç oluşması nedeniyle davalı şirketten klima santraline kompresör alımı ile montaj yapılacak klimaya uyumlu hale getirilmesi hizmetlerinin alınması için anlaşıldığını, anlaşmaya ilişkin hazırlanan fatura olan “… ltd. şti. Seri … Fatura Sıra No: …, 10/09/2014 tarih, 13.570,00 TL tutar üzerinden anlaşma sonucu hizmet bedelinin müvekkilce davalı şirkete ödendiğini, davalıdan alınan kompresörün çok ağır bir makine olması sebebiyle taşıma ücretinin de müvekkili tarafından karşılandığını, taşıma hizmeti için … taşıma firmasına 354,00 TL hizmet bedelinin ödendiğini, davalı şirketten alınan kompresörün ayıplı olması nedeniyle 29/09/2014 tarihinde yandığını, bu durumun derhal davalı şirkete bildirildiğini, kompresörde bulunması gereken faz koruma rolesinin olmaması nedeniyle yandığını ancak bir şey yapamayacaklarının söylendiğini, söz konusu kompresörün tüm parçalarıyla davalı şirketten alındığını, montajının da davalı şirket tarafından yapılmak suretiyle çalışır hale getirildiğini, 15 yıl kulanılabilecek olan kompresörün çok kısa sürede tamiri imkansız şekilde kullanılamaz hale geldiğini, bu nedenle davalıya ödenen satım bedeli, kompresörün taşınması için ödenen bedel ile bahse konu klima santralinin klima santraline bağlı eski kompresörün başkaca firmalara tamir ettirilme bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili 14/01/2016 tarihli dilekçesi ile, davacıya yapılacak işlere ilişkin teklif sunulduğunu, teklifin kabulü üzerine garanti süresi dolmuş ve bakım anlaşması yapılmamış dava konusu makinenin tamirinin yapılarak çalışır vaziyette davacıya teslim edildiğini, teslimden bir iki ay sonra davacı tarafın yeni bir arıza bildirdiğini, yapılan incelemede klimanın kontrol panosunun anormal bir şekilde müdahale edilerek bozulduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine elektrikçi çağırarak arızayı gidermelerinin söylendiğini bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 14/12/2017 tarih 2015/249 Esas 2017/1176 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin ayıp nedeniyle ödenen bedelin ve doğan zararın tazmini olduğu, davacı tarafça davalıdan aldıkları ve davalı tarafça montajlanan kompresörün ayıplı olduğundan bahisle ödenen bedelin ve kompresörün taşınması için yapılan vinç kira bedeli ile başka bir kompresörün tadilat bedelinin davalıdan tahsilinin talep edildiği, dosya kapsamına alınan bilirkişi heyet raporunda dava konusu kompresörün gizli ayıplı olduğu ve davacının bedel iadesini ve yaptığı masrafları talep edebileceği kanaatine varıldığı bildirilmiş, alınan raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, bilirkişi raporuna göre dava konusu kompresörün gizli ayıplı olması nedeniyle davacının bedel iadesi istediği de dikkate alındığında, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı ve bu durumda doğan menfi zararının tazmini talep edebileceği, kompresörün davacıya teslimi için davacı tarafça yapılan vinç kira bedeline ilişkin zararın sözleşme kurulmasaydı doğmayacak nitelikteki menfi zarar olduğu, dolayısıyla kira bedeli olarak ödenen miktarın iadesini talep edebileceği, bununla birlikte davalıdan alınmadığı beyan edilen ve davacı şirket bünyesinde bulunan başkaca bir kompresörün tamiri için yapılan masrafların müspet zarar niteliğinde olduğu, davacı tarafça da sözleşmeden dönme hakkının kullanılması nedeniyle de müspet zararının tazmininin talep edilemeyeceği ve davanın bu hali ile kısmen kabulünün gerektiği kanaatine varıldığı, davacının faiz istemi yönünden ise, dava konusu malın halen davacının elinde olduğu, birlikte ifa kuralı gereğince ancak malın iadesinden sonra faiz isteyebileceği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat…”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulü ile;Davalıya ait kompresörün iadesi koşulu ile satım bedeli olan 13.570,00 TL satım bedeli ile vinç hizmet ücretinden oluşan zarara binaen 354,00 TL’nin kompresörün iade tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacının iddia ettiği gibi ayıplı olarak yapılan bir işlem ve kullanılan malzemenin olmadığını, davacı müvekkilinin yaptığı revizyondan 4-5 ay sonra makinede arıza olduğunu belirtip yardım istediğini, müvekkilinin gönderdiği ekiplerin, makinada bulunan kompresörün herhangi bir nedenle yandığını, kumanda panosuna da arızadan önce anormal şekilde başkaları tarafından müdahale edildiğinin tespit edildiğini ve durumu davacıya iletildiğini,Arızanın müvekkili tarafından yapılan tamirden kaynaklanmadığını, daha sonrasında sisteme yapılan müdahaleden kaynaklandığını bildirip ücret karşılığı sistemi, yani elektrik panosunu ve makineyi ücret karşılığı, yeniden çalışır hale getireceğini davacıya bildirildiğini, davacının, ücreti kabul etmediği için tamir yapılmadığını,Müvekkili şirket tarafından sisteme entegre edilen kompresörün, İtalyan malı olduğunu, ithalatcı … A.Ş. firmasından fatura karşılığı alındığını, orjinal ve yeni makine olduğunu, ayıplı olmadığını, bilirkişinin raporuna dayanak yaptığı “Faz koruma rölesi ” yoktur iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu parçanın kompresöre ait bir parça olmayıp, sistemi çalıştıran ve müvekkili tarafından yapılmayan kumanda panosu üzerinde bulunan bir parça olduğunu, iddia edildiği gibi bu parçanın olmaması durumunda zaten makinenin çalıştırılma imkanının olmadığını, davacı makineyi aylarca kullandığına göre “Faz Koruma Rölesinin” bulunmadığı iddiasının boşa çıktığını, kumanda (Elektrik) panosuna başkaları tarafından müdahale edildiği esnada “Faz Korumu Rölesi” bozulmuş ya da sökülmüş olabileceğini,Bu kompresörün yurt dışından ithal bir ürün olduğunu, ürünün ithalatına Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından izin verildiğini, faz koruma rölesi denilen sistemin bu makinelerde olmasının zorunlu olup olmadığını, bu rölenin makinenin kendisinde mi yoksa dahil olduğu sistemde mi olması gerektiğini, eğer sistemde olması gerekiyorsa bunun müvekkilinin dahli olmadan sökülüp sökülemeyeceğinin bilirkişi raporunda ve davada tartışılmadığını, olayın gerçekleşmesinde müvekkilinin kusuru olmadığını,Özel hastanelerde teknisyen diye tabir olunan personellerin 24 saat esasına göre bulunduğunu, bu personelin teknik bilgisinin sınırlı olduğunu, buna rağmen her türlü arızaya müdahale ettiğini, olayın bu yönüyle de ele alınmadığını, müvekkilinin verdiği hizmet ile arızanın gerçekleştiği tarih arasında sisteme müdahale edilip edilmediğinin tartışılmadığını, bu olayın gerçekleşmesinin davacının kendi kusurundan kaynaklandığını,Dünyada üretilen bütün bu model kompresörlerin klimens kutusunda, fabrikası tarafından konulan, ve adına “termistör” denen bir parça bulunduğunu, bu parçanın bir çok özelliğinin yanında “faz koruma” görevi de gördüğünü, bilirkişinin dayanak yaptığı ve ayıplı mal kullandığı iddia edilen faz koruma rölesi eksikliğinin hem müvekkilinden kaynaklanmamakta, hem de bu yüzden kompresörün yanmasının mümkün olmadığını,Malın ayıplı olduğunu kabul etmemek ile birlikte davacı tarafından TTK ve TBK anlamında süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, zarara neden olan olayın 29.09.2014 tarihinde gerçekleşmiş olmasına rağmen davacı müvekkiline 2,5 ay sonra yani 09.12.2014 tarihli ihtarnameyi keşide ettiğini ve sözleşmeden döndüğünü bildirdiğini, bir ayıp varsa bile bu zaman zarfı içerisinde ayıbın ortaya çıkmamasının düşünülemez olduğunu, üstelik mal yanarak hasarlandığını, TTK.23 ve TBK.m.223 gereği davacı artık malı ayıplı olsa bile kabul etmiş sayılacağı hususunun gözden kaçtığını,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, istinaf sebepleri gözetilerek ve resen nazara alınacak hususlara binaen reddine, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/249 Esas 2017/1176 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taraflar arasındaki ticari satım, montaj ve revizyon ilişkisinden kaynaklanmaktadır. TTK’nın 23/c maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içinde alıcı durumu satıcıya ihbar etmelidir. Şayet açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemeli veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar ile yükümlüdür.Tüm dosya kapsamı esas olmak üzere iddia, savunma, itibar edilen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmasa da faturadaki kompresörün davalı tarafça davacıya satıldığı, klima santarline montaj ve revizyonun yapılmak suretiyle teslim edildiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, ürünün “ayıplı olarak teslim ile eksik ifa edildiği ve ayıbın gizli olduğu” noktasında toplandığı, uzman bilirkişi heyetinin kök ve ek raporlarında belirttiği üzere,” yanma olayının oluşmasında, dava konusu kompresörde bulunması gereken faz koruma rölesi olmaması durumunun, davacı alıcı tarafından tespit edilemeyecek nitelikte olduğu, davalı tarafından montaj ve revize çalışmalarının eksik ifa edilmesi ile soğutma grubuna monte edilmiş olan dava konusu kompresör sisteminin ayıplı olduğu” belirtildiği görülmüştür. Somut olay bakımından uyuşmazlıkta, davalı taraf ayıplı mal teslim edildiğini kabul etmediğinden ve taraflar tacir olduğundan, ayıp ihbarının TTK’nın 18/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve gizli ayıp olması halinde BK’nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarındaki belirtildiği üzere derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, davalının cevap dilekçesindeki kabul beyanına göre, kompresörün davacıya 10/09/2014 tarihinde teslim ve montajdan 1-2 ay sonra, yani, yaklaşık olarak Kasım ayında davacının kompresörün arızanın bildirildiği, ancak davalı tarafça garanti kapsamında olmadığı için, tamir masraflarının karşılamaması üzerine, davacı taraça derhal 09/12/2014 tarihinde noter aracılığı ile, gönderilen ihtarname ile, ayıp ihbarında bulunulmak suretiyle seçimlik hakkının kullanıldığı, mahkemenin itibar ettiği denetime ve hükme elverişli bilirkişi heyet raporunda belirtildiği üzere satılan kompresörün gizli ayıplı olduğu gibi , montaj ve revizyonun da eksik ifa edilmiş olduğu, davacının gizli ayıbı ve ifanın eksik olduğunu öğrenir öğrenmez ayıp ihbarında bulunduğu, böylece davacının tüm iddialarını ispatlamış olduğu, ilk derece mahkemesinin kararına esas teşkil edecek tüm temel olguların açıklandığı, bilirkişi raporunun somut, gerekçeli ve dayanaklı olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 951,15.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 237,79.TL harçtan mahsubu ile bakiye 713,36.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/05/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.