Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/701 E. 2019/471 K. 27.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/701
KARAR NO : 2019/471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/394 Esas – 2018/303 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/03/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının davacı aleyhine cari hesap ve fatura alacağını dayanak göstererek ilamsız icra takibi yaptığını, müvekkilinin ödeme emrini 19.12.2013 tarihinde tebellüğ aldığını ve 23.12.2013 tarihinde İcra dairesine iadeli taahhütlü posta ile yapmış olduğu itirazda borcu bulunmadığını ifade ederek itirazda bulunduğunu, ancak icra dairesince itiraz tarihi olarak postaya veriliş tarihinin değil, itiraz dilekçesinin icra müdürlüğüne ulaştığı tarihin esas alınması sebebi ile ilamsız takibin kesinleştiğini, müvekkili şirketin davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı tarafın müvekkiline satıp teslim ettiği herhangi bir emtia bulunmadığını, davacı tarafın Vergi Dairesi tarafından KOD uygulamasına alınan ve gerçek olmayan ve gerçek bir mal alım satımını tevsik etmeyen belgeler kullanan bir firma olup bu sebeple de Vergi Daireleri tarafından incelemeye alınan bir firma olduğunu, davacı tarafın defter ve kayıtları ile ticari belgeleri incelendiğinde davalının müvekkiline satıp teslim ettiği herhangi bir emtianın bulunmadığını, dolayısı ile müvekkilimin davalıya borçlu olmasını gerektiren bir ticari işlemin de olmadığının tespit edileceğini, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasından dolayı davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davalı şirketin takip miktarının %20 ‘den aşağı olmamak üzere İcra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf veya vekili tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2018 tarih 2015/394 Esas – 2018/303 sayılı kararında;
“…İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas Sayılı Dosyası üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan 06/04/2016 tarihli kök raporda; davalı şirketin İcra dosyasına sunduğu C/H ekstresine göre 31.12.2013 tarihi itibariyle 106.241,30 TL alacağı görünmesine rağmen 35.000,00 TL üzerinden takip yaptığı, alacağın hangi faturalara alt olduğu ve hangi ödeme tarihleri/vadelere göre faiz hesaplandığının anlaşılamadığı, rapora itiraz sonucu alınan 13/01/2017 tarihli ek raporda; dava dosyası ve ekleri ile davalı … Ltd, Şti ‘ne ait 2013 yılı yevmiye defterinin incelenmesi sonucu davacı … nün 01.01.2013 tarihi itibariyle Davalı … Ltd.şti. ne 40.660,44 TL borçlu olduğu, davalı yevmiye defterinde 2013 yılında 6 adet kayıtlı mal satışı kayıtlarının mevcut olduğu, yıl sonu yevmiye defterinin kapanış kaydında davacı … nün borçlu veya alacaklı olduğuna dair bir kayıt olmadığı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas dosyasında; davacı hakkında davalı tarafından 35.000,00 TL C/H ve fatura alacağı, 3.840,00 Tl işlemiş faiz toplam 38.840,00 TL üzerinden takip yapıldığı, davacının ödeme emrine PTT vasıtasıyla İadeli Taahhütlü olarak İtiraz ettiği, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 E. 2003/1 K. Sayılı ilamında da açıklandığını üzere; bir faturayı alan kişini aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahip olduğu, aksi takdirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağı davacının icra takibi konusu faturayı davalıya tebliğ ettiğine dair ispat yükünün davacıda olduğu, faturalara itiraz ederek iade ettiğini ispatlayamadığı…” gerekçesi ile,
Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin verdiği red kararına gerekçe olarak ileri sürülen olgu ve vakaların dava dosyası ile bir ilgisinin bulunmadığını, faturayı tebliğ ettiğini ispat etmesi gerekenin müvekkilinin olmadığını, faturayı düzenleyen ve alacak iddiasında bulunan davalı şirkete ait olduğunu, davalı şirketin bu faturaları düzenleyip tebliğ ettiğine ve fatura konusu emtiayı da teslim ettiğine dair belge sunamadığı, bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, Müvekkilinin davalı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, bilirkişi raporlarında da davalı şirketin müvekkilinden takip konusu yapılan tutarın hangi faturalardan kaynaklandığını ve faizin ne şekilde hesaplandığının belli olmadığının tespit edildiğini,Menfi tespit davasında alacaklı olduğunun ispat külfetinin davalı alacaklıda olduğunu, davalı alacaklının bu ispat külfetini yerine getiremediğini, ayrıca yargılama sırasında sunulan dilekçelerde de iddiayı ispat için münhasıran davalının ticari defterlerine dayanıldığını ve davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmesi için kesin süre verilmesini, ibraz etmemesi durumunda ibrazdan kaçınmış sayılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep edildiğini, İlk derece mahkemesinin defterlerini ibraz etmekten imtina eden davalı şirketin alacaklı olmadığına hükmetmesi gerekirken davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, İstinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, davanın kabulüne veya davaya devam etmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı dosyasından dolayı İİK’nın72. maddesine göre açılmış menfi tespit davasıdır. Davacı taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığını öne sürmüş, icra takibine karşı yaptıkları itirazlarının geç ulaşması nedeniyle takibin kesinleştiğini öne sürerek dava açmış bulunmaktadır. İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, dava reddedildiği için dava konusu icra dosyasının dayanağı faturalar ve cari hesap (açık hesap) ekstresinden dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasındadır. Davacı taraf ihtilaf konusu döneme ilişkin ticari defter ve kayıtlarını sunmamıştır. Esasen taraflar arasında ticari bir ilişki ve mal satımı olmadığını öne süren davacı, davalının dayandığı belgeleri de inkar konumundadır. Davalı defterlerine dayanan davacının talebi doğrultusunda bilirkişi tarafından icra takibine dayanak faturalar ve cari hesap ekstresinin dayanağı olarak davalı şirketin yevmiye defteri incelenmiştir. Bilirkişi raporlarından kapanış tasdiki olmayan … yevmiye defterinin 01/01/2013 tarihli açılış kaydına göre davacının davalıya 01/01/2013 tarihi itibariyle 40.660,44 TL borçlu olduğu, 2013 yılında 6 adet faturadan dolayı da 65.580,44 TL borcunun olduğu fakat yıl sonu yevmiye kapanış kayıtlarında davacı …’nün borçlu ve alacaklı olduğuna dair bir kaydın olmadığı belirlenmiştir. Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıda olup davalı satıcı, satış sözleşmesinin varlığını ve takip dayanağı fatura kapsamındaki mal ya da hizmetin davacıya teslim edildiğini, sağlandığını ispat ile yükümlüdür. (Yargıtay 19.H.D: nin 28/11/2018 tarih ve 2018/589 E-2018/6161K sayılı Kararı) Davalı taraf taraflar arasındaki ilişki dahilinde yevmiye defter kayıtlarını sunmuş ise de ispat yükünün davacıya tahmili yanlış olmuş, delillerin toplanması ve değerlendirilmesi de eksik yapılmıştır. Bu durumda davalı tarafa takibin dayanağı olan faturaların açıklattırılarak iddia edilen hesap açığının hangi faturalardan oluştuğunun belirlenmesi, belge asıllarının getirtilerek takibe konu faturaların içeriğini oluşturan mal ya da hizmetin, borçlu olduğu öne sürülen davacıya verilip verilmediğinin net bir biçimde belirlenerek icra takibinden dolayı davalının takip tarihi itibariyle bir alacağının olup olmadığı duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmelidir. 6100 sayılı HMK’ nın 31.maddesi kapsamında hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü dahilinde belirtilen eksiklikler giderilerek davalının davacıya düzenlediği faturaların davacıya tebliği ile birlikte içeriğini oluşturan edimi yerine getirdiğini ispat yükü davalı alacaklıda olduğundan, faturaların davacıya tebliğ edildiği dahi ispatlanmadığı halde davacının faturalara itiraz ederek iade ettiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle oluşturulan karar davanın esasına etkili delillerin toplanmaması yahut değerlendirilmemesi anlamını taşıdığından; ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan işlemlerin yapılmamış olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 26/03/2018 tarih ve 2015/394 Esas – 2018/303 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10 TL ile dosya gidiş-dönüş masrafı 23,65TL toplamı 121,75 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/03/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.